Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 154. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hukuk devleti ilkesi, demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır. Geçmişte, hukuka aykırı pek çok tarize, tacize, cezaya muhatap olmuş bir siyasetçi olarak, ülke yönetimine geldiğim günden beri Türkiye’nin hukuk devleti niteliğini güçlendirmenin mücadelesini veriyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 154. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’ne katılarak, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin en köklü kurumlarından olan Danıştay'ın 154. kuruluş yıl dönümünü tebrik etti.
İdari Yargı Günü'nde, Şûrayı Devlet'ten bugüne Danıştay'da görev yapan tüm hâkimleri ve personeli şükranla anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetimin yargı yoluyla denetlenmesi görevini üstlenen Danıştay'ın, devletle vatandaş arasındaki ihtilafların hukuk marifetiyle çözümünü sağladığını söyledi.
“YAPTIĞIMIZ REFORMLARLA GENİŞ BİR ALANDA HUKUK DEVLETİNİ TAHKİM ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay'ın ifa ettiği bu kritik vazifenin hukuk devleti ilkesinin gerçek manada ve tüm unsurlarıyla hayata geçmesi anlamına geldiğini belirtti.
Verdiği kararlarla alt derece mahkemelerine yol gösteren Danıştay'ın, her kademede hukukun, anayasaya ve yasalara uygun şekilde işlemesini temin ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimizin 16 Nisan 2017'deki halkoylamasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçişi onayladığı anayasa değişikliğinde, yargının bağımsızlığı ilkesi, tarafsızlığıyla tahkim edilmişti. Böylece millet adına karar vererek hakemlik görevini üstlenen yargı, güçler ayrılığında hak ettiği yeri tam manasıyla almış oldu. Elbet bu noktaya bir anda ve durduk yere gelinmemiştir. Cumhuriyet tarihi, maalesef yargının darbeciler ve vesayet güçleri lehine taraf olduğu Yassıada yargılamalarından 28 Şubat brifinglerine kadar pek çok kötü örneklerle doludur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet adına karar veren yargı kurumunun, her kademesiyle bu onurlu sorumluluğu özellikle kendine yakışır konumda olması için gayret gösterdiklerini vurguladı.
“MENFAAT HESAPLARININ ALETİ OLAN BİR YARGI MİLLET ADINA KARAR VEREMEZ”
Dünyanın her yerinde siyasetin, tabiatı icabı etki alanını genişletmek istediğini, bunun için sürekli sınırları zorladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasetin etki alanını genişletme çabalarına yargı alanı da dâhildir. Hatta en başlarda gelir. Sanmayın ki bu sorun, Türkiye'ye mahsustur. Amerika'sından Avrupa'sına her yerde aynı çekişme yaşanmıştır, hâlen de yaşanmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin ve vatandaşların çeşitli meselelerini takip ederken, hukuk adına dünyanın nerelerinde ne yüz kızartıcı, utanç verici durumlarla karşılaştıklarını bildiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu ülkede hiçbir savcının, hiçbir hâkimin, hiçbir yargı mensubunun hukukla bağdaşmayan herhangi bir yaklaşımla karşıma gelmesini, taleplerimi hukuk dışında bir süzgeçte değerlendirmesini doğrusu istemem. Ama aynı zamanda yargı mensuplarının bu hukukçu duruşunu bilaistisna herkesin karşısında ve her şartta sergilemesini de beklerim. Darbelere kılıf uyduran, vesayete koltuk değnekliği yapan gizli, açık hukuk dışı örgütlerin arka bahçesi hâline dönüşen, menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı, millet adına karar veremez.
Daha yakın tarihte FETÖ ihanet çetesinin yargı içindeki dehşet verici yapılanmasına hep birlikte şahit olduk. FETÖ belasının ülkenin başına bu derece musallat olmasında yargıya çöreklenen yapının, örgütün emniyet ve ordu içindeki mensuplarıyla birlikte çok önemli misyon üstlendiğini biliyoruz. Hamdolsun ülkesine, milletine, adalete bağlı savcılar ve hâkimler kendi işlerinden başlayarak Türkiye'nin FETÖ tehdidinden hukuk yoluyla kurtulmasına da öncülük ettiler. Bu tarihî mücadelede görev alan tüm yargı mensuplarına bir kez daha şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Hâlen süren davalarda da bu hassasiyetlerin en üst seviyede gözetildiğine inanıyorum.
Anayasaya derç edilmesini sağladığımız yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesiyle inşallah artık böyle tehditlerle karşılaşmayacağımızı ümit ediyorum. Yargı mensupları olarak sizlerin hukuk devleti ilkesi çerçevesinde verdiğiniz ve vereceğiniz her mücadelenizde yanınızda yer alacağımızdan şüpheniz olmasın."
Hukuk devleti ilkesinin, demokrasinin olmazsa olmaz şartı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte hukuka aykırı pek çok tarize, tacize, cezaya muhatap olmuş bir siyasetçi olarak ülke yönetimine geldiğim günden beri Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini güçlendirmenin mücadelesini veriyorum" sözlerini sarf etti.
“MİLLETİMİZİ DARBE MAHSULÜ MEVCUT ANAYASADAN KURTARMA İRADEMİZ BAKİDİR”
Yaptıkları reformlarla anayasadan yasalara, idari uygulamalardan uluslararası sözleşmelere kadar geniş bir alanda hukuk devletini tahkim ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında Türkiye'yi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduklarını belirtti.
