Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce; “İddia ediyorum; Türkiye’deki siyasetçilerin içinde bu millete eti, sütü, peyniri, ekmeği en ucuza ben yediririm” dedi.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, partisinin Memleket Buluşmaları Programı kapsamında yurt gezilerine devam ediyor. Partisinin Bursa Karacabey İlçe Başkanlığı’nın açılışını gerçekleştiren İnce, Mustafakemalpaşa’da esnaf ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi. Ardından Balıkesir’e geçen İnce, bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısında iktidara da muhalefete de yüklenen İnce’nin gündeminde gıda krizi, döviz kuru ve Siyasi Partiler Kanunu yer aldı. İnce konuşmasında, “İddia ediyorum; Türkiye’deki siyasetçilerin içinde bu millete eti, sütü, peyniri, ekmeği en ucuza ben yediririm” dedi.
"İLAÇTA GÜBREDE TOHUMDA MAZOTTA VERGİ İNDİRİMİNE GİDİN"
Türkiye’de derin bir yoksulluk yaşandığının altını çizen İnce, “Türkiye büyük belirsizlik yaşıyor. Herkes yarının ne olacağından kaygı duyuyor. Gelecekle ilgili bu kaygı enerjimizi yok ediyor. Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. Acil bir üretim seferberliği başlatmalıyız. Saksıları bile ekmeliyiz. Hazine arazilerini bırakın eksin millet. Çiftçilerin ekip biçtiği hazine arazilerden kira almaktan vazgeçin. Acilen ilaçta, gübrede, tohumda, mazotta vergi indirimine ihtiyaç var. Çiftçiyi ithalat sopasıyla korkutmayın” dedi.
"BUNLAR İŞİ BİLMİYOR"
İnce sözlerine şöyle devam etti: “Acil bir su kanunu çıkarmamız lazım. Türkiye’de sulamanın yüzde 75’i hala vahşi sulamayla yapılıyor. Yılda 22-23 milyon ton buğdaya ihtiyacımız var. Bu seneki ürünümüz 19 milyon ton olacak. 4 milyon ton eksiğimiz var. Ekim alanları azalmış. Gübre, ilaç fiyatları artmış bu derin bir yoksulluğu beraberinde getirir. Bugünden tezi yok buna önlem alınmalıdır. İstiyorlarsa çözüm reçetesini geniş bir şekilde iktidara da muhalefete de veririm. İktidarın da muhalefetin de yaptığı şey marketleri suçlamak. Birisi suçlu olarak marketi görüyor. Öbürü de marketlere mektup yazıyor. İşin sonundan başlıyorlar. Başından başlayacaksınız. Tarladan başlanır. İşi bilmiyorlar. Köylü olmamışlar, çiftçi olmamışlar. Üretmemişler. Yanlarında akıllı adamlar yok bunların. Evet efendim, sepet efendim diyenlerle çalışıyorlar. Civciv, ilaç euro ile olursa yumurtayı pahalı yersin. Buzağıyı, yemini, ilacını dışardan euro ile alırsan eti pahalıya yersin. Bu kadar basit. Kopya çekmek de serbest. Söylediklerimi dinlerlerse et de ucuzlar, süt de ucuzlar. Yoksa tarlada ucuz rafta pahalı yemeye devam ederiz”
!-"ÇOBANLARIN SİGORTA PRİMİNİ DEVLET ÖDEMELİDİR"
Hayvancılığın geliştirilmesiyle ilgili çözüm önerilerini sıralayarak konuşmasına devam eden İnce, “Hayvancılığımızı geliştirmek istiyorsak 85 milyon şunu bilmelidir ki çobanların sigorta primini devlet ödemelidir. Tarımda çalışan kadınlara sigorta prim desteği sağlanmalıdır. Havza bazlı ürün ürütmeye geçmeliyiz. Konya’ya mısır ektirirseniz yeraltı suları inmiş iyice dibe Konya’yı çökertirsiniz. Mısıra su lazım. Su nerede varsa orada mısırı oraya ektireceksiniz. Kanal İstanbul’u boş vereceksin. GAP’la uğraşacaksın. Konya Ovası Projesi KOP’la uğraşacaksın. Mera kanunu acilen çıkarılmalıdır. İki tane yeme ihtiyacımız var hayvancılıkta; biri suni yem diğeri kaba yem. Kaba yem nerede meralarda. Acilen bu Büyükşehir Yasası gözden geçirilmelidir. Meralar belediyenin elinde. Tekrar düzenlenmelidir” dedi.
"PLANLI ÜRETİM HAVZA BAZLI ÜRETİM"
Gıda israfıyla ilgili ciddi bir çalışma yapılması gerektiğinin altını çizen İnce, “Çiftçinin 20 dönüm arazisi var. 2 dönümü hazine arazisi. Bundan kira alınıyor. Ne kirası! Çiftçiye demelisin ki 10 yıl üst üste ekersen bu araziyi bedava vereceğim sana demesi lazım. Akılsız politikalar uygulanıyor. Planlı üretim, havza bazlı üretim. GSMH’nın yüzde 1’ini tarımı desteklemeye ayıracağız diye kanun çıkardılar. Uymuyorlar. Buna uymamız lazım. Su kanunu, mera kanunu, hazine arazilerinin ücretsiz çiftçiye verilmesi tüm bunları yaparsak hayvancılıkta ve tarımda nefes alırız. Yoksa çok pahalı yeme, hatta paramız olsa da bulamama ihtimalimiz var seneye. Bunun için acilen çiftçiye gübre desteği yapılmalıdır. Verimimiz dekar başına 278 kg civarında, bu verim 250 kg altına düşer; bu da işte kıtlık demektir. Bunun için iktidara da muhalefete de sesleniyorum. Aklınızı başınıza toplayın. Akıllı projeler üretin. Öyle marketleri suçlayarak, marketlere mektup yazarak işin içinden çıkmaya sorunu çözmeye kalkmayın. Çözümü buradadır” diye konuştu.
