İYİ Parti Grup Başkanvelili Müsavat Dervişoğlu, seçim sonuçlarına ilişkin “Genel Başkanımız kötü gidişatı engelleyemediği ve milletimizin beklentisini karşılayamadığı için Afyon'da yaptığı konuşmada özür diledi. Ama anlaşılıyor ki, CHP; kaybedilen bu seçimde alınan yüzde 48 oyun başarı olduğunu tanımlamaya gayret sarf ediyor. Bize göre kazanılmayan seçim kaybedilen seçimdir.” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvelili Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında konuştu.
İstanbul ve Kırklareli başta olmak üzere yurdun çeşitli yörelerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Dervişoğlu, zararların telafisi için yetkilileri göreve davet etti.
A Milli Kadın Voleybol Takımı'ın CEV Avrupa Şampiyonası'ndaki başarısına değinen Dervişoğlu, "Sıkıntılı günler geçiren milletimizin yüzü, Filenin Sultanlarının yaşattığı zafer ile bir nebze güldü. Yıllardır uygulanan ayrıştırma politikalarının yansıması olarak, üzülerek söylüyorum ki; pırıl pırıl gençlerimizin elde etmiş olduğu bu büyük başarıya dahi gölge düşürmek isteyenler oldu." dedi.
“Veliler masrafları kara kara düşünüyor”
Tüm Türkiye’de ilk ve ortaöğretim eğitim kurumlarında 11 Eylül Pazartesi günü itibariyle ders başı yapılacağını hatırlatan Dervişoğlu, "Öğrencilerin okul kıyafetleri, kırtasiye malzemeleri, yardımcı kaynaklar, servis ücreti, kayıt parası gibi masrafları, velileri kara kara düşündürmektedir." şeklinde konuştu.
Öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması için okul alışverişlerinin başlandığını kaydeden Dervişoğlu, "Ancak fiyat artışları velileri zor durumda bırakmaktadır. Öyle ki öğrencilerin eğitim masrafları ilk ve orta öğretimde geçen yıla göre yaklaşık 3 katına çıkmıştır." ifadesini kullandı.
“Öğrenciler masraflardan dolayı örgün eğitimden ayrılıyor”
Giderlerdeki artışa dikkat çeken Dervişoğlu, "İlköğretimde okula başlayanların mecburi harcamaları toplamı 10 bin lirayı aşmaktadır. Veliler ilköğretimde öğrenim gören öğrencilerin giderlerini karşılayamaz hale gelmiştir. Ortaöğretimde ise giderlerin bu denli artması açık öğretim liselerine olan talebi arttırmıştır." diye ekledi.
Okul masrafları velileri tarafından karşılanamayan gençlerin, ailelerine yük olmamak adına örgün öğretimden ayrılmayı tercih ettiğine işaret eden Dervişoğlu, "Bunun yanı sıra yükseköğretimdeki öğrenciler ise en dezavantajlı kesim haline gelmiştir. Türkiye’deki öğrenim bursları ve kredileri yetersiz kalmakta, öğrenciler beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır" dedi.
Öğrencilerin barınma sorunu: “Kalacak yer bulamıyorlar”
KYK yurtlarının sayılarının yetersiz olduğunu, ailelerinden farklı şehirlerde eğitim gören üniversite öğrencilerinin mağduriyet yaşadığını belirten Dervişoğlu, "Yüksek konut kiraları sebebiyle öğrenciler kalacak yer bulamamakta, bir bölümü farklı şehirde kazandığı bölümlere kayıtlarını yaptırmaktan imtina etmektedirler." ifadesini kullandı.
Vakıf üniversitelerindeki eğitim ücretlerinin fahiş oranda arttığına dikkat çeken Dervişoğlu, "Öyle ki vakıf üniversitelerinin bir yıllık ücretleri 200 bin liradan başlayıp 600 bin liraya kadar çıkmaktadır. Bu üniversitelerde eğitim gören öğrenciler, öğrenim ücretlerini karşılayamaz hale gelmiştir." değerlendirmesini yaptı.
Sosyal devlet ilkesi ve Anayasa hükümlerince devletin, öğrencileri desteklemesi gerektiğinin altını çizen Dervişoğlu, buna rağmen iktidarın öğrencileri okula gidemez, barınamaz ve beslenemez hale getirdiğini savundu.
