CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün milyonlarca dolar parayı vergi cennetlerine gönderdiklerini biliyor musun? Sen öyle yerli, milli falan filan bırak bu ayakları, senin kaç milyon dolar paran var, sen onu bize çıkar bakalım. Kaç milyon dolar paran var? Bu paralar nerelerde?” diye sordu.
“SİZİN İRADENİZ Mİ, SARAYIN İRADESİ Mİ?”
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “vergi cennetleri” tartışmasına işaret ederek, “Grup başkanvekili arkadaşlarımız birer araştırma önergesi verdiler ama bu araştırma önergesi AK Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Şimdi ben Sayın Binali Yıldırım’a sesleniyorum, AK Parti Grubunun bu önergeyi reddetmesi sizin iradenizle mi, yoksa sarayın iradesiyle mi, bunu da öğrenmek istiyorum. Ben sarayın iradesiyle olduğu kanısındayım. Çünkü Binali Yıldırım eğer bir şey söylerse o sözünde durur diye düşünmekteyim. Sizin iradeniz mi, sarayın iradesi mi” dedi.
“ÇOCUKLARININ YURT DIŞI HESAPLARINA GÖNDERDİĞİ MİLYONLARCA DOLAR PARA VAR MI?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Ben sana son derece basit bir soru soracağım dedim; senin çocuklarının, yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar para var mı? ‘Bilal’e anlatır gibi’ bir daha anlatayım. Sevgili Erdoğan, çocuklarının, eniştenin, dünürünün, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün yurt dışında vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun? Bunun cevabını bekliyorum. Sordum soruyu, tık yok.
“SEN MİSİN YERLİ VE MİLLİ, BEN MİYİM YERLİ VE MİLLİ?”
Şimdi bir daha soruyorum, 80 milyonun önünde soruyorum sana Sevgili Erdoğan; sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Çıkacağız milletin önüne.
Benim, çocuklarımın, dünürümün, eniştemin, yedi göbek sülalemin bir dolar hesabını bulursan gel bana söyle, diyeceğim ki ‘valla bir şey söyledik ama kusura bakma’. Ama ben sana soruyorum, çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün milyonlarca dolar parayı vergi cennetlerine gönderdiklerini biliyor musun, o gönderdikleri şirketin kuruluş sermayesini de söyleyeyim. Kaç lira, 1 sterlin. Giden para milyonlarca dolar. Bunun cevabını bekliyorum, yerli ve milli isen bunun cevabını bana vereceksin.
“KAÇ MİLYON DOLAR PARAN VAR, SEN ONU BİZE ÇIKAR BAKALIM”
Biliyorum, diyecek, ‘nereden çıktı bu? Bir de başımıza Kılıçdaroğlu belası çıktı’. İstediğin kadar CHP de, ‘ey Kılıçdaroğlu’ de. Ben sana Bilal’e anlatır gibi anlattım. Sordum, bir daha soracağım, her zaman soracağım, sen öyle yerli, milli falan filan bırak bu ayakları, senin kaç milyon dolar paran var, sen onu bize çıkar bakalım. Kaç milyon dolar paran var? Bu paralar nerelerde? Görelim, bakalım.”
‘30 MİLYAR DOLARI NEREDE, NE ZAMAN HARCADIN?’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenirken, “30 milyar doları, Suriyeliler için, nerede, ne zaman harcadın? Biz soruyoruz, bu para nereye gitti? Sevgili Erdoğan umarım sorularımı anlamışsındır, şimdi ben senden bu iki soruya açık ve net cevap bekliyorum, gözlerinden öperim Sevgili Erdoğan” dedi.
“MERKEZ BANKASINDAN ŞİKAYET EDİYOR, ATAMAYI SEN YAPTIN, TRUMP’IN İMZASI MI VAR?”
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “faiz” tartışmasına değinerek, özetle şunları söyledi:
“Öyle anlaşılıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor, bizim haberimiz yok. Kardeşim 15 yıldır bu memleketi kim yönetiyor? Sen yönetmiyor musun? Sen 'faizi indiremiyorum' diyorsun. Bilinçli olarak indirmiyorsun zaten. Çıkar bir kanun hükmünde kararname 'faiz sıfır olmuştur' de. Niye yapmıyorsun? Kimden şikayet ediyorsun, Binali Yıldırım’dan mı şikayet ediyorsun? Merkez Bankasından şikayet ediyor, atamayı sen yaptın, senin imzan var arkadaş. Trump’ın imzası mı var, Fransız Başkanı’nın mı imzası var, yok. İngiliz hükümetinin mi imzası var, yok.
“SEN MASUM BİR ADAM DEĞİLSİN”
Neye şikayet ediyorsun, kimden şikayet ediyorsun Sevgili Erdoğan, kimden şikayet ediyorsun sen? Sen masum bir adam değilsin. Sen memleketi yönetemiyorsun. Sen milleti felakete sürüklüyorsun. Bak dolar aldı başını gidiyor.