"EN UCUZA BEN YEDİRİRİM"
İnce sözlerine, “Tarımda örümcek ağı teorisi vardır. Verim yüzde 10 azalırsa yani 100 kilogram üreteceğin yerde 90 kg üretirsen fiyatlar 2 katına çıkar. 5 liraysa 10 lira olur. 100 kilogram üreteceğin yerde yüzde 10 arttırırsan verimi, 110 kilograma arttırırsan fiyatlar yarı yarıya düşer. 5 liraysa 2 buçuk lira olur. Sadece tarım sektörü böyledir. Bu bilgisiz tarım bakanı, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en bilgisiz tarım bakanıdır. Söylediklerim bir reçetedir. İddia ediyorum. Türkiye’deki siyasetçilerin içinde bu millete eti, sütü, peyniri, ekmeği en ucuza ben yediririm. Çünkü uygulayacağımız politikalar bunlar. Bilime uygun akla uygun hukuka uygun ve vicdana uygun politikalar” diye devam etti.
"PALAVRADIR"
Siyaset gündeminde yer alan sistem tartışmalarına da değinen İnce, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem de palavradır. Dünyada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sistem yoktur. Güçlendirmiş Parlamenter Sistem diye bir şey de yoktur. Ama yasama yürütme yargı, güçler ayrılığı diye bir şey vardır. Önce güçler ayrılığından başlamalıyız. Ondan da önce yapmamız gereken bir iş var. Siyasi Partiler Kanunu. Ne iktidar ne muhalefet her şeyi söylüyor ama asla Siyasi Partiler Kanunu’nu söylemiyorlar. Niye? Genel başkan diktatörlüğü devam etsin istiyorlar. Tüm siyasi partilere sesleniyorum. Yüreğiniz varsa, mertseniz, dürüstseniz Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirelim. Genel başkan diktatörlüğüne son verelim” dedi.
"GELİN SİYASİ PARTİLER KANUNU’NU DEĞİŞTİRELİM"
“Milletvekillerini özgürleştirelim” diyerek sözlerine devam İnce, “Milletvekillerini özgürleştirirsek parlamento özgürleşir. Var mısınız bunu yapmaya? Hadi gelin bizim tüzüğümüzü kanuna yazalım. Bizim tüzüğümüzde genel başkanı, cumhurbaşkanı adayını üyeler seçiyor. Hadi gelin bunu yapalım. Bunu yapmazsak partimizde demokrasi olmadan Türkiye’ye demokrasi vadedemeyiz. Evet Türkiye’yi bir tek adam yönetiyor. Siz de partilerinizi tek adam gibi yönetiyorsunuz. Ne farkınız var. O Türkiye’yi yönetiyor. Siz partinizi yönetiyorsunuz. Hadi gelin örnek olun Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirelim. Genel başkan diktatörlüğüne son verelim. Gelirler mi sizce? Bence gelmezler. Samimi değiller çünkü” diye konuştu.
"BİR ÇAKMA KAHRAMAN VAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN"
“Doktorlarımız, pilotlarımız istifa edip yurtdışına gidiyor. Bu beyin göçünü durdurmalıyız” diyerek konuşmasına devam İnce, “Türkiye’de başka bir sorun var. Bir çakma kahraman var Türkiye’de Recep Tayip Erdoğan. Büyük bir iş yapmış. Doları 11 liraya düşürmüş. 18 liraya dedem mi çıkarttı? Kim çıkarttı? 18’e çıkarken ortada yok. Şimdi 11 liraya düşürmüş. Unutmayın dolar gördüğü yeri bir daha unutmuyor. Şimdi ne yaptı? TL’ye kur garantisi verdi. Yatır diyor TL olarak kur fırlarsa zararını hazineden karşılayacağım. 85 milyonun dövizi var mı? Yok. Birisi yatırdı 100 bin dolar karşılığı TL. Kur 11 lira. 15 liraya çıkarsa hazineden para verecek ona. Hazine fakirin de zenginin de hazinesi. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük faizcisi Erdoğan’dır. Faiz lobisi var diyordu inanmıyorduk ya! Faiz lobisinin kralıdır Erdoğan. Fakirden alacak parası olana aktaracak. Robin Hood zenginden alıp fakire veriyordu. Erdoğan da fakirden alıp zengine veriyor. Yaptığı iş bu! TL’yi dolara bağlıyor. TL’yi ikinci sınıf para yapıyor. Sonra da yerliyim ve milliyim diye geziyor” dedi.
İNCE SORULAR
Gazetecilerin Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatı hakkındaki sorularını yanıtlayan İnce, “Erdoğan seçilirse dolar 8-10 lira olur dedim; oldu mu? Oldu. Sonra 15-20 olur dedim. 18 lira da olur dedim; Balıkesir Öğretmenevi’nde oldu mu? Oldu. Bu kafayla giderlerse dolar 30 lira da olur. Bir büyük kumar oynuyorlar. 85 milyonun geleceğiyle oynuyorlar. Soru bir; madem düşürebiliyordun neden daha önce düşürmedin? Soru iki; bu uygulayacağınız programı, TL’ye kur garantisini, kaç gün önce planladınız. O banka reklam filmlerini ne zaman çekti? Bunu kimler biliyordu? Dört gün önce mi planladınız? Dört gün önce planlayıp kimleri uyardınız? Bu arada 17-18 liradan kim döviz sattı? Bu yanlış kafadır. Bu eşeği önce kaybedip sonra buldurduğunda şükrettirme sanatıdır. Bu sorularıma da yanıt bekliyorum” diye konuştu.