Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, kurtuluş mücadelesinin önemli aşamalarından Amasya Genelgesi'nin Yayımının 100. Yıl Etkinlikleri kapsamında Amasya'da konuştu. Feyzioğlu, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1. Dünya Savaşı'ndan çıkılan yenilgi ile kimsesiz kalan millete "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" sözleriyle umut verdiğini belirtirken, "Atatürk'ü bağrına basan, zor günlerde umudunu yükselten cesur ve kahraman Amasyalıları saygıyla, minnetle anıyorum" dedi.
Feyzioğlu, Amasya Genelgesinin Yayımının 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında "Milli Mücadelede Meşruiyet Manifestosunun 100. Yılında Amasya Genelgesi" isimli konferansa katılmak için Amasya'ya gitti.
Feyzioğlu konferansa katılmadan önce Valiliğe geçti. Feyzioğlu burada Vali Dr. Osman Varol ve diğer yetkililerle bir süre görüştü. Feyzioğlu, Valilik Defteri'ni de imzaladı. Vali Varol ise, Feyzioğlu'na valilik girişindeki küçük müzeyi gezdirdi. Ziyaret sırasında Amasya Baro Başkanı Av. Ahmet Melik Derindere ile TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Hüseyin Özbek, Av. Sabri Erdal Güngör, Av. Ali Elibol da hazır bulundu.
Feyzioğlu daha sonra katıldığı konferansın açılışında yaptığı konuşmada, tarih boyunca büyük uygarlıkların merkezi olan Amasya'da bulunmaktan büyük onur duyduğunu kaydetti. Feyzioğlu, "Yüz yıl önce yayımlanan Amasya Genelgesi'nin ruhu bu salonda. O ruh, 'Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' diyen ruhtur. Başta Amasya Barosu Başkanımız olmak üzere, bizlere bu heyecanı yeniden yaşatan, etkinliğe katkı sunan herkese teşekkür ediyorum" dedi. Feyzioğlu, şunları kaydetti:
BİZ HUKUKÇULAR İÇİN ANLAMI BÜYÜK
"Amasya Genelgesi'nin biz hukukçular için anlamı büyüktür. Çünkü bu tarihi belge, yalnızca kurtuluşun yol haritası değil, aynı zamanda kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin de temelidir. O belgede yer alan 'Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' ifadesi, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesi olarak 1921 yılından itibaren bütün Anayasalarımızın değişmez maddesi olmuştur. O belge ile 'her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin' oluşturulmasının zaruretine dikkat çekilmiş, yaptığı çağrı ile toplanan Erzurum ve Sivas kongreleri ile Büyük Millet Meclisi'nin temelleri atılmıştır. O Gazi Meclis, dünyanın en hakkı ve en meşru savaşını yönetmiş, savaşın ardından ilan edilen Cumhuriyet ile eşi görülmeyecek bir hukuk devrimine imzasını atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinde yer alan 'demokratik, laik, sosyal hukuk devleti' ilkeleri, Amasya Genelgesi'ndeki yol haritasının nihayete ulaştığı yerdir. Amasya genelgesinin meşruiyeti, millet iradesine, millet egemenliğine dayanmaktadır.
İYİMSERLİĞİN TEMELİNİN OLMADIĞI ANLAŞILDI
Değerli meslektaşlarım, Mustafa Kemal Paşa tarafından hazırlanan Amasya Genelgesi'nin yayımlandığı 1919 yılı ülkemiz açısından son derece zor yıllardır. Mütareke yıllarıdır. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi, başlangıçta saray ve hükümet tarafından iyimserlikle karşılanırken, kısa sürede bu iyimserliğin temelinin olmadığı anlaşıldı. Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. İtilaf Devletleri, İstanbul yönetimini sorunların barış konferansında çözüleceği sözüyle oyalanırken, mütareke koşullarını denetleme bahanesiyle işgale girişmiş, Donanmaları İstanbul Limanı'na demir atmıştı. İtilaf Devletlerinin yüksek komiserleri İstanbul ve Anadolu'da her şeye müdahale ediyordu. Okuldan kışlaya, hastaneden evlere kadar beğendikleri yerleri boşaltıyor, askerlerini yerleştiriyorlardı.