“Türkiye demografik bir istila altında”
Sığınmacı sorununa değinen Dervişoğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, izlediği bilinçli göç politikasıyla, Türkiye’nin maruz kaldığı demografik istilaya müsaade etmekle kalmamış, adeta bu istilayı teşvik etmiştir." dedi.
Bunun tesadüf olmadığına vurgu yapan Dervişoğlu, bilinçli politikalar neticesinde Türkiye'nin, dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke olduğunu söyledi.
"Türk vatanı demografik bir istila altında, Türk milli kimliği büyük bir tehditle karşı karşıyadır." diyen Dervişoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk milli kimliğine yönelik bu kuşatmaya asla müsaade etmeyeceğiz. Rahmetli Dündar Taşer’in dediği gibi 'Biz çadırımızı sırtlanların yolu üzerine kurduk.' Ebediyete kadar bu topraklarda yaşamak istiyorsak, gözümüzü dört açmak zorundayız." şeklinde konuştu.
Dervişoğlu şöyle devam etti:
Hükümeti uyarıyorum! Yaptığınız her işte aklınız başınıza sonradan geliyor.
Bu işin sonrası yok, pişmanlığı da yok! Eğer sığınmacı ve kaçaklar meselesinde derhâl vaziyet almazsanız, bu millet size çok büyük pişmanlık yaşatır. Gözünüzü perdeleyen, aklınızı bulandıran hezeyanlardan derhal vazgeçin! Bu toprakların mayasıyla oynamayın! 1000 yıldır Anadolu topraklarında güneşi serhat boylarından karşılayan Türk milletidir. Ve Türk milleti, sizin numaralı cumhuriyet heveslerinizden fersah fersah büyüktür.
"Bizi bekleyen daha büyük bir tehlike var"
Türkiye'deki sığınmacı ve kaçak sayısının, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı 193 ülkenin 98’inin nüfusundan daha fazla olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, "Tabii bir de dünyanın her yerinden ülkemize akın eden, hükümetin elek haline getirdiği sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak geçen kaçaklar var! Ancak bizi bekleyen daha büyük bir tehlikeye işaret etmek istiyorum." şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre; önümüzdeki 25 yılda tam 218 milyon iklim ve siyasi kriz göçmeninden, 110 milyon kişinin rotasının Türkiye olacağını kaydeden Dervişoğlu, "Türkiye nüfusunun yaklaşık 1.5 katı büyüklüğündeki kitle, sınırlarımıza dayanacak. Hükümet- yıllar boyunca geçici siyasi çıkarlar uğruna basitleştirdiği ve hatta müphem hale getirdiği beka sorununun aslını görmek istiyorsa, işte bu işaret ettiğimiz noktaya bakmalıdır. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki; Sayın Erdoğan ve hükümeti, sebebi olduğu demografik risk ve tehditleri bertaraf etme iradesinden tamamıyla yoksundur." dedi.
Dervişoğlu şunları söyledi:
Bir takım göstermelik önlemler ve sözde gönüllü geri dönüş propagandasıyla hükümet, pirincin içindeki taşı beyaza boyamaya, bunu da Türk milletine yedirmeye çalışıyor. Şunu açıkça ifade etmek gerekir, neredeyse tüm siyasi partiler sığınmacı sorununa yönelik temenniler ortaya koymuştur, ancak gerçekten bir planı ve doktrini olan tek siyasi parti İYİ Parti'dir. İYİ Parti olarak Türk milletine açık ve net bir taahhüt veriyoruz; Milli Göç Doktrinimiz çerçevesinde; tüm sığınmacıları vatanlarına göndereceğiz! Tüm kaçakları sınır dışı edeceğiz! Dağıtılan tüm vatandaşlıkları iptal edeceğiz! Sizin verdiğiniz tüm tavizleri, bir bir geri alacağız ve Türk milletinin kavgalara, iç karışıklıklara ve huzursuzluğa sürüklenmesine her şart ve koşulda engel olacağız! Hükümet ile bizim aramızda fark ise şu olacak; Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Avrupa sınırlarını korurken gösterdiği hassasiyeti, bizler Türk sınırlarını korurken göstereceğiz! Çünkü onların ayakları yabancı topraklara; bizim ayaklarımız ise Anadolu’ya, Türk topraklarına basıyor.
