Anayasa Mahkemesi 3 subay ve bir sivil memurun ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiğin kesilmesini özel hayatın gizliği hakkının ihlali saydı. Meslekten ayırma işlemi gerçekleştirilirken, başvurucuların geçmiş sicillerinin, başarı durumlarının dikkate alınarak ölçülülük yönünden bir değerlendirme yapılmadığına dikkat çeken Yüksek Mahkeme, gerekli özenin gösterilmemesini hak ihlali kabul etti.
Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlaline ilişkin kararları Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. TSK’da görevli 3 muvazzaf subay ve bir sivil memur ilişiklerinin kesilmesi ile ilgili işlemin iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkinin ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığında sivil memur olarak görev yapan başvurucu bir internet sitesinde yayımlanan ve başvurucuya ait olduğu iddia edilen cinsel içerikli ses kayıtlarının memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelikte ahlak dışı, yüz kızartıcı ve utanç verici eylem teşkil ettiği gerekçesiyle hakkında disiplin soruşturması geçirdi. Başvurucu soruşturma sonucunda devlet memurluğundan çıkarıldı. Başvurucu, disiplin cezasının iptal edilmesi talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne dava açtı. AİYM, kamu hizmetini yürütecek olan kamu görevlisinin bu göreve atandıktan sonra hangi özellikleri bulundurmaya devam etmesi gerektiği konusunda saptama yapılmasının idarenin takdir yetkisine girdiği, kamu görevinin devletin saygınlığını ve güvenilirliğini idame ettirebilecek kamu görevlileri aracılığıyla yürütülmesinin temini amacıyla çıkarma cezası dahil olmak üzere çeşitli idari yaptırımların uygulanabileceği, devlet memurluğundan çıkarma işlemde herhangi bir hukuka aykırılık durumu bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Başvurucu tarafından yapılan karar düzeltme talebi, aynı Dairenin kararıyla reddedilince konu Anayasa Mahkemesi’nin gündemine taşındı. Anayasa Mahkemesi de özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine hükmederek, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere AYİM İkinci Dairesine gönderdi.
ADİL DENGE İNCELENMEDİ
Başvurucunun disiplin soruşturması sürecinde mesleki hayatını değil özel hayatını ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda kaldığına dikkat çekilen kararda, başvurucu hakkında yürütülen soruşturmanın kapsamının mesleki hayatın sınırlarını aştığı belirtildi. Başvurucuya isnat edilen eylemlerin mesleki hayatı üzerindeki etkilerine dair karar gerekçelerinde yeterli ve ikna edici gerekçeler ortaya konulmadığının belirtildiği kararda, soruşturmaya konu ses kayıtlarının hukuka aykırı şekilde dinlenerek kayda alındığı ve manipülasyon yapılarak elde edildiği konusunda ileri sürülen iddialara ilişkin olarak bir araştırma yapılmadığı kaydedildi. Başvurucu hakkında yürütülen hukuki süreçlerde, hukuka aykırı delillerin yürütülen disiplin soruşturmasında geçerli delil olarak kabul edilemeyeceği ve hukuka aykırı delillere dayanılarak işlen tesis edilemeyeceği konusunun gözetilmediğine işaret edilen gerekçede, hizmet geçmişi olumlu olan, ödül ve başarı belgeleri bulunan başvurucu hakkında bireysel yarar ile kamunun yararı arasında adil ve ölçülü bir dengenin gözetilmediği belirtildi. Gerekçede, başvurucunun öze hayatının gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamanın zorunlu ya da istisnai tedbirler niteliğinde olduğu veya başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olduğu konusunda bir inceleme yapılmadan ve gerekli özen gösterilmediği kaydedildi.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLDİ
