Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bahoz Erdal’ın öldüğü iddiasına ilişkin, “Hükümet olarak resmi bir açıklama yapmak için elimizde hukuki mesnetlerin olması lazım. Bizim net bir şey söylememiz için hukuki olarak bu sonucu doğrulayan mesnetlere ihtiyacımız var” dedi.
A Haber’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kurtulmuş, Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü iddiasına yönelik hükümetten ne zaman açıklama geleceğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Hükümet olarak resmi bir açıklama yapmak için elimizde hukuki mesnetlerin olması lazım. İlk andan itibaren Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü ile ilgili birtakım haber kaynaklarından bilgi geldi. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve ben, gelen bilgilerin teyide muhtaç olduğunu ifade ettik. Nihayetinde gelen bilgilerin bir kısmı istihbarat bilgileri, bir kısmı birtakım haber kanallarının getirmiş olduğu bilgiler. Bu bilgilerin bizim resmi kanallarla teyit edilebilmesi için hukuki olarak doğrulanabilir olması lazım. Dolayısıyla henüz bizim elimizdeki bilgiler teyit edilebilir bilgiler değildir. Aksi yönde bir takım haber kanallarından da bilgiler geliyor. Biz bu bilgi netleştirilip teyit edildiği takdirde anında bunu kamuoyuyla paylaşırız. Haber kanalları ve istihbarat bilgilerinden gelen bilgiler öldürüldüğü yönündedir. Aksine çok nadir olmakla birlikte, aksi bilgiler de mevcuttur. Ama bizim net bir şey söylememiz için hukuki olarak bu sonucu doğrulayan mesnetlere ihtiyacımız var.”
“Türkiye Suriyeli Mülteci Barındırılması Konusunda Sınıfı Geçmiştir"
Suriyelilerin vatandaşlığa alınmasına ilişkin muhalefetin referandum çağrısı yapmasıyla ilgili soruya yanıt veren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Meselenin iki boyutu var. İlki, işin insani boyutu. Türkiye, dünyada hiçbir ülkenin gerçekleştiremeyeceği son derece geniş kapsamlı bir mülteci akınıyla karşı karşıya kaldı ve büyük bir hamiyetperverlikle, yardımseverlikle Suriyeli mültecilere kucak açtı, ev sahipliği yaptı. Bu, AK Parti’nin önemli bir başarısıdır, ama bunun ötesinde milletimizin alicenaplığının somut bir göstergesidir. 79 milyon vatandaşımızı hepsini tebrik etmemiz lazım. Dünyanın hiçbir yerinde 3 milyon mülteciyi kabul edeceksiniz, bir iki ufak provokasyon dışında büyük oranda bu insanları kabul edeceksiniz, büyük bölümünü kamplarda barındıracaksınız, bir kısmını şehirlerde barındıracaksınız, Kilis’te, Urfa’da, Gaziantep’te, İstanbul’da yüzbinlerce Suriyeli barındıracaksınız, bu büyük bir iştir. Türkiye, dünya ile kıyasladığınızda Suriyeli mülteci barındırılması konusunda sınıfı geçmiştir.
"Haksız Eleştirilerin Gündeme Getirilmesini Doğru Bulmuyoruz”
İkinci mesele ise vatandaşlık meselesi. Bu yeni bir mesele değildir. Her ülke, yabancı, dışarıdan gelen insanları vatandaşlığa alır veya almaz. Vatandaşlığa kabul eder, hatta vatandaşlıktan çıkarır. Bu konunun kriterleri, ölçüleri vardır. Şimdi, Türkiye daha önce de yabancılara vatandaşlık vermiştir. Evet, bu kadar yüksek rakamlar değildi, ama sonuçta Balkan kökenli, Kafkas kökenli, Osmanlı coğrafyasından gelen çok sayıda vatandaşı olduğunu biliyoruz. Vatandaşlık meselesi, kamu menfaati, ulusal menfaatle ilgili bir husustur. Bununla ilgili olarak kriterler, ölçüler çalışılıyor. Şu anda İçişleri Bakanlığı çalışıyor, ortada somutlaşmış bir karar yok. Miktar konusunda da bir karar yok. Dolayısıyla Türkiye’nin milli menfaatleri bakımından nasıl gerektiriyorsa bunlara İçişleri Bakanlığımız çalışıyor. Sonuçta Bakanlar Kuruluna gelecek, bu konu tartışılacak. Burada CHP’den ve diğer muhalefet partisinden beklentimiz şudur, sahip olmadıkları bilgiler etrafından bir kaşık suda fırtına koparmak yerine, 3 milyon Suriyeli mülteci var, bu insanların büyük bir kısmı Türkiye’de kalıcı, türkiyenin ekonomik ve sosyal gelişmesine bu insanlar nasıl katkıda bulunuyor, bu kadar insan okula gidecekler, sağlık hizmetleri var, çalışma ihtiyaçları var, barınma ihtiyaçları var, sadece bir sosyal yardım, sadece mültecilere karşı rehabilitasyon çalışması değil, ikinci adımda Türkiye bunlardan nasıl istifade edebilir, bununla ilgili kimin ne fikri varsa buyursun. Bunları paylaşmaya, tartışmaya hazırız, ama henüz kapsamı, niteliği, boyutları belli olmayan, çalışma aşamasında olan bir konu etrafında büyük tartışmaların yapılarak haksız eleştirilerin gündeme getirilmesini doğru bulmuyoruz.”
