Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Türkiye’nin sınırları içinde ve dışında yürüttüğü terörle mücadele harekâtları hem meşru hakkıdır hem de insani görevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan üç yıl önce, 21 Şubat 2018'de, 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurdukları Cumhur İttifakı'nı, TBMM'ye verdikleri bir kanun teklifiyle hukuki zemine kavuşturma yolunda ilk adımı attıklarını hatırlattı.
“2023'TE HEP BİRLİKTE YEPYENİ BİR TÜRKİYE'NİN KAPILARINI ARALAYALIM”
Geriye doğru bakıldığında Cumhur İttifakı'nın, Türk siyasi hayatının yalnızca en başarılı değil aynı zamanda en ilkeli, onurlu ve en hasbi ittifakı olduğunu gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliği, devletimizin bekası çerçevesinde oluşturduğumuz anlayış birliğinin, Türkiye'nin uluslararası alanda yürüttüğü tarihî mücadelenin başarısında çok büyük katkısı vardır” diye konuştu.
Aynı şekilde terörle mücadeleden ekonomik tuzaklara kadar nice saldırıyı da Cumhur İttifakı'nın bu güçlü zemininde karşılayıp boşa çıkardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı'na karşı CHP'nin lokomotifliğinde kurulan yapının, terörle mücadele başta olmak üzere yaşanan her hadisede tel tel dökülmesi oturduğu zeminin çürüklüğünden kaynaklanıyor. CHP, bir yanına terör örgütünün güdümündeki partiyi, diğer yanına yerli ve millî hassasiyetlerini koruduğunu umut ettiğimiz bir başka yapıyı alarak ortaya da kimi bulursa doldurarak, kendince bir siyaset terazisi kurdu” ifadelerini kullandı.
Bu zoraki ittifakın içinde, ülkenin bütünlüğü konusunda fikir birliğine rastlanamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kırk yamadan oluşan CHP heyulasını kuvveye dönüştüren ise ne millî ve manevi bir saiktir ne de insani bir hedeftir. Evet, CHP kendi başına planı, programı, projesi, hayali, hedefi, gayreti, eseri, mücadelesi olmayan, ancak bir yerlerden gelecek olumlu veya olumsuz etkiyle harekete geçen bir partidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “CHP’nin içinde millet yoktur. Çünkü millet, tek parti devrinden beri CHP'nin ciğerini bilir. CHP'nin içinde demokrasi yoktur. Çünkü CHP sadece lafını ettiği, istismarını yaptığı demokrasinin D'sinden bile nasibini almamış, süzme faşist bir partidir. CHP'nin içinde kalkınma yoktur. Çünkü CHP halkın derdine derman olacak, aşına, ekmeğine, işine yarayacak hiçbir işe yanaşmaz, zaten öyle bir müktesebatı da bulunmuyor. CHP'nin içinde adalet yoktur. Çünkü CHP sırtını dayadığı vesayetçilerin, darbecilerin hukukundan başka hukuk tanımaz. CHP'nin içinde milli ve yerli hassasiyet yoktur. Çünkü CHP siyasetteki duruşunu ülkesine veya halkına göre değil, önüne konulan senaryolara göre belirler. CHP'nin içinde sürekli istismarını yaptığı değerlerin hiçbiri yoktur. Çünkü CHP kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık vukuatlarıyla bile yüzleşemeyecek kadar kibir bataklığına saplanmıştır. CHP'nin içinde ideal de yoktur. Çünkü bu partide insanlar gayretleri veya birikimleri ile değil; cari yapıya olan uyum yeteneklerine göre konumlandırılır, sadece bireysel hedefleri için çalışır. Velhasıl aslında CHP hakiki bir siyasi parti olmaktan çıkıp heyula hâline dönüşmüş amorf bir yapıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi'nin mirasına hürmeten CHP'ye gönül vermiş veya herhangi bir sebeple oy tercihini ondan yana kullanan vatandaşlarıma sesleniyorum” diyerek, “Görüldüğü gibi CHP kayıp bir partidir. Bu kayıp, sadece siyasetin değil, tüm ülkenin kaybıdır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, sadece geçtiğimiz günlerde yağan karın ardından CHP'li belediyelerin yönetimindeki şehirlerimizde yaşanan manzaralar bile, tek başına bu gerçeği göstermeye yeterlidir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında “CHP'li belediyelerin beceriksizliği” başlıklı videoyu izleterek, “Evet, bu kadar basit bir konuda bile vatandaşlarımıza hizmet veremeyenleri yok saymayacağız, kayıp olarak ilan etmeyeceğiz de ne yapacağız? Gelin, 84 milyon hep birlikte 2023 yılında Türkiye'ye, diğer alanlardaki hedefleriyle birlikte, gerçek anlamda bir ana muhalefet de kazandıralım. Gelin 2023'te hep birlikte yepyeni bir Türkiye'nin kapılarını aralayalım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de kendi devletine düşman, kendi milletine hasım, kendi vatanını bulduğu her fırsatta sırtından hançerleyen kirli bir zihniyet bulunduğunu söyledi.
