İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısına, “sizlere evimizden İYİ Parti Genel Merkezi’nden sesleniyoruz” diyerek başladı.
Merkez Bankası’nın para politikası kararlarını eleştiren Özlale, Merkez Bankası’nın politika faizini artırmasıyla Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek ikinci politika faizine sahip ülke konumuna geldiğini belirterek şunları söyledi:
“Biz TCMB Başkanı Ağbal’ın fiyat istikrarına yaptığı vurguyu önemli buluyoruz. Enflasyonla mücadele partimiz için de bir önceliktir. Çok temel bir sebebi var, dar gelirli vatandaşımızın alım gücünü daha da azaltan, gelir dağılımını bozan, yatırımları törpüleyen bir olgu enflasyon. Biz Sayın Ağbal’ın enflasyonla mücadele konusundaki kararlı tutumunu benimsiyoruz.
Sayın Ağbal’a bir önerimiz bir de sorumuz var. Önerimiz para politikası kurulu üyeleri, yaklaşık bir, bir buçuk ay önce gece ile gündüz kadar farklı politika kararlarına aynı rahatlıkla imzasını atan üyeler. Bu üyelerin ya yetkinlikleri ile ilgili ya da iradeleri ile ilgili problemleri var. Bizim Sayın Ağbal’a önerimiz, bu para politikası kurulu üyelerinin durumunu gözden geçirmesi.
Ağbal Cevaplasın; Merkez Bankası Taşındı Mı Taşınmadı Mı?
Bir de sorumuz var, o da Merkez Bankası organizasyonu ile ilgili. Çok basit bir soru Merkez Bankası taşındı mı taşınmadı mı? Gördüğümüz kadarıyla Merkez Bankası’nın çok kritik birimlerinde çalışan uzmanlarımız İstanbul Ümraniye’de kiralanmış bir binada çalışıyorlar. Başkan ve Genel Müdürler Ankara’dalar fakat sık sık Ankara İstanbul arası mekik dokumak zorundalar. Bizim sorumuz şu; Merkez Bankası gibi Türkiye’nin ekonomi politikasına yön veren bir kurumun hem Ankara’da hem İstanbul’da ofisinin bulunması, buradaki kritik uzmanların Ankara İstanbul arasında seyahat etmesi organizasyon açısından doğru mudur değil midir Sayın Ağbal’dan bu soruyu cevaplamasını bekliyoruz.
İYİ Parti olarak enflasyonla mücadeleyi doğru bulsak da faizleri artırarak enflasyonla mücadelenin çok gececi ve maliyeti yüksek sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz. Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı ekonomi reformunda da verimlilik artışıyla ilgili bir bilgi yok. Biz gerçekten enflasyonla mücadele etmek istiyorsak verimlilik odaklı, istikrar odaklı bir ekonomi modeline geçmeliyiz. Merkez Bankası’nın bu kararları üretim maliyetlerini de düşürmüyor. Biliyoruz ki, enflasyonla mücadelede kalıcı olarak başarı sağlamak istiyorsanız üretim maliyetlerini de düşürmeniz gerekiyor.
2021’e Daralan Bir Ekonomi Ve Daha Da Artan İstihdam Problemiyle Gireceğiz.
Enflasyonu aşağı çekmek için karşı karşıya kaldığımız üretim maliyetlerinin, üretim kaybının, istihdam kaybının sebebi de geçmişte uygulanan kötü ekonomi politikalarıdır. Bu yüksek faizin sebebini geçmişte uygulanana politikaların getirdiği itibar kaybı olarak görebiliriz. Ekonomi reformunda gördüğümüz tek şey Merkez Bankası’nın faiz artımı. Bunun adına sıkı para politikası denir bunun sonuçları da olumsuz olabilir. Üç dört ay içerisinde belki enflasyon düşecek fakat maliyeti işsizlik ve çok yüksek üretim kayıpları olacaktır. 2021’e daralan bir ekonomi ve daha da artan bir istihdam problemiyle gireceğiz.
Bugün itibaren reel faizler pozitife geçti, önümüzdeki günlerde enflasyon düştüğünde yabancı yatırımcı kur farkından dolayı doları Türk Lirasına çevirip buradaki Türk Lirasındaki araçlar üzerinde değerlendirdiğinde hem reel faizden hem de kur farkından ötürü başka hiçbir ülkede elde edemeyeceği gelirler elde edecek. Bunun maliyeti devletimiz üzerinde olacak. 2021 bütçesinde 180 milyar liralık faiz harcaması var, böyle giderse bu faiz harcamasını da rahatlıkla önümüzdeki dönemlerde aşacağız. Özel sektörden yatırım yapmasını bekliyoruz, böyle bir ortamda yatırım yapmalarını bekleyemeyiz.
Bizim Anladığımız Ekonomi Reformu
İYİ Parti olarak ekonomi reformundan ne anlıyoruz? İlk olarak biz enflasyonu nasıl düşürürüz? Verimlilik artışlarıyla düşürürüz, üretim maliyetlerini aşağı çekerek düşürürüz, çok etkin bir tarım reformu ile düşürürüz. İktidar partisinin enflasyonu düşürmekten anladığı sadece sıkı para politikasıyken, bizim anladığımız verimlilik artışlarını sağlayacak bir büyüme modelidir, üretim maliyetlerini aşağı çekecek, tarım reformunu gerçekleştirecek bir büyüme modelidir.
Bizim anladığımız ekonomi reformu, doğrudan yabancı yatırımları uzun süreliğine gelecek portföy yatırımlarını bu ülkeye çekecek olan yatırım iklimini yaratmaktır. Hukukun üstünlüğünü tesis ederek, hem yerli hem yabancı yatırımcının kafasındaki belirsizleri yok ederek iyi bir yatırım iklimi sağlamaktır.
Bizim ekonomi reformundan anladığımız yatarım ikliminin iyileştirilmesidir. İktidar partisinin ekonomi reformundan anladığı ise yüksek reel faizlerle küresel finansal sermayeyi ülkeye çekmektir.
Bizim ekonomi reformundan anladığımız Merkez Bankası’nın gerçekten bağımsız olmasıdır. Para Politikası üyelerinin bağımsız olarak karar alabilecekleri yetkin karar alan bir kurum olmasıdır.
Bizim ekonomi reformundan anladığımız Enflasyonu düşürürken toplumsal mutabakat çerçevesinde gerekli bütün politika araçlarını aynı anda kullanabilecek çeviklikte bir anlayıştır.”