Terim: "Kulübümün Hakkını Kimse Yiyemez, Yedirmeyiz De"

Galatasaray Teknik direktörü Fatih Terim, Fenerbahçe ile 2-2 berabere kalınan karşılaşma sonrası yayıncı kuruluşa önemli açıklamalarda bulundu.

"Hepsini Allah’a havale ediyorum"

Teknik direktör Fatih Terim, "Açıkçası mükemmel bir ilk 45 dakika, mükemmel bir ikinci yarı başlangıcı oynadık. Bugün söyleyeceklerimi çok rahat söyleyeceğim çünkü şimdiye kadar hakemlerle alakalı bir şey hiç söylemedim. O yüzden şimdi söyleyeceklerim herhangi bir maçın bahanesi veya sebebi değil. Eğer orta sahada Henry’nin penaltıdan önce temiz şekilde aldığı top faul ise eğer ikinci golden önce Valbuena – Belhanda arasındaki mücadelede top Belhanda’dan çıktıysa ben özür dilemeye de hazırım. Ancak benim camiamın, benim, ekibimin, futbolcularımın, taraftarımın, kulübümün hakkını kimse yiyemez. Yedirmeyiz de biz koca Galatasaray kulübüyüz. Efendiliğimizden, terbiyemizden hakemlere bir şey demiyoruz ama ben hakkımı helal etmiyorum. Havale edeceklerim de bunları koruyacağına göre, bir şey yapmayacağına göre hepsini Allah’a havale ediyorum. Ancak VAR’da geçen hafta Barış Şimşek var, bu hafta da Barış Şimşek var. Demek ki Barış Şimşek bu VAR’ın profesörü. Barış Şimşek geçen sene burada bizi ofsayttan gol ile kupadan eleyen Barış Şimşek. Başka VAR yok demek ki. Tarık Ongun var o zaten tescilli. Ali Palabıyık da orada, ya kardeşim siz bunu göremeyecekseniz orada ne işiniz var. Sen geçen hafta Malatya’da Muğdat’ın bileğine dokunulan darbeyi görmedin. Hiç kimse kalmamış gibi VAR’a yine Barış Şimşek’i veriyorsun.

"İçeride futbolcular sinirlendiyse ve olaylar çıktıysa bunların tek sebebi de saydığım kişilerdir"

Gelelim Fırat’a, iki takımın futbolcularına da söyleyecek tek kelime yok. Muhteşem bir maç, harika bir atmosfer var. Faullerden sonra birbirlerini yerden kaldıran özür dileyen bir grup var. Fırat Aydınus, yardımcı hakemleriyle, dördüncü hakemle, VAR ile, Yusuf Namoğlu ile ve daha da üstlerindekiyle beraber maçı bu hale getirdiler. Yoksa Galatasaray ve Fenerbahçeli futbolcular gayet güzel oynuyordu. Bizim bu maçı farklı kazanmamız gerekirken berabere kaldık, neredeyse de kaybediyorduk. İçeride futbolcular sinirlendiyse ve olaylar çıktıysa bunların tek sebebi de saydığım kişilerdir. Hakemlere konuşmayalım diyoruz da golden önceki taç bizim. Pozisyon olduğunda duruyorsun, bir şey yapmıyorsun. Biz sahaya giriyoruz ikaz ediyoruz, VAR’a bakın diyoruz. Ona da hayır diyorsun. Ama bizim aleyhimize bir pozisyon olduğunda hemen VAR’a bakıyorsun. Eğer utanması varsa onun iyi seyreder. Şimdi ben bunları söylüyorum diye hemen bize ceza verecekler, ceza heyetine sevk edecekler. E sizi ceza heyetine kim sevk edecek? Bu maçın önüne geçmek isteğiniz neden? Siz bu işi adam akıllı halledemiyorsunuz diye VAR geldi. Dünya masraf ettiler, onunla beraber de halledemiyorsunuz. Şu maçı 2-0’dan sonra yönetmenin nesi zor? Yerde yatan oyuncu var, maçı durdurmuyorsun. Faul yokken faul veriyorsun. Top onlardan çıkmış tacı onlara veriyorsun. Dönüyorsun penaltı veriyorsun. Penaltı pozisyonuna hiç girmiyorum bile. Ancak ben anlamakta zorluk çekiyorum. Kimseye bir şey demiyoruz. Biz korktuğumuz için mi bir şey demiyoruz? Gerek yok, biz de işin futbol tarafında olalım istiyoruz. Kendisine ilk yarıda da söyledim. “Bırak da oynayalım” dedim. Bekçi gibi sürekli zart zurt düdük çalıyorsun. Bırak da oynayalım. İki taraf da oynuyordu zaten. Çocuklar birbirlerini yere düşürdüğünde kaldırıyordu oynamaya devam ediyordu. Ya düşünebiliyor musun Ali Palabıyık da orada. Yardımcı hakemler de orada, toplam 8 tane hakem var taç pozisyonunu doğru göremiyorsunuz. Eğer Galatasaray – Fenerbahçe derbisinde en ufak detayları göremeyeceksiniz burada ne işiniz var kardeşim? Bize bu kadar ağır yazanlar size de bir şey diyecektir. Allah aşkına bu zor bir maç mı? Hakemlik bu kadar basit bir iş mi? Bundan sonra da her maç sonunda konuşacağım. Karar verdim, iyiyi de kötüyü de konuşacağım. Aman konuşmayalım, aman sakin olalım… Zaten gönderdikleri gözlemciyle temsilci de umacı gibi duruyor orada. Bir şey desek de ceza yazsalar diye bekliyorlar. Başka yerdeler, başka yerdeler…"