Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İnsani, siyasi ve askerî varlığımızla Filistin tarafının garantörlerinden biri olmaya hazırız. Bu konuda hüsnüniyet ve irade sahibi ülkeleri bir an önce bu teklifimizi değerlendirmeye, somut adım atmaya, barışa giden kapıları aralamaya davet ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, bir yandan istihdamı ve üretimi artırarak ülkeyi sürekli büyütürken, diğer yandan enflasyonla da çok yönlü bir mücadele içinde olduklarını söyledi.
“Hiç şüphesiz, ekonomide atılan adımların ve elde edilen neticelerin insanların günlük hayatına yansımalarını görmek biraz vakit alıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletimiz şundan emin olsun ki, Türkiye, ne büyümesinden taviz verir ne enflasyona teslim olur ne de dar gelirliler başta olmak üzere vatandaşlarının mağduriyetine göz yumar. Allah’ın izniyle, bunların hepsinin üstesinden gelecek, ülkemizi büyütürken milletimizin refahını da yükseltecek programa, birikime ve iradeye sahibiz” şeklinde konuştu.
“FİLİSTİN HALKININ YEKVÜCUT OLARAK HAREKET ETMESİ ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak İslam ülkeleriyle iş birliği içinde hareket etmenin, Filistin halkının ve Gazzeli masumların haklarını korumak için en tesirli yöntem olduğuna inandıklarını dile getirdi.
“Bu savaşın kalıcı barışa giden yolu açması için Türkiye sorumluluk almaktan asla kaçınmayacaktır” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Teklif ettiğimiz garantörlük müessesesini, hâlihazırda meseleye en azından kısa ve orta vadede gerçekçi çözüm getirmeye yönelik en somut, en tutarlı, en etkili yöntem olarak görüyoruz. İnsani, siyasi ve askerî varlığımızla Filistin tarafının garantörlerinden biri olmaya hazırız. Bu konuda hüsnüniyet ve irade sahibi ülkeleri bir an önce bu teklifimizi değerlendirmeye, somut adım atmaya, barışa giden kapıları aralamaya davet ediyoruz.”
Adil bir barışın kaybedeni olmayacağı tespitine gönülden inanan bir ülke olarak, bölgede etkili tüm aktörlerin yer alacağı bir ‘Uluslararası Filistin-İsrail Barış Konferansı’ düzenlenmesini önerdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konferans, son 30 yılda yapılan, Madrid’ten Oslo’ya, Şarm el-Şeyh’ten Annapolis’e kadar nice benzer toplantının akamete uğrayan akıbetinden alınan dersler ışığında gerçekleştirilmelidir” dedi.
Garantörlük tekliflerinin başta olmak üzere, daha güçlü, bağlayıcı ve uygulamaya dönük kararlar ışığında atılacak bu tür adımlara, her iki tarafın da ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette sorunun asıl çözümü, 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, fiziki bütünlüğe sahip, tüm dünya tarafından tanınan bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasından geçiyor. Bunun için öncelikle Filistin halkının kendi içinde birliğini ve beraberliğini sağlayarak, yekvücut olarak hareket etmesi şarttır. Filistin halkının göstereceği bu iradeyi tamamlayacak olan, Arap dünyasının bu devletin yaşaması için gereken maddi ve manevi desteği vermesidir.”
İslam ülkelerinin yanı sıra, aklını ve vicdanını hakikatlere kapatmamış tüm devletlerin arkasında duracağı böyle bir gelişme, İsrail’e de aradığı istikrarı ve huzuru sağlayacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi takdirde bölgede, her saldırıyla, her katliamla, her yıkımla artacak olan radikalleşmenin sonuçlarının nereye varacağını kestirmek mümkün değildir” ifadesini kullandı.