Öne Çıkanlar deprem tsk cumhurbaşkanı erdoğan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk binali yıldırım Kuşadası Belediyesi Haberleri recep tayyip erdoğan palandöken pkk kurban bayramı tüik

"Bin Yıldır Ne Başardıysak Birlikte Başardık"

Başbakan Binali Yıldırım, “Bu kardeşiniz, Alevi kültürüne çok yakın ve sıcak bir komşudur. Biz iç içe yaşadık, birlikte yaşadık, bundan sonra da ilelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Bin yıldır ne başardıysak hep beraber başardık. Bin yıldır bütün sevinçlere ortak olduk, bütün sorunlarımızı dayanışmayla birlikte açtık. Bin yıldır bütün sorunlarımızı dayanışmayla birlikte aştık” dedi.
 
Başbakan Yıldırım, ATO Congresium’da Uluslararası Hacı Bektaş Veli ve Sultan Nevruz Cemi buluşmasında konuştu. “Bizler acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz” diyen Yıldırım, Horasan erenlerinin getirdiği manevi rüzgarın, Anadolu’yu İslam’ın, imanın, sevginin merkezi haline getirdiğini belirtti. Alevi irfanının bu topraklardaki merkezi konumunun yüzyıllardır ruhları, sözleri güzelleştirdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:

“İslam tasavvufu düşünce merkezinde insan vardır. Eşref-i Mahluk olan insanın saadeti, hakkı, hukuku, insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi, Horasan mektebinin temel değerleri arasındadır. Alevi Bektaşi irfanı, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin mayasında çok önemli bir yer alır. Osmanlı üç kıtaya bu kültür, bu irfan, bu hoşgörü ve merhameti taşımıştır. Bu kültür bin yıllık kardeşliğimizi besleyen en güçlü pınarlardandır. İslam dini barış dinidir. Peygamberimiz barış elçisidir. Allah iyiliği, doğruluğu hep emrediyor. Buna karşılık çirkin işleri, kötülüğü yasaklıyor. Bu emirleri açıkça ihlal eden hiç kimse, İslam adına söz söyleyemez, Müslümanları temsil edemez. Adına DEAŞ denen, IŞİD denen bir terör örgütü çıkarak, hiç kimsenin İslam’ı terörle yan yana getirmesine razı olamayız. DEAŞ,  Boko Haram, Şebap, PYD, YPG gibi terör örgütleri sadece terör örgütüdür, İslam’la dinimizle hiç ama hiç alakası yoktur. Bu örgütler en büyük zararı da dinimize, Müslümanlara vermektedir. Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen terör eylemlerini tasvip etmeyiz. Bu tür eylemlere girişenlerin inançlarına, söylemlerine bakılmaksızın terör örgütü kabul ederiz. İslam terörün şiddetin, ırkçılığın tam karşısındadır. Terör örgütleri vasıtasıyla bizleri mezhep, meşrep hatta etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan fitne odaklarına karşı çok uyanık olmalıyız. İnsan hayatı ve insan hayatının dokunulmazlığını esas alan, ‘Masum insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir’ diyen şerefli bir dinin mensuplarıyız. Bizim geleneğimiz adalet, merhamet ve hoşgörü üzerine kuruludur. Bizim önceliğimiz hep barış olmuştur. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, her mazlumun sorunu bizim sorunumuzdur. Ülkemizin, bölgemizin ve bütün insanlığın huzuru için terörle hiç ayrım yapmadan mücadele ediyoruz. Bir yandan da terörden zarar gören milyonlarca Suriyeli kardeşimize kucak açıp ekmeğimizi, aşımızı paylaşıyoruz. İşte bu kültür, Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli gibi erenlerin terbiye ve tedrisatından nasiplendiğimiz değerlerle anlam taşımaktadır. Biz bölgemizde ve dünyada huzur ve barış istiyoruz. Bu sebepten dolayı dünyanın iyiliği için Türkiye diyoruz.”

