Türkiye-Azerbaycan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar, uluslararası toplum her ne kadar duymazdan, görmezden gelse de Türkiye ve Azerbaycan’ın Hocalı katliamını dünyaya anlatmak için her türlü metodu en doğru şekilde kullanması gerektiğini belirterek, “Bizim oynanan oyunları bozmak, sesimizi dünyaya duyurabilmek için güçlü olmak gibi bir zorunluluğumuz var” dedi.
26 Şubat 1992’de yaşanan Hocalı katliamının 26. yıl dönümü dolayısıyla Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen “Tarih, Siyaset ve Uluslararası Hukuk Bağlamında Uluslararası Hocalı Sempozyumu” ve Gazi Üniversitesinin organize ettiği “Duyulmayan Çığlık Hocalı” programında konuşan Ünüvar, Türkiye ile Azerbaycan’ın birbirinin derdi ile dertlenebilen; beraber ağlayıp, beraber sevinebilen “tek millet, iki ayrı devlet” olduğunu ifade etti.
Uluslararası toplumunHocalı’da yaşananları görmemekte yıllardır ısrar ettiğini dile getiren Ünüvar, “Bizler bu tür toplantılarda kendi kendimize konuştuğumuz şeylerin uluslararası alanda yankı bulmasını istiyoruz. Ancak, dünya olayları bizim gördüğümüz gibi görmüyor. Bakıyorsunuz dünyadaki oluşumlar, topu taca atıyor, ortada top çeviriyor. Konuları adeta görmemezliğe, duymamazlığa, bilmemezliğe vuruyor” diye konuştu.
Minsk Grubu’nun bu oluşumun en tipik örneği olduğunu vurgulayan Ünüvar, “Minsk Grubu, 1992’de Hocalı katliamından hemen sonra oluşturulmuş. Bu grupta bildiğim kadarıyla 13 ülke var. Azerbaycan ve Ermenistan’ın taraf sıfatıyla bulunduğu grupta; Türkiye, Beyaz Rusya, Finlandiya gibi ülkeler var ama eş başkanları BM’de veto yetkisi bulunan üç ülke. Yani ABD, Rusya ve Fransa” ifadelerini kullandı.
“HOCALI’DA YAŞANAN KATLİAM ORTADA”
Hocalı’da oynanan oyunun apaçık ortada olduğunun altını çizen Ünüvar, “Yakın tarihe baktığınız zaman, 1918’den itibaren öz be öz Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’a, sistemli bir şekilde Ermeni nüfusu yerleştiriliyor. Ermenileri tehcir ediyorlar ki Dağlık Karabağ’a gitsinler ve orada bir güç oluştursunlar. Bir süre sonra dünyadaki Ermeni diyasporası ‘Bakın Dağlık Karabağ’da yoğun bir Ermeni nüfusu var. Burası Ermenilerin’ diyerek bir algı oluşturmaya çalışıyor. Yani tavşana kaç, tazıya tut mantığı. Bir yandan Ermeni nüfusunu yoğunlaştırma, öbür yandan orada yaşayan insanları kaçırtma ve bir müddet sonra da oldubittiye getirerek orada suni devlet oluşturma teşebbüsü. Dolayısıyla bizim uluslararası dünyada rol almamız, dünyaya bunu anlatmamız için her türlü metodu doğru bir şekilde kullanmamız lazım” şeklinde konuştu.
Bu konuda herkese büyük görevler düştüğünü belirten Ünüvar, şunları kaydetti:
“Bugün bu salonları dolduran gençlerin varlığı bizlere ümit veriyor. Bu gençlerimizin, bir Hocalı’yı iyi anlamak ve iki iyi anlatmak gibi bir sorumluluğu var. Bu konuda elimizde bir takım araçlar var. Bu olayları filmlerle, belgesellerle, sosyal medyayla dünyaya anlatmamız lazım. Bu çok çok önemli. Biz ancak bunu yaparsak başarılı olabiliriz. Aksi takdirde başarılı olamayız.”
