Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyadaki kıta, inanç, kültür dağılımlarını gözeten adil bir yapı tesis edilmeden BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin insanlığın geleceğinde varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen 4’üncü Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi Akşam Yemeğine katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, sadece Türkiye’nin değil doğu felsefesinin özünde hep adalet konusu olduğunun altını çizerek, “Batı’daki büyük devrimlere, kanlı sosyal dönüşümlere baktığımızda hepsinin temelinde bir adalet arayışının yattığını görürüz. Günümüzde de bir ülkenin gelişmişliğinin ya da geri kalmışlığının en önemli ölçülerinden biri hukuk sistemlerinin iyi çalışıp çalışmadığı, yani adalet mekanizmalarının işleyip işlemediğidir” ifadelerini kullandı.
“MİLYARLARCA İNSANIN UMUT BAĞLADIĞI ULUSLARARASI SİSTEM KELİMENİN TAM ANLAMIYLA ÇATIRDIYOR”
“İnsanların, toplulukların, devletlerin, uluslararası kuruluşların kendi aralarında sürekli bir adalet tartışması yaşanıyorsa hep birlikte durup düşünmeli, kendimizi sigaya çekmeliyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BM başta olmak üzere dünyada amacı insanlığın topyekûn güvenlik ve refahını sağlamak olan pek çok kurum bu doğrultuda imzalanmış pek çok uluslararası belge bulunuyor. Üzüntüyle belirtmek durumundayım ki ne bu kurumlar ne de bu belgeler öngörüldüğü şekilde çalışmıyor. Milyarlarca insanın umut bağladığı uluslararası sistem kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor. ‘En kötü düzen düzensizlikten iyidir’ sözü kötü düzenin sürmesine değil tam tersine bir an önce ıslahının gerekliliğine işaret eder” açıklamasında bulundu.
“ADİL BİR YAPI TESİS EDİLMEDEN BM’NİN VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Türkiye olarak her fırsatta BM’de ve Güvenlik Konseyi’nde reforma ihtiyaç duyulduğunu söylediklerini vurgulayan Erdoğan, “‘Dünya beşten büyüktür’ diye formüle ettiğimiz bu çağrımızın temelinde adalet talebi vardır. Dünyadaki 193 ülkenin kaderini sadece 5 ülkeye, hatta 1 ülkeye bağlı olması en büyük adaletsizliktir. Bunun için biz sistemin yeniden kurulmasını istiyoruz. Buranın tamamen reforme edilmesinin gereğini inandığımızı söylüyoruz” şeklinde konuştu. “Dünyadaki kıta, inanç, kültür dağılımlarını gözeten adil bir yapı tesis edilmeden BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin insanlığın geleceğinde varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çoğunluğu Suriye’den olmak üzere Irak’tan Afganistan’dan Afrika’dan gelen 4 milyonun üzerindeki sığınmacıya ev sahipliği yaparak uluslararası toplumun hem yükünü taşıyor hem onurunu kurtardığını belirtti.
“İDLİB’TE SAĞLADIĞIMIZ İSTİKRAR İLE 10 BİNLERCE İNSANI ÖLÜMDEN, MİLYONLARCA İNSANI DA SEFALETTEN KURTARDI”
Bunu uluslararası toplumdan ve kuruluşlardan kayda değer bir yardım almadan yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması şu cümlelerle devam etti:
“Şu an itibariyle 33 milyar Dolar biz sadece Suriye’den gelen mülteciler için harcama yaptık. Son olarak İdlib’te sağladığımız istikrar ile 10 binlerce insanı ölümden, milyonlarca insanı da sefaletten kurtardı. Türkiye olarak Suriye’de huzuru tesis ettiğimiz her yerde ilk olarak güvenlik ve adalet sistemini işler hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu başarmadan diğer hususlarda mesafe kat edemeyeceğimizi, büyük fedakarlıklarla oluşturduğumuz huzur iklimini koruyamayacağımızı biliyoruz. Buna karşılık bölgede hala Türkiye’nin insani duruşunun karşısına terör örgütleriyle işbirliği yaparak çıkan ülkeler bulunuyor. Üstelik bu terör örgütleri kontrolleri altındaki bölgelerde insanların can ve mal güvenliğine en büyük tehdidi oluşturuyor. Lafa geldiğinde ağızlarından demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini düşürmeyenler bu örgütleri desteklemekte, palazlandırmakta hiçbir beyis görmüyorlar. Biz temsil ettiğimiz tarihin ve medeniyetin gereği olarak adalet çizgisinden ayrılmadan kendimiz, bölgedeki kardeşlerimiz ve tüm insanlık için en iyisini yapmanın mücadelesini veriyoruz.”