HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 10 maddede açıkladığı, Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planını, “Ekonomik iyileştirmelerden söz ediliyor. Vergi borçları filan geciktirilecek. Siz orada insanların evini, iş yerini yakmışsınız. Yani hala, ‘biz borcumuzdan vazgeçmiyoruz, biz sadece geciktireceğiz’ diyor. Oradaki insanların hayatına kast etmişsiniz. Hala kalkıp ekonomik iyileştirmelerden söz ediyor. Oradaki bölge halkının ekonomiye, istihdama değil yaşamaya ihtiyacı var” ifadeleriyle değerlendirdi.
HDP’li Aslan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Hasankeyf’in sular altında kalmasına neden olacak yasaya ilişkin tepki gösterdi. Hasankeyf’te bir çok din, dil ve medeniyetin yaşadığını kaydeden Aslan, hala Araplar ve Kürtlerin orada yaşadığını belirtti. Hasankeyf’in çok dilli ve çok dili bir coğrafya olması nedeniyle Türkiye’de konuşulan dillerle de gazetecileri selamlamak istediğini kaydeden Aslan, Romanca, Lazca, Ermenice, Çerkezce, Süryanice dilleri ile selamlarını iletti.
-“HÜKÜMET YAPACAKSA REFERANDUMA GİTMELİYDİ”-
Şu anda Hasankeyf’in sular altında kalmasının anayasa aykırı bir şekilde kanunlaştığını belirten Aslan, “Tarihi antik kentin sular altında bırakılması kanunun Meclis’e gelmesi bile anayasaya aykırıdır. Meclis’e geldikten sonra onaylanması, oylamaya sunulması hepsi anayasa aykırıdır. Bakalım Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne bu kanun maddesi gittiği zaman anayasaya alenen aykırı olan bu kanun onaylanacak mı? Bu da anayasaya, yasalara uyma açısından bir sınavı olacaktır Sayın Cumhurbaşkanı’nın” ifadelerini kullandı.
Basın toplantısında bazı fotoğrafları gösteren Aslan, oradaki tarihi eserlerin taşınmasının çok maliyetli olacağını ve Hasankeyf’in değil Hasankeyf’teki halkın taşınacağını belirtti.
Hasankeyf’in sular altında kalması halinde, Hasankeyf’in kurtarılması için 10-20 yıl sonra çaba harcanacağını kaydeden Aslan, “Diyecekler ki, burada bir antik kent vardı, biz onu kurtarmak için Meclis’ten yasa geçirmeye çalışacaklar. Avrupa’da bunun örneklerini görüyoruz. Mantıklı olan bu hataya düşmez, düşememelidir. Hasankeyf’in o enerjisinin yerini tutabilecek başka bir enerji var mıdır? Vardır, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi birçok alternatif enerji temin etme yolları vardır. Hasankeyf’in etrafındaki o yüksek dağlara güneş panelleri konabilir. Rüzgar enerjisini elde etmek için ilgili makinalar konabilir” diye konuştu.
Bu projeye karşı sürekli eylemler yapıldığını kaydeden Aslan, “İlla hükümet yapacak idiyse referanduma gitmeliydi. Birinci dereceden etkilenecek Hasankeyf halkına sorulmalıydı. Hasankeyf halkından hiç kimse bu projeye sıcak bakmamaktadır, reddetmektedir” ifadelerini kullandı.
-“İŞTE BU STATÜKOCU DEVLET ANLAYIŞI”-
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aslan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bugün Mardin’de açıkladığı 10 maddelik Terörle Mücadele Eylem Planını değerlendirdi.
