Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kıbrıs’taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz, bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır. Aksi takdirde kendilerine sadece bölgede değil, her yerde ve her alanda Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini hatırlatmak isterim” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Dünya Petrol Kongresi’nde konuştu.
Katar krizine değinen Erdoğan, Körfez bölgesinde yaşanan gerilimin bir an evvel giderilmesini istediklerini ifade ederek, “Katar’la ilgili gerginliğin ivedilikle aşılabilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Artık bölgede krizler istemiyoruz. Bunları bir an önce aşalım istiyoruz, ‘diyalog en ideal çözüm yoludur’ diyoruz. Tüm tarafların meseleye sağduyu ve gerçekçi bir yaklaşımla bakarak, diyalog kanallarını açık tutmaları gerekiyor. Dünyanın ve bölgemizin artık çatışmalara değil, huzura, işbirliğine ihtiyacı var” diye konuştu.
“Suriye’de Sahadaki Şartların Düzeltilmesi Gerekiyor”
Libya, Suriye, Irak, Ukrayna ve Yemen’deki krizlerin de enerji güvenliği için ciddi tehditler oluşturduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Suriye’de siyasi çözümün müzakere edilebilmesi için öncelikle sahadaki şartların düzeltilmesi gerekiyor. Bu amaçla gerek Cenevre gerek Astana toplantılarında aktif rol oynadık, oynuyoruz.
Astana toplantılarıyla ateşkes rejiminin güçlendirilmesinde kayda değer ilerleme sağlandı. Cenevre sürecinde de belli bir ivme yakalandığını görüyoruz. Amerika ve Rusya’nın Almanya’daki G20 toplantısında vardıkları mutabakat, bu olumlu sürecin devamı niteliğindedir.
“Irak’ta Ülkenin Toprak Bütünlüğünü Gözetmenin Önemi Giderek Artıyor”
Irak’ta ise DEAŞ’la mücadelenin sona yaklaşıldığı dün yapılan açıklamayla, Musul’da artık neticeye varıldığı haberi, gerçekten bizler için de bir mutluluk vesilesidir. Ancak Musul’un geldiği nokta da çok önemli. Şu anda harabe bir Musul var. Bu harabe Musul’un yeniden Musul halkına kazandırılması maliyetini acaba kimler karşılayacak?
Bu dönemde ülkenin toprak bütünlüğünü gözetmenin önemi giderek artıyor. Irak toplumun dışlanmış kesimlerinin, siyasi ve iktisadi sisteme tekrar dahil edilmeleri kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Bağımsızlık referandumu gibi tek taraflı girişimlerden kaçınılması, milli güçlerin etkilerinin azaltılması ve PKK terör örgütünün varlığına son verilmesi gibi hususlar da bu ülkenin geleceğinde belirleyici olacaktır.
Zaten yeterince sıkıntıyla boğuşan Irak’ın yeni sorunlar açacak her adım istikrarsızlığı körüklemekten başka işe yaramaz. Uluslarası toplumun bu konulardaki görüşlerini Irak’taki taraflara yüksek sesle ifade etmesi yerinde olacaktır.
“Enerji Kaynaklarının Güvenliği, Terör Örgütlerinin Tasfiyesine Bağlıdır”
Türkiye olarak Avrasya enerji aksının önemli oyuncularından biri olduğumuzun bilinciyle, bölgesel enerji arz güvenliğinin sağlanması için her türlü gayreti gösteriyoruz, göstereceğiz.
Enerji hinterlandındaki terör örgütlerinin yol açtığı kaos ve karmaşa, ülkelerimiz arasındaki iş birliğini zorunlu kılıyor. Enerji kaynaklarının güvenliği, terör örgütlerinin tasfiyesine bağlıdır. Türkiye olarak biz terörle mücadelede çok büyük bedeller ödedik. Bizim verdiğimiz mücadele, kendi milli güvenliğimiz yanında dünyanın enerji güvenliğini de çok yakından ilgilendiriyor.
Hiç kimse Türkiye’nin, çevresinde olup bitenler karşısında tepkisiz kalmasını, kendisine yönelik saldırıları karşılıksız bırakmasını beklemesin. Ülkemizin ve milletimizin güvenliği konusunda, sınırlarımız içinde ve dışında ne yapmamız gerekiyorsa, kimseden izin almadan yapmakta kararlıyız. Bunun da bilinmesini istiyorum. Müttefiklerimiz başta olmak üzere, diğer devletlerden beklentimiz terör örgütleri yerine bizim yanımızda yer almalarıdır.
“Doğu Akdeniz’de Maalesef Büyük Bir Fırsat Kaçırıldı”
Enerji güvenliğinden bahsederken Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de değinmekte fayda var. Doğu Akdeniz’de geçtiğimiz hafta maalesef büyük bir fırsat kaçırıldı. Bizim ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıcı yaklaşımına rağmen Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyuyoruz.
Tarafların tutumları böylesine açıkça ortadayken, kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmaları kesinlikle anlayışla karşılanamaz. Adaletin, hakkaniyetin ve uluslarası hukukun gereği hidrokarbon kaynaklarının adadaki tüm taraflara ait olmasını gerektiriyor.
Kıbrıs’taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz, bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır. Aksi takdirde kendilerine sadece bölgede değil, her yerde ve her alanda Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini hatırlatmak isterim.”
"Adadaki Anlaşmazlıkların Çözümsüz Kalmasından Üzüntü Duyuyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kıbrıs’taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz, bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır. Aksi takdirde kendilerine sadece bölgede değil, her yerde ve her alanda Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini hatırlatmak isterim” dedi
10 Temmuz 2017 Pazartesi 14:32