Öne Çıkanlar bugünün gündemi pkk cumhurbaşkanı erdoğan abd AİLE kılıçdaroğlu terörist çin CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin deprem Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer Pandemi

"Oylamanın Bizim Nezdimizde Kıymeti Yoktur"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Parlamentosunda Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik müzakeresi için yapılacak oylamaya ilişkin, “Peşinen ifade etmek istiyorum, sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. 15 Temmuz gecesi demokrasi için canlarını ortaya koymuş milletin iradesini, hiçbir terazi tartamaz. Bu ülkenin istiklal ve istikbal mücadelesi, orada ellerin havaya kalkıp inmesiyle kesintiye uğrayacak değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 32. toplantısında konuştu. FETÖ militanları tarafından 15 Temmuz gecesi 248 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 2 bin 193 kişinin yaralandığını anımsatan Erdoğan, İslam işbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelerin Taşkent’te yapılan Dışişleri Bakanları Konseyinde oy birliği ile FETO’yu terör örgütü ilan ettiklerini ifade etti. Çad, Gine, Pakistan, Gabon, Türk Cumhuriyetleri gibi birçok ülkenin kadirşinaslığa ve kardeşliğe yaraşır kararlar almaya başladığını belirten Erdoğan, FETÖ’nün ve Pensilvanya’daki elebaşının, sadece Türkiye için değil, sızdıkları ülkeler için tehdit olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kardeşiniz olarak, yaşadığımız bu darbeyi sizlere anlatmak zorundayız. Çünkü bizde 40 yıl çalıştılar. 40 yıl içinde silahlı kuvvetlerimize, polis, adalet teşkilatımıza sızdılar. Bakanlıklarımıza sızdılar. Buralarda da darbe girişiminin adımlarını attılar. Bu örgüt, günümüzün neo-haşhaşileridir. Eğitim, diyalog, hayır, hizmet gibi kavramların perdesini kaldırdığınızda, göreceğiniz şey riyadır, iftiradır, hırsızlıktır, sapkınlıktır, kindir, kandır. Ülkemizde son yıllarda işlenen siyasi cinayetlerden terör hadiselerine, ekonomik manipülasyonlardan yolsuzluklara kadar birçok hadisenin arkasında bu örgütün olduğunu artık çok daha iyi görüyoruz. PKK, DEAŞ, El Kaide, Boko Haram ile mücadele ediyorsak, FETO ile de aynı kararlılıkla mücadele etmeliyiz. FETO’nun bertaraf edilmesine yaşanan her gecikme, kaybedilen her an, çok daha büyük sıkıntılara sebep olacak. Türkiye olarak Maarif Vakfımız, Yunus Emre Vakfımız, TİKA, devlet kurumlarımız, STK’larımız vasıtasıyla sizlere her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum.”

-“BU MİLLET ‘TATLI SU DEMOKRATI’ OLMADIĞINI TÜM DÜNYAYA İSPAT ETMİŞTİR”-

15 Temmuz’dan sonra İslam ülkelerinin gösterdiği desteği Batılı ülkelerin göstermediğini dile getiren Erdoğan, 15 Temmuz gecesi büyük bedel ödeyen milletin, Batı tarafından insafsız eleştirilere, haksız ithamlara muhatap olduğunu ifade etti. Demokrasiye sahip çıkan Türk milletinin adeta cezalandırılmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, çifte standartlı tutumun halen devam ettiğini, Türkiye’ye yönelik algı operasyonlarının arttığını belirtti.
Yarın Avrupa Parlamentosunda yapılacak toplantıda, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik müzakeresi için oylama yapılacağını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Peşinen ifade etmek istiyorum, sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. 15 Temmuz gecesi demokrasi için canlarını ortaya koymuş milletin iradesini, hiçbir terazi tartamaz. Bu ülkenin istiklal ve istikbal mücadelesi, orada ellerin havaya kalkıp inmesiyle kesintiye uğrayacak değildir. Bu millet ‘tatlı su demokratı’ olmadığını iradesine, özgürlüğüne ve onuruna sahip çıkmak için gerekirse canını feda edebileceğini 15 Temmuz gecesi tüm dünyaya ispat etmiştir. Bu oylamanın siyasi bağlayıcılığı olmasa da, açıkçası verilmek istenen mesajı benim hazmetmem mümkün değildir. Avrupa Parlamentosunun böyle bir oylamaya gitmeye tevessül etmesi dahi, terör örgütlerine kol kanat gerdiğinin, onların yanında saf tuttuğunun ifadesidir. Şu anda Avrupa ülkelerinin birçoğunda teröristler kol geziyor. Bunların PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmeleri samimi değil. Zira bir taraftan PKK’yı terör örgütü ilan edeceksin, öbür taraftan terörist başının ve terör örgütünün paçavralarıyla Brüksel sokaklarında, Paris’te bunlar kol gezecek. Türkiye’den kaçan teröristler oraların meydanlarında nutuk atacaklar. Bu nasıl samimi bir yaklaşımdır? Biz Avrupa Birliği’nin değerlerine pek çok üye ülkeden daha fazla sahip çıktığımızı ortaya koyduk ancak batılı muhataplarımızdan kulağa hoş gelen sözlerin ötesinde somut bir destek görmedik. Tam tersine, taahhütlerin hiçbiri gerçekleşmedi.  benzer tecrübeleri sizlerin de yaşadığınızı gayet iyi biliyorum. Ama diyorum, gelin artık tavrımızı ortak belirleyelim. Artık biz sömürülen ülkeler olmaktan çıkalım. Yıllarca Afrika ülkelerini nasıl bu Batının sömürdüğünü gittiğimde bana kendileri anlatıyorlar. Oralardan altınları, petrolleri nasıl çıkarıp aldıklarını kendileri anlatıyorlar. Hala devam mı etsinler buna? Gelin artık buralarda kendi geleceğimiz kendimiz belirleyelim.”

