Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, 1 dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar bizzat sahaya indirler. Maskeli balo sona erdi. Diplomasiyi bir kenara bıraktılar. Güçlenen Türkiye'den duydukları rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Ülkemize, Müslümanlara yıllardır içlerinde biriktirdikleri nefreti, hıncı, televizyonlardan, gazetelerden kusuyorlar. Bunlar, 16 Nisan'ın içerideki taşeronlara havale edilmeyecek kadar önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfı Genel Kurulunda konuştu. Adıyaman Samsat'ta meydana gelen depreme ilişkin geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, tespit çalışmalarının başladığını belirtti. 1973 yılından beri istikbalin teminatı olacak gençler yetiştirmek amacıyla vakıf çatısı altında hizmet veren yöneticilere, gönüllülere ve hayırseverlere teşekkürlerini sunan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ülkemizin en kasvetli döneminde baskının ve şiddetin sokaklarda kol gezdiği o zor dönemde bu vakfı kuran büyüklerimiz, sağına soluna bakmadan 'Ben varım' dediler ve yola öyle çıktılar. Gençlerimiz birbirini kırmasın, körpe dimağlar sapkın ideolojilerin esiri olmasın diye bu iyilik hareketini başlattılar. Hamdolsun 44 yıldır İlim Yayma Vakfı, diğer gönüllü kuruluşlarımızla birlikte vatanını imanla seven nesiller yetiştiriyor. Yarım asırdır gençlerimiz bu vakfı çatısı altında ilimle, irfanla, hikmetle yoğrularak hayata, geleceğe hazırlanıyor.
"Bu çatı altında terbiye almış gençlerimiz, çeşitli alanlarda türkiyeye ve ümmete hizmet ediyor. şu hususu büyük bir iftiharla özellikle ifade etmek isterim, İlim Yayma Vakfı’nın Rahle-i Tedrisinden geçen nesiller birilerinin sözüm ona altın nesli gibi ihanetle, cinayetle, hırsızlıkla, sapkınlıkla anılmadı. Bu çatının altında yetişmiş hiçbir genç ekmeğini yediği vatanına, milletine kurşun sıkmadı. Vakfımıza gönül vermiş hiçbir kardeşim, Türkiye karşıtı İslam düşmanı şer odaklarına kapıkulu olmadı. B ocak senelerdir kavline ve davasına sadık kuşaklar yetiştiriyor. Duruş doğru olunca, istikamet doğru olunca ortaya yerli ve milli bir nesil çıkıyor. Gözünü ve gönlünü Hakkın rızasını kilitleyince Rabbim önünü açıyor. Sadece güç ve tahakküm olduğunda ise FETÖ'nün düştüğü ihanet çukuruna yuvarlanmak kaçınılmaz hale gelir. 40 yıl boyunca sinsice kurulan planlar bir gecede boşa çıkar. Biz yaparız diyenler bir gecede ilahi tokadı yiyerek, milletimizin o duruşuyla yerle yeksan oldular.”
-"O UTANÇ GÜNLERİNİ UNUTMADIK"-
Yarım asra yaklaşan birikimiyle İlim Yayma Vakfı’nın, Türkiye'nin hafızası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizler ülkemizin nereden nereye geldiğini, bugün milletçe teneffüs ettiğimiz özgürlük atmosferini yakalamak için ne bedeller ödendiğini çok iyi biliyorsunuz. Sizler, 1970'li yıllarda bu ülkenin gençliğinin sağ-sol denilerek nasıl parçalandığının, şartlar henüz olgunlaşmadığı için yüzlerce gencin hayatının kararmasına nasıl göz yumulduğunun en yakın şahidisiniz. 1990'lı yıllarda, bu ülke evlatlarının yüzlerine üniversite kapılarının nasıl çarpıldığını, ikna odalarında kızlarımıza nasıl zulmedildiğini bizzat gördünüz. İmam hatip okullarının nasıl tehdit olarak görülüp kapılarına kilit vurulduğuna, 600 bin olan öğrenci sayısının 60 binlere düşürüldüğüne hep birlikte şahit olduk. Güvenlik güçlerinin Fatih'te, Sultanbeyli'de, İstanbul’un ve Türkiye’ni farklı yerlerinde çarşaflı, sakallı, başörtülü avına çıktığı o utanç günlerini unutmadık, unutmayacağız. Demokrasinin askıda olduğu, özgürlüklerin rafa kaldırıldığı o kara dönemleri hep hatırlayacağız” şeklinde konuştu.
