MHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu, "Toprağımı anavatandan ayırmak, bir takım insanları milli bütünden koparmak isteyen bölücüye nasıl hasım ve düşmansak, vatan toprağını aşındıran erozyona da, kirlenmeye de, çölleşmeye de duyarlı ve uyanık durumdayız. Doğal çevrenin sürekliliğine hassasiyet gösteren bütün insanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Çevre koruma duyarlılığıyla kitleleri devletle karşı karşıya getirmeye çalışan çevresel terörün de farkındayız!" dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe görüşmelerinde MHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu’nun konuşmasından başlıklar şöyledir;
İklim Değişikliğine Karşı Çevre Seferberliği Yapmalıyız!
İklim değişikliğinin gelecekte meydana getireceği etkileri konusunda önlemler almak hayati önem arz etmektedir. Bu sebeple belediyeler yağmur suyu kanalları ve kanalizasyonun birbirinden ayırmalı, yağmur suyu depolanarak belediyeler tarafından park bahçe sulamasında kullanmalı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Yeni binalar hem iklim değişikliğine karşı dirençli hem de su hasadı yapılacak bir şekilde planlanmalıdır. Belediyeler kayıp kaçak oranlarını düşürmeli, yeşil alan sulamalarında ve özellikle refüj ve karayollarında yapılacak sulamalarda basınçlı damla sulama sistemleri kullanılmalıdır.
Daha önce önerilerimiz arasında yer alan ve sıklıkla dile getirdiğimiz suda sıfır kayıp kampanyası yapılması gerekliliği Tarım Orman Bakanlığı’nda karşılık bulmuş ve “Suda Sıfır İsraf Seferberliği” başlatılmıştır. Bu seferberliğin alanını genişletmeli, sıfır atık kampanyası yapıldığı gibi suda sıfır kayıp kampanyası başlatarak suyumuza sahip çıkmalıyız. Sıfır atık kampanyasını desteklemekle beraber sosyo-ekonomik açıdan büyük faydalar sağlayacak şekilde atıkların kaynakta ayrıştırılması gerektiğini belirtmek isterim.
Daha Fazla Yeşil, Daha Az Beton!
İklim değişiminden ilk önce etkilenecek canlılar endemik türlerdir. Endemik bitki türlerinden yaklaşık %40’ı da tıbbi aromatik bitkilerdir. Bu türlerin kaybı sadece biyoçeşitlilik açısından değil ekonomik açıdan da büyük zararlara sebep olacaktır. Doğal ekosistemlerde yaşanacak kayıplar toplum üzerinde doğrudan etki yaratacaktır. Bunun için daha fazla yeşil ve daha az beton demeliyiz. Ülkemize kazandırılan güzelliklerden olan millet bahçeleri botanik bahçesi hüviyeti kazanmalı, bölgenin yerel bitkileri kullanılmalı, özellikle geniş arazilere sahip millet bahçelerinde klimatik seralar oluşturulmalı, bölgeye özgü endemik türler için planlanmalı ve gelecekte yok olmamaları için en iyi şekilde korunmalı ve denetlenmelidir. Bu vesile ile insanlarımız da çevrelerindeki bitkileri tanıyacak, envanteri hakkında bilgi edinecek, ilk ve orta öğretimde okuyan gençlerimizde de bir çevre bilinci oluşacaktır.
Şehirlerimizde Hava Koridorları Oluşturulmalı!
İklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık artışlarının şehirlerde ısı adaları oluşturması, bu alanların da sağlık sorunlarına yol açmasından dolayı şehirlerimizin tamamı tekrardan incelenmeli, hava koridorları oluşturulmalı, ısı adası oluşabilecek alanlar belirlenmelidir. Yine iklim değişikliği sonucu olarak deniz seviyesi yükselmesi birçok şehrimiz ve vatandaşlarımız için büyük risk oluşturmaktadır. Bunun için kıyı şeritlerimiz, kültürel varlıklarımız buna göre şekillendirilmelidir.
