CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğini de savunacaksınız. Aksi halde Türkiye’de demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisince İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen Belediye Başkanları Toplantısının açılışında konuştu. Türkiye’nin iyi yönetilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, dış politikayı eleştirdi. İzlenen dış politikanın hem Türkiye’nin saygınlığına hem de ekonomiye çok ciddi darbeler vurduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Söyledim ağırlarına gidiyor, Ortadoğu’daki kabile reisleri bile Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutar noktaya geldiler. Eskiden ağızlarına bile alamazlardı. Neden böyle oldu? Şam’a gideceklerdi, camide namaz kılacaklardı, Süleyman Şah türbesini kaçırmak zorunda kaldılar. Bir baktılar, asıyoruz kesiyoruz’ dediler, bir buçuk milyon mülteciyi kucaklarında buldular. Cumhuriyet tarihinin dış politikadaki en ağır yenilgilerini yaşıyoruz. İtibarı yerlerde sürüklenen bir Türkiye, bu bizim ağırımıza gidiyor, bunu kabul etmiyoruz. Bu ülkenin onurunu ayaklar altına almaya kimsenin hakkı yoktur. Böylesine acı bir tabloyla karşı karşıyayız” dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasında şu mesajları verdi:
“Hitler’in, Duçe’nin, Führer’in, Reisin Bireyi Olarak Değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Özgür Yurttaşları Olarak Bu Tablodan Çıkabiliriz”
“14 yıldır tek başına bir ülkeyi yöneteceksin, 14 yılın sonunda Türkiye’yi darbe ortamına taşıyacaksın, neden? Hukuk denen, adalet denen bir kavram kalmadı, demokrasi denen kavramın tamamıyla içi boşaltıldı, neden? 2002’de iktidarı devraldıkları Türkiye’de terör bitmiş, şehit cenazeleri gelmiyor. Terör örgütünün lider yakalanmış, getirilmiş ve yargılanmış. Şimdi Türkiye bir terör batağı içinde. Diyarbakır’da çok ciddi bir patlama oldu. Güvenlik güçlerinden, vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin haberi geliyor. Şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Şehitlerin gelmediği bir Türkiye’yi özlüyoruz biz. Annelerin ellerine kına yakarak askere gönderdikleri evlatlarının huzur içinde evlerine dönmesini istiyoruz. Bu tablo bizim hak ettiğimiz bir tablo değil, bu tablo Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir tablo değil, bu tablo 21. Yüzyılın Türkiye’sine yakışan bir tablo değil. Türkiye bu tablonun içinden süratle çıkmak zorundadır. Soru şu, bu tablonun içinden nasıl çıkarız? Tek çıkış yolu vardır, tam demokrasiyi getirerek. Lider sultasını sonlandırarak bu tablodan çıkabiliriz. Hitler’in, Duçe’nin, Führer’in, reisin bireyi olarak değil Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür yurttaşları olarak bu tablodan çıkabiliriz.
“Egemenlik Saraya Hapsedilmek İsteniyor”
Demokrasinin olmadığı yerde adaletten söz edilemez. Bana öngörülen işlem benim açımdan haksızsa, bir başkasına öngörülen işlemi de biz haksız görmek zorundayız. Eğer söylemlerimizi adalet üzerine, hukukun üstünlüğü üzerine inşa etmezsek, demokrasi üzerine inşa etmezsek bu ülkeye barışı ve huzuru getiremeyiz. Söyledim yine söylüyorum, devleti, kinle, intikamla, öç alma duygusuyla yönetemezsiniz. Devleti liyakat esasına göre, adalet içinde yönetmek zorundasınız.
Devleti bir kişini iki dudağına teslim edemezsiniz. Neden Mustafa Kemal Atatürk, ‘egemenlik bilâ kaydü şart milletindir’ diyordu. İlk anayasaya konan hüküm budur. Çünkü padişah vardı bir adım ötesinde. Egemenlik padişahın değil, egemenlik sarayın değil, egemenlik bilâ kaydü şart milletindir. Şimdi egemenliği saraya taşımak istiyorlar. Egemenlik saraya taşınırsa, sonunu söylemek istemiyorum. Egemenliği saraya taşımaya kimse tevessül etmesin. ‘Ben milletim, ben ne söylersen odur’, yok kardeşim, sen millet değilsin sen tek başına bir bireysin, o kadar. Egemenlik saraya hapsedilmek isteniyor.
“Demokrasiyi Savunuyorsanız Seçimle Gelenlerin Seçimle Gitmesi Gerektiğini De Savunacaksınız”
Biz düşünen insanların, siyasetçilerin, bilim insanlarının, gazetecilerin görüşleri ne olursa olsun hapse atılmasına karşıyız. En somut örnek, hayatları boyunca CHP lehine tek cümle kurmayan pek çok gazeteciyi bizim dışımızda savunan neredeyse yok. Niçin? Çünkü biz demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğini de savunacaksınız. Aksi halde Türkiye’de demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır. ‘Seçimle gelenleri ben yakalayacağım, hapse atacağım, öldüreceğim, yok edeceğim, kurşunlayacağım onları, mafya yöntemleriyle susturacağım’ derseniz, o ülkeye barışı asla getiremezsiniz.
“Terörle Mücadelenin Akılla Ve Mantıkla Yapılması Lazım”
‘Efendim terörle mücadele ediyorum’, elbette her ülke terörle mücadele etmek zorundadır. Elbette terör bir insanlık suçudur, elbette ki teröre karşı ortak tavır takınmak zorundayız. Elbette ki teröre hep birlikte, siyasi görüşümüz ne olursa olsun ‘dur’ demek zorundayız. Bunda hiç kimsenin en ufak bir tereddüttü yok. Terörle mücadelenin akılla ve mantıkla yapılması lazım. Nasıl devleti bilgiyle, erdemle, sağduyuyla yöneteceksiniz terörle mücadeleyi de aynı şekilde yapmak zorundasınız. Sivrisineklerle uğraşmak terörü sonlandırmaz. Bataklığı kurutmanız lazım. Bataklık kurumuyorsa terörü önleyemezsiniz. Açık ve net söylüyorum, ‘Musul’a, Rakka’ya gideceğiz’ diyorlar. İyi gidin ama burnunuzun dibinde Kandil var, neden bir şey yapmıyorsunuz, eğer terörle mücadele edecekseniz. Çok açık söylüyorum, Türkiye iyi yönetilmiyor. Freni kopmuş bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Nereye gittiğimizi kimse bilmiyor, ne olacağını da kimse bilmiyor. Bu anlayış Türkiye’nin uluslararası saygınlığına darbe vuran bir anlayıştır.”
“Seçimle Gelenin Seçimle Gitmesini Savunacaksınız”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğini de savunacaksınız. Aksi halde Türkiye’de demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenlerin gidiş yolu ancak seçimle olmalıdır” dedi.
04 Kasım 2016 Cuma 11:58