Orta Vadeli Program
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından kamuoyu ile paylaşılan Orta Vadeli Programa değinen Dervişoğlu, “Görünen o ki; AK Parti iktidarı iki yıl boyunca inat ettiği “Türkiye ekonomi modelinin” vatandaşlarımıza ne kadar büyük bir yük yüklediğinin farkına varmış. Öyle ki programın tanıtımı sırasında birkaç defa toplumsal refahı arttırmak için çaba gösterileceği vurgulanmıştır" dedi.
"Bu acı gerçeğin fark edilmesi memnuniyet verici olsa da programın içeriği toplumsal refah için vatandaşlarımızın uzun bir süre sabretmesinin gerektiğini ifade etmektedir." diyen Dervişoğlu, "2024 yılı için vergi gelirlerinde beklenen artış bize gösteriyor ki, son 2 ayda yaşanan vergi artışlarının devam edecektir. Hükümet, iki yıldır direttiği ve Türk ekonomisini uçuruma sürükleyen yanlış politikalarının yükünü yine gariban vatandaşımıza yükleyecektir." ifadesini kullandı.
“AK Parti hedeflerini tutturma konusunda başarısız”
Programın ortaya koyduğu makro ekonomik hedeflere dair Dervişoğlu, "Sadece hedefleri göze alacak olursak elbette umut verici bir tablo ortaya çıkmaktadır. Fakat bizler AK Parti’nin ekonomik hedefleri tutturma konusunda başarıdan ne kadar uzak olduğunu gayet iyi biliyoruz." şeklinde konuştu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili, "Hatırlarsanız 2023’te bu milletin her bir ferdi 25 bin dolar gelire sahip olacaktı. İhracat 500 milyar doları aşacaktı. Bırakın bu hedeflere yaklaşmayı yine kendi açıkladıkları orta vadeli planda görüyoruz ki, bunların ancak yarısına erişebilmişiz. En büyük ilk 10 ekonomi olacakken ilk 20’deki yerimizi kaybetmişiz." değerlendirmesini yaptı.
“Hükumet kendi hatalarının faturasını millete kesiyor”
2021’de açıklanan orta vadeli planda 2023 yılı enflasyon hedefinin yüzde 8 olmasına rağmen, bu yılsonu yüzde 65 enflasyon beklendiğine işaret eden Dervişoğlu, şöyle devam etti:
"Milletimiz günü nasıl çıkaracağını düşünürken, onu rahatlatacak tek bir adım atmayan, emeklilerin haklı taleplerini görmezden gelen, dar ve sabit gelirliyi vergi yükü altında ezilmeye terk eden bu hükumet, kendi hatalarının faturasını millete kesmeye devam etmektedir. Sanki bu ülkeyi 22 yıldır kendileri yönetmiyorlarmış gibi hiçbir sorumluluk üstlenmek istemiyorlar. Hala pembe bir tablo vaat edip iş bilmezliklerini umut tacirliği yaparak gizlemeye çalışıyorlar. AK Parti hükümeti bu hedeflerde biraz ciddi olsa, bu hedeflere ulaşılacak yol haritasını da ortaya koyardı. Kanunun gereğini yerine getirmek için vatandaşın gözünü boyayacak birkaç hedef belirlemeyle orta vadeli plan yapılmaz. Hedefleri ortaya koyarken bunları nasıl başaracağınızı da anlatmanız gerekir. Aksi takdirde ekonominin hiç bir kesimi hedeflerinizi dikkate almaz. Türkiye’nin içinde yaşadığı kapkara ekonomik tablonun yegane sorumlusu neredeyse çeyrek asırdır işbaşında bulunan iktidardır. Hükumeti bir an önce kuru vaatler yerine, gerçek, ciddi, güvenilir ve şeffaf bir istikrar programı hazırlamaya ve kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz."
"O dönemdeki ittifakın şartları ile bugünkü şartlar arasına benzerlik yok"
Dervişoğlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Genel Başkan Meral Akşener'in, yerel seçimlere İYİ Parti'nin kendi adaylarıyla gideceğini açıklaması ardından, partiye yönelik eleştiriler hatırlatılan Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Bütün bunların Genel İdare Kurulu'nda görüşülüp tartışılacağı ve karara bağlanacağı söylendi. Ancak konuyla ilgili spekülatif soru ve beyanlara rastlamak mümkün. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu çok ciddi sorunlar var. Önümüzde de yerel seçimler gerçekleştirilecek. Geçen mahalli idareler seçimlerinde partimin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıydım. Sürecin nasıl yürüdüğünü ve yürütmek için neler yaptığımızı gayet iyi bilenlerdenim.”
