Partisinin grup toplantısında yerel seçimler için erken seçim çağrısı yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “17 ay beklemeyelim yerel seçimler için, 17 ay beklemeyelim, buyurun gelin seçimleri erken yapalım. El mi yaman bey mi yaman çıksın ortaya. Kim milletten, kaçıyor kim kaçmıyor çıksın ortaya. Açıkça sana meydan okuyorum, gel kardeşim seçimi yapalım” dedi.
“Seçimleri Erken Yapalım”
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
“Şimdi teklif ediyorum. Demokrasiyi koruyalım. 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için, 17 ay beklemeyelim, buyurun gelin seçimleri erken yapalım. 17 ay beklemenin anlamı yok, anlamını kaybetmiştir.
“Kılıçdaroğlu’nun Sözü, Getir Kardeşim Anayasayı Değiştirelim”
Şunu söyleyebilir, ‘efendim seçimleri erken yapacağız da anayasada hüküm var, 367’yi bulamayız’. Söz, söz, CHP’nin sözü, Kılıçdaroğlu’nun sözü, getir kardeşim anayasayı değiştirelim. Erkene alalım seçimi.
“El Mi Yaman Bey Mi Yaman Çıksın Ortaya”
El mi yaman bey mi yaman çıksın ortaya. Kim milletten kaçıyor, kim kaçmıyor çıksın ortaya.
Bu kadar açık bu kadar net söylüyorum, ne adına söylüyorum, demokrasi adına söylüyorum. Demokrasiyi artık daha fazla katletmeyelim, yeter artık. Gidelim seçime, bütün gerçekler ortaya çıksın.
“Açıkça Sana Meydan Okuyorum”
Milletten mi korkuyoruz? Hayır, sen milletten korkmuyorsan, millet millet diye sabah akşam geziyorsan, şimdi kendini milli iradenin yerine koyduysan, açıkça sana meydan okuyorum, gel kardeşim seçimi yapalım.
“Tarihte Örnekleri Var, Hitler, Pinochet, Mussolini”
Devlet akılla yönetilir. Devletin bütün yetkilerini bir kişiye teslim ederseniz, orada devlet yönetimi olmaz, orada kaos olur, karmaşa olur, adalet olmaz. Tarihte örnekleri var, Hitler, Pinochet, Mussolini tek adam rejimiydi ve bu ülkeler faturaları kendi halkları o ülkelerin yönetiminde çok ağır faturalar ödeyerek tarihe not düştüler.
“Bu Kadar Kandırılan Adamın Bu Ülkeye Faydası Olur Mu?”
Tek adam rejimi olduğu zaman, tek adamı kandırırsanız, memleketi felakete götürürsünüz. Örnek mi? PKK kandırdı, FETÖ kandırdı, Esad kandırdı, Barzani kandırdı, Obama kandırdı, Trump kandırdı. Dünyanın dolarını ödedi Amerika’ya lobicilere, lobiciler de kandırdı, ya Allah aşkına bu kadar kandırılan adamın bu ülkeye faydası olur mu?
“Meclis’e Geliyor Helikopterler De Havada”
Eğer sarayında dahi her gece bir odada yatıyor ve korkuyorsa, Meclis’e geliyor, helikopterler de havada, acaba bir şey olur mu diye. Ya korkan adam ülkeyi mi yönetir? Niye korkuyorsun kardeşim. Neden korkuyorsun ayrıca? Çık git bir kahvede otur kardeşim, bir vatandaşla sohbet et.
“Öyle Casus Değil, Vatan Hainidir”
Devleti yöneten aldatılırsa ne olur? Devletin kozmik odasını terör örgütüne teslim eder. Devletin kozmik odası yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün sırlarını bir terör örgütüne teslim eden, vatan hainidir. Öyle casus değil, vatan hainidir. Soruyorum, sen Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sırlarını, kozmik odayı, terör örgütüne açtın. Bunun hesabını verdin mi? Vermedin. Verecek misin? Vereceksin kardeşim, bunun hesabını vereceksin.
Her seferinde aldatıldık diyor. Kandırıldık diyor. İhanet farklı bir şeydir. İhanette aldatma ve kandırma yoktur. İhanette doğrudan siz tasarlıyorsunuz, planlıyorsunuz, ihanet budur.