-“KUSURA BAKMAYIN TÜRKİYE’Yİ BİZ YÖNETİYORUZ”-
Hükümete ilk geldikleri günlerde ekonomisi IMF komiserleri tarafından yönetilen, gecelik faizlerin yüzde 7500’lere çıktığı bir ülke devraldıklarını ifade eden Erdoğan, “Davos’ta kendisiyle konuşuyoruz, o zamanki IMF’nin başındaki zatla. Siz parayı mı yöneteceksiniz, Türkiye’yi mi? cevap yok. Eğer Türkiye’yi yönetecekseniz, kusura bakmayın Türkiye’yi biz yönetiyoruz. Ama parayla ilgili kontrollerinizi yapacaksanız gelirsiniz, yaparsınız. Biz size taksitlerimizi ödüyor muyuz, bitti.
Süreç o kadar kararlı bir şekilde yürüdü ki, 2013'te 23,5 milyar dolar olan IMF borcunu sıfırladık, şu anda IMF’yle bir ilişkimiz kalmadı, iş bitti. Ondan sonra onlar bizden borç istedi. 5 milyar dolar borç verdik. Bu noktaya geldik. O dönemde 27,5 milyar dolar Merkez Bankası döviz rezervi vardı, şimdi bu rakam 120 milyar dolarlarda. Bütün mesele azimdir, inançtır; tabi ki işini bilmektir” ifadelerini kullandı.
-"KADINLARIMIZIN, GENÇLERİMİZİN ÖNLERİNDEKİ ENGELLERİ HER ALANDA KALDIRDIK"-
"Eğitim sistemi çökmüş, sağlık sistemi bitmiş, adalet sistemi alarm veren bir Türkiye'den bugünlere geldik” diyen Erdoğan, ekonomiyi 3 kat büyüttüklerini, demokraside geçmişte hayal dahi edilemeyen reformları hayata geçirdiklerini anımsattı. “Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik dedik” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kadınlarımızın, gençlerimizin önlerindeki engelleri her alanda kaldırdık. Bugün kızlarımız başörtüleriyle devlette, akademide, yargıda, silahlı kuvvetlerde serbestçe görev yapabiliyor. Nereden nereye. Daha iyi günler var önümüzde. İşte 16 Nisan, aynı zamanda bunun kararının da verileceği gündür. 16 Nisan bir kırılma günü. Hayır diyenlere bakıyoruz, bunlar 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne de hayır dediler, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Osman Gazi Köprüsü'ne, Marmaray'a da, Avrasya Tüneli'ne de hayır dediler. 18 Mart Çanakkale Köprüsü'ne de utanma olmasa hayır derler. Demek ki doğru yoldayız. Onlar bunlara hayır dediğine göre biz istikametteyiz. Bunlarda yalan bol, aldanan da çok. Onun için kararlı bir şekilde adım atacağız.
Avrupa'da, oralara giden bakan arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Niye? PKK'yı, FETÖ'cüleri konuşturuyorlar. Türkiye'den Barolar Birliği Başkanı oraya gidiyor, terör örgütü uzantılarıyla toplantılar yapıyor. Sözde hukukçu, sözde profesör. Demek ki istikamet üzereyiz. Kandil'deki hayır diyorsa, onlarla beraber hareket edilir mi? İmralı'daki hayır diyorsa, bunlar bizim ülkemizi bölenler değil mi? Bunlarla beraber hareket etmek düşündürücü değil mi?
Türkiye'den Daily Sabah'ı Avrupa Parlamentosu'na sokmak istemeyenler var. Bunlar neyi getiriyor biliyor musunuz, karşılığını getiriyor. Onlar burada yerli, milli bir gazetemizi oraya sokmuyorsa, o zaman siz de bunun karşılığını Türkiye’de göreceksiniz.”
-“MASKELİ BALO SONA ERDİ”-
40 yıllık siyasi hayatı boyunca, 14 yıllık iktidar süresince suikast girişiminden, darbe teşebbüsüne, ihanetten ekonomik sabotajlara kadar birçok tehdide maruz kaldığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu zorlu yolculukta manşetlerle, iftiralarla çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Bildirilerin, kapatma davalarının bizi yıldırmasına izin vermedik. Şimdi birileri, 'Bu sistem parlamentoyu fesheden sistemdir' diyor. Sıfatı avukat. Bunları anlamak mümkün değil. Dürüst ol. Ana muhalefetin başındaki zatın yalancılığına alıştık da, siz de aynı lafları etmeyin, güya okumuşsunuz. Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Cumhurbaşkanı, böyle bir süreç içerisinde eğer bir seçim yenilemesine gitme talebi olursa bu ne demektir, hem kendisinin seçimi yenilecek, hem de parlamentonun seçimi yenilenecektir. Bu beraber olacak bir işlemdir.