“TERÖRİSTLERİN SAYISI ON BİNLERDEN YÜZLERE DÜŞTÜ”
Bu kirli zihniyetin siyasetteki temsilciliğini CHP ve giderek iç içe geçtiği terör örgütünün güdümündeki partinin yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz günlerde Irak'ın kuzeyinde bir mağarada alenen infaz edilen 13 silahsız masum insanın başına gelen acı hadise bile, karşımızdaki kirli zihniyeti utandırmaya yetmemiştir. Bunlar öyle utanmaz ki çıkıyor, şu anda onu bile benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Beş yıl, altı yıl, bizim bu polisimizi, askerimizi, sivili, 13 kişiyi kaçıranlar kim? Biz, beş yıl, altı yıl içerisinde dağ demedik, taş demedik, Irak'ın kuzeyindeki mağaralar demedik, bütün buraları güvenlik güçlerimizle aradık, taradık. Bunlar, utanmadan, sıkılmadan, 'Bir şey olmaz, orada sakinler, güvence altındalar.' Bunu diyecek kadar yüzsüzler. Kim bunlar? CHP ve ortağı HDP. Beraber yürüttüler bu işleri. Bu tezgâhı beraber çalıştırdılar. Biz, artık beş, altı yıldan sonra operasyonu yapmak zorunda kaldık. Bununla ilgili de Savunma Bakanımı, İçişleri Bakanımı bu beyefendilerin makamına gönderdik, 'Gidin, bizzat anlatın.' dedik. Bizzat gittiler, ne olduğunu ne bittiğini anlattılar. Daha sonra da Meclis'te malum anlatıldı. Bunlar anlatıldığı hâlde, ondan sonra yine utanmadan, terbiyesizce eleştiri yağmuruna tuttular. Makamınıza gelip size her şeyi anlattılar, 'Ne soracaksanız sorun.' dediler. Bu açık, şeffaf bu süreç ortaya konulurken siz ne yüzsüzsünüz ki, Meclis'teki bu çalışmadan sonra yine hâlâ saldırıyorsunuz? Ne yaparsanız yapın bilesiniz ki, bu Cumhur İttifakı, bu AK Parti iktidarı, bu yolda inanarak inançla, sizin kol gerdiğiniz teröristleri de inlerinde bitire bitire yoluna devam edecektir.”
Teröristlerin sayısının on binlerden yüzlere düştüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadeleyi aynı kararlılıkla devam ettireceklerini vurguladı. “Terör örgütünü ve siyasi uzantılarını korumak için bu katliamın suçunu bize yıkmaya kalkacak kadar alçaldılar, alçaklaştılar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun sorumlusu Erdoğan'dır diyor. Ne yüzsüzsün sen, ne karaktersizsin. Bunların cibilliyeti bozuk. Bu beş, altı yıl içerisinde bu mücadeleyi biz gece gündüz demeden verdik ve buna rağmen geldiğimiz nokta maalesef bu oldu. İçimiz kan ağlıyor. Ama biz onların intikamını alacağız, onların kanlarını yerde bırakmayacağız. Bunu da böyle bilsin Bay Kemal. Ortağın HDP de böyle bilsin. Beraber yine Ankara'dan İstanbul'a yürüsünler. Onlar yine Ankara'dan İstanbul'a yürürken, biz de inşallah buradan sahili selamete çıkacağız. Onlara bu imkânı vermeyeceğiz” diye konuştu.
“CHP'nin terör örgütünün güdümündeki partiyle nasıl yapışık ikize dönüştüğünü” ortaya koyduğunu belirttiği kısa bir video izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belge mi? Belge. İrade mi? İrade. Hepsi bu. Bizzat kendileri ifade ediyor mu? Ediyor” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gara katliamı, öncesi ve sonrasıyla, ülkemizde terör konusunda kimin nerede durduğunu göstermesi açısından gerçekten turnusol olmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söze terör örgütlerinin mensuplarını ve söylemlerini savunarak başlayanların, diğer konulardaki ifadelerinin altında yatan sinsi niyetlerini milletin gayet iyi gördüğüne işaret ederek, “Sordukları her soruyla aslında, devlet yönetiminden, uluslararası ilişkilerden, ekonominin nasıl işlediğinden, salgının dünyada ve ülkemizde hangi sonuçlara yol açtığından, bunlara karşı alınan tedbirlerin mantığından zerre kadar anlamadıklarını kendi ağızlarıyla ikrar ediyorlar. Dış politikada sorunlar yaşandığını söyleyip, bunların sebebinin ülkemizin bütünlüğüne, birliğine, beraberliğine yönelik saldırılar olduğunu gizleyen bu kafa, elbette siyasi ikbalini Türkiye'nin yaşayacağı felaketlere bağlar” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yıl öncesinin Türkiye'sine ait görüntülerin yer aldığı videoyu izlettirerek “İşte bunlar Bay Kemal'in SSK Genel Müdürü olduğu dönemlerin çekimleridir” dedi.
