Muharrem İnce, “Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük faizcisi Erdoğan’dır. Faiz lobisi diyordu ya. Lobinin başkanı oldu” dedi.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, partisinin 58 il başkanı ve ilçe başkanlarıyla Ankara’da düzenlenen yeni yıl yemeğinde bir araya geldi. İnce burada yaptığı konuşmada, ekonomiden, tarıma, TBMM Bütçe görüşmelerinden çok maaşlı eski vekillere kadar birçok konuya değindi.
İnce konuşmasına şöyle başladı: “Bana soruyorlar bir parti kurmak için örgüt lazım, para lazım, emek lazım, hazine lazım, belediye lazım. Ben de diyorum ki; yok bunlar lazım değil. Neyine güveniyorsun diyorlar. Neye güvendiğimi söyleyeyim. Bir 19 yıldır iktidar olup Türkiye’yi duvara toslatan bu iktidara rağmen hâlâ kararsızların yüzde 25 olmasına güveniyorum. Demek ki iktidardan da muhalefetten de umutları yok. Kararsızların yüzde 25 olmasına güveniyorum. Bu toplumda iyi insanlar var onlara güveniyorum. Organ bağışı yapanlara, kan verenlere, yetimin başını okşayanlara, fakirin karnını doyuranlara, yolda bulduğu ekmeği öpüp başına koyup kenara koyanlara güveniyorum. Haramdan korkanlara güveniyorum, Atatürkçülere güveniyorum” dedi.
KENDİNİ EKONOMİST SANMAN
“19 yılın sonunda Nasreddin Hoca fıkrası gibi oldu” diyen İnce, “Önce eşeği kaybettiriyor, sonra bulduruyor. Dolar 18 liraya çıkarken ortalıkta yok. 11 liraya düşünce ben düşürdüm diyor. 2002’de 1,6’dan aldın doları. Sonra dövize yatırım yapan yaya kalır dedin o zaman dolar 3 liraydı. 2018’de meydanlarda benimle yarışırken 4,50’ydi. 3 sene de 18 liraya çıkardın. Büyük ekonomist! Kendine ekonomist demende bir sorun yok da, kendini ekonomist sanman sorun” diye konuştu.
MEĞER DIŞ GÜÇLER YOKMUŞ
İktidarın kur politikasındaki değişkenliğe dikkat çeken İnce, “Değerli Türk lirası önemlidir, bir ülkenin parasının itibarı o ülkenin itibarıdır dediler. Biraz zaman geçti "yüksek kur iyidir" dediler. Yüksek kur olacak, ihracat olacak, üretim artacak, cari açık kapanacak. Sonra bu da değişti. Dolar garantili mevduat geldi. Faiz düşecekti olmadı. Git bankaya görürsün. Senin tabelada yazdığın 14’e benziyor mu? Git bankaya görünce anlarsın. Dış güçler vardı hani bizi kıskanıyorlardı. Meğer dış güç yokmuş. Bütün önlemler içeriye göre dizayn edilmiş” dedi.
TÜRKİYE’NİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK FAİZCİSİ ERDOĞAN’DIR
İnce konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ne yapacağımızı biliyoruz diyorlardı. Bütçe yokmuş, mevzuat yokmuş ortada. 4 gün önceden bunu yapacaklarını biliyorlarmış. Bunlar biliyorlarsa yandaşları da biliyor. Pazar akşamı ne dedi? "Benden faiz indiriminden başka bir şey istemeyin." 8 kere konuştu, 5 kere faiz düştü. Faizi indirince dövizin yükseleceğini çocuk bile biliyor. Benden faiz indiriminden başka bir şey beklemeyin demek şu demektir; tekrar faizleri indireceğiz dolar fırlayacak demektir. Vatandaşa kazık attı kazık. Döviz alın dedi. Millet de aldı tabii. 16-17’den aldı. Resmen vatandaşa kazık attı. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük faizcisi Erdoğan’dır. Faiz lobisi diyordu ya. Lobinin başkanı oldu”
BU İKTİDAR DA MUHALEFET DE MARKETÇİ
İktidarın da muhalefetin de “marketçi” olduğunu söyleyen İnce, “Bu iktidar da bu muhalefet de marketçi. Suçlu olarak marketleri görüyor. Biri mektup yazıyor, biri indirip yap diyor. Tamam yapsınlar. Sen niye doğal gaz da elektrik de indirim yapmıyorsun? Marketlere indirim yap diyorsun da köprülerde, otoyollarda neden indirim yapmıyorsun? Biri de mektup yazıyor, deftere yazın da iktidar olunca ödeyeceğim diyor. Böyle devlet yönetilir mi?” diye konuştu.
