Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Dr. Yusuf Eryazğan, “Aile Sağlık Merkezlerinde çalışanların Sağlık Bakanlığı personeli olarak görülmeyip, sorumlulukları Bakanlık üzerine alınmıyor. Bu hatadan acilen dönülmeli.” dedi.
Sağlık Bakanlığı bugüne kadar işveren ve İSG kanunu kapsamında ASM’de çalışanlara yapılacak eğitim ve koruyucu hizmetin de Aile Hekimleri tarafından verilmesini istiyordu. Oysa hukuki süreç İSG Kanunu gösterdi ki asıl işveren Sağlık Bakanlığıdır ve esas sorumlu da Sağlık Bakanlığı’dır. Konuyla ilgili AHEF 2. Başkanı Dr. Yusuf Eryazğan; “Bakanlık kendi çalışanı olan Aile Sağlık Merkezi çalışanları, AH ASÇ Hizmetli Tıbbi Sekreter Yardımcı personellerine gerekli eğitim ve koruyucu hizmetleri vermiyor. Görünen o ki; Bakanlık İSG hizmetleri kanunu kapsamında kendi çalışanlarını önemsemiyor. Tehlikeli sınıfta çalışan aile hekimliği çalışanları iş ve iş yerine bağlı risk çalışması, işe giriş periyodik sağlık muayeneleri yapılmamış, tehlikeli işyeri eğitimleri verilmemiş, koruyucu hizmetleri kendi çalışanlarına yeterince sağlamamıştır. Halkın sağlık hizmetinden birinci derece sorumlu olan Sağlık Bakanlığı’nın kendi çalışanları için de iş sağlığı hizmetleri sorumluluğunu yerine getirmesi ivedi talebimizdir” diyor.
Sakarya’da görev yapan Aile Hekimi Mustafa Işıklı ise “Aile Sağlığı Merkezleri ve bu merkezlerde çalışan tüm personel (gruplandırma kapsamında çalışan personeller dahil) için İŞVEREN OLAN BAKANLIĞINCA 6331 sayılı yasa gereği alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığını ve sağlık çalışanlarının güvensiz bir ortamda çalıştırılmaya devam edildiğini belirtti. 6331 sayılı Kanunun 19/2-c hükmü gereği bağlı bulundukları İl Sağlık Müdürlüğünden Covid-19 nedeniyle değişen şartlar göz önünde bulundurularak temizlik personelinden tüm hekimlerine kadar çalışan herkes için güvenli iş ortamı sağlanması adına gereken ne varsa yapılmasını talep ettik. Bu talebin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından reddedilmesi üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurduk. Kamu Denetçiliği Kurumuna yapmış olduğumuz başvuru neticesinde Kurum 01/03/2021 tarihli ve 2020/95533 sayılı Tavsiye Kararı vermiştir” dedi.
Tavsiye kararında özetle; ”Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27/09/2018 tarihinde verilen E. 2018/7550 ve K. 2018/16826 sayılı kararında; aile hekiminin işveren vekili, Sağlık Bakanlığının ise işveren olduğuna hükmedildiği, gerek Kamu Denetçiliği Kurumunun 17/01/2020 ve 2019/12716 sayılı kararında gerekse yargı kararlarında belirtildiği üzere aile sağlığı merkezlerinde görev yapan hekim, aile sağlığı çalışanı dâhil tüm personel hakkında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin alınacak önlemlerden T.C. SağlıkBakanlığının sorumlu olduğu belirtilmiştir.”
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 1 Mart 2021’de vermiş olduğu tavsiye kararında; Aile Hekimliği Kanunu ve buna dayanılarak çıkartılan mevzuat çerçevesinde:
"-Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan aile hekimlerini sözleşmeli olarak çalıştırmaya ve görevlendirmeye yetkilinin SAĞLIK BAKANLIĞI olduğu,
-Aile hekimlerin tek başları iş yeri sahibi olmadıkları,
-Aile hekimlerinin kadrolarıyla ilişkilerinin devam ettiği, hak ettikleri derece ve kademelerinin ilerlediği,
-Emekli Sandığına tabiliklerin devam edildiği,
-Aile hekimlerin izinlerinin (yıllık, mazeret, hastalık vb.) kanunla düzenlendiği,
-Aile hekimliği uygulaması kapsamındaki kişilerin hizmet alabilmek için aile hekimine kayıt yaptırması gerektiği,
-Aile hekimliği hizmetleri ücretsiz olması nedeniyle aile hekimlerin yaptıkları işlemlerden ayrıca ücret kazanmadığı,
- Aile hekimlerinin görevleri başında devlet memuru kabul edildikleri,
- Aile hekimlerinin pozisyonlarının bulunduğu mahalde ikamet etmelerinin esas olduğu,
-Aile hekimlerinin kazanç getirici başka iş yapma yasaklarının olduğu,
-Nöbet için görevlendirildiğinde nöbet ücreti aldığı,
- Aile hekimlerin 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu gereğince mal bildiriminde bulunmakla yükümlülüklerinin oldukları hususlar bir arada değerlendirildiğinde, aile hekimlerinin kamu görevlisi olduğu ve bunların da işverenlerinin SAĞLIK BAKANLIĞI OLDUĞU açık ve ne olduğu belirtilmiştir.
Kurum’un tavsiye kararında atıf yaptığı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27/09/2018 tarihinde verilen E. 2018/7550 ve K. 2018/16826 sayılı kararında; Devletin vatandaşının sağlık hizmetlerinde yararlanması için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğu, bu kapsamda da Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Aile Hekimliği Uygulamasının getirtildiği, aile hekiminin bu kapsamda devletin görevi olan sağlık hizmetini sunmasında “organ” olarak görev yaptığı, bu anlamda yapılan işin kamu hizmeti, hekimin de kamu görevlisi olduğunun ifade edilmiştir. Bahse konu kararda, İş Kanunundaki işçi, işveren ve işveren vekili tanımlarına yer verilerek işçi açısından bir işyeri veya işletmenin bağımsız işveren sıfatından söz edilebilmesi için hukuki ve ekonomik açıdan bağımsız olması, bu konuda karar mekanizmasının kendinde bulunması, en önemlisi de bağımsız bir organizasyona sahip olması gerektiği belirtilerek, aile hekimlerinin ekonomik olarak bağımsız olmadığı, işyerinde bağımsız hareket edemediğini, karar mekanizmasının kendisinde olmaması nedeniyle AİLE HEKİMİNİN İŞVEREN VEKİLİ, Sağlık BAKANLIĞINI ise İŞVEREN olduğuna hükmetmiştir."