Konu başlıklarına baktığını ve Davutoğlu’nun “ilk elden halkı bilgilendirmeye gidiyorum” dediğini kaydeden Aslan, “İşte bu statükocu devlet anlayışıdır. Bilgilendirmeye değil, bilgilenmeye gitmesi gerekiyordu. Zaten oradaki hak buradaki süreci yaşıyor, sadece bugün yaşamıyor, on yıllardır, yüz yıllardır yaşıyor. Keşke halkın hissiyatını orada dinleseydi, o yanlış bilgilerini tahsih etseydi. İzledim, sivillerin hayatını kaybetmesiyle ilgili bir şey sarf etmedi. Ölen sivillere Allah’tan rahmet dilemedi. Sanki Allah’ın rahmeti de onların cebinde, sanki onlar taksim ediyor” dedi.
Bölgedeki insanların anlamsız bir iktidar için cepheye sürüldüğünü, hayatını kaybettiğini belirten Aslan, “Ekonomik bilemem ne iyileştirmelerden söz ediyor. Vergi borçları filan geciktirilecek. Siz orada insanların evini, iş yerini yakmışsınız. Yani hala, ‘biz borcumuzdan vazgeçmiyoruz, biz sadece geciktireceğiz’ diyor. Oradaki insanların hayatını kast etmişsiniz. Hala kalkıp ekonomik iyileştirmelerden söz ediyor. Oradaki bölge halkının ekonomiye, istihdama değil yaşamaya ihtiyacı var” diye konuştu.
-“ONLARI HİÇ GÖRMEZDEN GELDİ”-
Davutoğlu’nun OHAL’i kaldırdıkları yönündeki açıklamasını da eleştiren Aslan, “OHAL’i biz mumla arıyoruz. Şu anki durum 10 bin tane OHAL’i aratacak bir durum.12 Eylül darbesini eleştiriyor. Şuanda orada yaşanan durum 12 Eylül darbesine rahmet okutacak bir durumdur” ifadelerini kullandı.
“Çok süslü püslü sözler kullanıyorlar ama gerçekten boş” diye Aslan, Davutoğlu’nun Feqiye Teyran, Ahmed-i Hani Molla Ahmed-i Ceziri’den söz ettiklerini anımsattı. Molla Ahmed-i Ceziri’nin Cizreli olduğunu kaydeden Aslan, “Şimdi burada olsa Cizre’ye giremeyecekti. Girdiği an vurulacaktı. İlk önce, alimlerin, o bilge insanların ruhuna saygının bir ifadesi olarak o ilçelerdeki sokağa çıkma yasağını kaldırın, ölümleri durdurun. İnsanların ve bizim beklediğimiz neydi? Barışa yönelik, akan kanın durmasına yönelik açıklamalar yapacaktı. Ama hayır onları hiç görmezden gelerek, geçmişte yaptıkları çözüm sürecinden söz etti. Bugünü anlatın, geçmişi biliyoruz. Ama bugün farklı bir noktaya gelinmiş durumda. 6 ay öncesi ne ise şuan tam tersi durum söz konusudur” dedi.
-“GÜZEL SÖYLEMLER VAR AMA EYLEMLER ÇOK FARKLI”-
Başbakan Davutoğlu’nun, “Çözüm İmralı’da değil Ankara’da” sözlerini değerlendiren Aslan, “Çözüm orada burada demenin de aslında bir çözümsüzlük olduğunu biliyoruz. Sonuçta etkili aktörler var. Partiler, STK’lar var. ‘ben şununla görüşürüm bununla görüşmem.’ Çözüm, barış ve müzakere ortamına aykırıdır diye düşün düşüyorum. Hiçbir taraf ön şart sunmamalı. Diyalogda, müzakerede, fikir alışverişinde onlar esas alınmalıdır” diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu’nun yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle ilgili sözlerini de değerlendiren Aslan, “Yerel yönetimler kesinlikle güçlendirilmeli ama gördüğümüz durumu söylüyorum, ona dönük açıklamalar farklıydı daha önce. Büyükşehir belediyelerinin yetkileri sınırlandırılacak yani özlü süslü, güzel söylemler var ama eylemler çok farklı” değerlendirmesinde bulundu.