Yabancı basın mensuplarıyla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı öncesinde yaptığı değerlendirmede, “Terör örgütleri tamamen kazınıp atılmadan da Suriye arzu ettiği huzura, güvenliğe ve esenliği kavuşamaz. Türkiye olarak bizim de tüm çabamız işte bunu sağlamaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı basın mensuplarıyla Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde bir araya geldi. Toplantının öncesinde basın mensuplarına Barış Pınarı Harekâtı ve Suriye’deki durumla ilgili değerlendirmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile yapılan görüşmenin ardından varılan mutabakata ilişkin açıklamalarda da bulundu.
Suriye’de yaşanan iç savaş öncesinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile ailece görüşecek derecede yakınlığa sahip olduklarını hatırlatarak, o dönemde Esed‘e ülkesinde demokrasinin, insan haklarının, hukukun, adaletin geliştirilmesi konusunda pek çok tavsiyede bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle de hiçbir hakka sahip olmayan Kürt nüfus konusunda adımlar atmasının önemli olduğunu söyledik. Ancak, Esed bu tavsiyelerimize uygun işler yapmak yerine halkının üzerindeki baskıyı artırma yoluna gitmiştir” dedi.
“SURİYE HALKI REJİMİN YANI SIRA DEAŞ VE PKK-YPG TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DE ZULMÜNE MARUZ KALDI”
Suriye halkının Esed rejiminin yanı sıra DEAŞ ve PKK-YPG terör örgütünün de zulmüne maruz kaldığını ve sonuçta 12 milyon kişinin evinden olduğunu ve bu kişilerden yaklaşık 4 milyon kişinin de Türkiye’ye sığındığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Suriye’yi mesken tutan terör örgütleri DEAŞ ve PKK-YPG’nin saldırılarını Türkiye’ye yönelttiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki DEAŞ unsurlarıyla en etkili ve sonuç alıcı mücadeleyi Türkiye’nin yürüttüğüne işaret ederek, Fırat Kalkanı Harekâtı’yla 3 binin üzerinde DEAŞ’lının etkisiz hâle getirildiğini, Fırat’ın doğusundaki hat boyunca, Rakka ve Deyrizor’a kadar olan bölgeyi de DEAŞ’tan temizlemeye talip olduklarını ancak ABD yönetiminin bu teklifi kabul etmediğini, ABD’nin Türkiye yerine PKK-YPG terör örgütüyle bu işi yürütmeyi tercih ettiğini kaydetti.
Müttefiklerin, özellikle de ABD’nin, Türkiye’nin ikazlarına rağmen beklenen adımı bir türlü atmadığını bunun üzerine de Türkiye’nin kendi çaresini üretmek zorunda kaldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtlarıyla bölgenin PKK-YPG terör örgütünden temizlendiğini, ardından, Rusya ve İran ile yürütülen Astana Süreci ve Soçi Mutabakatı’yla da İdlip’te yaşanması muhtemel büyük bir insani dramın önüne geçildiğini aktardı.
“GÜVENLİ BÖLGEYE 1 İLE 2 MİLYON ARASINDA SURİYELİ SIĞINMACININ GERİ DÖNÜŞÜNÜ PLANLIYORUZ”
Yaşanan süreçte diplomasi yolunu sonuna kadar kullanmaya devam ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen, ne Amerika’nın ne de Avrupa ülkelerinin PKK-YPG terör örgütüne desteğinin önüne geçemedik. Sonuçta bir kez daha kendi başımızın çaresine bakmaya mecbur kaldık. Türkiye, Barış Pınarı Harekâtı’na, işte böyle bir sürecin sonunda gelmiştir” diye konuştu.
Barış Pınarı Harekâtı’nın amaçlarını; “PKK-YPG terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırmak” ve “Ülkemizde yaşayan 3,6 milyon Suriyelinin bir kısmını oluşturacağımız güvenli bölgede iskân etmek” olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan 444 kilometre uzunluğunda, 30-35 kilometre derinliğindeki güvenli bölgede 1 ile 2 milyon arasında Suriyeli sığınmacının geri dönüşünü planladıklarını yineledi.
