İYİ Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgelerin hukuki değerlendirilmesinden daha çok bir tutum ve ahlaki değerlendirmeyle yorumlanması gerektiğine inanıyoruz. Dekontlar gösterildiğine göre doğru olduğu anlaşılmaktadır bu iddiaların. Dolayısıyla ahlaki olarak siyasetçilerin yakınlarının ne yapmaları gerekiyorsa onları yapmalılar” dedi.
Parti Sözcüsü Aytun Çıray, “Halk Bankası Genel Müdür Muavininin avukatı, müvekkilinin rüşvet almadığını ancak Bankanın Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın asıl rüşvet alan Reza Zarrab’la iş birliği yapan kişi olduğunu ifade etmiştir. Bu beyan Reza Zarrap davasının salt bir komplo olduğuna dair iddiaları da çürütmektedir. Bir Genel Müdürün mesai arkadaşı, kendi Genel müdürünü rüşvet almakla suçlamıştır” dedi.
İYİ Parti Başkanlık Divanı Genel Başkanı Meral Akşener başkanlığında genel merkezde toplandı. Toplantı sonrasında TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Çıray, Başkanlık Divanında Türkiye’nin ivedilikle ekonomik tedbirler alması gerektiğinin vurgulandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Zam ve zulme dış kaynaklı komplo demek bahanedir. Ayrıca Reza Zarrab sorunu ekonomik sorunların üzerine tuz biber ekmiştir. İYİ parti Türkiye’nin içine girdiği bu sorunları değerlendirirken Türkiye’nin yüksek çıkarlarına göre hareket etme kararı almıştır. AK Parti hükümetlerinin yanlış ekonomi politikaları artık vatandaşlarımıza zam ve pahalılık olarak yansımaktadır. 2008 dünya ekonomik krizini başarıyla yönetip vatandaşa teğet geçirenler şimdi vatandaşı unutup krizin kendilerinden teğet geçmesini sağlamaya çalışmaktadırlar.
“BUGÜN İÇİNE GİRDİĞİMİZ EKONOMİK SIKINTILARIN BAŞLANGICI 2009’DADIR”
Üretemeyen Türkiye’nin mimarı olan Sayın Erdoğan’ın maliyesi bugün vergi toplayamaz haldedir. Vergi toplanamadığı, Türk ekonomisi üretemez hale geldiği için zamlarla dolaylı vergiler adı altında vatandaşların cebinden toplam vergilerin yüzde 67’si alınmıştır. Bu anayasamızın vergi toplama ile ilgili maddelerine de aykırıdır. Hiç kimse AK Parti’nin yanlış iç ve dış politikaları sonucu ortaya çıkan zam ve zulme dış kaynaklı komplo demek hatasını göstermesin bu bir bahanedir. Bugün içine girdiğimiz ekonomik sıkıntıların başlangıcı 2009’dadır. Bundan sonraki süreçte uygulanan ekonomik politikalarla Türkiye tam bir sıcak para cennetine dönüşmüştür.
“ENFLASYONUN YÜKSELMESİ AYNI ZAMANDA KUL HAKKININ YENMESİ ANLAMINA GELİR”
Feneriniz FED olmuşsa o zaman yerli ve milli olmaktan söz edemezsiniz. Reel sektörün döviz pozisyon açığı 212 milyar doları aşmıştır. Şimdi her kuruşluk kur artışı Türkiye’ye 4.3 milyar TL olarak yansımaktadır. Kur artışı maliyetleri yükseltiyor ve enflasyonu körüklüyor. Enflasyon şu anda çift haneli duruma gelmiştir. Enflasyonun yükselmesi aynı zamanda kul hakkının yenmesi anlamına gelir. Piyasalardaki karar alıcılar, TL’yi unutmuşlar dolar ve avroya bakmaya başlamışlardır. Yerli ve milli olmayı ağzından düşürmeyenler için piyasaların feneri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olmaktan çıkmış FED olmuştur.”
“REZA ZARRAP’IN GEÇMİŞTE TÜRK YARGISININ ÖNÜNE GETİRİLMEMESİ TARİHİ BİR HATADIR”
Yatırımcıların Reza Zarrab davasının Türkiye’ye siyasi etkisinin olup olmayacağını merak ettiklerini belirten İYİ Partili Çıray, “Yani yatırımcılar, uluslararası bir kaçakçı olduğu, İran’da yargılanan ortağının mahkum olması ile ortaya çıkan Reza Zarrab’ın davasının Türkiye’de nasıl ve neden bir milli meseleye dönüştürülmek istendiğini anlayamıyorlar. Reza Zarrab davasının ekonomi ve dış politika açısından önemli bir belirleyici haline gelmesi iktidar için siyasi bir fiyaskodur. Reza Zarrab davasının Türkiye’nin ekonomisini ve sosyal dengelerini etkileyecek mahiyete bürünmesinin sorumlusu AK Parti hükümetlerinin hukuk anlayışıdır. Reza Zarrab’ın AK Parti iktidarları tarafından geçmişte Türk yargısının önüne getirilmemesi tarihi bir hatadır. İYİ Parti olarak biz Reza Zarrab davasının negatif etkilerinin özellikle bankacılık sistemimiz üzerinden tüm finans dünyamızı derinlemesine etkileyebileceği konusunda AK Parti’nin ekonomi yönetimini uyarmayı, yapıcı muhalefet anlayışımızın bir gereği olarak görüyoruz” dedi.