İkinci başvurucu ise Genelkurmay Başkanlığının izni ile gönderildiği ABD Sahil Güvenlik Akademisinde Silahlı Kuvvetler hesabına eğitim aldığını 2005 yılında teğmen olarak Sahil Güvenlik Komutanlığı emrinde göreve başladığını belirtti. Başvurucu, ABD Sahil Güvenlik Komutanlığında eğitimde bulunduğu dönemde TSK'nın ve Türk halkının sahip olduğu ahlak anlayışıyla bağdaşmayacak bazı ortamlarda bulunduğu ve bu ortamlarda ahlaka aykırı nitelikte fotoğraflar çektirdiği iddiasıyla soruşturma geçirdi ve disiplin cezası aldı. Başvurucu hakkında daha sonra ise eş cinsel olduğu iddialarının TSK’nın itibarını sarsacak nitelikte olması nedeniyle TSK’dan ilişiğinin kesilmesi istendi. Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde oluşturulan komisyonunun raporu doğrultusunda başvurucu subay, İçişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan üçlü kararname ile resen emekliye sevk edilerek TSK’dan ayırma işlemi gerçekleştirildi. Başvurucu işlemin iptali istemiyle AYİM Birinci Dairesine dava açtı. Daire ise ayırma işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Başvurucu da 2005 yılında başladığı subaylık mesleğinde sicil notları ortalamasının tam nota yakın çok iyi seviyede gerçekleştiğini, sekiz ayrı takdir ve ödül belgesi ile taltif edildiğini, paylaşıma açmadığı hâlde özel hayatına saygı gösterilmeden bilgisayarından alınarak aleyhine kullanılan fotoğraflar nedeniyle ilişiğinin kesildiğini, arkadaş ortamlarında ve gençlik heyecanıyla çekilmiş ancak hiçbir ahlak dışı niyetin bulunmadığı fotoğraflar nedeniyle tesis edilen işlemin kanunlara ve hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu, yargılamanın adil yürütülmediğini ve özel hayatının gizliliği ilkesine saygı gösterilmediğini belirterek Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi ise başvurucunun özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğine hükmederek, kararını ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere AYİM Birinci Dairesine gönderdi.
HUKUKA AYKIRI DELİL
Başvurucunun işleme konu fotoğrafların çekilmesinden sonra sürekli olarak ceza tehdidi altında yaşadığına dikkat çekilen gerekçede, ihtilaf konusu tahkikatın kapsamının mesleki hayatın sınırlarını aştığı vurgulandı. Söz konusu fotoğrafların hukuka aykırı biçimde ele geçirilerek kasıtlı olarak ve süreklilik arz edecek şekilde idareye isimsiz ihbar mektuplarıyla gönderildiği konusunda ileri sürülen iddialara ilişkin olarak bir araştırma yapılmadığına dikkat çekilen gerekçede, fotoğrafların hukuka aykırı delillerin yürütülen disiplin soruşturmasında geçerli delil olarak kabul edilemeyeceği ve hukuka aykırı delillere dayanılarak işlem tesis edilemeyeceği konusunun gözetilmediği belirtildi. Gerekçede, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamanın zorunlu ya da istisnai tedbirler niteliğinde olduğu veya başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olduğu hususunda bir inceleme yapılmadığı ve gerekli özen gösterilmediği belirtildi.
GEREKLİ ÖZEN GÖSTERİLMEDİ
Hava Kuvvetleri Komutanlığında astsubay olarak görev yapan diğer başvurucu da ahlaki düşüklük içinde olduğuna dair hakkında yapılan ihbar üzerine idari tahkikat başlatıldı ve TSK ile ilişkisi kesildi. Başvurucu da işlemin iptali istemiyle dava açtı. AYİM Başsavcılığı tarafından sunulan görüşte, bekar olan başvurucunun arkadaşlık ettiği kadınlarla yaşadığı mahrem ilişkilere ait görüntüleri bilgisayarında muhafaza ettiğine, bu kadınlardan maddi menfaat temin ederek alacak-borç ilişkileri içine girdiğine, başvurucunun görev yaptığı birlik komutanlığına müracaatta bulunan bir kadın tarafından kendisine ait paranın ve maddi değeri olan eşyaların başvurucu tarafından alındığı ancak iade edilmediği konusunda şikâyette bulunulduğuna, söz konusu kadın hakkında şantaj suçunu işlediği iddiasıyla mahkûmiyet hükmü kurulduğuna dikkat çekilerek, davanın reddedilmesi istendi. AYİM Birinci Dairesi de başvurucunun açtığı davayı reddetti. Karar düzeltme talebi de reddedilen başvurucu, davayı Anayasa Mahkemesi’nin gündemine taşıdı. Anayasa Mahkemesi de özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar vererek, dosyayı ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için ilgili mahkemeye gönderdi. Kararın gerekçesinde, başvurucunun cinsel birliktelik yaşadığı kadınlardan menfaat temin ettiğine ilişkin hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen kayıtlar üzerinden başvurucuya şantajda bulunduğu iddiasıyla ceza mahkemesinde yargılanan kişinin mahkûm edildiği, katılan sıfatıyla yer alan başvurucunun yalnızca bu gerekçeye dayanılarak yargılamaya konu edilen özel hayatına ilişkin eylemlerinin alenileştiğinin söylenemeyeceği belirtildi.
