CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ekonomik krizin başındayız. Daha henüz mutfaklara tam yansımış değil. Yeni ekonomi programı açıkladılar. Yüksek enflasyona artık alışacağız. İşsizlik artacak, vergiler artacak. Yeni ekonomi programının özeti budur. Erdoğan ne diyor, 'kriz miriz yok', doğru diyor, saraya bakıyor, mutfağa bakıyor, elektriğe bakıyor, doğalgaza bakıyor, cebindeki dolarlara bakıyor, her şey yerli yerinde, sürekli artıyor, 'ne krizi' diyor, kriz yok” dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
“Aramızda Sayın Enis Berberoğlu var. Kendisine hoş geldin diyorum. 464 günlük bir esaret yaşadı. Haksız ve hukuksuz olarak hapiste tutuldu. Bu esareti aştık. Dün parlamentoda yemin etti, şimdi demokrasi üzerine düşen gölgeyi kaldırma görevi Anayasa Mahkemesi’nindir. Bu ayıba Anayasa Mahkemesi’nin son vermesi lazım. Sorun Enis Berberoğlu sorunu değildir. Sorun bir demokrasi sorunudur.
“FİLİSTİN İLE İLGİLİ AĞZINDAN BİR CÜMLE ÇIKTI MI?”
Kudüs başkent olarak ilan edildi, İsrail’de. Ne yapıldı, hep beraber itiraz ettik. Ülkeyi yöneten tek başına yöneten Erdoğan miting yaptı, ‘bunun hesabını soracağız’ dedi. Aradan bir süre geçti, ne oldu? Gitti Birleşmiş Milletler’de konuştu. Filistin ile ilgili ağzından bir cümle çıktı mı? Bir cümle çıkmadı. AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, senin vicdanına sesleniyorum, eğer 'Filistinliler böyle kalsın' diyorsan oyunu vermeye devam et, 'hayır, Filistinlilerin haklarını sonuna kadar savunacağız' diyorsan yönünü CHP’ye çevirmenin zamanıdır. Dışarıya gidip başka konuşacaksınız, içeriye gelip ahkam keseceksiniz. Bu çifte standarda tahammül edemiyorum.
“EKONOMİK KRİZİN BAŞINDAYIZ”
Ekonomik krizin başındayız. Daha henüz mutfaklara tam yansımış değil. Daha henüz çiftçiye tam yansımış değil. Daha henüz esnafa tam yansımış değil. 2001’de bir krizden sonra iktidar oldular. Bir ekonomik krizden sonra iktidar oldular. 16 yıldır yönetiyorlar. Tek başına yönetiyorlar. İstedikleri kanunu çıkarıyorlar. İstedikleri bütçeyi yapıyorlar. 16 yılın sonunda Türkiye yeniden bir ekonomik krizle karşı karşıya. Ekonomik krizin sebepleri ne, Türkiye’nin yönetilmemesi. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor.
“TEFECİLERE TESLİM OLAN BİR İKTİDAR İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Tefecilere teslim olan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki tefecinin faizini ödemek için de borçlanıyorlar. Geldiğimiz nokta budur. Londra’ya gidiyorlar, Washington’a gidiyorlar, NewYork’a gidiyorlar, Berlin’e gidiyorlar, ne için? ‘Yeniden bize borç para verin’ diye. Yalvarıyorlar yeniden bize borç para verin diye. Tefeci diyor ki 'benim şartlarım var'.
“KARAMSAR BİR KIŞ GEÇİRECEĞİZ”
Şimdi ‘efendim Türk Lirasına döneceğiz’, dön kardeşim. Diyoruz ki Türk Lirasına döneceksen dolarla yaptığın ihaleleri Türk Lirasına çevir ama çevirmiyor, çeviremez ve bunun sonucu olarak iğneden ipliğe mercimekten tutun ete kadar, ulaşımdan tutun doğalgaza kadar iğneden ipliğe her şeye yağmur gibi zam geliyor.
Tabii sorumlu bulacaklar, kim yapıyor bunları, ‘dış güçler’. İyi de 16 yıldır memleketi sen mi yönetiyorsun dış güçler mi yönetiyor? Yönettiğini söylüyorsun, bu zam yağmuru ne? Kışı göreceğiz, hep beraber karamsar bir kış geçireceğiz ama Mart’ta Allah’ın izniyle bu ülkeye baharı getireceğiz hep beraber.
“İŞSİZLİK ARTACAK, VERGİLER ARTACAK”
Yeni ekonomi programı açıkladılar, 16 yılın sonunda yeni ekonomi programı. 16 yılda bozdular, 3 yılda düzeltecekler. Yüksek enflasyona artık alışacağız. İşsizlik artacak, vergiler artacak. Yeni ekonomi programının özeti budur.
Türkiye’nin yılsonuna kadar ödeyeceği borç 26 milyar dolar ama bir de cari açık var, onun da miktarı 12 milyar dolar. Toplam 38 milyar dolar Türkiye’nin para bulması lazım. Şu anda Merkez Bankası’nda net rezervi 28 milyar dolar, borca yetmiyor.
“CEBİNDEKİ DOLARLARA BAKIYOR, HER ŞEY YERLİ YERİNDE”
Bu krizin faturası kime çıkıyor? Üç grup var; bir saray, iki sarayın çevresi, üç halk. Saraya bakalım, kriz var mı sarayda, vallahi yok. Her şey var; badem unu sarayda var, badem sütü var, ejder meyvesi var, her şey bedava. Sarayda kriz yok yani Erdoğan ne diyor, 'kriz miriz yok', doğru diyor. Saraya bakıyor, mutfağa bakıyor, elektriğe bakıyor, doğalgaza bakıyor, cebindeki dolarlara bakıyor, her şey yerli yerinde, sürekli artıyor, 'ne krizi' diyor, kriz yok.
Bir de sarayın çevresi var. Sarayın beslemeleridir bunlar. En büyük ihaleleri bunlar alırlar. Bunları kriz etkiler mi, hayır. Krizden kim etkilenir; işçi. Zamlar arttı, işçinin aylığı arttı mı, hayır. Emeklinin maaşı arttı mı, hayır. Memurun maaşı arttı mı, hayır ama bütün fiyatlar arttı. Halk Osmanlı’nın deyimiyle avam, bu krizin yükünü çekecek, henüz daha sırtındaki yükü tam hissetmiş değil, önümüzdeki süreçte daha iyi hissedecek ve ben bütün halkıma sesleniyorum; hangi partiden olursa olsun, yükü sizin sırtınıza yıkacaklar.”