Öne Çıkanlar ORDU bist Enerjisa Enerjinin marka değeri diyarbakır enerji bakanı muhittin güney cumhurbaşkanı erdoğan bıst 100 endeksi Haksız rekabet bedelli askerlik faruk çelik portekiz

Erdoğan: Mümbiç'i PYD Terör Örgütünden Temizlemekte Kararlıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Birileri ısrarla ÖSO’yu ve Türkiye'yi El Bab'dan uzak tutmak istiyor. Biz bu ısrarın gerisindeki niyeti biliyoruz. Biz DEAŞ ile PYD/YPG terör örgütleriyle bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çabanın gerisinde sınırlarımız boyunca oluşturulamayan terör koridorunu biraz aşağıdan da olsa tesis etme amacı var. Biz buna rıza göstermeyeceğiz. Hatta en kısa sürede Mümbiç'i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terk edecekler, Fırat'ın doğusuna gidecekler, gitmedikleri takdirde gereğini biz yapacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 29. Muhtarlar Buluşması’nda konuştu. Geçen haftaki konuşmasında Türkiye’nin yeni güvenlik anlayışından bahsettiğini anımsatan Erdoğan, bu konuşmasında da aynı konuyu vurguladı. Erdoğan, şunları söyledi:

“Geçtiğimiz hafta Muhtarlar Toplantımızda Türkiye'nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durmuş ve artık tehditlerin kapımıza dayanmasını beklemeyeceğimizi, tehditleri kaynağında imha edeceğimizi ifade etmiştim. Esasen bu yeni güvenlik anlayışı, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta niçin bulunduğunun, daha etkin şekilde yer almak istediğinin açık ifadesidir. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Bu olay nerede, şurada. Orada bütün iş bitecek. Öyle sabredelim, bekleyelim, buraya gelsin, ondan sonra müdahale edelim yok, o geçti. Ne zaman geçti, söyleyeyim. Biz demokrasi ile ilgili açılım süreci başlattık. Çözüm süreci dedik, netice aldık mı alamadık. Bunların hepsi birer adımdı ama bizi anlamadılar. Gaziantep’te o kına töreninde 56 kardeşimizin orada bir canlı bombayla şehit edilmesi, 100 kişinin yaralanması olayı artık bu işin bitiş noktası oldu. Hemen dedik ki, madem DEAŞ denilen bu örgüt burada adım attı, şimdi biz Suriye’ye yaptığımız hazırlıklardan sonra Cerablus’tan gireceğiz ve ÖSO önde, arkasında lojistik destek bizde olmak üzere Cerablus’a girildi. Peki Cerablus’a kim yerleşti, Cerablus halkı yerleşti. Artık okullarıyla hastanesiyle bütün hizmetleri yaptık. Altyapı çalışmaları halen devam ediyor ama artık orada çocuklar okullarına gidebiliyor.

-“VATANDAŞLIK KAPISINI DA GEREKİRSE AÇACAĞIZ DEDİK, BUNUNLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜYOR”-

Ardından El Rai'ye girildi. Rai’den hemen bunların kutsadıkları Dabık’a doğru inildi. DEAŞ orada ciddi direnç gösterdi ama Dabık aşıldı. Şimdi de Dabık’tan El Bab’a doğru gidiliyor. Bu arada bir terör örgütü, PYD/YPG ona karşı da mücadele veriliyor. Şimdi El Bab’dan Mümbiç’e doğru.  Bizim Halep’le ilgili bir sorunumuz yok ama Halep’le ilgili itirazlarımız var, muhataplarımıza söylüyoruz. Bunu Sayın Putin’le de görüştüm, dedim Halep halkını huzura kavuşturalım. Halep’te terör gruplarına karşı müşterek mücadeleyi verelim ama Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım. Halep’in üzerinde bir hesaba girmek doğru olmaz. Çünkü bizim Halep’le tarihi, kültürel bağlarımız var ve Halep’te böyle bir işgal olacaksa, bu insanların geleceği tek yer Gaziantep, Kilis. Şu anda 2 milyon 700 bin Suriyeli, 300 bin Iraklı bizim topraklarımızda. Bu insanların her şeyi bize ait. Bunu insani, vicdani, İslami görev telakki ettiğimiz için yapıyoruz, birilerinin talimatı için değil. Batı destek veriyor mu? Yok. AB’nin verdiği söz var ortada ciddi bir şey yok. BM Mülteciler Konseyi’nde devamlı paralar toplanıyor, Türkiye’ye bir şey yok. Sadece bizim faturalı olarak 13-14 milyar doları buldu harcamalar. Bir o kadar da STK ve belediyelerin yaptığı harcamaları var. Gelse de gelmese de biz bu bombaların altındaki vatandaşlarımıza kardeşlerimize kesinlikle bu desteği vereceğiz. Hatta, şu anda çadır kentlerde konteyner kentlerde bulunanlara vatandaşlık kapısını da gerekirse açacağız dedik, bununla ilgili çalışmaları da İçişleri Bakanlığımız yürütüyor.

-“2003’TE IRAK’TAKİ GELİŞMELERİN DIŞINDA KALDIK”-

Yakın bir tarihe kadar tehditlere karşı tedbirleri hep kendi topraklarımızda hatta eylemlerin ardından almaya çalıştık. Karakollara sıkışıp kalan askerlerimizle, polislerimizle mücadele yürütmeye gayret ettik. Halbuki terör örgütleri hem ülke içindeki hem de Irak ve Suriye gibi yerlerdeki üslerinde serbestçe elemanlarına eğitim veriyor, lojistik yığınak yapıyordu. Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Bunlar ilk defa bizim tarafımızdan teşhis edilmiş, dile getirilmiş sorunlar değildir. Ama her ne hikmetse meselenin üzerine gidilmemiş, gereken önlemler alınmamıştır.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkenin diğer meseleleri gibi güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda çok çok mücadele verdim, çok gayret gösterdim. Her seferinde önümüze farklı engeller çıkarıldı. 2003 yılı 1 Martında Irak'ta başlayacak operasyona aktif şekilde katılmamızın önünü kapatan Hükümet tezkeresinin reddi gibi hatalar da yapıldı. Çünkü ben özellikle oraya katılmamızın gereğine inanmıştım. O dönemde bunun çok büyük hata olduğunu arkadaşlarımıza ifade ettim. Tabii, Meclis’te öyle bir irade ortaya çıkınca Irak’taki gelişmelerin dışında kaldık. Bugün Irak’ta işlerin bu derece içinden çıkılmaz hale gelinmesinin sebebi Türkiye’nin o operasyonda etkin bir rol üstlenmemiş olmasıdır. Meclis’ten buna müsaade çıktı, bu defa da Irak’taki kardeşlerimiz dediler ki Türkiye’nin buraya girmesini istemiyoruz. Sayın Bush bana dedi ki istemiyorlar, madem istemiyorlar, istenmediğimiz yere biz de girmeyiz dedik ve askerimizi çektik. Suriye krizi başladığında aktif konumda yer almaya gayret ettik ancak bu sürecin de dışında tutulduk. Bir de ülkemize gelen milyonlarca sığınmacının yükünü tek başımıza üstlenmek zorunda kaldık.  Sonunda baktık ki kimseden bize fayda yok, kendi projelerimizi kendimiz hayata geçirmeye karar verdik.  

-“53 KÜRT KARDEŞİMİZİN ŞEHİT EDİLMESİNİN ARDINDA ‘SOKAĞA ÇIKIN’ ÇAĞRISI YATMAKTADIR”-

Bu kararı verdik ama önümüzde çok da rahat bir hareket alanımız yoktu. Dışardan olduğu kadar içerden de kuşatılmaya çalışılıyorduk. Hükümetimizin ilk yıllarından beri attığımız her adımda bürokratik ve siyasi engellemelerle karşılaştık. 2005-2007’li yıllarda gerek ordu ve yargı içinde yuvalanan bir takım kesimlerin gerekse siyasi muhalefetin yaralayıcı dilinin açtığı sorunları unutmadık, unutmayacağız. Demokratik açılım olarak başlattığımız milli birlik ve kardeşlik projesiyle bir adım öteye taşıdığımız çözüm süreciyle de neticeye ulaşmayı hedeflediğimiz terör örgütünden kurtulma çalışmamızın nasıl sabote edildiğini hep birlikte gördük. Terör örgütünü süreçten geri çevirmek için uğraşanların derdi ne bu ülkeydi ne de bu milletti. Terör örgütü ve destekçileri de huzuru ve kardeşliği daimi kılmak için sunulan fırsatı yeni terör eylemlerine hazırlık için kullanarak gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır. 53 Kürt kardeşimizin şehit edilmesinin ardında ‘sokağa çıkın’ çağrısı yatmaktadır. Ölenler Kürt kardeşlerimizdi, öldürenler de Kürt’tü. Hani bunlar Kürtlerin temsilcisiydi? Devlet ve millet olarak o tarihten beri örgütü de güdümündeki siyasi kurumları da muhatap almıyoruz. Hiçbir zaman almadım, almam, almayacağım da.