-“BİN YILDIR NE BAŞARDIYSAK HEP BERABER BAŞARDIK”-

Farklı olmanın insanın fıtratından geldiğini ifade eden Başbakan Yıldırım, farklılıkların insanlığın zenginliği olarak görüldüğünü belirtti. Bunun bir örneğinin kendisi olduğunu dile getiren Yıldırım, “Alevi Sünni vatandaşlarımızın birlikte yaşadığı bir köyde doğdum. Benim adımın da çok sevdiğimiz, çok sevdikleri için adını verdikleri komşumuzdan geldiğini sizlerle paylaşmak isterim” dedi. Yıldırım, şunları söyledi:

“Biz birbirimizin çocuklarına isim verecek kadar güçlü bağlarla, güçlü bir hukukla birbirimize bağlıyız. Aynı sofrada, aynı tastaki çorbaya birlikte kaşık salladık. Düğünlerimizi birlikte yaptık. Birlikte semaha, halaya durduk. Cenazelerde acılarımızı, hüzünlerimiz paylaştık, mutluluklarımızı paylaştık. Bu kardeşiniz, Alevi kültürüne çok yakın ve sıcak bir komşudur. Biz iç içe yaşadık, birlikte yaşadık, bundan sonra da ilelebet birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Bin yıldır ne başardıysak hep beraber başardık. Bin yıldır bütün sevinçlere ortak olduk, bütün sorunlarımızı dayanışmayla birlikte açtık. Bin yıldır bütün sorunlarımızı dayanışmayla birlikte aştık.

-“HZ. ALİ EFENDİMİZ İSLAM DÜNYASININ YEGANE ŞAHSİYETLERİNDEN BİRİDİR”-

“Bugün tabiatın uyanmaya başladığı gündür. Dünya döngüsünde tabiat, 20 Mart’ta uzun uykusundan uyanıp, yeni bir bahara, bolluğa, neşe ve sevince uyanıyor. Havamıza, suyumuza, toprağımıza düşen cemreleri gönlümüze düşürme zamanı gelmiştir. Bugün peygamberimiz Hz. Muhammed’in yol arkadaşı, sırdaşı, aynı zamanda evladı yerine koyduğu İslam’ın en önemli kahramanı Hz. Ali Efendimizin de doğum günüdür. Bu büyük tevafuka bakınız ki, tabiat da onun doğumuyla birlikte yeniden anlamlı bir doğuşa kucak açıyor ve bütün Türk dünyası, yeni bir güne Hz. Ali’nin doğum gününü kutlarcasına büyük bir neşeyle kavuşuyor. Herkes bilir ve kabul eder ki, Hz. Ali efendimiz islam dünyasının yegane şahsiyetlerinden biridir. Hicret sırasında Hz. Peygamberimiz evini ona emanet etmiştir. Bu genç kahraman, öldürüleceğini bile bile peygamber efendimizin yatağına uzanmaktan asla tereddüt göstermedi. O, Peygamber Efendimizin bütün savaşlarında en ön safta yer aldı; küfre, zulme ve her türlü olumsuzluğa karşı İslam’ın aydınlık yüzü oldu. Bu yüzdendir ki, Hz. Muhammed Peygamber Efendimiz, ‘Ben kimin Mevla’sı isem, Hz. Ali de onun Mevla’sıdır’ demiştir. İşte bu yüzden biz de, duyduk ve uyduk diyoruz. Hz. Muhammed bizim son peygamberimiz. Duyduk ve uyduk. Hz. Ali İslam’ın kılıcı, belagat ustası, ahlak abidesiydi, bir kahramandı ve şehitti. Hz. Ali’nin şehadeti, bütün İslam dünyasının yüreğini sızlattığı gibi, Hz. Hüseyin’in şehadeti de yüreklerimizi yaktı, kavurdu. Serdarı şüheda Hz. Hüseyin’in şehadeti, zulme karşı, izzetin, onurun, şerefin ilham kaynağıdır. Öyle bir acı bıraktı ki, hala Hüseyniyeler söyleriz, onun acısını acımız biliriz. Hz. Ali’nin yaktığı ilim, ahlak ve belagat ateşi, on binlerce fersah ötede Horasan erenlerinde yankısını bulmuştur. Onların yetiştirdiği talebeler bütün Asya’ya yayıldı, fikirlerini, erdem, ahlak, terbiye öğretilerini Anadolu insanına bıkmadan anlattılar. Onda yanan manevi ateş söndü, Anadolu aydınlanmaya başladı. Bu maneviyet yiğitlerinden biri de Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir. Hünkarın Karahöyük’te yaktığı diriliş ateşi yüzyıllar boyu Anadolu’yu aydınlattı. Hünkar, yüzyıllar öncesinden ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ dedi.  Hacı Bektaş-ı Veli’nin bu öğütleri, bizim yönetim anlayışımızın temel ilkesidir.

