Başbakan Binali Yıldırım, “3 milyon mülteciyi 5 yıldır besliyoruz. Avrupa bir 3 milyar Euro para verecek, burnumuzdan getirdi. Bu ne biçim bir iş kardeşim? Biz harcamışız 15 milyar dolar, bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar” dedi.
Başbakan Yıldırım, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Türkiye İyi Gelecek” konulu konferansta katılımcılara seslendi. Yatırımcılara seslenen Başbakan, “Dışarıdaki paranızı getirin bankalara yatırın. Vergi dairelerine haber vermenize de gerek yok. Hiçbir vergi soruşturması da olmayacak. Garanti diyorum. Yıldırım garanti. Olursa sorumlusu benim. Kimsenin parasında pulunda gözümüz yok, yeter ki gelin paranızı yatırın, üç beş kişiye iş verin, ekonomiye can verin, büyüyelim. Büyürsek, gelişirsek terörle ilgili sorun da azalır, birbirimizle ilgili dertlerimiz de azalır. Bunun için çalışıyoruz. Demek ki güven ve istikrar olmazsa hiçbir şey olmaz” şeklinde konuştu.
Büyük bir darbeden başarıyla çıkıldığını, ifade eden Yıldırım, ağustos ayında yatırım için Türkiye’ye 916 milyon dolar net sermaye girişi olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Türkiye için kafalarındaki projeyi uygulamak isteyenler, ters köşeye düştü. Türkiye bütün şartlar altında terörle verdiği amansız mücadeleye rağmen, Suriye’de yaşananlara rağmen, istikrar içinde büyümeye devam ediyor. Son 28 ay içinde en fazla ihracat olduğu ayı yaşadık. Hem de yüzde 7 yaklaşık olarak. Avrupa’yla ihracat artışı ortalamanın üzerinde yüzde 10.5. Demek ki söylenenler başka, olanlar başka. Olanları keşke olduğu gibi anlatabilsek bir sıkıntı kalmayacak. Türkiye’deki yaşananları olayları doğru şekilde anlatmada bir özrümüz olduğu açık, iş yapmaktan propaganda yapmaya vaktimiz olmuyor. Bunu da siz yapacaksınız. Ziyarete gelenler Meclis’te bomba atılan yerleri gördükten sonra ‘Ayıp etmişiz, biz bu kadar beklemiyorduk’ diyorlar. Neyse canım, geç de olsa doğruyu görmek, bu da bir meziyettir. Ülkemize zor günlerde yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz.
-ÇEKTE DÜZENLEME YILBAŞINDAN İTİBAREN UYGULANACAK-
Türkiye’nin ekonomisinin kalbi burada. Siz bankacılar piyasanın gerisinden geliyorsunuz. Piyasanın önüne geçin. Arkadan takip etmek meziyet değil. Vatandaş hepinizi korudu, 15 Temmuz’u savuşturmasaydı siz ne yapacaktınız? Paranız da işe yaramadı, fiyakanız da işe yaramadı. Vatandaş sizin işinizi gördü, siz de vatandaşın işini görün. Öyle kredileri kısmakla olmaz. Teminatları 2 yerine beşe çıkarmakla olmaz. Vatandaşa güvenin, millete güvenin. Bu millet sözünün eri bir millettir. Ne kadar verdiniz paranız battı? Bakıyoruz, en kolay çek sistemi olmasına rağmen 3.2 kayıp var. Çekte de düzenleme getirdik, yılbaşından itibaren uygulanacak. Tüm bunlara rağmen ödenmedi, ihtar alıyor, yine ödemedi, hürriyeti kısıtlanıyor. Bu düzenlemeyi de yeniden yaptık. Bunları yaparken geçmiş tecrübeleri dikkate aldık. İflas erteleme çıkardık, bunu da hemen sulandırdılar. Şimdi buna da tedbir aldık, öyle hileli iflas erteme yok. Belirli usulleri var, ‘piyasa ne olur ne olmaz, ilerisi pek belli değil, biz bir iflas erteleme alalım da keyfimize bakalım’. Yok böyle bir şey. İş hayatı durur mu, yürüyecek. tezgah çalışacak, üreteceğiz, ticaret yapacağız, bir saniye durmak yok.
