CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yıldönümünde hayatını kaybeden tüm yurttaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye’ye baş sağlığı ve sabır diledi.
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler sonucu 11 şehirde var olan 5 milyon 649 bin 317 konuttan 518 bin 9’unun acil-ağır-yıkık, 131 bin 577 binanın ise orta hasarlı olarak tespit edildiğini kaydeden Dr. Şevkin, deprem bölgesinde ayrıca; 144 bin 595 ağır hasarlı bina tespit edildiğinin yetkililerce açıklandığını, deprem nedeniyle toplamda 1 milyon 929 bin 313 konutun hasar aldığının ortaya çıktığını hatırlattı.
Geçen bu süre zarfında iktidarın depreme dair hiçbir önlem almadığını ifade eden Dr. Şevkin, 50 binden fazla insanın hayatını kaybetmiş olmasına karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözünü yerel yönetimlere dikip deprem illerinde kendi partisine oy verilmediği takdirde hizmet alamayacaklarını ifade etmesinin tam anlamıyla bir garabet olduğunu dile getirdi.
“ADANA’DA TESLİM EDİLEN KONUT YOK!”
CHP’nin deprem maliyeti raporuna göre; depremin toplam maliyetinin 126.3 milyar doları aştığının görüldüğünü ifade eden Dr. Şevkin, “Adana’da ağır hasarlı 3 bin 297, orta hasarlı 4 bin 62 bina var. Depremde 13 bina tamamen yıkıldı. Deprem sonrası 74 ağır hasarlı bina yıktırıldı. Yıkılmayı bekleyen 7 bin 272 bina mevcut. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Adana’da teslim edilmiş bir tek deprem konutu yok. Binaların yıkım süreci ağır aksak ilerliyor. Binlerce konut acilen yıkılmayı bekliyor” diye konuştu.
Deprem nedeniyle kayıpların olduğuna dikkat çeken ve hükümetin kayıpların bulunmasıyla ilgili hiçbir girişim yapmamasına karşın ‘kayıp yok’ açıklamasıyla depremzedelerle adeta alay etmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“Geçen bir yıllık süre zarfında deprem bölgesinde kendi imkanlarıyla yaptıkları derme çatma çadırlarda yaşayan insanlarımız var. Depremde toplanan bağışların ne yapıldığı bilinmiyor. Bugüne kadar toplanan deprem paraları amacına uygun kullanılmadı.
“BÜYÜK RİSK ALTINDAYIZ”
Türkiye, bir deprem ülkesi. Ülkemizde bilinen 24 ilimiz ve 110 ilçemiz ve 500’ü aşkın köy ve mahallemiz fay zonları üzerinde yer alıyor. Türkiye'deki deprem gerçeği açısından bakılınca milyonlarca insanımızın yaşamı hala çok büyük risk altında. Son yaşanan depremlerde acımız daha da büyüdü. 1939 Erzincan depreminden 1999 Marmara depremine kadar geçen sürede 100 binden fazla insanımızı kaybettik. Önlem alınsaydı, depreme karşı gereken adımlar atılsaydı Marmara Depreminde 17.480 canımızı yitirmezdik. Harekete geçilseydi Ege depremi nedeniyle İzmir'de 117 yurttaşımızı, Elâzığ'da 41 vatandaşımızı kaybetmezdik. Biraz duyarlı olunsaydı, depremle ilgili önlem alınsaydı 6 Şubat 2023 depremlerinde resmi olarak 50 bin, bizce çok daha fazla sayıda insanımızı yitirmeyecektik.
6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti ve hükümetin kılını bile kıpırdatmadığını görüyoruz. Yağmur, sel ve çamurdan sonra sıcaklarla baş etmenin derdindeki depremzedeler şimdi yine yağmur, sel, kar ve çamurla su baskınlarıyla mücadele ediyor. Depremzedelerden su, elektrik ya da doğalgaz faturaları alınıyor. Konteyner sıkıntısı da süren bölgede temiz içme suyu ve gıdaya erişimde zorluk çeken, hijyenik yaşam ortamı bulamayan, ilaç sıkıntısı yaşayan, salgın hastalık korkusu yaşayan, çocuklarıyla, hayvanlarıyla çaresizlik içerisinde bekleyen depremzede vatandaşlarımız ayrıca kalıcı konutlarına ne zaman ulaşabileceklerini de bilmiyor.
“İKTİDARIN DEPREME BAKIŞ AÇISI ORTADA!”