“BATI, TÜRKİYE'NİN SAĞLIK SİSTEMİNİ ÖRNEK ALIYOR”
Eski Türkiye’de devletin olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet nerede? Sayın Kılıçdaroğlu, sen neredesin? Sen SSK'nin Genel Müdürlüğünü yapmadın mı? Bütün o dönemlerde siz ölüleri bile rehin aldınız, rehin. O hastaneleri yaşadık. O kuyruklarda, sabahın erken saatlerinde gidip kupon alıp ondan sonra da hastalarımızı getirdiğimiz günleri hatırlıyoruz. Biz bunları yaşadık. Şu anda böyle bir hastane kaldı mı? Şu anda hastanelerimizin hepsi elhamdülillah pırıl pırıl, herkes huzurlu, herkes şu anda güveniyor ve her geçen gün daha da güçlü hâle geliyoruz. Şu anda Batı, Türkiye'nin sağlık sistemini örnek alıyor. Çaresizlik içinde etrafına bakınıp 'nerede bu devlet' diye feryat eden insanların yaşadığı bir dönemin özlemini yaşayanlar, milleti yeniden yokluklara, çilelere, sefalete, eziyete mahkûm etmek istiyor demektir. Allah, Türkiye’yi bu zihniyetten de onun ihtiraslarından da onu besleyip milletin başına musallat edenler de korusun diyoruz.”
Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlılığının, sadece içerideki terör sevdalılarını değil, dışarıda da epeyce bir kesimi rahatsız ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Türkiye’nin sınırları içinde ve dışında yürüttüğü terörle mücadele harekâtları hem meşru hakkıdır hem de insani görevidir” sözlerine yer verdi.
İlke ve onur sahibi herkesi, Türkiye’nin bu meşru mücadelesine ve yaklaşımına destek vermeye davet ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Her kim bu mücadeleye 'ama'lı, 'fakat'lı beyanlarla gölge düşürmeye kalkarsa, bilsin ki hayati bir hata içindedir. Bencil stratejik önceliklerin, kısır hesapların, yanlış ittifakların ürünü politikalarla açılan tehlikeli yolun sonu herkes için felakettir. Yıllardır Batılı dostlarımıza, 'terör örgütleriyle aynı yatağa girmeyin, bunlar yılan gibidir, tabiatları icabı bir gün mutlaka sizi de ısırırlar' diyoruz. 'Terör ateşini gördüğünüz yerde söndürmezseniz, bir gün mutlaka size de sıçrar' diye ikaz ediyoruz. Buna rağmen, hâlâ aynı yanlışlar tekrarlanıyor. Bizi dinlemeyenlerin akıbetini işte hep birlikte seyrediyoruz. Daha şimdiden sokakları ateşe ve kana bulanan, parlamentoları işgal edilen, ırkçılık ve İslam düşmanlığıyla sarsılan bu ülkelerin yarınlarını düşünmek bile istemiyoruz. Türkiye gibi, dünyanın en köklü devletlerinden biriyle beraber olmak yerine, eli kanlı terör örgütleriyle iş tutmayı tercih edenler, aynı kafayla gittikleri sürece, hızla sürüklendikleri kara delikte kaybolup gideceklerdir. Bizi de aynı kara deliğe sürüklemek amacıyla kullandıkları aparatların gayretleri de onları kurtaramayacak.”
“SALGININ HEM SAĞLIK BOYUTUNDA HEM EKONOMİDE DAHA AĞIR HASARA SEBEP OLMASININ ÖNÜNE GEÇTİK”
Türkiye'de salgının, 2 milyon 645 bine yakın vatandaşın virüse maruz kalmasına, 28 binden fazla vatandaşın da vefatına yol açtığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakitlice ve etkin şekilde alınan tedbirler sayesinde, salgının hem sağlık boyutunda hem ekonomide daha ağır hasara sebep olmasının önüne geçtiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kalınan ekonomik tuzaklarla mücadele ederken salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere de eldeki tüm araçları kullanarak fırsat vermediklerini vurgulayarak, “Kılıçdaroğlu'nun sürekli sorup durduğu dövizlerin önemli bir bölümü, işte bu mücadelede kullanılmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Salgının yol açtığı sıkıntıları azaltmak için emekliden ihracatçıya, esnaftan işçiye, çiftçiden sanayiciye kadar herkese yönelik çok ciddi destek paketlerini hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, destekler ve teşvikler için 311 milyar lirayı bulan bir kaynak kullanarak her bir vatandaşın yanında olmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Sosyal destek ve kısa çalışma ödeneği başta olmak üzere sosyal koruma kalkanı uygulaması kapsamında millete doğrudan ve karşılıksız olarak aktarılan kaynak miktarının 53 milyar lirayı aştığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP'nin bugünlerde sürekli itibar suikastlarıyla saldırdığı Berat Bey'in tüm bu süreçte gösterdiği gayretlerin bizzat şahidiyiz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, normalleşme adımları için belirledikleri bir takvim bulunduğunu dile getirerek, “Kontrolsüz bir normalleşmeye yönelirsek bir süre sonra yeniden artan vaka ve vefat oranları sebebiyle, çok daha sert tedbirleri hayata geçirmemiz kaçınılmaz olacaktır. Bunun için milletimden sabır istiyorum” diye konuştu.