-“SOSYAL YARDIMLARI 3 MİLYARDAN 24 MİLYARA ÇIKARDIK”-
İstihdamda esnek çalışma sistemine geçtik, uygulamaya başladık. Bağ-kur, yüzde 5 prim indirimi yaptık mı? Esnafların borçlarını yeniden taksitlendirdik mi, taksicilere ÖTV’siz araçlarını yenileme getirdik mi? Kamyonculara aynı şeyi yaptık mı? Daha ne? Her şey karşılıklı. Sosyal devlet olmak önemli bir şey. Sosyal devlet demek vatandaşının her türşü derdiyle ilgilenmek, zor gününde yanında olmak demek. Sosyal yardımları 3 milyardan 24 milyara çıkardık. Evde bakım hizmeti var. Çalışan kadınlarımız için kreş ve gündüz bakımevleri özel sektör yapabilecek. Teşvik veriyoruz, yeni bir iş sahası.
Nasıl demokrasimizi daha çok geliştiririz, nasıl darbe tehditlerini bertaraf ederiz, bunun yolu devletin elindeki zenginlikleri işin sahibine vermesidir. İşin sahibi millettir, vatandaştır. Biz ne yapacağız, işler doğru dürüst oluyor mu, haksızlık oluyor mu, vatandaşların arasında kavga var mı bunlara bakacağız. O kendi usulünde, piyasa şartlarında yürüyecek. Diyeceğiz ki sen üret, adam çalıştır, sat, getir. Satarken azimli, alırken nazlı olacak. Öyle her şeyi almak olmaz. Alma ağacının altında değil satma ağacının altında yaşayacağız. Sürekli üretip daha fazla satacağız, açığımızı kapatacağız, ondan sonra bunu da zenginlik olarak ülkemize geri döndüreceğiz, bu yönde güzel gidiyoruz.
-“YÜZDE YÜZ GARANTİYLE TİCARET OLMAZ”-
İş adamlarımızın bankacıların şunu bilmesi lazım. Darbe girişiminden sonra ağırlıklı olarak devletin her kademesinde temizlik başlattık. Bunları belirli standartları dikkate alarak yapıyoruz. Bir de iş hayatı var. İş hayatı hassas. Ölçü şu, ‘Ben bir çek verdim, bu çek acaba verdiğim FETÖ’cüyse bana hesap sorarlar mı?’ yahu böyle şey olur mu? Ticaret, ekonomi kendi kurallarında gidecek. Biz kurumları, şirketleri cezalandıramayız. Onlar insan çalıştırıyor, üretiyor, üretime katkı sağlıyor. Biz bir adama iş bulmak için 40 takla atıyoruz, bir de mevcutları mı kaybedeceğiz? Oradaki ölçümüz şu, bir şirkette hatası olan varsa onu sistemin içinden alacağız, sistem devam edecek, üretmeye devam edecek. Siz de kredi verirken bunu göz önünde bulundurun. Yüzde yüz garantiyle ticaret olmaz. Risk paylaşımı şart. Mühendislikte bir kural var, emniyet kabul edilebilir risk seviyesidir. Ona da bakacaksınız. ‘Ben üç kat teminat alayım, keyfime bakayım, adamın parası varsa, malı mulu varsa gelsin alsın.’ Böyle şey yok ki, ne yapacaksınız o parayı, devlet de almayacak. Biz tedbirimizi alıyoruz kusura bakmayın. Biz sizin istediğiniz şartlarda para almak durumunda kalmayız. Sürekliliği olmaz, bu düşünceyi terk edelim. Üretime, gerçek ekonomiye daha fazla yoğunlaşalım. Kaynakları alın terine, akıl terine ayıralım.
