CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, nüfusunun yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan Türkiye’de olası bir depremde onbinlerce insanın hayatını kaybedebileceği, yüzbinlerce ailenin barınma sorunuyla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.
Mecliste görüşülen torba yasa kapsamında gündeme gelen depremle ilgili CHP grubu adına konuşan Dr. Şevkin, her deprem sonrasında sürekli istisnalar getiren kanunlarla çözüm üretilemeyeceğini, köklü yapısal değişikliklerle olası afet durumlarında meydana gelecek mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini ifade etti.
“RANTSAL DÖNÜŞÜME SON VERİN!”
Deprem kuşağındaki Türkiye’de istenmese de büyük depremler yaşanacağının altını çizen Dr. Şevkin, “En iyimser senaryoda bile on binlerce insanımız hayatını kaybedebilir yüz binlerce insanımız barınma sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Geçici çözümler üretmek yerine asgari zararın yaşanacağı kanunlar hayata geçmelidir. İmar affı ve kentsel dönüşüm adı altında rantsal dönüşüme son verilmelidir” dedi.
Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde ‘fay yasası’ çıkarılarak fay zonu üzerinde yapı üretilmesinin yasaklandığını dile getiren Dr. Şevkin, “Yerbilimcilerin belirleyeceği fay zonları üzerinde yapılaşma varsa buradan taşınmalı ve tıpkı sit alanlarında olduğu gibi belirlenen fay zonu üzerine yapılaşma yasağı getirilmelidir. Fay hattında yapılaşma yasağına dair verdiğimiz kanun teklifi bir an önce hayata geçirilmelidir” diye konuştu.
“1999 DEPREMİNDEN SONRA NE YAPILDI?”
1999’da büyük can ve mal kaybına neden olan Marmara depreminin üzerinden tam 21 yıl geçtiğini, 21 yılın 18 yılında AKP iktidarlarının imzasının olduğunu ifade eden Dr. Şevkin, “Peki 18 yılda depreme karşı etkili önlem olarak ne yaptılar?” diye sordu.
Hükümetin önlem almak yerine sanal gündemlerle uğraştığını, Bingöl-Karlıovason depremlerin bölgedeki sismik aktivitenin dikkatli bir şekilde takip edilmesinin gerekliliğini ortaya koyduğunu dile getiren Dr. Şevkin, 2020 yılı içerisinde depremler yaşayan Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Adıyaman, Van ve Bingöl’ün Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde bulunduğunu hatırlattı ve bölgenin daha büyük depremler üretebilecek potansiyele sahip olduğunu hatırlattı.
“20 MİLYON YAPININ YÜZDE 75’İ SAĞLIKSIZ”
Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesinin önlenebileceğini, bu nedenle bilim insanlarının uyarılarına ve çalışmalarına kulak verilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Şevkin, şunları söyledi:
Ne yazık ki Türkiye’de 20 milyondan fazla yapı stokunun yüzde 75’i ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’tan fazlası da 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Yüzde 50’ye yakını da ya oturulamaz durumda, ya da depreme karşı kesinlikle güçlendirilmesi gereken yapıları kapsıyor.
Türkiye, acilen deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin kamu ve toplum yararını temel alan bir Ulusal Deprem Stratejisi, Türkiye Deprem Mastır Planı ve Afet Yönetimi Stratejik Planı oluşturmalıdır. İmar, Yapı, Dönüşüm Alanları, Yapı Denetim ve Afet Yasaları; tüm birimlerin katılımı ile düzenlemeleri imar affı ve kentsel dönüşüm adı altında rantsal dönüşüme son verin.
“18 KENT, 80’İ AŞKIN İLÇE VE 502 KÖY RİSK ALTINDA!”
Yıkılan veya ağır hasar gören yerleşim birimlerinin fay hatları veya zonları üzerinde inşa edilmiş yerleşim birimleri olduğu görülmüştür. Burada rahatsız edici olan birkaç gün bu depremlerin, can ve mal kayıplarının konuşulup daha sonra hemen gündemden düşmesidir.
Ülkemizde 18 kent, 80’i aşkın ilçe ve 502 köy bu şekilde aktif fay zonları üzerinde bulunmaktadır. Bu yerleşim birimleri üzerinde 100 bini aşkın konut ve on binlerce vatandaşımız, ‘ben geliyorum’ diye haykıran ve bilim insanlarının uyardığı depremlere karşı risk altındadır.
Fay hatları ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinden başlamak üzere gerekli kentsel yenileme/dönüşüm çalışmalarının başlatılması gerekmektedir. Kentsel dönüşümler genellikle rantın yüksek olduğu yerlerde yapılırken, rantın düşük olduğu yerlerde halkın can güvenliğini sağlamaya dönük tedbirler yeterince alınmamaktadır.”