Bakan açıklama yapıyor, ‘cam filminde hedef yasağı kaldırmak’ diyor. Bak bak… Tabii yasağı Fransızlar getirmişti, bunlar da yasağı kaldırmak için çalışıyor. Arkadaş yasağı getiren sizsiniz.
“BU MEMLEKETE GELEN BÜTÜN FELAKETLERİN TEK SORUMLUSU SENSİN”
Hukuk yok, demokrasi yok, ülkenin hukuk sistemi askıya alınmış vaziyette. 'OHAL’i kaldırın', 'kaldırmam' diyor OHAL’i. 'Bütün yetki bende olacak' diyor. O zaman niye şikayet ediyorsun? Bütün yetki zaten sende, niye şikayet ediyorsun? Millete başkalarını şikayet ediyor. Kendisinin hiçbir kusuru yokmuş gibi. Bu memlekete gelen bütün felaketlerin tek sorumlusu sensin arkadaş. Millet sizin palavralarınıza artık kanmıyor, bıktı artık.
“RIZA SARRAF İÇİN BU KADAR NİYE DÜŞÜNÜYORSUN, NİYE TELAŞA KAPILIYORSUN?”
Ama şimdi sıra geldi Rıza Sarraf’a. Rıza Sarraf çok önemli adam biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı gitti Amerika’ya, 'Rıza Sarraf’ı bize verin'. Tık yok. Başbakan gitti. Tık yok. Dışişleri Bakanı gitti. Tık yok. Bakanlar gittiler. Tık yok. Arkasından iki sefer nota verdiler, 'Rıza Sarraf nerede' diye. Rıza Sarraf için bu kadar niye düşünüyorsun, niye telaşa kapılıyorsun?
“RIZA SARRAF SUÇ ORTAĞI”
Ben merak ediyorum Kuzey Irak’ta bizim Türk askerlerin başına çuval geçirildiği zaman bunlar nota verdiler mi? Vermediler. Veremez. Rıza Sarraf suç ortağı da onun için.
Rıza Sarraf’ı biliyorsunuz devlet protokolünde yeri vardı. İkinci bir isim daha var, fesli deli Kadir, biliyorsunuz. Kafasında bir fes sabahtan akşama kadar Atatürk’e her türlü hakareti yapardı, bu da devlet protokolündeydi ama bu aralar ne hikmetse hiç sesi çıkmıyor, Atatürkçü mü oldu acaba ne oldu?
“EFENDİM BU BİR MİLLİ DAVAYMIŞ, HIRSIZLIĞIN MİLLİSİ OLUR MU?”
Eğer akılları olsaydı İran’ın yaptığını yaparlardı. İran Babek Zencani ile Rıza Sarraf’ı yargıladı. Biz dosyanın üstünü kapattık. Çünkü siyasiler de ortaktı o yolsuzluk dosyalarına, onların da isimleri vardı. Şimdi ağlıyorlar, efendim bu bir milli davaymış, hırsızlığın millisi olur mu? Yolsuzluğun millisi olur mu? Yok öyle bir şey.
CUMHURBAŞKANI’NA İKİ SORU
Ben yine bir Salı toplantısında Sevgili Erdoğan’a bir soru sormuştum. Bu BM dahil pek çok yerde bir şey söylemişti, 'Suriyeliler için 30 milyar dolar harcadık’ diye. Ben de sormuştum, 30 milyar doları Suriyelilere versen Suriyeliler köşeyi döner, çoğu yoksulluk içinde. Bu 30 milyar doları nereye harcadın? Tık yok. Bir daha soruyorum.
“SEN DOLARI ÖBÜR TARAFA GÖTÜRÜYORSUN, NİÇİN?”
İki basit soru sordum; Çocukların, dünürün, enişten yani akrabaların eski özel kalem müdürün milyonlarca dolar parayı sermayesi 1 lira olan bir şirkete niye gönderdiler? Hani 'yerli, milli' diyordun. Bu paralar niye oraya gidiyor? Garibana diyorsun 'doları bozdur'. Ama sen doları öbür tarafa götürüyorsun, niçin? Niye getirip bozdurmuyorsun? Şimdi sana bir soru daha sordum, cevabını vermedin. Bir daha soruyorum; 30 milyar doları nerede, ne zaman harcadın? 30 milyar doları, Suriyeliler için, nerede ne zaman harcadın?
“GÖZLERİNDEN ÖPERİM SEVGİLİ ERDOĞAN”
Biz soruyoruz, bu para nereye gitti? Sevgili Erdoğan, umarım sorularımı anlamışsındır. Şimdi ben senden bu iki soruya açık ve net cevap bekliyorum, gözlerinden öperim Sevgili Erdoğan.”