“Müzakereleri talepsiz ve beklentisiz yürüttük”
“O dönemdeki ittifakın şartları ile bugünkü şartlar benzerlik arz etmiyor. 2019'da yerel yönetimlere bağlı seçim iş birliğini CHP'ye teklif eden İYİ Parti'dir. Teklifimiz, Türkiye'yi ceberrut iktidardan kurtarabilmek ve ne olduğu hala belli olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden behemehal vazgeçmek adına atılan önemli bir adımdı. Biz o ittifak masasına Genel Başkanımızın talimatıyla hiçbir parti menfaati gözetmeksizin oturduk ve müzakereleri CHP'nin yetkilileriyle yürütmeye özen gösterdik. Müzakereleri talepsiz ve beklentisiz olarak yürüttüğümüzü söyleyebilirim. Kaç belediye alırız, kaç belediye başkalığı kazanırız, kaç belediye meclis üyemiz olur türünden hesapların içinde değildik. Derdimiz sadece Türkiye ve sorunların çözümüne yönelik birliktelikti.”
“Kalbi ittifak, politik ittifaka dönüşerek ruhunu kaybetti”
“Ayrıca 2018'de sistem değişti. O sistem beraberinde ittifakları da zorunlu hale getirdi. İttifakların zorunlu hale gelmesi, parti kimliklerinin zaafa uğramasına da sebep oluyor. Dolayısıyla o dönemin şartları içerisinde talepsiz, beklentisiz; Türkiye'nin beklentilerini ve taleplerini karşılayabilecek bir süreci başlattık. Elbette şimdi farklı değerlendirmeler oluyor. Ancak oluşturduğumuz o ittifak, kalbi bir ittifaktı. Orası, bu ceberrut sistemden demokratik yöntemlerle, işbaşında bulunan hükümetten demokratik yöntemlerle kurtulabilmenin ilk adımıydı. Biz o kalbi ittifaktan başarı ile çıktık. Hedefimiz 2023 seçimleriydi. O kalbi ittifak, politik ittifaka dönüşerek ruhunu kaybetti. İttifak yapmamıza dayanak teşkil eden 2023 seçimleri de kazanılamayınca, durumun yeniden gözden geçirilmesinin ihtiyacı hasıl oldu.”
“Yanlış stratejilerden ve yapılan hatalardan dolayı netice alamadık”
“Seçimlerin üzerinden oldukça uzun zaman geçmesine rağmen Sayın Genel Başkanımız, 26 Ağustos tarihine kadar konuşmadı. Çünkü partimizin yetkili organları bu zaman zarfında karşı karşıya bulunduğumuz seçim sonuçlarının analizini yapmakla meşguldü. Şimdi küçük küçük meselelerden, büyük büyük fırtınalar çıkarıyorlar ya... Biz 2019 yılında yaptığımız yerel seçim ittifakını, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için yaptık. O ittifaktan sonuç almamıza rağmen, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonuç alınmayınca, şapkayı önümüze koyup ciddi bir biçimde düşünme ihtiyacı içerisine girdik. Yanlış stratejiler ve yapılan hatalar üzerinden netice alınmadı, alınamadı. Bunun tartışması da maalesef CHP içinde henüz yapılmadı - ya da yapıldı biz muttali değiliz. Kalbi ittifak da politik ittifaka dönüştürülünce seçimi kaybetmek kaçınılmaz hale geldi.”
“CHP, kaybedilen seçimde alınan yüzde 48 oyu başarı olarak görüyor”
“Süreç boyunca yapılan hataları düzeltmek için elimizden gelen tüm çabayı sarf ettiğimize kamuoyu şahittir. Bütün kırılma noktalarında üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik. Hatta özeleştirimizi kamuoyu huzurunda gerçekleştirdik. Sayın Genel Başkanımız kötü gidişatı engelleyemediği ve milletimizin beklentisini karşılayamadığı için Afyon'da yaptığı konuşmada özür diledi. Ama anlaşılıyor ki, CHP; kaybedilen bu seçimde alınan yüzde 48 oyun başarı olduğunu tanımlamaya gayret sarf ediyor. Bize göre kazanılmayan seçim kaybedilen seçimdir.”
