Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ABD Başkanı Donald Trump’a seslenerek, “Sen tek başına bir emlak mı alıp satıyorsun? Büyük bir devlete yakışan nedir, barışı sağlamaktır, çatışmasızlıktır, kargaşa çıkarmak değildir. Bu kadar bu bölgedeki hassasiyetler bilindiği halde nasıl oluyor da böyle bir şey yapıyorsun? Buna yetkin yok” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivas’ta toplu açılış törenine katıldı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına sert tepki göstererek, “Kudüs üzerindeki oyunlara asla müsaade etmeyeceğiz. İslam dünyasının Kudüs konusundaki hassasiyeti bilindiği halde alınan bu karar, bölgede zaten sürekli örselenen barışa, huzura, güvenliğe yönelik bir kışkırtmadır” dedi.
“EY TRUMP TEK BAŞINA BİR EMLAK MI ALIP SATIYORSUN?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1980 yılında 478 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı ve altında ABD’nin da imzası olan belgeye göre, Kudüs’ün başkent olarak ilan edilemeyeceğini ifade ederek, “Ey Trump, sen 1980’de 478 sayılı bu kararı tek başına nasıl yok farz ediyorsun? Senin böyle bir yetkin var mı? Sen, tek başına bir emlak mı alıp satıyorsun? Büyük bir devlete yakışan nedir, barışı sağlamaktır, çatışmasızlıktır, kargaşa çıkarmak değildir. Bu kadar bu bölgedeki hassasiyetler bilindiği halde nasıl oluyor da böyle bir şey yapıyorsun? Buna yetkin yok” diye konuştu.
“TRUMP’IN ‘BEN YAPTIM, OLDU’ DEMESİYLE OLMUYOR”
Trump’ın Kudüs kararını önceden kendisiyle paylaşmasını beklediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Şu anda Tayyip Erdoğan, Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanıdır. Bizimle bunu paylaşman gerekirdi. Hiç paylaşmadan böyle bir adım atamazsın. Kaldı ki ben günlerdir hem İslam dünyasının, hem Hristiyan dünyasının ileri gelenlerini tek tek telefonla aradım. Şimdi Çarşamba günü inşallah İstanbul’da bir zirve yapıyoruz. Burada inşallah bir sonuç bildirgesi açıklayacağız. Ondan sonra da etkinliklerimizi devam ettireceğiz. Yani Trump’ın ‘ben yaptım, oldu’ demesiyle olmuyor. İstediğin kadar sen oraya büyükelçiliğini taşı, İstediğin kadar İsrail orayı başkent olarak ilan etsin. Ne olur biliyor musunuz, sadece İsrail yaptıklarıyla kalır, Amerika da aldığı bu adaletsizce kararıyla baş başa kalır. Çünkü bu hukuk tanımaz bir adımdır. Hukuk tanımaz bir adımı, bizim kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü Kudüs ve Filistin meselesi yeni değildir. İsrail yönetimi, Müslümanların Kudüs’teki varlığını sınırlandırmaya ve hatta sonlandırmaya yönelik kötü niyetini bölgeyi işgal ettiği 1947’den beri her fırsatta gösteriyor.
“EY TRUMP, EY NETANYAHU, SİZİN DÜŞTÜĞÜNÜZ BU DURUMA DÜŞMEYECEĞİZ”
Kudüs’te genel baskıların yanında özellikle Mescid-i Aksa’nın ve Kubbet-üs-Sahra’nın içinde bulunduğu Harem bölgesine yönelik tacizlerin ve saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Müslümanların Harem’e girişlerini engellemek için İsrail güvenlik güçleri yıllardır akla, hayale gelmeyecek yollara başvuruyor. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar dahil, tüm Filistinlileri baskıya, kendi topraklarından kaçırmaya yönelik bir politika bilinçli olarak ve insafsızca yürütülüyor. Ey Trump, Ey Netanyahu, siz bunları yapsanız da biz sizin düştüğünüz bu acze, bu duruma düşmeyeceğiz. Biz çünkü daha vakur, daha onurluyuz. Benim ceddim, İspanya’dan Yahudiler sürüldüğü zaman dünya onlara kapısını kapattığı zaman onlara kapısını açtı. Bakın sinagoglarda biz hiçbir zaman ‘orada böyle oluyor’ diye kalkıp ta ülkemizde de karşıtı olsun istemedik ve istemeyiz.”
“KUDÜS, YAVUZ SULTAN SELİM’İN BİZE EMANETİDİR”
Erdoğan, düşünce hürriyetinden korkmadıklarını belirterek, “Çünkü biz haklıyız onun için de güçlüyüz. Ama Amerika herhalde pazılarına güveniyor. ‘Benim pazım var, onun için güçlüyüm.’ Hayır değilsin, çünkü haksızsın. Şunu unutmayın, Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Çünkü Kudüs, Peygamberimizin Miraç’a çıktığı kutsal mekandır. Çünkü Kudüs, Hazreti Ömer Radiyallahu Ant’ın ümmete emanetidir. Çünkü Kudüs, ecdadımız Yavuz Sultan Selim’in bize emanetidir. Asırlarca Müslümanların gözbebeği olan bu mübarek belde sırtımızı dönmemiz, kendimizi inkar etmemiz demektir” ifadelerini kullandı.