Hünkarın öğretisiyle yetişmiş bu büyük millet, Nevruz’u da Hz. Ali Efendimizin doğumuyla da özdeşleştirmiştir. Mübarek Nevruz, kutlu nevruz, piruz nevruz, gelişmiş dönüşmüş, Sultan Nevruz olmuştur. Böylece nevruza sultanlık yakışır demek istemiş ve Sultan Nevruz Cemi’ni de eklemiştir. Bu Cem, Ali Efendimizin yolundan giden, Hz. Hünkarın bir olmak, diri olmak ve iri olmak sözünün tekrarlandığı Cem haline yürütülegelmiştir. Hünkar diyor ki, ‘Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk, konuşacaksan hikmet ile konuş, oturacağın zaman saygıyla otur.’ Allaha ulaşmak için hangi yolu seçersek seçelim, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin bu öğretisi, bize her zaman rehberlik eder. Yolumuz da budur, erkanımız da. İnsana hizmet, Allah’ın rızası içindir. Saygı için yarışıyoruz, aynı Yaradan’ın kuluyuz ve hepimiz ona döneceğiz. Hz. Ali Efendimizin doğum günü kutlu, Sultan Nevruzumuz hayırlı olsun.

-“ÇORUM’DA, MARAŞ’TA, MALATYA’DA MADIMAK’TA AYNI ZİHNİYET BENZER AMAÇLARLA İŞ BAŞINDAYDI”-

Bizler birbirimizin musahibiyiz. Birbirimize sahip çıkmamız gerekir. Yunus Emre’yi, Tapduk Emre’yi, Hacı Bektaş Veli’yi, Pir Sultan’ı, Aşık Veysel’i lafızdan manaya geçirdiğimizde tevhidimiz sapasağlam olur. Bize düşen Hz. Ali’yi de, Hz. Hüseyin’i de temsil ettiği değerlerle yüceltmek ve yolunu devam ettirmektir. Bilginin kapısı, Allah’ın aslanı Hz. Ali’den de, şehitler serdarı Hz. Hüseyin’den de öğrenecek çok şeyimiz var. Bugün evlatlarımıza Hz. Ali’yi de, Hz. Hüseyin’i de, Ehlibeyti de mutlaka öğretmeliyiz. Ehlibeyt, Peygamber Efendimizin en yakınında olan ve ondan en çok nasiplenen insanlar olarak hepimizin müstesna örnekleridir. Geçmişle avunarak, ya da her fırsatta geçmişin içinde dolaşarak bugünü kuramayız. Aramızdaki itilaflar varsa, bunu çözmek bizim en önemli sorumluluğumuzdur. Bu topraklarda bizi ancak ayrıştırarak, kavga ederek birbirimizin sevgisini azaltamaya çalışıyorlar. Bizim o hain planlayıcılarından öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Dün, kardeşi kardeşe düşürüp, nifak sokanları, Ehlibeyt’i Kerbela’da zalimce katledenleri asla akıldan çıkarmayalım. Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da Madımak’ta aynı zihniyet benzer amaçlarla iş başındaydı. Olayları beraber okumak, entrikaları birlikte değerlendirmek mecburiyetindeyiz.”