Hatta bunun için Meclis'te tüm partilerin eşit üye katılımıyla bir komisyon kurulmasına öncülük ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: "Maalesef bu teşebbüsümüz, muhalefet partilerinin süreci tıkayan, uzlaşmaz tavrı sebebiyle akamete uğradı. Geçtiğimiz yıl yeni bir anayasa için tekrar harekete geçtik. Kendi hazırlıklarımızı yürütürken muhalefet cenahından da ortaya en azından bir metin teklifi koymasını bekledik. Aradan geçen bunca zamana rağmen önümüze, üzerinde konuşabileceğimiz herhangi bir metin gelmedi. Biz de kendi hazırlığımızı beklemeye almak mecburiyetinde kaldık. Ancak milletimizi, ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtarma irademiz bakidir. İmkân bulduğumuzda, ülkemizi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir Anayasaya mutlaka kavuşturacağız."
Bu süreçte Anayasada pek çok değişiklikler de yapıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'nın 134 hükmünün geçen 20 yıl boyunca değiştiğini dile getirdi.
“TEMEL KANUNLARI DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK ALANLARINI GENİŞLETECEK ŞEKİLDE YENİLEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların bir kısmının uluslararası sözleşmelere uyum amaçlı iken bir kısmının da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve daha sonrasında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçiş gibi oldukça kapsamlı değişiklikler olduğunu hatırlattı.
Sadece anayasayla sınırlı kalmadıklarını, ülkedeki temel kanunların neredeyse tamamını hem çağın gereklerine uygun hâle getirecek hem de demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletecek şekilde yenilediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: "Ayrıcalıklı usule sahip devlet güvenlik mahkemelerini ve özel yetkili savcılık uygulamalarını bildiğiniz gibi kaldırdık. Yargıda ikiliğe yol açan askerî mahkemeleri ve üst derece organlarını lağvederek sistemin bütünlüğünü sağladık. İlk derece mahkemeleriyle yüksek mahkemeler arasına istinafı koyarak hem dosya yükünü azalttık hem de kararların daha hızlı ve sağlıklı çıkmasını temin ettik. Bilgi edinme hakkıyla, Kişisel Verileri Koruma Kurumuyla, İnsan Hakları Eşitlik Kurumuyla, Kamu Denetçiliğiyle vatandaşlarımızın devlet karşısında haklarını daha güçlü şekilde savunabilmesini sağlayacak mekanizmaları da oluşturduk. Kamu görevlilerine verilen cezaların tamamına yargı yolunu açtık. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, şehit yakınları, gaziler gibi bütün bu kesimlere yönelik pozitif ayrımcılık yapılmasını kural hâline getirdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında önemli bir imkân olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sistemini kurduklarını anımsattı.
Anayasa ve kanunun değişmesinin ne Türkiye'ye mahsus olduğuna ne de olumsuz karşılanması gereken bir durum olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Hayatın akışı içinde ihtiyaç duyulan her konuda ve her vakit bu tür değişikliklerin yapılması gayet tabiidir. Önemli olan bu sürecin millî iradenin üstünlüğü esasına göre, demokrasinin kuralları çerçevesinde usulünce ve toplum tarafından benimsenerek yürütülmesidir. İşte bunun için geçtiğimiz yıl açıkladığımız yeni anayasa hazırlığımızı Meclis'te gereken çoğunluğu sağlasa bile halkoyuna sunacağımızı ifade etmiştik. Yeni kanunlar çıkartılması ve mevcut kanunların değiştirilmesi Meclis'in asli yasama görevidir. Yargı kurumlarımız da kararları ve içtihatlarıyla kanunların ve diğer mevzuatın güncellenmesine katkıda bulunmaktadır."
“MECLİSİMİZLE VE MİLLET ADINA KARAR VEREN YARGIMIZLA ÜLKEMİZİ HER ALANDA DAHA İLERİYE GÖTÜRMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanunların doğruluğu kadar kanun uygulayıcıların niteliğinin de adaletin tecellisinde hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Bu anlayışla yargı teşkilatının insan gücü kalitesini ve donanımını artırmak için bilindiği üzere hâkim ve savcı yardımcılığı sistemini getirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Yargının tüm kademelerinde toplamda 3 yıl süreyle yardımcı sıfatıyla görev yapacak hâkim ve savcılarımız böylece sisteme bütünüyle hâkim olacaktır. Bir anlamda ahilik geleneğimizin temelini oluşturan usta-çırak sistemini yargıya da taşıyoruz. Bu yeni sistemi çok yakında fiilen başlatıyoruz. İnşallah, önümüzdeki dönemde devletin başı ve yürütmenin temsilcisi olan Cumhurbaşkanı ile millî iradenin temsilcisi Meclisimizle ve millet adına karar veren yargımızla ülkemizi her alanda daha ileriye götürmeyi sürdüreceğiz. Danıştayımızın da bu çerçevede üstlendiği hayati fonksiyonla Türkiye'nin demokratikleşmesine, büyümesine, gelişmesine katkıda bulunmaya devam edeceğine inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdari Yargı Günü ve Danıştay'ın 154. kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek, katılımcılara sevgi ve saygılarını sundu.