Gerekçede, “Ayırma işleminin başvurucunun geçmiş sicili ve başarı durumu dikkate alınarak ölçülülük yönünden değerlendirilmediği, sınırlama ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlanan başvurucunun kaybı arasında adil bir denge gözetilmediği, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamanın zorunlu ya da istisnai tedbirler niteliğinde olduğu veya başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olduğu hususunda bir inceleme yapılmadığı ve gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır” denildi.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLDİ
Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yapan bir diğer subay hakkında ise bir internet sitesinde “Hava İstihbarat Üsteğmen G.G. ve Rus Sevgilisi ve Sırdaşı” başlığıyla yayımlanan görüntülerin ahlak dışı, yüz kızartıcı ve utanç verici eylem teşkil ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
Soruşturma süresinde bir gazetede “İşte O Şok Görüntüler” başlıklı bir haber yayımlandı ve söz konusu görüntülerin bir kısmı bulanıklaştırılarak haber içeriğinde yer verildi. Başvurucu subay hakkında, “TSK’da kalması uygun değildir” kanaati ile hazırlanan rapor sonucunda Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan kararname ile TSK ile ilişiği kesildi.
Başvurucu işlemin iptal edilmesi istemiyle AYİM Birinci Dairesine dava açtı. Daire, başvurucunun internet vasıtasıyla veya yüz yüze tanıştığı bir kısmı yabancı olan kadınlarla cinsel birliktelikler yaşadığı, ahlak dışı birtakım görüntülerin internet ortamında yayınlandığı, yaşadığı birlikteliklerin alenileştiği, mesleki sicili ve disiplin durumu itibarıyla başarılı bir personel portresi çizmesine karşın "iyi ahlak sahibi olmak" vasfını taşımadığı, meslekten ayırma kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Karar düzeltme istemi de reddedilen başvurucu davayı Anayasa Mahkemesinin gündemine taşıdı. Yüksek Mahkeme, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine hükmederek, sonuçların ortan kaldırılması için karar örneğini AYİM Birinci Dairesine gönderdi. Ayırma işlemine dayanak olarak kabul edilen delillerin hukuka aykırı şekilde elde edildiğine ilişkin ileri sürülen iddialar hakkında bir araştırma yapılmadığı ve eylemlerin idarece öğrenilmesine rağmen iki yıl boyunca başvurucu hakkında herhangi bir işlem yapılmadığına dikkat çekilen gerekçede, gerekli özenin gösterilmediği belirtildi.
AYM’den TSK’ya Hak İhlali Kararları
Anayasa Mahkemesi 3 subay ve bir sivil memurun ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiğin kesilmesini özel hayatın gizliği hakkının ihlali saydı. Meslekten ayırma işlemi gerçekleştirilirken, başvurucuların geçmiş sicillerinin, başarı durumlarının dikkate alınarak ölçülülük yönünden bir değerlendirme yapılmadığına dikkat çeken Yüksek Mahkeme, gerekli özenin gösterilmemesini hak ihlali kabul etti.
02 Kasım 2016 Çarşamba 11:32