Suriye kaynaklı göç akınından şikâyetçi olan Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin mali desteğiyle, bu bölgede her biri 5’er bin nüfuslu 140 köy ve 30’ar bin nüfuslu 10 ilçe inşa etmek için planların yapıldığı bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın ilk şartının bölgenin teröristlerden temizlenmesi olduğunu, rejimin denetimindeki yerler gibi PKK-PYD’nin işgal ettiği yerlere de Suriyeli Kürtler başta olmak üzere, kimsenin dönmek istemediğini söyledi.
Konuya ilişkin olarak bu zamana kadar ABD ile bir takım çalışmalar yürütüldüğünü ancak ilerleme sağlanamadığını bunun üzerine de Barış Pınarı Harekâtı’nı başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani Barış Pınarı Harekâtı bir anlık oluşum değildir. Bir günlük, iki günlük oluşum asla değildir. Bunun hazırlığı 3-4 yılı, 5 yılı bulmaktadır, çünkü gelişmeler anlık olmadı. Bu gelişmelerin ne yazık ki bizi tacizi, bizi tehdidi uzun yıllara sahip” ifadelerini kullandı.
Harekâttan önce ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü ve operasyona başlayacaklarını ilettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekeceğini açıklamasıyla Türkiye’nin operasyonu önünde bir engel kalmadığını, kısa sürede 30 kilometre derinliğe ulaştıklarını anlattı.
BARIŞ PINARI HAREKÂTI’NDA GELİNEN NOKTA
Harekâtın başlamasının bir anda ABD ve Avrupa başta olmak üzere, bir takım ülkelerin tavrının değiştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sanıyorum ilk bir-iki gün, Türkiye’nin böyle bir başarı gösteremeyeceğini düşündükleri için nispeten düşük tepki ortaya koymuşlardı. Türkiye’nin harekâtı başarıyla tamamlayacağı anlaşılınca, tepkiler akıl ve mantık sınırlarını zorlayan bir düzeye yükseldi. Biz buna rağmen harekâtımıza kararlılıkla devam ettik. Bugüne kadar bin 360 kilometre alan ile aralarında Telabyad ve Resulayn şehir merkezlerinin de bulunduğu 56 yerleşim birimini kontrol altına aldık. Harekât boyunca dört askerimiz ile 74 Suriye Millî Ordusu mensubu şehit düştü. Etkisiz hâle getirdiğimiz terörist sayısı da 750’yi buldu. Terör örgütü tarafından sınıra yakın yerleşim yerlerimize yapılan 1.081 havan ve füze saldırısında 20 sivil vatandaşımızı şehit verdik, 181 de yaralımız var.”
“BARIŞ PINARI HAREKÂTI’NI MECBUR KALDIĞIMIZ BAŞLATTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekâtın dokuz günlük sürecinde, sivil kayıplar için Türkiye’yi arayarak, üzüntüsünü dile getiren hiç kimsenin olmadığına işaret ederek, “Buna karşılık teröristleri korumak amacıyla harekâtı durdurmamızı isteyen pek çok batılı liderle konuştuk. Bu ikiyüzlülüğü tarihe kara bir not olarak düştüğümüzün bilinmesini istiyorum” sözlerine yer verdi.