“BİR VE BERABER OLMALIYIZ”
Türkiye ile Azerbaycan’ın dünyaya seslerini daha güçlü duyurabilmesi için bir ve beraber hareket etmeye devam etmesi gerektiğini vurgulayan Ünüvar, “Bizim dünyaya diplomatik anlamda bir mesaj vermemiz lazım. İki medyayı çok iyi kullanmamız gerekiyor. Tabii ki askeri anlamda güçlerimizi de birleştirmemiz lazım. Bakın geçtiğimiz yıldan itibaren Azerbaycan ordusu birkaç tane tepeyi ele geçirince hemen Minsk Grubu ‘bir araya gelelim, ateşkes ilan edelim’ dedi. Askeri çözümü de istemiyorlar. Dolayısıyla bizim her alanda güçlü olmamız lazım. Bugün TSK çok başarılı bir Afrin Operasyonu yapıyor. Zeytin Dalı Harekâtı ile kendi sınırındaki terörist unsurları temizliyor ve orada güçlü bir irade ortaya koyuyor. Ben inanıyorum ki şu anki Türkiye 1992’de olsaydı belki de Hocalı katliamını yapamayacaklardı. Onun için bizim her daim bir ve beraber olmamız lazım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da sık sık vurguladığı gibi Hocalı ortak acımızdır. İnsanlık tarihinin yaşadığı en vahşi katliam olan Hocalı’yı unutmamak ve unutturmamak en önemli vazifemizdir” diye konuştu.
“YAZILAN SENARYOYU BOZMAK LAZIM”
AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Hocalı’yı unutmamak ve unutturmamak adına yapılan bu tür organizasyonların çok önemli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Şimdi Hocalı’ya, 20 Yanvar’a baktığınız zaman aslında onun datıpkı bir sinema filmi gibi bir rol paylaşımı var. Rol paylaşımı yapılmış. Rolü kim paylaştırıyor? Yönetmen. Yönetmen kim? Dünyayı yönetenler. Cumhurbaşkanımız çok güzel ifade ediyor; ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye. İşte o 5 veto yetkisi olan BMGK daimi üyesi, rol paylaşımınıonlar yapıyorlar. Diyorlar ki; ‘siz şuraya yerleşeceksiniz. Sonra orada yaşayan Azerbaycan kökenlilere ‘siz silahlarınızı teslim edeceksiniz’, teslim ediyorlar. Ama diğerlerine diyorlar ki; ‘sizin teslim etmenize gerek yok.’ Ardından katliam yapılıyor. Katliama uğrayan halk orayı terk etmek zorunda kalınca ‘Dağlık Karabağ Ermenistan toprağıdır’ diyorlar. Bakıyorsunuz ki Azerbaycan’ın güzide topraklarının yüzde 20’si işgal altında. Filmi geriye sarıp baktığımız zaman görünen tablo bu. Bu senaryoyu bozmak lazım. Bakın bugün Zeytin Dalı Harekâtı ile benzer bir senaryoyu bozmaya çalışan Türkiye var. Türkiye diyor ki; ‘siz burada bir terör koridoru oluşturamazsınız.’ Onun için bizim güçlü olmak gibi bir zorunluluğumuz var.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, hüznü hüznümüzdür” sözünü de hatırlatan Ünüvar, “Ne mutlu bize ki Türkiye ve Azerbaycan olarak birbirimizin acısını ve sevincini paylaşan iki ayrı bağımsız devletiz. Güç birliği yapıyoruz, güçlerimizi birleştiriyoruz. Sözlerime son verirken; Hocalı’dahayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize hayırlı uzun ömür diliyor, Dağlık Karabağ’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Hocalı katliamı ile ilgili birçok sunumun gerçekleştirildiği programlara; Azerbaycan Cumhurbaşkanı Başdanışman Yardımcısı BahruzHasanov, Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, Amasya Milletvekili Haluk İpek, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi’nden Prof. Dr. YagubMahmudov, Atatürk Kültür, Dil ve Yüksek Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.