Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Ülkemize hizmet için verdiğimiz her mücadele, çektiğimiz her sıkıntı, maruz kaldığımız her saldırı, bizim berat belgemizdir. Halka karşı imtihanı, zorluğuna bakmadan en iyi şekilde vermek için ömrümüz boyunca çalıştık” dedi.
“AK PARTİ MİLLETİN KARŞISINDA İLK HİZMET İMTİHANINI BELEDİYELERDE VERMİŞ BİR KADRO TARAFINDAN KURULDU”
İstanbul’da yakın dönemde hizmete sunulan büyük projelerden Marmaray, Avrasya Tüneli’nin Üsküdar’la ilgili olduğuna, Çamlıca Camii’nin yine Üsküdar’da yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, törenle birlikte açılışları yapılan eserlerin de ilçeye, şehre ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.
Açılışı yapılan eserler arasında; Üsküdar Belediyesi hizmet binasının, Nevmekan Sahil Millet Kıraathanesi’nin, Nakkaştepe Millet Bahçesi’nin, Bilim Üsküdar bilim merkezinin, Engelsiz Yaşam Merkezi’nin, Belediye Nikâh Sarayı’nın, Çavuşdere Spor Sarayı’nın, Valide Sultan Gemisi’nin ve İstanbul Resimleri Müzesi’nin yer aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam yatırım bedeli 470 milyon lira olan eser ve hizmetlerin hayata geçirilmesinde emeği bulunanları tebrik etti.
AK Parti’nin milletin karşısında ilk hizmet imtihanını belediyelerde vermiş bir kadro tarafından kurulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir ve ilçeleri başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerindeki belediyelerde yaptıkları hizmetlerin millet tarafından takdir ve beğeniyle karşılandığını kaydetti.
“TÜM ENGELLERİ AŞARAK ÜLKEMİZİ YÖNETME SORUMLULUĞUNU ÜSTLENDİK”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak çıktığı hizmet yolculuğunun, cezaevinde, demir parmaklıklar ardında sonlandırılmak istendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii, onlar bizim milletimizle gönül bağımızın, hapishane duvarlarıyla engellenemeyecek kadar güçlü ve hasbi olduğunu bilmiyorlardı. Onun için de, AK Parti’yi kurup iktidara yürümeye başladığımızda, ne yapacaklarını şaşırdılar” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Milletimizin iradesi öyle güçlüydü ki, tüm tuzakları, tüm örtülü açık tehditleri, tüm engelleri aştık ve ülkemizi yönetme sorumluluğunu üstlendik. İstanbul’da başlayan siyaset yolculuğumuzu, önce Başbakanlık, ardından Cumhurbaşkanlığı ile devam ettirdik ve nihayet işte bugünlere geldik. Sadece teslim aldığımız emanetin hakkını vermekle kalmadık, yönetim sistemimizi de değiştirerek, tarihimizin en büyük reformlarından birine imza attık. Ama hangi göreve gelirsek gelelim, milletimizin günlük hayatına dokunan asıl hizmetlerin verildiği belediyeciliği ihmal etmedik.”
İstanbul’da ve diğer illerde bir belediyeci gözüyle, yapılan hizmetleri, yatırımları ve çalışmaları gözden geçirdiğini, eksikleri tespit edip belediye başkanlarına ve ilgili kurumların yöneticilerine gerekli talimatları verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi kurum tarafından yürütülürse yürütülsün, pek çok projeyi en başından en sonuna kadar bizzat takip ettiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayakkabımıza, paçamıza bulaşan şantiye çamuru, bizim için kir değil, milletimize getirilen hizmetleri takibimizin bir mührüdür, bir ödülüdür. Aynı şekilde ülkemize hizmet için verdiğimiz her mücadele, çektiğimiz her sıkıntı, maruz kaldığımız her saldırı, bizim berat belgemizdir. Halka karşı imtihanı, zorluğuna bakmadan en iyi şekilde vermek için ömrümüz boyunca çalıştık, çalışıyoruz, çalışacağız.”