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’nı mecbur kaldığı için başlattığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye karşı, ısrarla, inatla ve küstahça PKK-YPG terör örgütünü destekleyenler, bu harekâtın ve yaşanan kayıpların asıl sorumlusudur” dedi. Türkiye’nin, her bakımdan dünyada örneğine az rastlanacak titizlikte bir harekâtı yürüttüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile de dün gerçekleştirilen müzakerelerde, ABD ile teröristlerin 120 saatte, Türkiye’nin ilan ettiği güvenli bölgeden çıkmasını sağlaması üzerinde mutabakata vardıklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için Barış Pınarı Harekâtı’na, dün akşamdan başlamak üzere 120 saat süreyle ara verdik. 120 saatlik sürenin bitimine kadar teröristlerin ellerindeki silahlar toplanacak, kurdukları tahkimatlar ve mevziler de imha edilecek, kendileri de 30 kilometrelik alanın dışına çıkartılacak. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri bölgeden ayrılmayacak çünkü oradaki güvenliğin esası bunu gerektirmektedir”
“GÜVENLİ BÖLGE, TSK’NIN KONTROLÜNE BIRAKILINCA BARIŞ PINARI HAREKÂTI SONA ERECEK”
Güvenli bölgenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolüne bırakılmasıyla Barış Pınarı Harekâtı’nın da sona ereceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin tamamlanmasıyla birlikte Türkiye’ye yönelik tüm yaptırımların da ortadan kalkacağını bildirdi.
Görüşmelerin olduğu gün ABD Başkanı Trump’un siyasi ve diplomatik nezaketle bağdaşmayan bir mektubunun medyada yer aldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bizler bunu unutmadık, unutmamız doğru değil ama bizim karşılıklı olan sevgi ve saygımız da bunları sürekli gündemde tutmaya müsaade etmiyor. Ama bu konuyu bugünkü meselemiz ve önceliğimiz olarak görmüyoruz. Vakti saati geldiğinde bu konuyla ilgili olarak gerekenin yapılacağının da bilinmesini istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin verdiği sözleri tutmasıyla güvenli bölge konusunun çözülmüş olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bu söz bila-istisna yerine getirilmemiş olursa, 120. saatin sona erdiği dakika Barış Pınarı Harekâtı’mız kaldığı yerden, çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir” uyarısında bulundu.
“TEK ŞARTIMIZ, REJİMİN BULUNDUĞU YERLERDE PKK-YPG’NİN TAMAMEN TEMİZLENMESİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salı günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile meselenin Rusya ve Suriye rejimini ilgilendiren taraflarını görüşeceğine atıfta bulunarak, “Münbiç, Aynel Arab ve Kamışlı tarafında güvenli bölgemiz Rusya ve rejim güçlerinin faaliyetleriyle çakışıyor. Ayrıca İdlip’te de zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Amacımız, Rusya ile bu konularda makul ve herkes tarafından kabul edilebilir bir uzlaşmaya varmaktır. Bir tek şartımız, rejimin bulunduğu yerlerde PKK-YPG’nin tamamen temizlenmesidir” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK-YPG’nin Münbiç’te rejim görüntüsü altında varlığını sürdürme çabasında olduğunu bildiklerine vurgu yaparak, buna rıza göstermeyeceklerinin altını izdi. “Derdimiz bizim bu terör örgütlerinin güvenli bölgeden çıkartılmasıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Eğer bir Münbiç’te hâlâ terör örgütleri varsa, burası terör örgütünden temizlenmedi ve burası buranın gerçek sahipleri yüzde 85-90 gibi Arap aşiretlere verildi diyemeyiz. Bizim oralarda kalmak gibi bir derdimiz de yok, zaten de yokuz orada. Ama biz bunu Sayın Putin’le de görüştük, eğer terör örgütleri Münbiç’ten çıkartılırsa, terör örgütleri aynı şekilde Aynel Arab’tan, yani diğer adıyla Kobani’den çıkartılırsa bizim için hiçbir mesele yok. Yeter ki terör örgütlerinden buralar temizlensin ve bizim buralarda da kalmak diye bir derdimiz yine yok. Tüm derdimiz, bizi tehdit eden, taciz eden bu terör örgütlerini buralardan çıkarmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmaları tamamlanıp Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği sağlandığında, bu ülkenin tümünün meşru hükûmetinin yönetimine geçeceğini ifade ederek, “Yeter ki PYD, bunun yanında PKK-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine müsamaha gösterilmesin. Terör örgütleri tamamen kazınıp atılmadan da Suriye arzu ettiği huzura, güvenliğe ve esenliği kavuşamaz. Türkiye olarak bizim de tüm çabamız işte bunu sağlamaktır” dedi.