-“HAKSIZLIKLARI YÜZLERİNE VURMAZSAK, PERVASIZLIKLARI DAHA DA ARTACAKTIR”-

"İslam ülkeleri olarak bu çifte standart karşısında, insanımıza zarar veren bu eylemler karşısında artık sesimizi ve tepkimizi yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum” diyen Erdoğan, Batılı ülkelerin kendi çıkmazlarını, kendi bunalımlarını İslam dünyası ve Müslümanlar üzerine yansıtarak perdelemesine daha fazla tahammül edemeyeceklerini ifade etti. Demokrasinin imkanları içinde tepki gösterilmezse, bu tavrın sahiplerinin daha fazla cesaret bulacağını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Biz haksızlıkları yüzlerine vurmazsak, korkarım ki bunların pervasızlıkları daha da artacaktır. Biz sessiz kalırsak, Batılı ülkeler için El-Kaide, DEAŞ gibi terör örgütleri kötü, ama şu an için onlara zarar vermeyen PKK, YPG, DHKP-C, FETÖ gibi yapılar iyi olmaya devam edecek. Olaylar karşısında susarsak, bir şey demezsek, Batı'ya selam duran eli kanlı tiranları kırmızı halılarda ağırlamayı, kendilerini eleştirenleri ise diktatör olarak yaftalamayı bunlar sürdüreceklerdir. Eğer bunlar birisine 'diktatör' diyorsa benim indimde o iyidir. Şimdi bunlar birilerine diktatör mü diyor, orada tam tersini düşüneceksin, o insan gayet iyidir. Çünkü onların çıkarlarına gelmiyor.

Şimdi ABD bir seçim yaşadı değil mi? Hesap tutmadı. Hesap farklıydı, seçimi Trump kazandı. Amerika'da Trump'a ne demeye başladılar? Diktatör demeye başladılar. Avrupa'nın değişik ülkelerinde sokaklara döküldüler, diktatör demeye başladılar. Hani demokrattınız? Demokrasi sandık değil mi? Sandıktan çıkan neticeye saygı değil mi? Sandıktan çıkan neticeye niye saygı duymuyorsunuz? Sandıktan şimdi böyle bir netice çıktı, Trump çıktı, saygı duyun. Bize de geliyorlar diyorlar ki 'Bak Trump, Müslümanların aleyhinde konuştu, İslam'ın aleyhinde konuştu'... Biz siyasette bu tür şeylerin hepsine alışığız. Bugün böyle konuşulur, sonra bu yanlış düzeltilir. Fakat biz burada kalkıp kesinlikle oyuna gelmememiz lazım. Dikkatli olmamız lazım, hassas olmamız lazım. Eğer demokrasi diyorsan, sandıktan çıkana saygılı olacaksın."

-“ZİRVEDE ALDIĞIMIZ KARARLARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ İÇİN HER TÜRLÜ GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ”-