“Hainler Devleti Yönetemez”
İhaneti yapan kişiye hain denir. Sayın Erdoğan bir açıklama yapıyor, İstanbul’la ilgili yapıyor, ‘Biz bu şehrin kıymetini bilmedik. Bu şehre ihanet ettik’, 'Şehrin hainiyim ben' diyor. ‘Hala da ihanet ediyoruz’ diyor. ‘Ben de bundan sorumluyum’ diyor. Hainler devleti yönetemez. İstanbul’un silueti, Sultanahmet Camii’ni görüyor musunuz, doğru dürüst göremiyorsun, arkada kuleler var. Bu aynı zamanda tarihe ihanettir. Şu kuleler ihanet kuleleri.
“İhanet Ettiysen Hain Kim, Sensin Kardeşim”
Şimdi diyor ki ihanet ettik diyor. Hain kim? İhanet ettiysen hain kim? Sensin kardeşim, başka kim olabilir!
“Kendini Hain İlan Ettiysen O Koltuktan Kalkacaksın”
Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’a ihanet edenler, şimdi devletin belli makamlarında oturuyorlar. Kalkmışlar 'ihanet ettik, hala da devam ediyoruz' diyor. Yani 'hainliğe hala devam ediyoruz' diyor. O koltuktan kalkacaksın kardeşim. Kendini hain ilan ettiysen, o koltuktan kalkacaksın. Hain birisi o koltukta oturamaz. Bu ülkeye ihanet eden o koltukta oturamaz. Bunların yatacak yeri yok. Bunlar sadece ve sadece doların yeşilini seviyor. Erdoğan itiraf ediyor, ihanetini itiraf ediyor, itiraf ettiği için teşekkür ederiz.
“Demirden Korkan Trene Binmez”
Efendim CHP’li belediyelerin de üzerine gidecekmişiz diye bir açıklamalar. Gidin kardeşim. Gidin… Yani demirden korkan trene binmez. Bizim belediye başkanları namuslu adamlardır. Git bak bakalım bizim belediyelere. En büyük kent ormanını git bak bakalım kim yapmış? Yolun düşerse Aydın’a git, İzmir’e git, Tekirdağ’a git. Yolun düşerse Bakırköy’e git. Bizim belediyeler yeşili seviyorlar, ağacın yeşilini, doların yeşilini değil. Bizim belediyelerimizin olduğu yerler de suç oranı en düşük olan yerlerdir.
"Bizi Korkutmaya Çalışıyorlar"
Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Hiç korkmayız. Hiç endişemiz de yok zaten bizim. Kendi kabahatini örtmek için bizden belediye başkanı alacaksın, içeri atacaksın. E bunu zamanında FETÖ denemişti zaten. 400 küsur yılla yargılanan belediye başkanlarımızı da çok iyi biliyoruz. Bak yolun düşerse Eskişehir’e git. Eskiden Bursa’ya yeşil Bursa denirdi, şimdi Bursa beton Bursa. Eskişehir, Ankara ile Bursa arasında çöldeki vaha gibi yemyeşil.
3 Haziran 2014’te şunları söylüyor. ‘Demokrasi sandıktan geçer’. Yani sandığı savunuyor. Yüzde 49.5 oy alan Başbakan’ı görevden aldı. Milli iradeyi açıkça 'tanımıyorum' dedi. ‘Milli irade benim’ diyor. Sonra seçimle gelen belediye başkanlarını istifaya zorluyor, şantajla. Bak diyor, 'istifa ettin etmedin süre veriyorum, istifa ettiysen mesele yok, istifa etmezsen seni hapse atarım' diyor. Tercihini yap diyor. ‘Efendim biraz süre’, ‘süre müre yok’ diyor. 'İstifa edeceksin' diyor.
“Böyle Bir Adam Türkiye Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanlığı Makamını İşgal Edemez”
Milleti bir tarafa atıp kendini millet yerine koyarsan orada demokrasi olmaz, orada düşünce özgürlüğü olmaz, adalet olmaz. Bir kişi her şeye egemen olur. O nedenle suçluyorsun, tehdit ediyorsun, şantaj ve istifaya zorluyorsun. Bunun adı kirli pazarlıktır. Kirli pazarlık. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden adam, kirli pazarlığın ana aktörüdür. Böyle bir adam Türkiye Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanlığı makamını işgal edemez. İşgal altında. Milli irade temsil edilmiyor. Namus ve şeref kavramını yüreğinde, ruhunda taşımayan insanların o koltukta oturmaya hakları yoktur.
“Baskıyla, Şantajla, Tehditle Devlet Yönetilir Mi”
Tek adam rejimi kaos rejimidir. Kaos yaratır. Baskıyla, şantajla, tehditle devlet yönetilir mi? Ben bunları söylediğim zaman ‘siz falan belediye başkanını mı koruyorsunuz’ hayır, biz demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasiyi koruyoruz.
