Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, İstanbul Çağlayan Adliyesi önündeki 104. Adalet Nöbeti’nde meslektaşlarıyla buluştu.
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan antidemokratik uygulamalara karşı üniversitelerini ve akademik özgürlüğü savunan öğrenci ve akademisyenlere destek olmak amacıyla gerçekleştirilen 104. Adalet Nöbeti’nde bir konuşma yapan Sağkan, ilk adalet nöbetini 2018 yılında tuttuğunu, daha sonra Türkiye’nin birçok ilinde yapılan adalet nöbetlerine katıldığını söyleyerek adalet nöbetlerinin taşıdığı anlamı şu sözlere dile getirdi:
“Adaletten başka kimsesi olmayan kim varsa onun ses telleridir buradaki meslektaşlarım. Adalete erişimde dezavantajlı olan kim varsa, Türkiye’nin hangi ilinde, neresinde olursa olsun, haksızlığa hukuksuzluğa uğrayan kim varsa onun yanında olan gruptur buradaki meslektaşlarım. Ranta açılan zeytinliklerin, canı en az bizler kadar acıdığı halde derdini anlatamayan hayvanların uğradığı zulme karşı ses çıkartmaktır adalet nöbeti. 2018’de de ifade etmiştim; ne zaman bu pankart buradan kalkarsa o zaman o arzuladığımız ve Anayasamızda yer alan hukuk devleti olduğumuzun; artık bir haksızlık hukuksuzluk varsa anayasal demokratik hakların kullanılmasına gerek kalmaksızın yargı önünde bunun karşılığının verildiğinin anlaşıldığı gün olacaktır. Bizler bugün tam da bu anlamda, antidemokratik uygulamalara karşı üniversitelerini savunan çok kıymetli akademisyenlerin ve öğrencilerin yanında olduğumuzu ifade etmek için huzurlarınızda bulunuyoruz.”
"Türkiye’de hiçbir avukat, hiçbir baro yalnız; hiçbir yurttaş savunmasız kalmayacak”
Sağkan, anayasal demokratik haklarını kullananlara karşı sosyal medyada, nefret söylemleriyle başlatılan linç kampanyasına dikkat çekerek birçok öğrenci için yargılama başlatıldığını hatırlattı. Geçtiğimiz pazartesi günü öğrencilerin yargılandığı duruşmada savunma hakkının yok edildiğini, avukatların dışarıya atıldığını kaydeden TBB Başkanı, “Bu zihniyete karşı mücadelenin bütün aşamalarında avukatlar olarak, hak savunucuları olarak; ne zaman ki Türkiye’de akademik özerklik sağlanır, ne zaman ki bilimsel özgürlük sağlanır, o güne kadar direnişlerini devam ettiren Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin ve akademisyenlerinin tam da yanı başında olmaya devam edeceğiz. Bir sözümüz vardı: Türkiye’de hiçbir avukat, hiçbir baro yalnız; hiçbir yurttaş savunmasız kalmayacak” sözleriyle konuşmasını noktaladı.