Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, Türkiye’nin iki püsküllü bela arasına sıkıştığını belirterek, “Türkiye iki tane püskülü bela arasında sıkışmış durumdadır. Medyası, basını, halkı, ekonomisi, iş adamları sıkışmış. Biz Yenilik Partisi olarak bu sıkışmışlığı yıkıp yeni bir açacağız.” dedi.
“Şu anda biz Yenilik Partisi olarak ittifak sisteminde yer almıyoruz. Cumhur ittifakı ve millet ittifakında yer almıyoruz. Başından beri böyle bir pozisyonumuz var.” diyerek Türkiye’de halk ile birlikte mücadele verdiklerini dile getiren Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Ben bunların faydalı olabileceğini düşünmüyorum. Kamuoyuyla bunları tartışıyoruz, paylaşıyoruz ve şu anda neredeyiz? Yenilik partisi olarak 44. İldeyiz. Nisan ayında kongre yapıyoruz. Onun için öncelikle il kongrelerine katılıyoruz. Türkiye'de sorunun kaynağı olan bu partilerden çözüm üretmesi bekleniyor. Bence Türkiye gerçekten dolu dizgin bir krize doğru gidiyor. Bu krizden kurtarabilecek yeni soluklar gerekiyor. Yeni yüzler, yeni mantık, yeni bir strateji, yeni bir akıl, yeni bir yol ve yeni insanlar gerekiyor. Ben şahsen yenilik partisi olarak bunun peşindeyim.” dedi.
SAVAŞLARIN VE BOMBALARIN ARASINDA GEÇMİŞ BİR YAŞANTIM VAR
Yenilik Partisi olarak neden siyasi mücadele verdiklerini ifade eden Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Benim derdim yani gidip de bir masanın etrafında oturup işte 3-5 tane sandalye alabileyim diye değildir. Benim savaşların ve bombaların arasında geçmiş bir yaşantım var. O geçmişime uygun olarak ülke ile ilgili sorunlarda ben ön plana çıkmak istiyorum. Böyle şahsı şeylerle ilgili herhangi bir beklentim yok. Dolayısıyla biz daha büyük çaplı organizasyonlar içerisindeyiz.” dedi.
TÜRKİYE’DE A’DAN Z’YE YENİLİK İSTİYORUZ
Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz’ın açıklamalarının devamı şöyle:
Biz Yenilik Partisi olarak bir sürecin tam başlangıcındayız. Bu programda o açıdan önemli oldu. Biz A'dan Z'ye yenilik istiyoruz. Yani bu sistemin kokuştuğunu özellikle tek adam diktatöryasının Türkiye'de çok büyük bir yıkıma, tahribata yol açtığını söylüyoruz. Bence bu yapıdan Türkiye’nin acilen kurtulması lazım. Bakınız bu normal bir görev değildir. Bu at gözlüklerini takıp kafayı kuma gömme meselesi değildir. Artık Türkiye'nin böyle bir lüksü yoktur ve eğer üniter yapıda ya üniter yapıya dayalı güçler ayrılığının olduğu gerçekten başkanlık sistemi olmalı veya parlamenter demokratik sistem olmalı.
ÖNCE PARLEMENTER DEMOKRATİK SİSTEMİ YIKTILAR! ŞİMDİ DE GERİ GETİRECEĞİZ DİYORLAR
Türkiye’de güçler ayrılığı yok, demokrasi yok, ifade hürriyeti yok. Kurumların herhangi bir otonomisi kalmamış, bir kişinin dudağı arasında her şey devam ediyor ve Türkiye’de bir tiyatro oynanıyor ve herkes tiyatroya maalesef seyirci kalıyor. Türkiye'nin bundan sonraki aşamaları daha kötü olacak. Hiçbir iyi bir şey beklemiyorum. Eğer biz gerçekten bu sistemi düzeltmek istiyorsak mücadele vermek zorundayız. Sayın Kılıçdaroğlu, parlamenter demokratik sistemi Erdoğan yıkarken İzmir'de saklandı. İzmir'de herkesin hayır diyeceği yerde zaman harcadı. Babacan ve Davutoğlu, parlamenter demokrasi sistem yıkılsın diye Erdoğan'ın arkasına saklandılar. Onlar da parlamenter demokratik sistemi yıktılar. Şimdi sayın Karamollaoğlu'nun durumun apayrı bir hesabı var. Sayın Akşener’in ayrı hesabı var. Bunların durduğu nokta tamamen toplama, dış destekli kukla bir muhalefet noktasıdır. Diğer taraftan da bir tek adam diktatöryası var. Türkiye iki tane püskülü bela arasında sıkışmış durumdadır. Medyası, basını, halkı, ekonomisi, iş adamları sıkışmış. Bizim bu sıkışmışlığı yıkıp yeni bir ufuk açmamız lazım. Bu ufku da Yenilik Partisi olarak biz açacağız.