"Rusya'ya Heyet Gitmesi Artık Sıradan Bir Haberdir"
Basında yer alan ve yarın Türk heyetinin Moskova’ya gideceği ve heyette Kültür ve Turizm, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarından temsilcilerin olacağına ilişkin haberlere yönelik soruya yanıt veren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
“Aslolan, Rusya ile normalleşme sürecinin başlamasıydı. Ruslardan buraya gelenler oldu, bizden daha önce oraya gidenler oldu, bakanlar düzeyinde görüşmeler oldu, önümüzdeki dönemde cumhurbaşkanımız ve Rusya’nın devlet başkanı bir araya gelecek. Dolayısıyla bir süreç başladı. Mühim olan bu normalleşme sürecinin başlamasıydı. Böyle bir heyetin gidecek olması, bundan sonra artık sıradan bir haber. Dolayısıyla sürecin normalleştiğini gösteren bir haberdir.”
"İsrail Mutabakatı Temmuz Sonunda"
Kurtulmuş, İsrail ile yapılan mutabakatın Meclis’e ne zaman geleceğine dair soruya, bu hafta ya da önümüzdeki hafta geleceği şeklinde cevap verdi. Meclis’te Temmuz sonuna kadar bir çalışma periyodu düşünüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, çok sayıda yasa teklifinin ve uluslararası anlaşma belirtti. Temmuz ayı içerisinde İsrail mutabakatı ile ilgili çalışma yapılacağını kaydetti.
Mutabakatın üç bölümden oluştuğu iddialarına yanıt veren Kurtulmuş, temel meselenin Mavi Marmara olayıyla ilgili İsrail’in özür dilemesi, baskında ölenlerin ailelerine tazminat verilmesi ve en önemlisinin Gazze ablukasının hafifletilmesi olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, esas amacın açık hava hapishanesine döndürülmüş olan Gazze’nin iyileştirilmesine Türkiye’nin katkıda bulunması olduğunu belirtti. Mavi Marmara gemisinin uluslararası sularda haksız saldırıya uğramasını Türkiye’nin unutmayacağının altını çizen Kurtulmuş, bunun uluslararası camianın da gündeminde kalacak bir mesele olduğunu bildirdi.
"Türkiye Her Türlü Görüşü Paylaşmaya Hazırdır"
Türkiye, Mısır ve Suriye halklarının kardeş olduğunu, Türkiye’nin Mısır ve Suriye halklarıyla en ufak problemi olmadığını söyleyen Kurtulmuş, asıl sıkıntının rejimlerin yönetme tarzından ortaya çıkan siyasi türbülanslar olduğunu ifade etti. Türkiye’nin Suriye’deki beklentisinin Suriye’de barışın sağlanması olduğunu belirten Kurtulmuş, “Bazı ülkeler için Suriye uzaktaki yerdir. Türkiye için ise, orada atılan her bombanın, her kurşunun içimizi yaktığı, dostlarımızın, hısımlarımızın olduğu bir memlekettir. İsteriz ki, Suriye’de barış bir an evvel olsun. Bunun için de Türkiye her türlü görüşü paylaşmaya hazırdır” şeklinde konuştu.
"Karşımızda Tahminlerimizin Üzerinde Bir Örgüt Var"
FETÖ’nün MGK tarafından bir terör örgütü olarak benimsendiğini ifade eden Kurtulmuş, sadece AK Partinin değil, devletin tespiti haline geldiğini söyledi. TSK’dan adli teşkilata kadar bu örgütün yayıldığını, bazı yerlerde tamamiyle casusluk olarak kabul edilebilecek bilgileme, fişleme, raporlama yapıldığını bildiren Kurtulmuş, her kurumun kendi içinde bu örgütle mücadeleyle eylem planı geliştirmekle mükellef olduğunu kaydetti. Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Somut, hukuki sorumluluklarını TSK yerine getiriyor. Kim ne tahmin yaparsa yapsın, bu tahminlerin çok üstünde bir örgütlenme yapıldığı aşikârdır. Yani Cumhurbaşkanının, bakanların, diğer çok yüksek sivil ve askeri bürokrasinin odaları, araçları, makamları dinlenecek noktaya kadar gelindiyse, karşımızda tahminlerimizin çok üstünde bir örgüt var demektir. Ciddi bir meseledir. Bir yılın üç yılın meselesi değildir. 30-40 yıllık bir hazırlığın sonucudur. Erken hareket etmelerinin sonucu olarak da, vakit gecikmeden deşifre olmuşlardır, dolayısıyla bunun gereği yapılır. Her kurumun kendi görevidir, bu görev de Başbakanlıktaki koordinasyonla sürdürülüyor.”
"Bu Türkiye'nin Meselesidir"
Türkiye için Anayasa değişikliğinin lüks değil, olmazsa olmaz bir husus olduğunu kaydeden Kurtulmuş, 2016 sonuna kadar çalışmaların başlayacağını ifade ederek, “Sadece cumhurbaşkanlığı ya da başkanlık siteminden ibaret bir tartışma değildir. Başkanlık sistemi bütünün içinde bir bölümdür. Esas mesele Türkiye’nin etkin bir yürütme sistemine kavuşmasıdır. Bu sistemin tartışılmasının vakti geldi de geçiyor. Bu şahıslarla ilgili mesele değildir, Tayyip Erdoğan’ın şahsi meselesi değildir, AK Partinin partisel meselesi değildir, bu Türkiye’nin meselesidir” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş: Net Bir Şey Söylemek İçin Hukuki Mesnetlere İhtiyacımız Var
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bahoz Erdal’ın öldüğü iddiasına ilişkin, “Hükümet olarak resmi bir açıklama yapmak için elimizde hukuki mesnetlerin olması lazım. Bizim net bir şey söylememiz için hukuki olarak bu sonucu doğrulayan mesnetlere ihtiyacımız var” dedi.
13 Temmuz 2016 Çarşamba 16:18