“MİLLETİ ESKİ TÜRKİYE TARTIŞMALARININ İÇİNE ÇEKMEK İSTEYENLERİN HEPSİ ART NİYETLİ”
Konuşmasında, ana muhalefet partisi liderinin Almanya ziyaretinde, bölücü terör örgütüne destekleriyle bilinen Türk kökenli milletvekilleriyle yaptığı toplantı ve görüşmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “YPG paçavralarıyla Alman Parlamentosu’nda çıkıp görüntü veren kadınla senin yan yana ne işin var? Bunlar PKK’nın Almanya’daki uzantıları; senin onlarla ne işin var? Peki, onlarla ne konuştun, anlat bakalım” ifadelerine yer verdi.
Ana muhalefet partisi yönetiminin, ilgili milletvekillerinin seçilmiş kişiler olduğu şeklindeki açıklamasına karşılık olarak, Türkiye’de de seçilmiş ancak bölücü terör örgütüne verdiği destekten dolayı cezaevinde bulunan milletvekillerinin olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sen bunlarla beraber yol yürüyebilirsin Bay Kemal, bizim bunlarla yürüyecek yolumuz yok. Biz milletimizle yürürüz, farkımız bu” diye konuştu.
Eski Türkiye alışkanlıklarını hortlatma gayretleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ordu ve emniyet dâhil olmak üzere kamu kurumlarında ve özel sektörde kadınların kendi tercihlerine göre, nasıl istiyorlarsa o kıyafetle vazifelerini yapabildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında, “Ama bir anda bakıyorsunuz, bir savcı çıkmış, sen kimsin, sen savcı olabilirsin; ama her şey yasalarla bir yere oturmuşken Anayasada, kanunlarda her şey bir yere oturmuşken ne oluyor da bunlara aykırı bir şekilde, bu uygulamanın iptalini isteyebiliyorsun? Çünkü bunlar eski Türkiye’den kalma ürünler. Neyse ki, Danıştay’ın ilgili dairesi bu girişimi boşa çıkardı” değerlendirmesinde bulundu.
Bu tartışmayı yeniden açmanın kimseye bir faydasının olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu ülkede, ordumuzda başörtülü personel var yok meselesini mi tartışmalıyız; yoksa dünyanın en iyi tankını, topunu, uçağını, gemisini, insansız hava araçlarını, silahlı insansız hava araçlarını, tüfeğini, füzesini, mühimmatını, radarını, motorunu nasıl üretebiliriz, onu mu tartışmalıyız?” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Biz bu ülkede hâlâ laiklik tartışmasıyla mı vakit geçirmeliyiz; yoksa çocuklarımıza daha güzel, daha iyi, daha müreffeh bir geleceği nasıl bırakabileceğimizi mi tartışmalıyız? Biz bu ülkede insanların dinî veya etnik kökenlerini mi tartışmalıyız; yoksa bölgemizi yeniden dizayn etme çabalarına karşı oyunumuzu nasıl kuracağımızı, kendi duruşumuzu nasıl göstereceğimizi mi tartışmalıyız?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milleti eski Türkiye tartışmalarının içine çekmek isteyenlerin hepsinin de art niyetli olduğunun altını çizerek, “Tayyip Erdoğan tökezlesin de, Türkiye isterse yere kapaklansın” zihniyetiyle hareket edenlerin hiçbirinin de yüreğinde zerre kadar ülke ve millet sevgisi olamayacağını belirtti.
“TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ, TÜM KURUM VE KURALLARIYLA İŞLİYOR”
Er meydanı olan siyasette, seçimde ve sandıkta kendileriyle başa çıkamayanların, ülkenin ve milletin geleceğine saldırmasının ancak ihtirasla ve kifayetsizlikle izah edilebileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizimle derdi olanlara sesleniyorum: Ülkeyle ve milletle uğraşmayı bırakın. İşte önümüzde 31 Mart’ta seçim var. Türkiye’de demokrasi, tüm kurum ve kurallarıyla işliyor. Çıkın meydana, derdiniz neyse anlatın millete” diye konuştu.
“AVRUPA SOKAKLARINDAKİ GÖRÜNTÜLERİ ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ”
Türkiye’ye karşı husumet besleyen herkesin er veya geç yaptığı ihanetin bedelini ödediğinin ve ödeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris’te yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “15 Temmuz’da bunlar bize yapılanlar karşısında sessiz duranlar. Ülkemizin sokaklarını ateşe ve kana boğmaya çalışanlara sesiz kalanlar, işte görüyorsunuz şimdi ne durumdalar” sözlerine yer verdi.
Paris başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinin sokaklarının karışmış durumda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyanın; yanan arabaların, yağmalanan iş yerlerinin, göstericilere en şiddetli şekilde müdahale eden polislerin görüntüleriyle dolu olduğuna dikkat çekti.
“BATI’NIN ÜZERİNE TİTREDİĞİ GÜVENLİK DUVARLARI BİZZAT KENDİ VATANDAŞLARI TARAFINDAN SARSILMAYA BAŞLADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz hak taleplerinin hiçbir zaman şiddet yoluyla dile getirilmesini tasvip etmedik, etmeyeceğiz. Her türlü düşünce ve talep demokrasi içinde dile getirilebilir, mücadelesi verilebilir. Bu bakımdan Avrupa sokaklarındaki görüntüleri de endişeyle takip ediyoruz. Umarım yakında Paris sokaklarındaki duvarlarda ‘Zulüm 1789’da başladı.’ yazıları da görmeyiz. Bağdat Caddesi’nin sokaklarında ne diyorlardı? ‘Zulüm 1453’te başladı.’ O vicdansızlar bunları yazdılar duvarlara. 1453’te zulüm bitti ve gönüllerin fethi başladı. Bizans’ın kızları, kadınları, evet, Edirnekapı’dan Fatih girerken ne söylediler? ‘Başımızda Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz’ dediler, böyle bir dönemi biz yaşadık. Bir kez daha belirtiyorum, biz hem göstericilerin yol açtığı kaos görüntülerine hem de onlara uygulanan orantısız şiddette karşıyız. Ancak ortaya çıkan manzara göstermektedir ki, Avrupa demokrasi dersinden de, insan hakları dersinden de, özgürlükler dersinden de sınıfta kalmıştır. Siyasi popülizm uğruna mülteci karşıtlığını ve İslam düşmanlığını tahrik edenler, kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir.”
Batı’nın üzerine çok titrediği güvenlik ve refah duvarlarının mülteciler veya Müslümanlar tarafından değil, bizzat kendi vatandaşlarınca sarsılmaya başlandığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Bizim yıllarca kendilerini koruyup kollamamaları için ikaz ettiğimiz bölücü terör örgütü yandaşları da şimdi bu kaosun en başta gelen failleri arasındadır, PKK’nın uzantıları orada, DHKP-C orada. Her görüştüğümüzde kendilerine, ‘terör bir yılan gibidir, eninde, sonunda sizi de sokar’ demiştik. Haklı çıkmaktan mutlu değiliz, ama hakikat budur.”
Tüm Batılı liderlerden, kendi vatandaşlarına hak ettikleri gibi demokrasinin kurallarıyla, teröristlere de yine hak ettikleri gibi hukukun yöntemleriyle muamele etmelerini beklediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu yaptığınızda Türkiye’yi daha iyi anlayacağınızdan ve sizlerle gerçekten iyi dost olacağımızdan şüpheniz olmasın” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin en büyük gücünün, birlik ve beraberliği olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet vurgusunda bulunarak tamamladı.