Bir diğer farklı konu, yalan üstüne yalanlar; biz bu yalanlardan bıktık. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, 1 dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar bizzat sahaya indirler. Maskeli balo sona erdi. Diplomasiyi bir kenara bıraktılar. Güçlenen Türkiye'den duydukları rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Ülkemize, Müslümanlara yıllardır içlerinde biriktirdikleri nefreti, hıncı, televizyonlardan, gazetelerden kusuyorlar. Bunlar, 16 Nisan'ın içerideki taşeronlara havale edilmeyecek kadar önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar. 16 Nisan’da Türkiye'nin yönetim sisteminin değil, yıllardır istismar ettikleri düzenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyorlar.
-"İKİDE BİR TEK ADAM"-
İkide bir tek adam, o zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun. Gazi Mustafa Kemal, İnönü'yle anlaşabildi mi, anlaşamadı. İstifasını istedi mi, istedi. Daha sonra İnönü Cumhurbaşkanı oldu, o da bir başka tek adamdı. O da yine başbakanıyla anlaşamadı. Celal Bayar aynı şekilde. Sonra dönem bitti ve çok başlı, yeni bir süreç başladı. O süreç de işte bize kadar geldi. Dertli olanlara baktığımızda Demirel, Özal, Erbakan, Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu bu konudan rahatsız. Bunu damdan düşen bilir. Kimse bize Amerika şöyle, böyle demesin. Biz Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemiyle geliyoruz. Onların aynısını yapmak zorunda değiliz. Bizim geleneklerimiz, göreneklerimiz var. Üzerinde çalıştık, yerli ve milli bir sistem oluşturduk. Bizim başkanlık sistemimiz tercüme bir sistem değildir, tamamen yerlidir, millidir.”
-“MERKEL, SEN ŞU ANDA NAZİ UYGULAMASINI YAPIYORSUN”-
Avrupa krizine ilişkin konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Senelerce Afrika’da, Endonezya’da yaptıkları gibi şimdi de Hollanda'da bizi sayımızı azaltmakla tehdit ediyorlar. Ben de Hollanda’daki kardeşlerime diyorum ki, ‘Ben Türkiye’de en az 3 çocuk yapın diyorum ama siz en az 5 yapın. Bundan da rahatsız olmuşlar. Senin vatandaşın, 3 de yapar 5 de yapar. Bütün mesele bunlara şuurlu bir yaklaşım gösterildiği zaman bunlar hortluyorlar. Bunun için utanmasalar yeniden gaz odalarını, toplama kamplarını gündeme getirecekler, ama şimdilik ona cesaret edemiyorlar. Biz Srebrenitsa'yı unutabilir miyiz? 834 bin Boşnak’ı katledenleri unutabilir miyiz? İşte bu Hollanda zihniyeti budur. Daha bunların gerisi de var. Faşist deyince rahatsız oluyorlar. Nazi anlayışı deyince rahatsız oluyorlar ve hemen Avrupa’da ortakları onlara sahip çıkıyor. Başta Merkel. Merkel, sen şu anda Nazi uygulamasını yapıyorsun. Orada yaşayan Türk kardeşlerime, oraya gelen bakan kardeşlerime, milletvekili kardeşlerime. Bize bunlar hep yalan söylediler. PKK Terör örgütünün 4 bin 500 dosyasını ellerine verdik. Bu teröristler hakkında netice bekliyoruz dedik, neticeyi vermediler. Hala netice yok. Bu dürüstlük müdür, bu siyaset ahlakına sığar mı? Senin görevin oradaki terörist örgütün destekçilerine sahip çıkmak değil, onları ülkesine teslim etmektir. Bir terör ajanını bizden istiyor. Dedim ki, bizde yargı var, önce yargılanacak. Bana diyorsun ki, yargı bağımsız tarafsız diyorsun. Bendeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı da bağımsız. Bak şimdi bir de tarafsız ekliyoruz, hem bağımsız hem tarafsız. Çıktı mahkemeye tutuklandı, şu anda içeride. Bizim dik durmamız lazım."
"Maskeli Balo Sona Erdi"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, 1 dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar bizzat sahaya indirdiler. Maskeli balo sona erdi. Diplomasiyi bir kenara bıraktılar. Güçlenen Türkiye'den duydukları rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Ülkemize, Müslümanlara yıllardır içlerinde biriktirdikleri nefreti, hıncı, televizyonlardan, gazetelerden kusuyorlar. Bunlar, 16 Nisan'ın içerideki taşeronlara havale edilmeyecek kadar önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar” şeklinde konuştu.
19 Mart 2017 Pazar 17:12