İDDİA EDİYORUM MİLLETE EN UCUZ EKMEĞİ BEN YEDİRİRİM
İktidarın da muhalefetin de sorunu anlamadığını dile getiren İnce, “Anlamıyorlar sorunu bilmiyorlar her ikisi de. İddia ediyorum; bu millete en ucuz ekmeği ben yediririm. Sofrada peynir var, zeytin var, yumurta var ama baş köşede ekmek var, buğday var. Türkiye 2002 yılında 26 milyon 579 hektar alan ekiyor. 2020’de 23 milyon 132 hektar alana düşmüş. Yani ekim alanları azalmış. Buğdayı 2000 yılında 9 milyon 400 bin hektar alan ekiyormuşuz. 2019’de 6 milyon 800 bin hektar alanı ekmişiz. 2002 nüfus 65 milyon, şimdi nüfus 85 milyon. 7 milyon da mülteci var, 92 milyonluk Türkiye 6 milyon 8 bin hektar alan ekerse bu yetmez. 2002’deki alan kadar alanı eksek karnımızı doyurabiliriz” dedi.
EKİM ALANLARI AZALDI
Azalan ekim alanlarına dikkat çeken İnce, “Ekim alanları azalmış, bunu çözmemiz lazım. Köylünün, çiftçinin ekmesi lazım. Neden ekmiyor? Mazot, gübre, ilaç pahalı. Yapmamız gereken; 85 milyon hepimizin tarımı desteklememiz lazım. Yani bizim adımıza devleti yönetenler destekleyecek. Zekanı, aklını, bilimi kullanacaksın. Omuzlarının üstündeki çıkıntıyı şapka vestiyeri olarak kullanmayacaksın” diye konuştu.
İŞTE REÇETE
Çözüm reçetesini açıklayan İnce, “Söylüyorum kopya çekmek serbest. Yeter ki sorunu çözsünler. 1) Çiftçiye ithalat sopasını kullanmayın. Paramız var alıyoruz demeyin. Bir gün gelir paran olsa da alamazsın, satmazlar! 2) Havza bazlı üretime geçin. 3) Hâlâ sulamamızın yüzde 75’i vahşi sulama. Acil bir su kanunu çıkarın. 4) GSMH'nin yüzde 1'i tarımı desteklemeye ayrılır diye kanun var. Bunu derhal uygulayın. 5) Tohumda, gübrede, ilaçta, mazotta vergileri düşürün. 6) Çobanların sigortasını devlet ödesin. Tarımda çalışan kadınların sigortasını devlet ödesin. 7) Acil bir mera kanunu çıkarmalıyız. Kaba yem ihtiyacımızı meralardan karşılıyoruz. 8) Ülke çapında gıda israfını önlemek için acil bir kampanyaya ihtiyacımız var.
ESKİ AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ NE İŞ YAPAR
“Eski milletvekilleri AK Partiliyse ne iş yapar?” sorusuyla konuşmasına devam eden İnce, “Eski milletvekillerinden kırpıp kırpıp bakan yardımcısı yapıyorlar. Yetmedi rektör, büyükelçi. O da yetmezse yönetim kurulunun birine koyuyorlar. Havadan para. Eski milletvekillerine bu işleri yasaklayacağız. Vesayeti sona erdirmişler doğru. Askeri vesayeti sona erdirdiler, kendi vesayetlerini kurdurdular. Eskiden her yönetim kurulunda bir general vardı. Şimdi de milletvekilleri. General yiyince eleştiriyoruz da, milletvekili yiyince eleştirmeyecek miyiz? General de milletvekili de olmayacak o yönetim kurullarında” dedi.