“Türkiye bir sorunlar yumağı halinde. Ama hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, sözüm söz, bütün bu sorunlardan Türkiye’yi arındıracağım. 15 yıldır övündükleri şey yeni hapishaneler yapıyorlar, sözüm söz, hapishane değil fabrikalar yapacağım.
Taşeron İşçiler
Taşeronların haklarını, taşeron işçilerin haklarını sonuna kadar savunmak... Bir sendikalı işçi, bir kadrolu işçi aynı haklara sahip olacak, taşeron işçi de.
Enis Berberoğlu
Aylardır Enis Berberoğlu hapiste, milletvekilimiz hapiste. Enis Berberoğlu içeride boş durmadı, güzel bir kitap yazdı. Biz Adalet Yürüyüşü yaparken Enis Berberoğlu bu kitabı yazıyordu. Bu kitabın bütün gelirlerini gazetecilik stajı yapan öğrencilere verecek. Bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz. Eğer bir ülkede gazeteci hapisteyse o ülkede demokrasi yoktur.
“Bu Kayserililere Yapılan En Büyük Hakarettir”
Bazı belediyeler kitap fuarı düzenler. Kayseri Büyükşehir Belediyesi de bir kitap fuarı düzenlemiş. İhsan Eliaçık… Saygıdeğer bir isim, inancına bağlı, bu konuda onlarca kitabı, araştırması var. Düşünce özgürlüğünü savunur. Fuara gider, imza gününe katılmak ister ama fuarı düzenleyen belediye İhsan Eliaçık’ın oraya gelip kitaplarını imzalamasını ve konuşmasını yasaklar. Bu Kayserililere yapılan en büyük hakarettir. İhsan Eliaçık 28 Şubat sürecinde tutuklanıp, hapse atılan bir kişidir. Yani mağdur olan birisidir, 28 Şubat sürecinde. Bunlar bizde demokrasi olmadığını, tek adam rejiminin olduğunu, büyük bir ihtimalle de tek adam telefon etmiştir 'bunları içeri sokmayın' diye. Belediye de ne yapsın beni de istifaya zorlarlar diye o da gereğini yapmış, öyle anlaşılıyor.
“8 İşçinin Kanı Onun Boynundadır”
Bir acı olay yaşandı. Şırnak’ta bir kömür madeninde yaşanan bir felaket dolayısıyla 8 işçimiz hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra hemen açıklama yapıldı, efendim bu maden ocağı kaçak çalıştırılıyor diye. Oysa kaçak değildi. Bir bakan yalan söyler mi? Dokularına işlemiş. O bakanı, yalan söyleyen bakanın görevini bırakması lazım. 8 işçinin kanı onun boynundadır.
OHAL
Yine OHAL uzatıldı. İki tane 15 Temmuz var. Bir halkın 15 Temmuz’u, iki sarayın 15 Temmuz’u. 15 Temmuz’u fırsat bilip OHAL ilanıyla bir sivil darbe ortamı hazırlayan sarayın 15 Temmuz’u var. Biz sarayın 15 Temmuz’una karşıyız. Adil Öksüz olayı bir muammadır. O kullandığı cihazı hangi kurum ithal etmiştir? FETÖ soruşturmasını yapan savcılar da görevden alındı, dürüst ve namuslu savcılar. 1 milyonu aşkın aileyi mağdur ettiler. Öğrencilerin ne günahı var, erlerin erbaşların ne günahı var? Dayısı olanlar, parası olanlar, siyasi arkası olanlar, onlar dışarıda. İster Bylock kullan, ister kullanma, hele bir de kayınpederin de çok iyiyse damat olarak zaten keyfin keyif.
“Parlamento Çalışıyor Ama Göstermelik Çalışıyor”
20 Temmuz darbesinden sonra öyle bir iklim yarattılar ki, korku iklimi, hakimler bile korkularından adalet dağıtamaz noktaya geldiler. Buradan bütün namuslu hakimlere ve savcılara seslenmek istiyorum. Yani iradesini saraya ipotek etmemiş hakimlere ve savcılara seslenmek istiyorum. Siz adaleti dağıttığınız sürece tarihte yerinizi alacaksınız. Namuslu hakim ve savcılara düşen görev, ağır bir görevdir. Parlamento işlevsiz bırakıldı. Kanun hükmünde kararname ile her şeyi yapıyorlar. İstediklerini yapıyorlar. Dolayısıyla parlamento çalışıyor ama göstermelik çalışıyor.”