Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile birlikte katıldığı Türkiye-İran İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Hedefimiz, ikili ekonomik ilişkilerimizi siyasi ilişkilerimizle aynı seviyeye çıkarmaktır. Bu kapsamda daha önce Sayın Cumhurbaşkanı ile mutabık kaldığımız üzere ikili ticari hacmimizin 30 milyar dolar seviyesine yükseltilmesini arzu ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Türkiye-İran İş Forumu'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, toplantının her iki ülke için yeni iş birlikleri, proje ve yatırımlara kapı aralamasını temenni ederek, etkinliğin düzenlenmesinde öncülük eden DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) mensuplarına teşekkürlerini ifade etti.
"HEDEFİMİZ İKİLİ EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZİ, SİYASİ İLİŞKİLERİMİZLE AYNI SEVİYEYE ÇIKARMAKTIR”
İran ile geniş bir alanda kapsamlı iş birliklerine sahip olunduğunu belirten Erdoğan, "Hedefimiz ikili ekonomik ilişkilerimizi, siyasi ilişkilerimizle aynı seviyeye çıkarmaktır. Bu kapsamda daha önce Sayın Cumhurbaşkanı ile mutabık kaldığımız üzere, ikili ticaret hacmimizi 30 milyar dolar seviyesine yükseltilmesini arzu ediyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, geçen yıl 10,7 milyar dolar olarak gerçekleşen ikili ticaret hacminin, bu yıl sonu itibarıyla yine aynı düzeyde gerçekleşmesini beklediklerini vurguladı.
Maalesef bu rakamların hedeflenen seviyenin oldukça altında kaldığına işaret eden Erdoğan, halbuki 2012 yılında 22 milyar dolar seviyesine ulaşıldığını anımsattı. Erdoğan, bu rakamın hedefe ulaşılabilmenin mümkün olduğunu gösterdiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Yeter ki karşılıklı olarak bu iradeyi ortaya koyabilelim ve çalışmaya da başlayalım. İnanıyorum ki gerisi kendiliğinden gelecektir. Bu bakımdan ticari ilişkilerimizin ahdi altyapısını oluşturan tercihli ticaret anlaşmasının genişletilmesine ilişkin müzakereleri önemli görüyorum. Bu anlaşmayı doğru çerçevede ilerleterek artık bunu haftalara yaymamamız gerekiyor. Süratle en yakın zamanda bunu sonuçlandırmamızda büyük fayda var.
Bunun için öncelikle korumacı refleksleri geride bırakmamız, ticaretin mantığına uygun şekilde süreci yürütmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde ikili ticaretimizde hedeflediğimiz seviyeleri yakalayabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ziyaretinin tercihli ticaret anlaşmasının genişletilmesi müzakerelerinde bir dönüm noktası teşkil edeceğini düşünüyorum. Onun için bugün gerek Sayın Vaizi'ye gerekse Sayın Albayrak'a talimatlarımızı verdik ve Ruhsar Hanım ile birlikte çalışmalarını yapmalarını istedik. 'Artık bunu bugün yarın bitirin' dedik. Bunu artık haftalara yayarsak bu iş çok ağır gidiyor demektir. Bu işi hızlandırmamız lazım. Bu konuda bence buradan ayrılmadan, ben değerli kardeşime bu talimatı yenilememizin gereğini ifade etmek istiyorum." dedi.
"DÖRDÜNCÜ ZİRVEYLE YOLCULUĞUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"
Erdoğan, Saib-i Tebrizi'nin, "İmkan pazarında anahtarsız hiçbir kilit yoktur, yeter ki bağlı olanların açılmasını gönüller kapısından dile." ifadelerini anımsatarak, gönülden istenmesi halinde aşılamayacak hiçbir engelin, çözülemeyecek hiçbir meselenin bulunmadığına işaret etti.
"Dünyada ve bölgemizde ticaret sisteminde güçlü değişiklikler yaşandığı bir dönemde İran'la birlikte atacağımız bu adımın daha geniş ve büyük iş birliklerinin kapısını aralayacağından şüphe duymuyorum." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugün onu konuştuk. Her şeyden önce bölgenin güvenliğinin, özellikle İran ve Türkiye'ye çok büyük yükler yüklediğini ifade etmem lazım. Tabii biz bu süreçte adeta bir üçlü ortaya koyduk, Rusya Federasyonu, İran ve Türkiye olarak. Rusya'da başladık, Ankara'da devam ettik, Tahran'da üçüncü zirvemizi yaptık. Şimdi inşallah dördüncü zirveyle yolculuğumuza devam edeceğiz. Çünkü bölgenin güvenliğini sağlamamız gerekiyor ki, ekonomik güvenliğimizi de ona göre temin edelim, geliştirelim ve siyasi kararlarımızı da buna göre alma imkanını yakalayalım."
Tarih boyunca bölgede hep öncü bir konumda bulunmuş iki kadim devlet olarak bu meselenin karşılıklı yarar temelinde çözüme kavuşturulacağına inandığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"İkili ekonomik ilişkilerimizin arzu edilen noktaya taşınması hususunda önümüzde birlikte aşmamız gereken ciddi bir mesele daha var. Bu da Amerika Birleşik Devletleri'nin, İran'a yönelik olarak uygulamaya koyduğu yaptırımlardır. Amerika'nın yaptırım kararının bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoymasını engellemek mecburiyetindeyiz. Yaptırımlara karşı çıktığımızı, bu tür baskı araçlarına başvurulmasının İran halkını cezalandırmak anlamına geldiğini her fırsatta ve platformda açıkça ifade ediyorum. Tek taraflı olarak atılan bu adımın uluslararası işbirliğine ve güven ortamına zarar vereceğini de her seviyede muhataplarımıza söylüyoruz.
Dünyada savaşı mı kovalayacağız, barışı mı kovalayacağız? İnsanlık barışa muhtaç, savaşa değil. Artık bunların tarih olduğunu kabullenmemiz lazım. Bu vesileyle yaptırımları kabul etmediğimizi, hiç kimsenin yaptırımlar nedeniyle İran'la ekonomik ve ticari ilişkilerimizi sonlandıracağımızı düşünmemesi gerektiğini bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Elbette yaptırımların özellikle bankacılık sisteminden kaynaklanan bazı belirsizliklere yol açtığının farkındayız. Hem Türk hem de İranlı müteşebbislerin işlerinde bu sebeple aksamalar yaşandığını müşahede ediyoruz. Ancak her şeye rağmen bu sorunların çözüme kavuşturulabileceğine inanıyoruz."
Ruhani ve heyetiyle bugün gerçekleştirdikleri toplantıda bu konuda karşılıklı dayanışma çerçevesinde birlikte çalışma ve bir yol haritası oluşturma hususunda mutabık kaldıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu doğrultuda yapıcı çalışmalarımızın meyvelerini yakın zamanda almaya başlayacağımıza ve yaptırımları ilişkilerimizde fırsata çevireceğimize inancım tamdır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İranlı dostların Türkiye'nin yaptırımlar konusunda gösterdiği ilkeli ve kararlı tutuma, ticari ilişkilerin daha da güçlendirme iradesiyle karşılık vermelerini beklediklerini belirterek, "Bu tavır ülkelerimizi bölgede tecrit etme çabalarına karşı verilmiş en güzel cevap olacaktır." dedi.
"77 TÜRK FİRMASI TARAFINDAN İRAN'A YAKLAŞIK 1,5 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM"
İran'la ikili, ekonomik ve ticari ilişkilerin önemli bir boyutunu Türk şirketlerinin İran'daki faaliyetlerinin oluşturduğuna da dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar, özellikle söylüyorum, 77 Türk firması tarafından İran'a yaklaşık 1,5 milyar dolar civarında yatırım gerçekleştirilmiştir. Bu noktada bir hususu vurgulamak isterim. Yaptırımlara uymayacaklarını ifade eden pek çok ülkenin şirketleri daha yaptırımlar yürürlüğe girmeden İran'dan çekilirken, Türk firmaları faaliyetlerine devam ediyorlar." diye konuştu.
Bu toplantıya iş insanları tarafından gösterilen ilginin de yaptırımlara rağmen Türk müteşebbislerin İran'a yatırım yapmak konusunda ne kadar istekli olduklarını gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Firmalarımızın bu yaklaşımlarıyla mevcut yatırımlarının korunması yanında yeni yatırımlar konusunda teşvik edilmeyi hak ettiklerini düşünüyorum. Aziz kardeşim Sayın Ruhani başta olmak üzere tüm İranlı yetkililerden müteşebbislerimize teşvik edici kolaylıkları sağlamalarını özellikle istirham ediyorum. Siyasi ilişkilerimizin ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerle desteklenmesi her iki ülke halkının da yararına olacaktır. İkili ilişkilerimizin tüm boyutlarının hak ettiği seviyeye ulaşması için Türkiye olarak üzerimize düşenleri yapmaya hazırız. Bu yolda siz iş dünyamızın da bizimle beraber yürümesini istiyoruz. Sizlerden iki ülkenin potansiyelinden tam anlamıyla istifade edecek projelerle iş birliğini geliştirmenizi bekliyoruz." dedi.
Hafız-ı Şirazi'nin, "Dostluk ağacını dik ki, gönlünün arzusu meyve versin. Düşmanlık fidanını sök ki sayısız sıkıntıya yol açmasın." dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ziyaretin gönüllerimizdeki dostluk ağaçlarının büyümesine, düşmanlık fidanlarını söküp atılmasına vesile olduğuna inanıyorum." dedi.