BU DÜZENİ YIKACAĞIZ
İnce, “3B’yi kuracağız. Bu toplumu barıştıracağız. Ekonomik olarak büyüyeceğiz ve adil bir şekilde bölüşeceğiz. 3H’yi kuracağız. Hukukun üstünlüğü, hakkaniyet ve huzuru getireceğiz. Huzur olarak memlekette. Birbiriyle kavga eden, Salı’dan Salı’ya laf eden… Böyle bir siyaset yok. Ben iddia diyorum; Türkiye’de bütçe uzmanıyım. 16 sene parlamentoda görev yaptım. O bütçe konuşmaları sayesinde Türkiye beni tanıdı. Bütün tutanakları okudum. Dip yapmış siyaset, nezaket yok, zeka, mizah yok. Kabalık, hoyratlık, lanlı lunlu konuşmalar, kavgalar… Siyaset şöyle olacak; öyle bir laf edeceksin ki karşındaki yerine oturtacaksın. İnsicamını bozacaksın ama hakaret etmeyeceksin. Espri, zeka mizah olacak. Hiçbiri kalmamış. Bütçe 38 gün plan bütçede, 12 günde genel kurulda konuşuldu. 600 milletvekili bütçenin bir noktasını, bir virgülünü değiştiremediler. Böyle bir düzen olmaz. Bu düzeni yıkacağız” diye konuştu.
KEŞKE MECLİSTE OLSAYDIM DA HADDİNİ BİLDİRSEYDİM
TBMM Bütçe görüşmelerine yönelik eleştirilerine devam eden İnce, “Atanmış bir memur geldi. Cumhurbaşkanı yardımcısı. Milletten oy almamış bir memur. 600 milletvekiline, meclis başkanına ayar verdi. 3 senedir milletvekili değilim, o cumhurbaşkanı yardımcısı milletvekillerine ayar verdiğinde keşke şu mecliste olsaydım dedim. Bir kez dedim 3,5 senede. Keşke şu mecliste olsaydım da şunun haddini bildirseydim. Bu düzenin adı demokrasicilik oyunudur. Bu düzeni yıkacağız” dedi. İnce, “Biz farklı şeyler konuşacağız. İklim değişikliği, mavi yeşil politikaları konuşacağız. Biz Türkiye’de gençlere güzel hayaller kurduran bir parti olacağız” diyerek sözlerine devam etti.
EKO-KIRIM DİYE BİR SUÇ GELİYOR
Yakın bir gelecekte Türkiye’yi bir tehlike beklediğini vurgulayan İnce, “İhracatımızın yarısını AB’ye yapıyoruz. 5-10 sene içinde almayacaklar. Şartlarımız uygun olmayacak. Yeni bir suç tanımı var şimdi. Siyasetçilerin haberi yok. Eko-kırım diye bir suç geliyor. Yani çevreye zarar verenleri kara listeye alacaklar. Senin ürününü almıyorum diyecekler. Bunu konuşmamız lazım. Biz geleceği konuşacağız. Nano-teknolojiyi, uzay madenciliğini, eko kırımı konuşacağız. Kara parayla ilgili, yolsuzluklarla ilgili bir suç tanımı geliyor. Türkiye’yi bunlara hazırlamamız gerekiyor. Gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünen siyasetçiler olmalıyız. Bunu biz yapacağız” dedi.
BİZ DİĞERLERİNDEN FARKLIYIZ
Memleket Partisi’nin diğer partilerden farklı bir parti olduğunun altını çizen İnce, “Biz diğerlerinden farklıyız. Otel lobilerinde, plaza katlarında, yabancı ülkelerin büyükelçilik koridorlarında kurulmadık. Burada hazine parası, belediye parası, müteahhit parası yok! Parayı nereden buldun diyorlar. İşte bu adamlarda buldum” diye konuştu.
İŞTE MEMLEKET PARTİSİNİN YAPACAKLARI
“Biz Memleket Partisi olarak ne yapacağız?” sorusuyla konuşmasına devam eden İnce, partisinin yapacaklarını şu şekilde sıraladı:
“1) Devlete olan güveni yeniden tesis edeceğiz. Bizim iktidarımızda TÜİK veri açıkladığında 85 milyon buna güvenecek. Bizim gençlik yıllarımızda herkes ÖSYM’ye güvenirdi. Devlete güveni yeniden kuracağız.