İTTİHATÇI ANLAYIŞ GÜCÜNÜ YİTİRDİ, DAĞILDI
1913 yılından itibaren tek parti/parti devleti anlayışını inşa eden İttihatçı anlayış, ülkeyi soktuğu 1. Dünya Savaşı'nın derin kayıplarından sonra gücünü yitirmiş, dağılmaya başlamıştı. Eski muhaliflerin ilk gündemleri onlardan hesap sormaktı. Millet yok olmanın eşiğindeyken, siyasette tam bir çekişme ve kaos hakimdi. Bir yanda terhis edilen oldu, bir yanda iç isyanlar, bir yanda işgalci güçlerden destek alarak Müslüman halka eziyet eden çeteler, yoksulluk, hastalık, yorgunluk… Öte yanda siyasi çekişmeler, rant savaşları ve elbette mütareke basını…
MİLLET KİMSESİZ KALMIŞKEN KAHRAMAN ADIMINI ATTI
Ezcümle, millet kimsesiz kalmıştı. Kimsesizlerin kimsesi olacak Cumhuriyetimiz henüz yoktu. Ancak İzmir'in işgali ile bıçak kemiğe dayanmış, kimsesiz bırakılan millet irili ufaklı direniş örgütleri kurmaya başlamıştı. Gelişmeleri çok yakından gözleyen 9. Kolordu Müfettişi ve Çanakkale Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'dan umudunu kesmişti. Milli mücadeleyi örgütlemek için Anadolu'ya geçme fırsatı arayan ve 19 Mayıs 1919'da Samsun'da ilk adımı atan Mustafa Kemal Paşa buradan Havza'ya geçmiş, halkın kendisine Anafartalar Kahramanı olarak gösterdiği sevgiyle moral bulmuştu. İkinci durağı olan Havza'da Anadolu'nun dört bir yanına yayılmış direniş örgütlerini birleştirmek için çaba harcarken, gönderdiği bildirilerle, her yerde protesto mitinglerinin düzenlenmesini istiyordu.
KAHRAMAN AMASYALILARI SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUM
Amasya ise çok daha hayati işlerin yapılacağı yerdi. Burada da halkın büyük bir coşkuyla bağrına bastığı Mustafa Kemal Paşa'yı, Amasya heyeti reisi Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi 'Paşam bütün Amasya emrinizdedir' diye kucaklaşmıştı. O en zor günlerde Mustafa Kemal Paşa'nın umudunu yükselten cesur ve kahraman Amasyalıları saygıyla, minnetle anıyorum. Mustafa Kemal Paşa, milletten altığı güçle ilk kez Amasya'da bu coşkulu kalabalığa hitap etmiş, padişahın ve hükümetin düşman elinde esir olduğunu söyleyerek, memleketin kurtuluşu için onlardan güç birliği istemişti.
BU GENELGE BÜYÜK BİR CESARETİN ÜRÜNÜ
İşte Mustafa Kemal Paşa bütün bu gözlemler ışığında Amasya Genelgesi'ni dikte ettirmiş, İstanbul hükümetinin sorumluluğunu yerine getiremediğini söylemiş, 'Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' demiş, Sivas'ta hemen millî bir kongre toplanmasını talep etmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın kendilerine yönelik açık, yakın ve ağır güvenlik tehdidine rağmen yakın silah arkadaşlarına imzalattığı bu Genelge hiç kuşkusuz büyük bir cesaretin ürünüdür. İtilaf devletleri temsilcileri ve İstanbul hükümeti tarafından öğrenilmesi halinde Sivas Kongresi'nin engellenme tehlikesini ortadan kaldırmak için Genelge'nin gizli tutulmasına hayati önem verilmiştir. Belge, iletişim sorunları ve yasaklar aşıldıktan sonra askeri ve sivil makamlara şifreli olarak iletilmiştir.
İSTANBUL'ADA DÖNMEDİ, SİNE-İ MİLLETE DÖNDÜ
Amasya Genelgesi; büyük bir aklın, büyük bir vatanseverliğin, büyük bir özverinin ürünüdür. Milletine duyduğu sarsılmaz güvenle Amasya Genelgesi'ne imza atan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı, şükran ve rahmetle anıyorum. Amasya Genelgesi ile kendisine verilen görevlerin tamamen dışına çıkan ve bir asi durumuna düşeceğini çok iyi bilen Mustafa Kemal Paşa, iki hafta sonra azledilmiş, o da İstanbul'a dönmeyi reddederek 9 Temmuz 1919'da askerlik görevinden istifa ederek sine-i millete dönmüştür. Bugün de hâlâ aynı yerde, milletimizin bağrındadır.
TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLETLERİN GELECEĞİ OLAMAZ
Tarihini bilmeyen milletlerin geleceği olamaz. Çünkü tarih bilgisi, milli bilinci sağlar. Bu düşünceyle konferansın başarılı geçmesi dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum."