Anayasa Mahkemesi, cezaevinde sakalı zorla kesilmek istenen kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığına hükmetti. Kararda, yapılan yargılama sonrası sorumlular hakkında etkili işlemler yapılmadığını, tanık olarak dinlenen hükümlü ve tutukluların, yargılanan gardiyanlar ile aynı cezaevinde bulunmalarının yargılamayı etkileyeceğine dikkat çekildi.
Anayasa Mahkemesi’nin eziyet yasağının ihlalinin gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Karara göre, Süleyman Deveci, Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda görevli infaz koruma memurları tarafından darp edilme, sakalının zorla kesilmesi şikâyette bulunmaması için tehdit edilme ve sorumluların cezasız kalması nedeniyle haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, Anayasada güvence altına alınan eziyet yasağının ve devletin etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün ihlal edildiğine hükmederek, başvurucuya 7 bin TL manevi tazminat ödenerek, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
-EZİYET YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI-
Başvurucunun müşahede odasına alınıp alınmadığı, sakalını kesmeyi ne zaman ve ne şekilde kabul ettiği, berber haneye götürülürken yanında kaç infaz koruma memuru olduğu, berber hanede sakalının nasıl kesildiği konusunda çelişkiler bulunduğuna dikkat çekilen kararda, başvurucunun yaralanmaları sebebiyle olayın ertesi günü götürüldüğü hastanede düzenlenen raporda; yüzünde sağ zygoma kemiği üzerinde 3x2 cm’lik, sol zygoma üzerinde 2x2 cm’lik, burun üstünde 1x1 cm’lik ekimozlar bulunduğu, göğüs ön sol tarafta 12. kot çevresinde hassasiyet, sağ skapula üstünde 1x2 cnrlik ekimoz tespit edildiği anımsatıldı. Kararda, “ Somut olayda insan onuru ile bağdaşmayan, bedensel ve ruhsal yönden acı veren ve başvurucunun ciddi şekilde yaralanmasına sebebiyet veren darp fiilinin amacı, süresi, fiziksel ve ruhsal etkisi de dikkate alındığında- eziyet olarak nitelendirilmesi mümkün görülmüş ve Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında devletin negatif yükümlülüğüne aykırı davranıldığı sonucuna ulaşılmıştır” denildi.
-İDDİALARA YÖNELİK İNCELEME YAPILMADI-
Devlet memurları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele iddiaları hakkında yürütülen soruşturmanın etkili olması için soruşturmadan sorumlu ve tetkikleri yapan kişiler olaylara karışan kişilerden bağımsız olması gerektiğinin anımsatıldığı kararda, “Yürütülen yargılama sonucunda kötü muamele yasağının ihlali niteliği taşıyan kasten yaralama eyleminin gerçekleştiğinin tespit edildiği ancak soruşturmanın etkililiğinin ölçütlerinden biri olan sorumluların suç nedeniyle hesap vermelerinin sağlanması ve fiilleriyle orantılı bir ceza almaları koşulunun yerine getirilmekten uzak olduğu anlaşılmaktadır. Anılan suç nedeniyle herhangi bir disiplin işlemi yürütüldüğüne ilişkin bir veri de bulunmamaktadır” denildi.
Yargılama sırasında tanık sıfatıyla dinlenilen mahkûmların, sanık sıfatıyla yargılanan infaz koruma memurlarının görev yaptıkları Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaya devam ettiği, tanığın ifade vermemeleri için tehdit edildikleri yönünde açık beyanda bulunduğuna dikkat çekilen kararda, “Ceza İnfaz Kurumunda meydana gelen olayın tanıklarının infaz koruma memurları ile Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklardan ibaret olduğu değerlendirildiğinde hükümlü ve tutukların ifade vermemeleri yönünde tehdit edildikleri iddiasının, yargılamanın etkililiğini yakından etkileyeceği açık olduğundan anılan iddialara yönelik bir incelemenin de yapılmadığı anlaşılmaktadır” denildi.