“MİLLET AMBALE OLDU, ÜÇ AYDIR KENDİMİZE GELEMEDİK”
Para piyasaları bankalarımız için, finans sektörlerimiz için sürdürülebilir alanlar değil. Yatırım yatırım yatırım. Gerçek ekonomi. Onun için yatırımcıların önündeki sorunları birer birer kaldırıyoruz. Uygulamaları hemen olmaz, kararlar aldık, peşine düşeceğiz. Aldığımız karar sahaya ne kadar yansıyor, takip edeceğiz. Millet ambale oldu, üç aydır kendimize gelemedik. Daha yeni yeni, sahaya, detaylara yoğunlaşacağız. Pazar günü Diyarbakır’dayız. Diyarbakır’da büyük bir program başlatıyoruz. Terörün istismar alanını ortadan kaldıracağız. Buna kararlıyız. Yurdun her köşesinde vatandaşımız seyahat edinceye kadar, hiç can mal korkusu yaşamayacağı kadar ve teröristlerin güvenlik kuvvetlerine sivil vatandaşlara karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar taviz yok, nokta. Bölgede yaşayan Kürtlerin en büyük sorunu PKK’dır. Vatandaşlarla aramızdaki bu teröristleri ortadan kaldıracağız. Sorun varsa muhatabı vatandaşın kendisidir, terör örgütü aracı olamaz. Çünkü Diyarbakır’da da 15 Temmuz gecesi Türk bayraklarıyla vatandaş sokaktaydı. Hiç kimse farklı düşünmedi. Çünkü orada partiler gitti, siyasi görüşler ortadan kalktı, çünkü mesele memleket meselesi dedi, gerisi teferruat dedi. Sağ olsun partilerimiz destek verdi. Daha sonra demokrasi nöbetlerinde geldiler iştirak ettiler. 7 Ağustos’ta dünyaya birliğin kardeşliğin muhteşem fotoğrafını verdi. Bazıları bekledi, girişimden sonra Türkiye Mısır, Libya, Suriye olacak, birbirlerinin gırtlağına basacaklar. Ey gidi zavallılar, bu millet öyle bir millet ki, en zor şartlarda bağımsızlığına geleceğine sahip çıkan bir millet.
“TARIMDA DESTEK VAR AMA…”
Ekonomiyle ilgili çalışmalar, bir, yatırımların teşviki, iki, devletle vatandaş arasındaki ihtilafların çözülmesi, üç, yatırımcıların üzerindeki yüklerin azaltılması. Çok iş yaptık, şaka yok. Üç gündür okuyorum, daha yarıya geldim. Tarım, önemli. Çok yeni bir yönteme geçiyoruz. Tarım deyip geçmeyelim. Tarım hala gelişmiş ülkeleri ayakta tutan sistemdir. Tarımda havza sistemine geçiyoruz. Herkes istediğini istediği yere ekemeyecek. Hem ürün para edecek hem de ülkeye katma değer sağlayacak. Hayvancılıkta eksiğimizi ithal ederek değil, damızlık üzerinden kendi hayvan varlığımızı artıracağız. Tarımda destek var, 12-13 milyar, ama sor vatandaşa ‘hiçbir şey anlamadık, gelmedi gitmedi’ diyor. Para boşa gidiyor, verilenler işe yaramıyor. Şimdi bütün destekleri, öyle kooperatifler aracılığıyla vermeyeceğiz, doğrudan vatandaşa vereceğiz. Adam alacak desteğini ama 2 sefer vereceğiz, bir ekim zamanı bir biçim zamanı. Hiç değilse bir işine yarasın. Ciddi para veriyoruz ama beklenen sonucu alamıyoruz.
-“KAMU MALİYESİNDEKİ SIKI DURUŞUMUZU SÜRDÜRECEĞİZ”-
Kamuda tasarruf için önemli kararlar aldık, uygulamaya koyacağız. Ne kadar masraf azaltırsak, oradan artacak paraları ekonomiye kaynak olarak, yatırıma kaynak olarak aktarmış olacağız. Kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Bütçe açığımız 1.3. Büyüyen ekonomide bütçe açığından korkmayın. Yeter ki öngörülebilir bir büyüme olsun. Nereye verdik, yatırıma, ekonomiye verdik. Lüks tüketime verirsen o zaman o bütçe açığının kalitesi yok demektir. Onun için verimli alanlarda açılalım. Peki bu Avrupalılar bu kadar açık, bu kadar borçla caka satıyor, bizim niye binde birle değişince keyfimiz kaçıyor, kimyamız bozuluyor? OECD’de yüzde 90 küsur borç. Bazı ülkelerde yüzde 200’den fazla borcu var. Japonya dünyanın en borçlu ülkesi, Amerika öyle. Fakat adamların keyfi yerinde. Bizde ne? Yüzde 32. 76’dan geldik ama hala emin değiliz. Niye? Bunun cevabını bankalar verecek. Ülkemize güvenelim arkadaşlar. Hükümetinize güvenin, sonuna kadar arkanızdayız. Biliyoruz ki siz ürettikçe, Türkiye’ye değer kattıkça, biz rahat edeceğiz. Onun için desteklemeye devam edeceğiz. Doğru işlerde hep yanınızda olacağız ama işinize de burnumuzu sokmayacağız. Kendi işinizi siz yapacaksınız. Hepimizin alanı belli, sorumluluk sizde.