İktidarın oluşturduğu derin ekonomik krizin faturası depremzedelere çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı" sözleriyle insanlara, depreme bakış açısını, zihniyetini tam anlamıyla ortaya koymuş oldu. Ayrıca milletimiz, deprem konutları yerine konut maliyetinin çok altında bir bedelle karşı karşıya bırakılmaya çalışılıyor. Bölgeden gelen bu feryatlara kulak verilmelidir. Hayatları kararan, evleri başlarına yıkılan depremzede vatandaşlarımızın dertlerine yeni dertler eklenmemelidir. Diğer önemli bir sorun ise orta hasarlı binaların durumuyla ilgilidir.
Orta hasarlı binalarda güçlendirme işlemi yapılmadan yıkılıp yeni bina yapılacağına dair açıklamaları hepimiz biliyoruz. Orta hasarlı binaları da ağır hasarlı, acil yıkılacak statüye koyan hükümetin bu binalarla ilgili şu ana kadar hangi işlemi yaptığını tam olarak bilmiyoruz. İlgili Bakanlık, yıkılan ya da yıkılması planlanan orta hasarlı binalarla ilgili açıklama yapmak zorundadır. Belirsizlik nedeniyle çaresizlik içerisinde bekleyen orta hasarlı bina sahibi vatandaşların şikayetleri ve tedirginliği her geçen gün artmaktadır.
“KAYIPLAR BULUNAMIYOR, OKULLARIN DURUMU KÖTÜ!”
Depremlerde hayatını haybeden yurttaşlarımızın sayısıyla ilgili bir çok soru işareti de beraberinde gelmiştir. Kayıp insanların kaç kişi olduğu bilinmemektedir. Bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadığı da açıktır. Depremden bu yana soruşturma kapsamında olan, tutuklu bulunan, gözaltına alınıp ya da tutuklandıktan sonra serbest bırakılan kişi ya da kurum temsilcileriyle ilgili belirsizlik de hakimdir. Depremde kayıplar bulunamamıştır. Deprem bölgesindeki vatandaşların dramına kayıtsız kalan iktidar okulların durumunu da görmezden gelmektedir. Türkiye deprem tehlike haritasına göre 4 bin 159 okul yüksek deprem riski bulunan alanlar üzerine inşa edilmiştir. Deprem bölgesinde 72 okul tamamen yıkılmış, 504’ü ağır olmak üzere 3 bin 368 okul binası hasar görmüştür. Deprem bölgesindeki minik çocukların, tozun toprağın, yağmurun çamurun içerisinde yuvarlana yuvarlana okullarına, konteynerdaki eğitim-öğretim yerlerine ulaşma çabaları içler acısıdır. Okulların yanı sıra deprem riski altında bulunan hastane, idari yapılar, kritik altyapı tesisleri ve konutların öncelikle gözden geçirilmesi gerekmektedir. Fay zonu sakınım bandı içinde kalan binaların ise kentsel dönüşüm kapsamına alınarak yıktırılması ve buradaki bina ve bina türü yapılar ile tesislerin başka alanlara nakledilmesi şarttır.
“ZİHNİYETE BAKIN?”
Tüm bu gerçeklere karşın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 16 Ağustos 2023 Çarşamba günü Adana’daki bir programda hasarlı okul yanlarındaki hasarlı binalara ilişkin sorulan soruya verdiği yanıt ibretliktir. Ne diyor sayın Bakan: “Okul yanlarındaki binalarla ilgili de inşallah yerel seçimlerde bizimle, merkezi otoriteyle uyumlu çalışacak bir belediye başkanı seçildiği zaman yanlarındaki problemleri de çözmüş olacağız.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremin birinci yıldönümünde, Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” sözleri Milli Eğitim Bakanı’nın kimden güç aldığının açık göstergesidir.
“AFET BAKANLIĞI KURULMALIDIR”
Deprem için kalıcı, bilimsel verilere dayalı, yerel yönetim, üniversiteler, akademik odalar, sivil toplum örgütleri ile bütünlüklü bir çalışmayı gerçekleştirip sağlıklı bir afet yasası ve Afet Bakanlığı kurulması gereği varken insanların mülkiyet haklarına çökebilecek çözüm değil daha çok sorun yaratan kentsel dönüşüm başkanlığı uygulamalarından vazgeçilmelidir. 50 binden fazla insan ölmüş, kayıplar bulunamamış, depremzedeler can derdinde, çocuklar geleceğini arıyor ama gelin görün ki sorumluluk bilincinden uzak yöneticiler depremi bile siyasi bir ranta çevirmek istiyor. Kabul edilemez sözler karşısında suskun kalmayacağız. Depremzede vatandaşlarımızın sorunlarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.”