Siyasi ve toplumsal gelişmelerin ekonomiyi de menfi etkilediğini kaydeden Erdoğan, büyümenin can damarı olan küresel ticarette 2012’den bu yana ciddi bir yavaşlama eğilimi görüldüğünü belirtti. “Bugünkü 32. İSEDAK toplantısının ekonomik meselelerinin tartışılması açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum” diyen Erdoğan, küresel barışın sağlanması ve refah düzeyinin artırılması için İİT’nin organları olarak, hep birlikte hareket edilip, çözüm sunabilme kapasitesinin ortaya konması gerektiğini söyledi. “Dönem başkanlığımız boyunca zirvede aldığımız kararların hayata geçirilmesi için her türlü gayreti göstereceğiz” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İstanbul’da faaliyete geçmesi planlanan Polis İşbirliği Koordinasyon Merkezinin tüzüğünün nihaileştirilmesi için gerekli çalışmalara başladık. Gençlik ve spordan sorumlu bakanlarımızın İstanbul’da yaptıkları toplantının sonuçlarının Müslüman gençler için hayırlı olmasını diliyorum. Kadından sorumlu bakanlarımızın iştirakleriyle gerçekleştirilen kadın forumu da teşkilat tarihinde bir ilkti. Bu toplantıya da bizzat katıldım ve İİT’nin böyle bir kadın formunun oluşturulmasını çok önemsiyorum, çünkü tüm bu çalışmalara kadın elinin değmesinin, kadın zihninin, kadın irade ve düşüncesinin bunun içinde olmasının faydalı olduğuna inanıyorum. Zirvede ayrıca İSEDAK kapsamında yürütülen ekonomik işbirliği çalışmalarını da, İSEDAK stratejisinin uygulanmasındaki ilerlemeyi de üye ülkelerle paylaştık. Bu çerçevede strateji çalışmalarına verdikleri destekten dolayı tüm üye ülkelere teşekkür ediyorum. Zirvede önümüzdeki 10 yıl boyunca çalışmalarımıza ışık tutacak olan çok önemli bir işbirliği dokümanını, İİT 2025 Eylem Programını kabul edip yürürlüğe koyduk. Programda yer alan hedeflerin başarıyla hayata geçirileceğine ve ülkelerimiz arasındaki işbirliğine katkı sağlayacağına inanıyorum.

Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri ve ticaret hacmimizi artırmamız gerekiyor. 2015 yılında 347 milyar dolarlık ticaret hacmiyle, yüzde 20’yi aşan teşkilat içi ticaret oranına ulaşmış bulunuyoruz. Yeni eylem programında önümüzdeki 10 yıl içinde teşkilat içi ticarette yüzde 6 oranında artış hedefleniyor. Ülkelerimizin ticaret alanındaki potansiyeli göz önüne alındığında, atacağımız adımlarla teşkilat içi ticaret oranının ben yüzde 25 oranında olacağını düşünüyorum. Yüzde 25 gibi bir artışla bunu geleceğe taşıyalım. Yüzde 25, bizim olmazsa olmazımız olmalı. Bu noktada İSEDAK’ın ticaret alanında en önemli projesi olan İİT tercihli ticaret sisteminin fiiliyata geçmesi şarttır. Sistemin yürürlüğe girmesi için üye ülkelerin güncel taviz listelerini İSEDAK’a iletmeye davet ediyorum. Anlaşmazlıkların çözümü için tahkim merkezi kurulmasını teklif etmiştim. Bugün bunu tekrar ediyorum.

-“ALTINA ENDEKSLİ BİR ADIMIN ATILMASININ İSABETLİ OLACAĞI İNANCINDAYIM”-

TOBB ile İslam Sanayi, Ticaret Ve Tarım Odası çalışma başlattı. Bu çalışmanın süratle neticelendirilmesini diliyorum. İslam ülkeleri olarak ülkelerimizi küresel düzeyde yaşanan krizlere karşı daha dayanıklı hale getirmek mecburiyetindeyiz. Bu bağlamda İslami finans, varlık temelli yaklaşımı ve ahlaki ilkelere verdiği önemle krizlere deva olacak çözümleri önemsiyorum. Onun için de sürekli faizsiz diyoruz da, burada bizler uluslararası döviz baskısından nasıl kurtulacağız, bunun adımlarını atmakta fayda görüyorum. Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının para biriminde altına endeksli bir adımın atılmasının isabetli olacağı inancındayım. İslami finans piyasasının hacmi 2009’dan 2015’e kadar yılda ortalama yüzde 15’lik büyüme gösterdi. 2015 yılında küresel İslami finansın büyüklüğü 2,1 trilyon dolara ulaştı. Biz bunları artık şu veya bu parayla değil, gelin bu paraları altına dönüştürelim ve altınla ifade edelim. Altınla bunu ifade ettiğimizde, o para birimlerinin baskısı altında kalmayız. Bu adımı atmakta büyük fayda var. Bu sistemin potansiyelinin mevcut rakamın çok daha üstünde 7 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. İSEDAK kapsamında mali işbirliği alanında faaliyet gösteren menkul kıymetler borsaları formu ve İSEDAK sermaye piyasaları düzenleyici kurumları forumunun çalışmalarını da ayrıca takdir ediyorum. Özellikle İSEDAK gayrimenkul kıymetler altın borsalarının kurulması yönündeki çalışmalarını da yakından takip ediyoruz.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.