-“2017 ÇOK DAHA İYİ OLACAK”-
Okullar açılacak, inşallah 17 milyon yavrumuz ders başı yapacak. Bayram yaklaşıyor, bu bayram da 9 güne çıktı, iç turizm hareketlendi. Turizme kötü başladık ancak Rusya’yla arayı düzelttik, gittikçe iyileşiyor. 2017 çok daha iyi olacak. Bunun tedbirlerini şimdiden alıyoruz. Türkiye, bütün bu zorluklara rağmen, 3 milyon mülteciyi 5 yıldır besliyoruz. Avrupa bir 3 milyar Euro para verecek, burnumuzdan getirdi. Bu ne biçim bir iş kardeşim? Biz harcamışız 15 milyar dolar, bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar. Ondan sonra da ‘Bize üç tane mülteci gönderin, üniversite mezunu olsun, yaşı 30’u geçmesin’, bu ne kepazelik yahu? Böyle yük paylaşımı olur mu? biz şükredelim, Avrupa’daki mevzuat bize on basar. Bir fon ayıracaklar, o daire, bu müdürlük, dolaş dolaş, üç sene sonra konuşmaya başlıyorsun, yavaş yavaş olacak gibi bir hisse kapılıyorsun.
-“BİZ BU MÜCADELEYİ SADECE KENDİ GÜVENLİĞİMİZ İÇİN YAPMIYORUZ”-
Bu terörle mücadele işinde de uyuşturucuyla da mücadele diyoruz. Diyarbakır, Siirt, Batman üçgeninde 70 milyon Hint keneviri, 40 ton esrar, parasal değeri 4 milyar lira. Avrupalılar bu terörist gruplara müsamaha gösteriyorlar ya, aslında en büyük tehlike, niye, uyuşturucular oraya gidiyor, Avrupa’daki gençleri zehirliyor. Canlı bomba olarak onlara dönüyor. Onun için biz bu mücadeleyi sadece kendi güvenliğimiz için yapmıyoruz, Avrupa’nın güvenliği için yapıyoruz. O yüzden dostlarımızın uyanmasını bekliyoruz, ikircikli davranışlardan vazgeçmesini bekliyoruz.
-“GELİŞMİŞ ORDU YAPISINI TÜRKİYE’YE SAĞLAMIŞ OLACAK”-
15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ve birçok devlette yeniden yapılanma devreye giriyor. Jandarmanın içişlerine bağlanması, sahil güvenliğin içişlerine bağlanması. Silahlı kuvvetlerde çok kapsamlı bir reform yapıldı. Yıllardır üzerinde çalıştığı bir projeydi. Daha çok harbe hazırlık, harekat gibi asli konulara vakit ayıracaklar, daha dinamik yapıya kavuşmuş olacaklar. Diğer tali işler Milli Savunma Bakanlığına geçecek. Milli Savunma Bakanlığı subay, astsubay yetiştirecek, fabrikalarda tank top ürettirecek, bu tip işleri halledecek, askerler de harbe hazırlık gibi konulara kafa yoracak. Böylece gelişmiş ordu yapısını Türkiye’ye sağlamış olacak.
“MİLLETİMİZİN MENFAATİ HER ŞEYİN ÜZERİNDEDİR”
Bir yandan da muhalefetle işler iyiye gidiyor. Şeytan kulağına kurşun, şu anda birlik beraberlik iyi. Bazıları bu sistemden çıkmak için gayret ediyorsa da, öyle kolay değil, gelip 7 ağustosta milletin karşısına çıkıp, 25 milyona seslenip ‘Biriz, beraberiz, birlikte Türkiye’yiz’ dedik, öyle yan çizme yok. Oğlum sana diyorum, kızım sen anla hesabı. Biz sonuna kadar bu birlik beraberlik meselesinin arkasındayız, bunu bozan taraf asla biz olmayacağız. Bozan tarafı da millete şikayet edeceğiz. Siyasetimizi seçim meydanlarında yapalım, memleket meselelerinde niye ayrı düşelim? Yeni anayasayı da yapalım, kanunları da çıkaralım. Bakın, önerilerini alıyoruz, gereğini de yapıyoruz. Haklı bir talep varsa tabi ki değerlendireceğiz. ‘Biz iktidarız muhalefeti takmayız’ diye bir şey yok. Demokrasi uzlaşmak, birlikte iş yapmak demek. Bu konuda ülkemizin geleceği, milletimizin menfaati her şeyin üzerindedir. Eğer siyaset millete hizmete bir araç ise, anlamı var. Yoksa ne yapayım ben o siyaseti? Arkasında köprü, yol, fabrika, sağlık hizmeti, eğitim, kalkınma, büyüme yoksa olmaz olsun böyle siyaset. Bu anlayışla çalıştık, devam edeceğiz. Millete sözümüz budur. İşimiz hizmet, gücümüz millet.