Ayrıca 25 havzada havza yönetim planları yapılmış ve bir kısmı uygulamaya konmasına rağmen akarsularımız kirlenmeye devam etmektedir. Bu durum bir an önce önüne geçilmelidir. Fakat günümüzde dahi birçok ilçemizde hatta ilimizde atık su arıtma tesisi bulunmamakta ve atık suları doğrudan akarsularımıza verilmektedir. Bunların yanında atık su arıtma tesisleri olan her işletmenin ve kurumun çok sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Bu denetimler sadece atık su çıkışında değil aynı zamanda da alıcı ortamda yapılmalıdır. Denetimler sadece sularımızda değil çevreyi kirletebilme kapasitesine sahip her alanda yapılmalıdır.
Vatan Toprağı, Suyu ile Türk Milletine Aittir! Korunması Gerektir!
Vatan, toprağı ile suyu ile Türk milletine aittir, kutsaldır, korunması gerekmektedir. Türk milleti bu vatan toprağında ebediyen var olacaktır. Bu sebeple bugün kullandığımız su, ektiğimiz toprak, yetiştirdiğimiz başak ve soluduğumuz hava, Türk Milletinin gelecek nesilleri ile paylaşması gereken kutsallarıdır.
Çevreye Hürmet Çağın Şifrelerini Çözmenin, Huzurlu ve Mutlu Bir Hayatın İlk Şartıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin çevreye yaklaşımı Türk milletinin binlerce yıllık bütünlükçü bir evren anlayışının tezahürüdür. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık’ta ahlakçılık ilkesini açıklarken ifade ettiği gibi tabiat kanunlarıyla uyumlu olmak Türk ahlakının belirleyici unsurlarından biridir.
Başbuğumuz diyor ki: “Bizim ahlakçılığımızın dayanacağı temeller şunlardır; Türk ahlakı Türk geleneklerine, Türk ruhuna, Türk Milletinin inançlarına uygun olacaktır. Türk ahlakı hiçbir zaman tabiat kanunlarına aykırı olmayacak, tabiat kanunlarıyla da bağdaşan birtakım temellere dayanmış bir ahlak olacaktır.
Ahlakçılıkta gözeteceğimiz, araştıracağımız şeylerden biri de, Türk ahlakının Türk milletinin yükselmesi, yaşaması ve korunmasını sağlamaya yarayacak esasları içinde toplaması olacaktır.”
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli 8 Haziran 2021 tarihli konuşmasında, aynı çizgiyi herkesin anlayacağı kadar açık ve veciz biçimde ortaya koymuştur. Muhterem Genel Başkanımızın ifadeleriyle söylersek; “Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden birisidir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir.
Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartıdır.”
Çevre ve Vatan Bilincimiz Biri Diğerinden Ayrılamaz!
Başbuğ Alparslan Türkeş ve Liderimiz Devlet Bahçeli tarafından çizilen milliyetçi hareketin siyaset anlayışı nasıl şahsi çıkar heveslerini aşmayı emrediyorsa, milliyetçi siyasetin vatan anlayışı da siyasi sınırları aşan bir derinliğe sahiptir. Başbuğumuzdan ve Liderimizden aldığımız ilham ile tekrarlıyorum: Vatan haritalardaki bir hudut çizgisinden ibaret değildir. Bu vatanın kurdu kuşu, deresi, gölü ve denizi, havası, toprağı ve en kıymetlisi bu toprağı Türk vatanı kılan bütün insanları hep birlikte milli vatanı oluşturmaktadır. Tek bir çakıl taşı da, tek bir insanı veya tek bir otu, bir buğday başağı vazgeçilesi değildir. Çevre bilincimiz ile vatan bilincimiz biri diğerinden ayrılamaz.
Toprağımı anavatandan ayırmak, bir takım insanları milli bütünden koparmak isteyen bölücüye nasıl hasım ve düşmansak, vatan toprağını aşındıran erozyona da, kirlenmeye de, çölleşmeye de duyarlı ve uyanık durumdayız. Doğal çevrenin sürekliliğine hassasiyet gösteren bütün insanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Çevre koruma duyarlılığıyla kitleleri devletle karşı karşıya getirmeye çalışan çevresel terörün de farkındayız!"