2) Hızlı, etkin, bağımsız, adil, düzgün bir yargı… Yargımıza herkes güvenecek. Şu anda yargıya yargıçlar bile güvenmiyor.
3) Özgür bir medya düzeni kuracağız. Medyanın yüzde 90’ı iktidarın. Yüzde 10’u muhalefetin elinde. Ne yaparsam yapayım Halk TV, KRT, TELE 1’e haber olamam ben. Niye? Muhalefet parasını kesiyor. Hazine partiye veriyor, parti de bunlara veriyor. Milletin kasasından sözde habercilik yapıyorlar. İktidarın medyası da prangalı, muhalefetin medyası da prangalı. Özgür bir medya düzeni kuracağız, bunların zincirlerini kıracağız.
4) Üniversite, konuşan bir üniversite olacak. Türkiye’de bu kadar hukuksuzluk var. Bir tane hukuk fakültesi dekanı çıkıp konuşmuyor. Birkaç tane rektör var… Torpilli rektörler, her akşam televizyonda iktidarı savunuyor, sanki parti sözcüsü gibi. Ne zaman kitap okuyor, ne zaman öğrencileriyle ilgileniyor belli değil.
5) Şeffaf, hesap veren, hesap soran bir kamu yönetimi.
6) Rekabete açık bir kamu ihale kanunu.
7) TOBB gibi kurumlar var. Bunlar kanunla para topluyorlar. Zorla para alıyorlar, kasaları milyar dolar şu an. O kanunu değiştireceğiz. Üyelerden zorla para almayacağız. Kasalardaki paraları da üyelere aktaracağız. O kadar basit.
8) Kamuda tasarruf. 150 bin makam aracı var. 50 bini lüks. 1 milyon liranın üzerinde. 50 lüks aracı hemen satacağız. 13 uçağın 12’sini satacağız. 1 tane uçak yeter cumhurbaşkanına. Sarayın ışıklarını yarıya düşürüp, gençlere AR-Ge merkezi yapacağız. Çankaya Köşkü’nü Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanacağız.
9) Öncelikli sektörlerimiz; turizm, tarım, tarıma dayalı sanayi, savunma sanayi ve tekstil. Bunları öncelikli sektör ilan edip, devlet olarak destekleyeceğiz. Evet Türkiye’de yüzde 90 yanlış işler yaptılar. Arada bir doğru işler yaptı savunma sanayinde. Biz onu daha da geliştireceğiz. 5 yıldızlı demokrasi olmadan 5 yıldızlı turizm olmaz. Hedefimiz 100 milyon turist ve 100 milyar dolar turizmden gelir.
10) Tasarım, moda ve film sektörünü destekleyeceğiz. Bizim dizilerimiz yurt dışında çok iş yapıyor. Genç nüfus bizde. Genç nüfusun olduğu yerde, tasarım, markalaşma, AR-GE olur. Gençler işsiz kalmayacaklar.
11) Merkez Bankası başkanım demeyeceğiz. Sayın Merkez Bankası Başkanı diyeceğiz. Para politikalarını orası yürütür. Neden merkez bankası bağımsız olur? Çünkü siyasetçi bir daha seçim kazanmak isteyeceği için yanlış politika uygulayabilir. Günü kurtarmak isteyebilir. Merkez Bankası geleceği düşünerek sana hayır demek için bağımsız olmalıdır.
12) Güçler ayrılığı, yasama. yürütme, yargı. Buraya gelebilmek için Siyasi Partiler Yasası’ndan başlayacağız. Diktatör genel başkanlar olduğu sürece Türkiye’ye demokrasi gelmez. Milletvekili adaylarını, belediye başkan adaylarını, belediye meclisi üyelerini bile genel başkan belirliyor. Bu sistemden demokrasi çıkmaz. Türkiye’ye demokrasi getirmek için önce kendi partinde demokrasi olması lazım. Bizde genel başkanı, cumhurbaşkanı adayını üyeler seçiyor. Tüm siyasi partilere sesleniyorum; genel başkan sultasına son verelim. Milletvekillerini özgürleştirelim. Gelirler mi gelmezler.
13) Bizim iktidarımızda döviz cinsinden borçlanmayı bitireceğiz. Konuşacağız köprüleri, otoyolları yapanlarla. Masaya tekrar oturacağız.”