“EXİMBANK’I GÜÇLENDİRİYORUZ”
Hükümet olarak iş dünyasının önündeki engelleri kaldırmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin cazibesini artıracak, yatırım ortamını iyileştirecek adımları atıyoruz. Yatımları daha da artırmak için Kalkınma Bankası’nın sermayesini artırmaya karar verdik. İhracatçımızın finansa erişimini kolaylaştırmak için Eximbank’ı güçlendiriyoruz. Hey bankacılar, yalnız değilsiniz. Ya işinizi güzel yapın, ya da kardeşleriniz geliyor. İhracatçılara yeşil pasaport uygulaması başlattık. Biz size özel pasaport vereceğiz, onunla rahat seyahat edeceksiniz. Şirket kuruluşunu çok basitleştiriyoruz ama şirket kapatmak o kadar kolay değil. Biraz kolaylık yaptık ama şirketler kapanmasın, hep açılsın. Atıl kaynakları değerlendirmek için bireysel emekliliği otomatik hale getiriyoruz.
“BU PROJELER VİZYON İSTER”
Türkiye varlık fonu geliyor. Bu da önemli bir karar. Özellikle büyük yatırımların gecikmeden yapılması ve yatırıma genel bütçeden kaynak ayırmanın mümkün olmadığı hallerde varlık fonu buraya kaynak verecek. Dün Çanakkale 1915 Köprüsü’nün çalışmaları başladık. Bir gerdanlık da Çanakkale’ye yapıyoruz. Özelliği iki kule arasındaki açıklık 2023 metre. Türkiye bir süredir en’lerle iş yapıyor. Kule yüksekliği en fazla köprü Yavuz Sultan Selim köprüsü. Dünyanın en büyük 4. köprüsü Osman Gazi. Eskiden bu projeleri yabancılar yapardı, biz yanlarında taşeronluk yapıyorduk. Şimdi, ülkemizin kabiliyetlerinin nereden nereye geldiğini görelim. Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Fiyaka olsun değil, gerçekten ihtiyaç var. Biz iktidara geldiğimizde 1 milyon transfer yolcu vardı, şimdi 30 milyon. Havacılığın merkezi batıdan doğuya doğru gidiyor. Biz bunu gördük, onun için dünyanın en büyük havalimanını yapmaya karar verdik. Altapı yatırımları birer birer devreye giriyor. 20 Aralık’ta dünyanın denizin altında en derinden geçen tünelini açıyoruz. 5,5 kilometre, hızlı gidenler 3 dakika, normal gidenler 5 dakika. Bu projeler vizyon ister. Ülkeye güvenirseniz bunları yaparsınız. Biz söylerken ‘hayal bu efendim olmaz’. Marmaray’a da böyle diyordunuz. Fatih gemileri karadan denize indirdi mi, onun torunları denizin altından trenleri arabaları geçirmiş çok mudur? Tabi ki artık teknoloji gelişti, özgüven önemli. Ülkenize geleceğe güveneceksiniz. Yatırıma çalışmaya üretmeye istihdama devam. Türkiye’ye yatırım yaparsanız pişman olmazsınız.”
Başbakan Yıldırım: Avrupa Burnumuzdan Getirdi
Başbakan Binali Yıldırım, “3 milyon mülteciyi 5 yıldır besliyoruz. Avrupa bir 3 milyar Euro para verecek, burnumuzdan getirdi. Bu ne biçim bir iş kardeşim? Biz harcamışız 15 milyar dolar, bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar” dedi.
02 Eylül 2016 Cuma 18:40