“HER TÜRLÜ GİRİŞİMİ YAPMAYA KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın telefon görüşmesinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı, ABD’nin YPG’yi silahlandırmayı bırakacağına ilişkin açıklamayı Pentagon’un yalanladığını aktaran İYİ Parti Sözcüsü Çıray, “Bu konularda çalışan dış politika, istihbarat ve savunma uzmanlarınım dikkat çektiği gibi YPG ne yazık ki adeta bir ordu gibi silahlandırılmakta ve eğitilmektedir. Bu konuda hükümete de destek anlamında üzerimize ne düşüyorsa içerde ve dışarıda batılı müttefiklerimiz nezdinde her türlü girişimi yapmaya ve Türkiye’nin ve Türk milletinin iyi olması için elimizden gelen azami gayreti sarf etmeye kararlıyız. Bizim AK Parti dış politikalarını eleştirmemiz dış dünyanın yanında yer aldığımız anlamına gelmez ve gelemez” diye konuştu.
“BİR GENEL MÜDÜRÜN MESAİ ARKADAŞI GENEL MÜDÜRÜNÜ RÜŞVET ALMAKLA SUÇLAMIŞTIR”
Çıray açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İYİ Parti Sözcüsü Çıray, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün partisinin grup toplantısında açıkladığı belgeleri nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya yanıt verdi. 17-25 Aralık sürecinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada FETÖ yöntemleriyle elde edilen belgelerin daha fazlasının mevcut olabileceğini ve Türkiye’nin devlet sırlarının başka devletlerin eline geçmiş olabileceğini söylediğini anımsatan Çıray, şöyle konuştu:
“Daha önce elde edilmiş bu bilgiler zaman içinde farklı şekillerde ortaya çıkacaktır ve Türkiye için bir soru yaratacaktır. Yolsuzluklar Türkiye için milli güvenlik sorunu haline gelmektedir. Amerika’da yürütülen davada Halk Bankası Genel Müdür Muavininin avukatı, müvekkilinin rüşvet almadığını ancak Bankanın Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın asıl rüşvet alan Reza Zarrab’la iş birliği yapan kişi olduğunu ifade etmiştir. Bu beyan Reza Zarrab davasının salt bir komplo olduğuna dair iddiaları da çürütmektedir. Bir Genel Müdürün mesai arkadaşı, kendi Genel müdürünü rüşvet almakla suçlamıştır.
“NE YAPMALARI GEREKİYORSA ONLARI YAPMALILAR”
Dün Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgelerin hukuki değerlendirilmesinden daha çok bir tutum ve ahlaki değerlendirmeyle yorumlanması gerektiğine inanıyoruz. Dekontlar gösterildiğine göre doğru olduğu anlaşılmaktadır bu iddiaların. Dolayısıyla ahlaki olarak siyasetçilerin yakınlarının ne yapmaları gerekiyorsa onları yapmalılar ve diğer yandan bu miktar paraları kanunlarımızda olmasa dahi kamu vicdanını tatmin etmek açısından nasıl ve nerelerden kazanıldığını da ifade etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu tartışmaya biz bu açıdan bakıyoruz.”
“KAYIKÇI KAVGASINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİ OLUMLU BULMUYORUZ”
Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasındaki istifa tartışması hakkında sorulan soruya cevap veren Çıray, “Burada itham Sayın Erdoğan’a değil. Ben Sayın kemal Kılıçdaroğlu’nu dikkatle dinledim. İtham ona yakın olan bazı kişilerle ilgili. Bu polemiğe yorum yapmak istemeyiz. Karar kendinin ama tekrar ediyorum, Türkiye’nin ekonomisi, milli güvenliği ve sosyal hayatı için bu kadar önemli iddiaların o seviyede tartışılmasını bir kayıkçı kavgasına dönüştürülmesini olumlu bulmuyoruz. Biz gerçekler ve olgular üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyoruz” diye konuştu.
“DEVLETİN İÇİNE FETÖ SOKULMAMIŞ OLSAYDI”
Çıray açıklamalarını, “Eğer 2004 yılında MGK tavsiye kararlarına uyulmuş olsaydı, devletin içine FETÖ örgütü sokulmamış olsaydı. Türkiye bir paralel devlete muhatap olmamış olsaydı bunların çoğunu yaşamayacaktık diye düşünüyorum” ifadeleriyle tamamladı.