Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “210 kilovatsaate kadarki düşük tarife ve 210 kilovatsaatin üzerindeki yüksek tarife rakamları ilgili kurumlarımız tarafından vatandaşlarımız lehine yeniden değerlendirilecektir. Ticari işletmelerimiz için de küçük esnaf ve sanatkârı koruyacak şekilde benzer bir kademelendirme yapılacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Bilindiği gibi 5 Şubat Cumartesi günü yaptırdığımız Kovid-19 testinde koronavirüsün omicron varyantına maruz kaldığımız anlaşılmıştı. Bunun üzerine kendimizi İstanbul’daki evimizde karantinaya almıştık.
“HASTALIĞI HAFİF BELİRTİLERLE GEÇİRDİK”
Hamdolsun hastalığı hafif belirtilerle geçirdik. Karantina döneminde çalışmalarımızı evden sürdürdük. Bu süreçte yürekten gelen dualarıyla, iyi dilekleriyle, gönül gönüle kurdukları köprülerle yanımızda olan milletimizin her bir ferdine en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bizzat arayarak veya çeşitli mecralardan mesaj yayınlayarak geçmiş olsun temennilerini ileten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e, diğer tüm siyasi parti genel başkanlarına, yöneticilerine, milletvekillerine, iş insanlarına, sivil toplum kuruluşu temsilcilerine şahsım, ailem adına teşekkür ediyorum.
Yine geçmiş olsun dileklerini iletmek için arayan çok sayıda ülke liderleriyle telefon görüşmesi yaptık veya mesajlarını cevaplandırdık. Telefonla arayarak bize ve eşimize geçmiş olsun dileklerini bizzat sunan, arama sırasına göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’e, Irak Başbakanı Kazımi’ye, İsrail Devlet Başkanı Sayın Herzog’a, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’a, Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Berdimuhammedov’a, İran Cumhurbaşkanı Sayın Reisi’ye, Libya Başbakanı Sayın Dibeybe’ye, Irak Meclis Başkanı Sayın Halbusi’ye, Bosna Hersek Halklar Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın İzzetbegoviç’e, Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’e, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Sayın Burhan’a, Polonya Cumhurbaşkanı Duda’ya şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde mesaj veya mektupla geçmiş olsun dileklerini ileten 23 ülke ve uluslararası kuruluş başkanı ile 26 ülke ve uluslararası kuruluş temsilcisine de teşekkürlerimi sunuyorum.
Aziz milletim; karantina döneminde de çalışmalarımızı ihmal etmedik, çeşitli vesilelerle telefonla görüştüğümüz farklı illerden insanlarımız vasıtasıyla pek çok hususu doğrudan hayatın içinden takip etme imkânı bulduk. Aynı şekilde devlet ve hükûmet işlerini de hem yakından takip ettik, hem de gereken yönlendirmeleri yaptık, talimatları da verdik.
Testimizin negatife dönmesinin ardından Cuma günü Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Konseyi üyeleriyle bir araya gelerek ortak gündemimizi ve birlikte yapacağımız çalışmaları Vahdettin Köşkünde istişare ettik.
KDV İNDİRİMİ
Cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığımızın iş dünyasıyla birlikte enflasyonla mücadele konusunda atacağı yeni adımları açıkladığı bir toplantıya canlı bağlantıyla katıldık. Bu bağlantı sırasında gıda ürünlerindeki KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e düşürme, yani etiketlerde doğrudan 7 puanlık bir indirim yapma kararımızın müjdesini de milletimizle paylaştık. Pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve, su, süt ve süt ürünleri, peynir çeşitleri, yumurta, yemeklik yağ çeşitleri, şeker ve şekerli ürün çeşitleri, meyveler, sebzeler, kuruyemişler, bakliyat çeşitleri gibi günlük hayatta sık tüketilen gıdaları kapsayan ürünlerdeki KDV indiriminin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Üreticiden toplantıcıya ve perakendeciye kadar gıdanın tüm süreçlerini kapsadığı için enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığımızın bir ifadesi olan bu KDV düzenlemesi, devlet olarak bizim attığımız bir adımdır. İstanbul’daki toplantıda iş dünyamızdan gıda başta olmak üzere tüm ürünlerde yüzde 7 KDV ve yüzde 7 kendi fedakarlıkları şeklinde en az yüzde 14’lük bir indirim beklediğimizi söyledik.
Bakanlıklarımız KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını yakından takip edecek, aksi yönde davranış sergileyen firmalara da gereken yaptırımları uygulayacaklardır.
Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre, külfetine de beraberce katlanacak, yükü beraberce omuzlayacağız. Fedakarlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir, ne hakkaniyete sığar, ne de sürdürülebilirlik ilkesine uyar.
Ayrıca, aynı toplantıda üç ayrı başlık altında toplamda 60 milyar liralık kefalet limitiyle uygulamaya geçirilen Kredi Garanti Fonu Paketinin detayları da iş insanlarımıza aktarıldı. Üretime ve istihdama önemli bir destek sağlayacağına inandığım bu paketin de iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yine bu toplantıda yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması konusundaki yol haritamız da kamuoyuyla paylaşılmıştır. Kuyumcuların, bankaların ve altın rafinerisinin içinde yer aldığı bu imkândan yararlanmaya tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz.
Pazartesi ve Salı günleri Birleşik Arap Emirlikleri’ne giderek hem Abu Dabi’ye resmî bir ziyaret gerçekleştirdik, hem de Expo 2020 Dubai Türkiye Millî Günü’ne katıldık. Ziyaretim sırasında farklı alanlarda imzaladığımız toplam 13 anlaşmayla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin ahdi temelini güçlendirdik. Bir süredir durgunluk içinde olan Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yeni bir ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından da verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum.
Önümüzdeki dönemde Körfez Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı verecek diğer ülkelerle yakın temaslarımızı daha da sıklaştıracağız.
“ÜLKEMİZE VE MİLLETİMİZE HİZMETLERİMİZİ KALDIĞIMIZ YERDEN SÜRDÜRÜYORUZ”
Bugünkü Kabine Toplantımızda da gündemimizdeki hususları istişare ettik. Yeni dönemin yol haritasıyla ilgili değerlendirmelerimizi yaptık. Görüldüğü gibi, ülkemize ve milletimize hizmetlerimizi kaldığımız yerden, hatta çok daha yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.
Aziz milletim; karantina sürecinde yaptığımız takiplerde tespit ettiğimiz en önemli eksik, ülkemizde dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, gerçekçi, vicdanlı bir irtibatın kurulamadığıdır. Halbuki Türkiye’nin geçtiğimiz 20 yılda nereden nereye geldiğini görmeden, 2023 hedeflerimizin, 2053 vizyonumuzun anlaşılabilmesi mümkün değildir. Burada sadece birkaç hususa değinerek ülkemizin nereden nereye geldiğinin muhasebesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Biz hükûmete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Ülkemiz altyapısı eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, tarımda, her alanda yılların birikimi olan sorunların, eksiklerin, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyordu. Temel hak ve özgürlüklerden güvenliğe kadar diğer alanlarda yaşadığımız sıkıntıları da bunların üzerine ilave etmek gerekiyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında başlanan altyapı hamlesi ve çok partili siyasi hayata geçişle filizlenen demokrasi umudu yerini darbelerin ve terörün gölgesinde baskı, yokluk, yoksulluk içinde bir hayata bırakmıştı. Karşımızda tarihiyle ve medeniyetiyle küs, potansiyeli ve imkânları küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş bir avuç azınlığa peşkeş çekilen, ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın üniversite başta olmak üzere eğitime ulaşabilmesinin, her vatandaşımızın yaygın ve kaliteli sağlık hizmeti alabilmesinin, can ve mal güvenliğinden emin şekilde başını yastığa koyabilmesinin, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele görebilmesinin, 81 vilayetimizin hepsinin de belirli bir standardın üzerinde yol, su, elektrik gibi temel altyapılardan faydalanabilmesinin, kısaca insanca bir hayat sürmesini gerçekten çok zor olduğu dönemlerden geçerek bugünlere geldik.
Bu hakikatleri bilhassa da o günleri görmemiş, yaşamamış gençlerimizi anlatmanın ne kadar zor olduğunun farkındayız. Ancak eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı, sağlıklı bir mukayesesini yapmak hepimizin görevidir. Sadece günü yaşayarak, sadece günü kurtararak, sadece günü önemseyerek geleceğimize güvenle bakamayız. Elbette önceliklerimiz olacak. Dün önceliğimiz, can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördü. Dün önceliğimiz, egemenlik haklarımızı ve millî çıkarlarımızı hiçe sayan, istiklalimizi ve istikbalimizi hedef falan kuşatmalardı. Dün önceliğimiz, bizi çoluğumuzun çocuğumuzun, annemizin-babamızın karşısında boynu bükük bırakan, nafaka aramaya gurbete çıkmaya mecbur bırakan işsizlikti. Dün önceliğimiz, teröre ve işsizliğe kalıcı çare bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızlıktı, iç huzursuzluklardı, iç kavgalardı. Dün önceliğimiz, hayatımızın dört bir yanını saran yokluklardı, mahrumiyetlerdi. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmenin eziyet, şehir içinde herhangi bir yere ulaşmanın çile, çağın nimetlerinden yararlanmayı sağlayacak hizmetlere sahip olmanın lüks olduğu devirlerden geçtik.
“DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ OLMA YOLUNDA SON DÖNEMECE GİREN BİR TÜRKİYE’DE YAŞIYORUZ”
Musluktan akan suyun, tavanda yanan lambanın, konuşacak telefonun, bayramlarda yeni kıyafet sahibi olmanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi sayıldığı dönemler yaşadık. Bugün ise artık ülke geneline yaydığımız anasınıfından üniversiteye kadar her seviyedeki eğitim kurumumuzla, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, neredeyse 5 kat artırarak uzunluğunu 28 bin kilometreyi geçirdiğimiz bölünmüş yol ayağımız ve sayısını 56’ya çıkardığımız havalim