Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesi, her adımını yenisi takip eden dinamik bir süreç olarak yaşanmıştır. Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğimiz bu yeni politika, öyle bir anda ortaya çıkmış değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasının başında, bütçenin genel kurul çalışmalarında milletvekillerine başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisin en önemli görevlerinden biri olan bütçe çalışmaları, aynı zamanda parti gruplarının ve milletvekillerinin birikimlerini, hazırlıklarını, kabiliyetlerini ortaya çıkartan mecralardır. Komisyon başkanından üyelerimize, grup başkanvekillerimizden milletvekillerimize, bütçelerini savunan bakanlarımıza ve ekiplerine kadar yakından takip ettiğim bütçe çalışmaları sürecinde yer alan her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. İnşallah Genel Kurul görüşmelerini de aynı başarıyla tamamlayarak, 2022 bütçemizi hükûmetimize, ülkemize ve milletimize kazandıracağız” dedi.
“ŞİMDİ BU DİNAMİK SÜRECİN YENİ BİR AŞAMASINDA BULUNUYORUZ”
Türkiye’nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesinin, her adımını yenisi takip eden dinamik bir süreç olarak yaşandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğimiz bu yeni politika, öyle bir anda ortaya çıkmış değildir” diye konuştu.
Son 19 yılda ülkeye kazandırılan her eserin, millete sunulan her hizmetin, yapılan her yatırımın, makroekonomide tesis edilen her dengenin, bu atılıma hazırlık amacı taşıdığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye tüm alanlarda zayıf altyapıya sahip bir ülkede, böylesine köklü ve büyük hedefleri olan bir değişimin hayata geçirilmesi zaten mümkün değildi. Esasen, Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki gayretlerinden itibaren, rahmetli Menderes’ten rahmetli Özal’a kadar pek çok devlet adamı aynı hedef için harekete geçmiştir. Ama bu gayretlerin hepsi de tek parti faşizmi ve onun darbe-cunta görünümündeki farklı tezahürleri eliyle kesintiye uğramıştır. Hiç şüphesiz, bu ihanetlerin gerisinde, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını istemeyen, geçtiğimiz asrın küresel yönetim düzenini kuranlar vardı.”
Türkiye’nin IMF’le ilk anlaşmayı yaptığı 1947 yılından itibaren, ekonomi politikalarının ve çoğunlukla da onunla bağlantılı olarak siyasi politikalarının bu küresel sistemin kontrolü altında yürüdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyaset ve bürokrasi yanında, iş dünyasından medyaya kadar, ülkenin tüm dinamikleri bu doğrultuda dizayn edilmiş, edilmeye çalışılmıştır. Menderes’ten Özal’a, rahmetli Erbakan hocamızdan bizim dönemimize kadar, bu sistemin dışına çıkarak ülkeyi kendi rotasına döndürmek isteyenler ise hukuk ve ahlak dışı saldırılara maruz kalmışlardır. Buna rağmen milletimiz, her darbenin, her krizin, her ara dönemin ardından yeniden kendi değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle, gerçek gücüyle buluşturacak kadroların önünü açmıştır” dedi.