Üretimden ihracata, turizmden ticarete kadar her alanda, ancak bu şekilde arzu edilen neticelere ulaşılabileceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehirlerimizde virüsün kol gezdiği, havalimanlarımıza dünyanın pek çok yerinden uçuş yapılmadığı, sınır kapılarımızın diğer taraftan kapalı olduğu, üretim için hammadde temin edemediğimiz, ürettiğimizi yerine teslim edemediğimiz bir normalleşme, hiçbirimizin işine yaramaz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kapsamda eğitimde ilk adımları atmaya başladık. İnşallah 1 Mart’tan itibaren diğer alanlarda da kriterleri karşılayan illerimizde beklentileri karşılayacak adımlar atılmaya başlanacak. Vatandaşlarımızdan, salgının kendi illerindeki seyir durumunu yakından takip etmek ve kurallara harfiyen uymak suretiyle, bir an önce normalleşme kriterlerine ulaşılmasını sağlamalarını bekliyorum” açıklamasında bulundu.
Aşılama çalışmalarını, belirlenen öncelik gruplarına göre devam ettirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayının aşılama konusunda da çok büyük mesafelerin katedileceği bir dönem olacağını kaydetti.
“ULUSLARARASI FİNANS VE YATIRIM ÇEVRELERİNİN ÜLKEMİZE İLGİSİ GİDEREK ARTIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021 yılını yeni atılım dönemi hâline dönüştürmenin şart olduğunun altını çizerek şöyle konuştu: “Hamdolsun, bu yıla dair öncü göstergeler, umut verici gelişmelere işaret ediyor. Üretim ve ihracat tarafı gayet iyi gidiyor. Dünyanın pek çok yerinde paniğe yol açan gıda üretimi, tedariki ve dağıtımı konusunda da hiçbir sıkıntımız bulunmuyor. Şu anda Tarım Kredi Kooperatifi de yoğun bir şekilde sayısını 180'den süratle 500'e çıkarma talimatını kendisine verdim. Çünkü biz Tarım Kredi'nin bu marketleriyle, zincir marketlerin özellikle yüksek fiyatlarla vatandaşımızı âdeta sömürdüğü bir noktada piyasayı bizim balanse etmemiz gerekiyor. İlk etapta 500 daha sonra bin gerekirse daha sonra bu sayıları artıracağız. Devletin görevi bu, mecburuz ve bunu da yapacağız. 'Devlet, bu işlerde bulunmaz.' Sizler, piyasayı bu şekilde âdeta yağmalarsanız, kusura bakmayın. Biz, bu adımı atmak zorundayız ve atacağız. Geçtiğimiz günlerde açıklanan Ocak ayı beyaz eşya iç pazar satışı ve ihracat rakamları, büyümenin güçlü bir şekilde sürdüğünü gösteriyor. Buna göre, Ocak'ta beyaz eşya iç pazar satışı yıllık yüzde 59 artarken, aynı ürünlerin ihracatında da yüzde 17 büyüme görünüyor. Bütün bunlara bağlı olarak Ocak'ta beyaz eşya üretimi yüzde 38 arttı. İnşallah yakında diğer alanlarda da benzer sevindirici haberleri almayı sürdüreceğiz. Enflasyonu düşürme, kur istikrarını sağlama, faizleri aşağıya çekme konusundaki kararlılığımızı, attığımız her adımda gösteriyoruz. Bir süredir yavaşlamış olan uluslararası finans ve yatırım çevrelerinin ülkemize ilgisi giderek artıyor. Kendi yatırımcılarımızı da harekete geçmeye, üretime, ihracata ve istihdama katkıda bulunmaya davete ediyoruz. Milletimizin moralini bozmaya, esnafımızı kışkırtmaya, halkı birbirine düşürmeye çalışanlara fırsat vermeden, bu sıkıntılı süreci nihayete erdirmekte kararlıyız.”