“’Ayrı ayrı girelim’ çağrısı siyasi taktik ya da strateji değil”
“Bu ittifaklar partilerin kimliklerine, hedeflerine zarar veriyor; 2018 yılında yürürlüğe giren sistemin de ruhundan kaynaklanıyor. Bu ittifaklar yapılınca da partiler özgün kimliklerini yitirmeye başlıyorlar. İYİ Parti olarak Türkiye'nin huzurunu, refahını, mutluluğunu ve güvenliğini; kutuplaşmalarda değil toplumsal kucuklaşmalarda arıyoruz. Dolayısıyla bu kutuplaşmalara vesile olmamak adına seçime ayrı ayrı gidelim çağrısını, Sayın Genel Başkanımız ağzından dile getirdik. Bu bir siyasi taktik ya da strateji değil. Bu kutuplaştırmalara vesile olan ittifakların parti kimliklerine zarar vermesi ve demokratik sürece olumsuz etkilerde bulunması münasebetiyle, o yoldan geri dönüş için yapılan bir çağrıdır.”
“İttifak içinde kalarak sorunların çözülebileceğine olan inancımızı kaybettik”
“Bu çağrımız çok doğru biçimde karşılık bulmadı. Bu nedenle parti tabanımız ve teşkilatlarımız, seçim sonucu karşı karşıya bulunduğumuz sonuçları, değerlendirmeye tabii tutmuştur. Gelen ses; kutuplaşmalara vesile olmamak, parti kimliğimizi muhafaza edebilmek ve Türkiye'nin geleceğini kurtarabilmek adına seçimlere ayrı ayrı girilmesini bizden talep etmiştir. Biz bu sese kulak veriyoruz. Yapacağımız ilk genel idare kurulu toplantısında durum değerlendirilecektir. İttifak içinde kalarak sorunların çözülebileceğine olan inancımızı yitirdiğimizi ifade etmek istiyorum.”
“Bir şeyler konuşabilir miyiz diye düşündük ama…”
“Gizli protokollerle, gizli anlaşmalarla, politik manevralarla karşı karşıya kaldık. Ruhunu yitiren politik ittifakın, ruhunun yeniden canlandırılmasının mümkün olmayacağı kanaatine vardık. Sonradan bir şeyler konuşabilir miyiz diye de düşündük. Ancak CHP'den yapılan birtakım açıklamalar var. Dominant partinin CHP olduğu söyleniyor. CHP'li belediyelerin, belediye başkanlarının görevlerine devam edecekleri söyleniyor. CHP'den bugüne kadar hiç kimse çıkıp da, İYİ Parti'yi 'kazandıran' olarak da tanımlamadı. Geçmişi CHP içinde olan bir takım tv yorumcuları bizim CHP ile olan ittifakımızı, iki belediye kuruluşundaki iki ayrı genel müdüre bağlamaya çalıştı. Dil siyasette çok önemlidir. Eğer dilinizi değiştiremezseniz, dil sizi değiştirmeye çalışıyor.”
Öztrak’a yanıt: “Herkesin yolu açık ve aydınlık olsun”
“Faik Öztrak'ın birtakım açıklamaları var. Bize yol açıklığı temenni ediyor. Herkesin yolu açık ve aydınlık olsun. Biz seçmenin iradesine ipotek koyacak değiliz. İsteyen istediği belediye başkan adayına oy verecektir. Bunları seçmenin iradesine ipotek koymak ya da almış olduğumuz oyu siyasi bir silaha dönüştürmek için yapmıyoruz. Dün yaptıklarımızı da ülke için yapmıştık, yarın yapacaklarımızı da ülkemiz için yapacağız. Yeterlilik sahibi etkin adaylarımızla aziz milletimizin karşısına çıkıp tartılmak arzusundayız. Önümüze çıkacak engellerle ilgili de hazırlık yapıyoruz. Hiç kimse İYİ Parti'ye yol haritası tanzim etmeye kalkmasın. İYİ Parti, herkesi birbirinin oyuncağı olduğu dönemde, oyuncak olmayanlar tarafından kurulmuş ve siyasi yolculuğunu iyilerle ve cesurlarla başlatmış bir siyasi partidir."