-"HİÇBİR ÜLKENİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOK"-

Şimdi biz tarihi ve hukuki haklar deyince, Lozan deyince birileri çıkıyor 'Sizin Irak ve Suriye’nin topraklarında gözünüz mü var' diyor. Bugün bazı gazeteler, baktım şunu söylüyor, 'Erdoğan, bir Misakımilli dedi, ortalığı karıştırdı.' Ben demedim, tarih bunu böyle kaydetti. Tarihin kaydına girmiş olan böyle bir gerçeği biz unutacak mıyız, bunları konuşmayacak mıyız? Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Tam tersine biz, bu ülkelerin topraklarında gözü olanlara, bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi etnik ve mezhep esaslı ayrıştırmalarla yeni çatışmalara sürüklemek isteyenlere karşıyız. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz.

-“FIRAT'IN DOĞUSUNA GİDECEKLER, GİTMEDİKLERİ TAKDİRDE GEREĞİNİ BİZ YAPACAĞIZ”-

Her zaman söylediğim gibi, bizim fiziki sınırlarımız başkadır ama gönül sınırlarımız bambaşkadır. Bizim için Balkanlar, yüreğimizin bir yanı, Kafkaslar öte yanıdır. Hal böyleyken ısrarla bizim Irak ve Suriye'deki gelişmelerin dışında kalmamızı isteyenlerin iyi niyette olabilmesi mümkün müdür? Binlerce kilometre uzaklıktan geleceksin, müdahale edeceksin, hakkım var diyeceksin, neymiş, ‘Oradaki merkezi yönetim davet etti, onun için geldik.’ Tamam da, benim bir tarafta 911 km sınırım var, öbür tarafta 350 km sınırım var, sınırlarım tehdit altında, yüzlerce insanım bu arada şehit oldu, ben diyeceğim ki, ‘Elinizi kolunuzu sallaya sallaya girebilirsiniz.’ Böyle bir şey olur mu? Ben Halep’i Gaziantep’ten, Haseki’yi Mardin’den, Musul’u Van’dan nasıl ayrı görebilirim. Böyle bir çarpık olayın hesabını ne ecdadımıza ne de torunlarımıza veremeyiz. Türkiye Irak ve Suriye'de yaşanan her gelişmenin içerisinde mutlaka yer alacaktır. Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede gerekiyorsa diplomatik ve askeri gücümüzle de oradaki kardeşlerimizin yanlarında bulunmakta kararlıyız. Suriye'de varız. ÖSO mensuplarıyla birlikte Cerablus’tan başladık Rai’den Dabık’a kadar indik, şimdi sırada El Bab var. Birileri ısrarla ÖSO’yu ve Türkiye'yi El Bab'dan uzak tutmak istiyor. Biz bu ısrarın gerisindeki niyeti biliyoruz. Biz DEAŞ ile PYD/YPG terör örgütleriyle bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çabanın gerisinde sınırlarımız boyunca oluşturulamayan terör koridorunu biraz aşağıdan da olsa tesis etme amacı var. Biz buna rıza göstermeyeceğiz. Hatta en kısa sürede Mümbiç'i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terk edecekler, Fırat'ın doğusuna gidecekler, gitmedikleri takdirde gereğini biz yapacağız.

-“BİR AN ÖNCE KAFALARI EZİLMESİ GEREKEN TERÖR ÖRGÜTLERİDİR”-

Biz Amerikalı dostlarımıza söylüyoruz, DEAŞ’la mücadele mi, gelin beraber yapalım. Bizim ne PYD'ye, ne YPG'ye ihtiyacımız yok, bunu beraber yapabiliriz. Terör örgütünün iyisi kötüsü olur mu? Eğer DEAŞ’a düşman diyorsanız El Nusra da DEAŞ'a karşı savaşıyor ama El Nusra’yı da terör örgütü ilan ediyorsunuz, bu nasıl iş? Bakınız, Kilis'ten Kırkhan'a doğru uzanan bölgeden ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için gerekirse orayı da terör örgütlerinden temizlemeyi gündemimize aldık. O bölgeden gelen teröristlerin ülkemizde eylem yapıp geri Suriye’ye kaçmasına göz mü yumacağız? Unutulmasın ki bu mesele bizim için bir beka meselesidir. Terör örgütlerini kendi sınırlarımız içinde kesinlikle karşılamayacağız. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Şu anda Suriye’de oluşturulmaya çalışılan terör bölgesi bize yönelik doğrudan tehdittir. İsimleri ne olursa olsun, Türkiye'nin gözünde hepsi de bir an önce kafaları ezilmesi gereken terör örgütleridir.

Diğer yandan Irak’ta da varız. Musul’daki, Kerkük’teki kardeşlerimizi yalnız bırakamayız. Bizim tarihi birlikteliğimiz var. Irak'ın göz göre göre bir mezhep savaşına itilmesine rıza göstermeyeceğiz. DAEŞ İslam’ın Sünnilik yorumunu istismar ederek Müslümanları katletmişti. Şimdi 'Şii'lik yorumunun istismarı üzerinden Müslümanları katledecek başka örgütler sahaya sürülmeye çalışılıyor. Biz bu oyunu bozmak için mücadele ediyoruz.
 
-"MAĞDUR EDEBİYATI YAPAN İHANET İÇERİSİNDEDİR"-

Son zamanlarda bir mağduriyet edebiyatıdır gidiyor. Şu anda tutuklu olanlar mağdurmuş. İçlerinde istisnai olarak mağdur olanlar olabilir. Ama asıl mağdur olanlar, 246 şehidimiz var, bunlar 15 Temmuz'un şehitleri. Bu şehitlerimin, gazilerimin aileleri mağdur değil mi? Benim milletim o gece bu mağduriyeti yaşamadı mı? Kim ki bunlarla ilgili FETO terör örgütünün mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa kusura bakmasınlar, ihanet içindedir. Kimse bize gelip de bu konuda akıl vermesin. O aklı kendilerine saklasınlar. Karısına, kocasına, evladına sahip olma, sonra içeri girince benim evladım mağdur. Benim kızım mağdur. Himmet toplantılarında bunca parayı toplayacaksın, bir yerlere boca edeceksin, sonra benim evladım mağdur. Ne mağduru yahu? Affedersiniz ihanet şebekesi bir araya gelecek, bu ülkenin cumhurbaşkanına her şeyi söyleyecek ve bunlar orada alkışlanacak, alkış yapanlar mağdur. Nasıl mağdur oluyor?

Kimse bu mağdur edebiyatını yapmasın, ister en yakındaki kardeşlerim olsun, kim ki bu mağduriyet edebiyatı yapanların yanında yer alıyorsa, ciddi bir sıkıntı içindedir, kendilerini teraziye bir çıkarsın. Biz artık bunlardan bıktık. Çünkü ülkemin huzuru için, biz bu kararlı duruşu sergilemek zorundayız. Ve bunu yapacağız.

Irak ve Suriye meselesi başkaları için enerji, petrol, bölgesel çıkar, etkinlik alanını genişletme meselesi olabilir. Bizim için bu mesele hayat memat meselesidir. Yolumuza çıkanlara tavsiyem şu, konuyu bu pencereden bir kez daha değerlendirmeleridir.

Türkiye’yi terör örgütleri ile aynı kefeye koyanlar, aslında kendilerini de benzer bir mukayeseye tabi tuttuklarını unutmamalıdır. Bizim hiç kimseye karşı husumetimiz, ön yargımız, kompleksimiz yok. Bize dost elini uzatan herkesin elini tutarız. İşte Balkanlardaki, Orta Asya'daki, Güney Asya'daki, Afrika'daki nice dost ülkeler ve halkları. Bununla birlikte, bize pençesini çıkartanların tırnaklarını sökmekten de çekinmeyiz."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.