Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, milletimizin ve tüm İslam âleminin hicri yılını tebrik ederek; “Hicret, bizlere zorluklar ve sıkıntılar karşısında asla ümitsizliğe kapılmadan iman, cesaret, sabır ve tedbir gibi değerlerin birlikte kuşanılması gerektiğini öğretmektedir.” dedi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Hicri Yeni Yıl Mesajı yayımladı. Erbaş mesajında şu ifadeleri kullandı:
"9 Ağustos Pazartesi, Muharrem ayının ilk günü ve Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin 1443. yıldönümüdür.
Müslümanlar için bir milat olan hicret, esasen tüm insanlık için tarihî bir dönüm noktasıdır. Hicreti bu denli anlamlı ve önemli kılan unsur ise Peygamber Efendimizin cahiliye döneminde yaşanan insanlık dışı tabloyu değiştirme kararlılığı ve onunla birlikte hakkı batıldan üstün tutan Müslümanların Allah’a olan sarsılmaz imanlarıdır.
Tevhit inancının zayıfladığı, adalet, hakkaniyet ve merhametin ortadan kalktığı, insanların köleleştirildiği, zulüm ve haksızlığın hayatı kuşattığı buhranlı bir dönemin ardından Allah’ın bir rahmet olarak gönderdiği Rasul-i Ekrem (s.a.s) ve ona tabi olanlar, İslam’ın evrensel değerlerini yaşama ve yaşatma adına bir varoluş mücadelesi vermişlerdir. Karşılaştıkları sıkıntıları iman ve sabırla göğüsleyerek inançları uğrunda dünyevî bütün varlıklarından ve yurtlarından vazgeçebilme dirayeti göstermişlerdir. Sayıca az ve güçsüz oldukları için maruz kaldıkları yok olma tehlikesini hicretle bertaraf edip cahiliye karanlığından uzaklaşarak aydınlık bir çağın kapılarını aralamış; vardıkları yerde saadet asrının temellerini atmışlardır. İslam’ın hayat veren ilkeleriyle yoğurup güven, huzur ve esenlik yurduna dönüştürdükleri Medine’de eşsiz bir merhamet medeniyeti inşa etmişlerdir.
Bu bakımdan hicret, dünyevi sıkıntılardan çaresizce bir kaçış değil; bilakis tevhidin, adaletin, hukukun ve güzel ahlakın tüm dünyaya egemen olmasına dair beslenen umudun peşinden gitmektir. Zira hicret, insan onurunun, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkes için yaşanabilir bir dünya inşa etme gayesinin apaçık sonucudur. Allah’a teslimiyetin, Peygambere sadakatin ve Müslümanca yaşama azminin en güçlü tezahürüdür.
Hicret, aynı zamanda bizlere, zorluklar ve sıkıntılar karşısında asla ümitsizliğe kapılmadan iman, cesaret, sabır ve tedbir gibi değerlerin birlikte kuşanılması gerektiğini öğretmektedir. Büyük zaferlere ancak tedbir, tevekkül, teslimiyet ve kararlılıkla mücadele edilerek ulaşılacağını göstermektedir. Nitekim bütün kapıların kapandığı, zorlukların dayanılmaz hale geldiği ve musibetlerin Müslümanları çepeçevre kuşattığı bir zamanda gerçekleşen hicret, hakkı ve hakikati üstün tutanlar için Yüce Allah’ın mutlaka bir çıkış yolu açacağına işaret etmektedir. Dolayısıyla bugün bizlere düşen, hicret ruhunu kalplerimizde yeşertmek, hicretin getirdiği değerleri kuşanmak ve bütün gayretimizi yeryüzüne iyiliğin hâkim olması için çalışmaya hasretmektir.
Kuşkusuz hicreti bu açıdan okumak, bugün dünyamızı kuşatan her türlü kötülük, afet ve musibetle mücadele konusunda bizlere cesaret, feraset, basiret ve metanet sağlayacaktır. Yaşadığımız zorlukların üstesinden gelebilme inanç, azim ve kararlılığımızı pekiştirecek; sorunlarımızın çözümü noktasında önemli ufuklar açacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin hicri yeni yılını tebrik ediyor; batıldan Hakk’a, yalandan hakikate, zulümden adalete ve nefretten merhamete hicret etme şuurunun gönüllerimizde her daim diri kalmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum."