CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türk Tabipleri Birliğinin "savaş bir sağlık sorunudur" diye bir görüş beyan etmesini son derece doğal buluyoruz, yargılanma sürecini ise demokrasiye aykırı bir tutum olarak görüyoruz. Ne diye yargılayacaklar, savaşı kim savunuyor, insanların öldürülmesini kim savunuyor? Dün grupta da söyledim bu ülkenin kurucusu, hayatı savaş meydanlarında geçti ama sonuçta şunu söylüyor, "zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir" diyor. Siz kalkıyorsunuz 21.yüzyılda savaşla ilgili bir cümle kurdu diye, "savaş bir halk sağlığı sorunudur "dedi diye doktorları yargılıyorsunuz. Kabul edilecek bir olay değil, bir akıl tutulmasıdır. " dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve CHP Milletvekilleri Candan Yüceer, Ali Şeker ve Mehmet Göker ile Türk Tabipleri Birliğini (TTB) ziyaret ederek, Başkan Sinan Adıyaman ve yönetim kurulu üyeleriyle bir süre görüştü.
"Hekimin görevi zaten insanın hayatını kurtarmaktır"
Daha sonra basın mensuplarına açıklamada bulunan, Genel Başkan Kılıçdaroğlu,"Meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin demokrasilerde önemli görevleri vardır. Sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları sadece kendi alanlarıyla ilgili değil, kendi alanlarını dolaylı olarak ilgilendiren diğer alanlarda da açıklama yapma hakkına sahiptirler. Hele tıp gibi, insan sağlığı gibi, hemen hemen hayatın her alanıyla bağlantı kurulabilecek bir alanda görüş beyan etmeleri kadar doğal hiçbir şey yoktur. Çevreden tutun, yaralanan insanın acil servise gelmesine kadar bütün bu süreç içerisinde hekimler görüş bildireceklerdir. "Savaş bir halk sağlığı sorunudur", yani bunu söyledi diye bir doktorun yargılanması hangi demokraside olabilir? Hekimin görevi zaten insanın hayatını kurtarmaktır. Bunun için yemin ediyor, bunun için hekim önüne gelen kişiye kimliğini sormuyor, inancını sormuyor, yaşam tarzını sormuyor, ona sorduğu soru sağlıkla ilgili, "derdin nedir, şikayetin nedir..." ve onun sağlığını onu iyileştirmek için hekim elinden gelen bütün çabayı gösteriyor. " dedi.
"Bu çifte standardın gerekçesi ne?"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Savaş bir sağlık sorunu mu? Evet bir sağlık sorunudur. Buyurun Yemen’e bakın, 5 milyon çocuk savaşın ortasında, insanlar birbirini kesiyor, öldürüyor, emperyal güçler onlara silah veriyor, ölen de öldüren de Müslüman, 5 milyon çocuk o alanda. Buyurun Suriye’ye bakın, buyurun Irak’a bakın. Bir doktorun, bir hekimin, bir hekim birliğinin bütün bu duyarlıkları dikkate alarak görüş beyan etmesi kadar doğal ne olabilir? Siz neden görüş beyan ettiniz diye yargılanıyor arkadaşlarımız. Akıl tutulması bu, başka bir şeyle anlatılamaz yani. Bu bir akıl tutulmasıdır. Elbette ki, sivil toplum örgütleri sadece kendi alanlarıyla ilgili değil Türkiye’nin demokrasisiyle ilgili de görüşlerini beyan ederler. Karşılaştıkları sorunları aşmak için de düşüncelerini aktarırlar. Sağlık çalışanlarına, başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması konusunda neden bir önlem alınmıyor. Açıklama yaptı diye mahkemeye, ama şiddet uygulandı diye yasal bir önlem alınmıyor. Neden, bu çifte standardın gerekçesi ne? Biz bizi eleştirsin veya eleştirmesin kendi görüşünü kamuoyuyla paylaşan bütün sivil toplum kuruluşlarına, bütün meslek kuruluşlarına her zaman saygı duyduk, saygı duymaya da devam ediyoruz." dedi.
"Bu meslek her kişi tarafından yapılacak türden bir meslek değildir"
Dolayısıyla Türk Tabipleri Birliğinin "savaş bir sağlık sorunudur" diye bir görüş beyan etmesini son derece doğal buluyoruz diyen Kılıçdaroğlu, "yargılanma sürecini ise demokrasiye aykırı bir tutum olarak görüyoruz. Ne diye yargılayacaklar, savaşı kim savunuyor, insanların öldürülmesini kim savunuyor? Dün grupta da söyledim bu ülkenin kurucusu, hayatı savaş meydanlarında geçti ama sonuçta şunu söylüyor, "zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir" diyor. Siz kalkıyorsunuz 21.yüzyılda savaşla ilgili bir cümle kurdu diye, "savaş bir halk sağlığı sorunudur "dedi diye doktorları yargılıyorsunuz. Kabul edilecek bir olay değil, bir akıl tutulmasıdır. Arkadaşlarım duruşmalar sırasında yanınızda olacaklar. Dolayısıyla biz davanın bir an önce sonuçlanmasını ve Türkiye’nin bu hukuk garabetinden bir an önce çıkmasını arzu ederiz. Siz ve arkadaşlarınızın halkın yanında durmak, halkın sağlığı için mücadele etmek, insanın yaşaması için günün 24 saatinde, bakın altını özenle çiziyorum günün 24 saatinde, insanların yanında olmak gibi bir mesleğiniz var. Bu meslek her kişi tarafından yapılacak türden bir meslek değildir. Sabah 8.00, akşam 17.00 mesai yapan bir devlet memuru kimliğiniz yok sizin, kimin ne zaman hastalanacağı belli olmaz, kimin nerede nasıl yaralanacağı belli olmaz, ama günün 24 saati içinde bir kişi yaralanıyorsa orada bir doktor, orada sağlık çalışanları vardır. O nedenle biz sizlere şükran borçluyuz, teşekkür ediyorum." dedi,