-“YOL BİRDİR, MAKSAT BİRDİR, MENZİL BİRDİR”-

2009 yılında Alevi açılımının başlatıldığını anımsatan Başbakan Yıldırım, “Arzu ettik ki, aziz milletimiz birbirini daha yakından tanısın, birbirinin sorun ve taleplerine duyarsız kalmasın, devlet vatandaşına kulak versin” ifadelerini kullandı. Aleviler ve Sünnilerin bu vatanda kardeş ve özgür olduğunu belirten Yıldırım, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Bize düşen bundan böyle aramızdaki kardeşlik köprülerini daha güçlü kılma zamanıdır. Bu coğrafyada birlikte yaşama çıtasını hep beraber yükselteceğiz. Bize düşen vazife konuşarak, anlaşarak, meselelerimizi mesele olmaktan çıkarmaktır. Birbirimizi ötekileştirmeden dinleyeceğiz, birbirimizi anlamak için daha çok çaba sarf edeceğiz. Aynı ruhun unsurlarıyız. Yaradanımız, kitabımız, hayat rehberimiz bir. Dahası aynı medeniyetin, tarihin toprakların çocuklarıyız. Köklerimiz bir. Geçmişten gelen kader birliği, bizim birbirimizi daha çok sevmemize yeter ve artar bile. Husumeti değil kardeşliği bu topraklarda daim kılacağız. Birlik lokmasını birlikte yiyeceğiz. Ehlibeyte kim hürmet etmezse ne Alevi’dir, ne de Sünni’dir. Kerbela’da zalimlerce şehit edilen Hz. Hüseyin efendimize de hürmet etmeyen Alevi olsa ne olur, Sünni olsa ne olur. 12 İmam hepimizin değeridir. Horasan’dan gelip dergahını bu topraklarda kuran Hacı Bektaş Veli, Hz. Mevlana le aynı kutlu yolun farklı sesleri, farklı nefesleridir. Mevlana’nın ney ve sema ile aşkını dile getirdiği gibi, Hacı Bektaş Veli de saz ve semah ile aynı aşkı dile getirmiştir. Yol birdir, maksat  birdir, menzil birdir.

Bu anlamda 14 yıl içerisinde bazı adımlar attık. Nevşehir Üniversitesi’nin adını Hünkar Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirdik. Din kültürü ve ahlak bilgisi programına farklı mezheplerin yaklaşımlarını da dahil ederek güncelledik. 2011-2012 eğitim öğretim yılından itibaren Aleviliğin de öğretime dahil edilmesini sağladık. Milli Eğitim Bakanlığımız Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi proje okulu çalışmasını başlattı. Bu okulda İslam’ın Alevi-Bektaşi yorumunun öğretilmesi hedeflendi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Lisesi’ni 2017-2018 eğitim döneminde faaliyete geçireceğiz. TRT 2 televizyonunda Muharrem ayı boyunca özel bir yayın gerçekleştirdi. Hacı Bektaş Veli dergahını milletimizin hizmetine layık bir ziyaretgaha dönüştürmek için çalışmalar yaptık. Manevi büyüklerimizin huzuruna para vererek çıkmayı kabul etmedik ve bu uygulamayı tümden kaldırdık. Alevi geleneğinin yazılı belgelerini muhafaza etmek bizim en önemli görevlerimiz arasındadır. Bu manada diyanet işleri başkanlığımız birçok değerli kitabı yayımladı. Sözlü geleneği yazılı hale dönüştürmek için de çalışmaya ihtiyaç var, bu çalışmalar da Kültür Bakanlığımız bünyesinde devam ediyor. Yüzlerce Alevi-Bektaşi geleneği klasiği yayına girdi.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.