Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, iktidarın Meclis’e sunduğu ek bütçeye tepki göstererek “vatandaşın gelir adaletsizliğini çözecek ve vatandaş üzerindeki vergi yükünü azaltacak bir önlem yok bu ek bütçede. Genel Kurulda bu ek bütçeyi kabul ettiğimiz zaman vatandaşa ciddi anlamda bir vergi yükü gelecek” dedi.
CHP’li Sibel Özdemir, “Siyasi iktidar ek bütçe ihtiyacının doğmasının gerekçesi olarak daha çok uluslararası konjonktürdeki yaşanan gelişmelere sıklıkla vurgu yapmakta. Örneğin enerji krizi süreci, savaş süreci, salgın süreci vs.” dedi. Özdemir, “Ekonomimizle ilgili daha doğru tespit ve çözümler için artık uluslararası vurgudan çıkmamız gerekiyor. Bizim asıl üzerinde durmamız gereken konu siyasi iktidarın politika tercihleri ve yanlış politikaları sonucunda aldığı önlemlerin kısa ve uzun vadede vatandaşın yoksullaşması ya da yaşam standardını olumlu yönde etkilememesidir. ‘Siyasi iktidar ve ekonomi yönetimi elindeki araçları hangi yönde kullandı’ diye sorgulamamız gerekiyor. Bizim asıl odaklanmamız gereken konu ulusal ve yerel düzeyde yaşadığımız yapısal sorunlara yönelik somut adımlar atmak olmalıdır” ifadelerini kaydetti.
Sibel Özdemir ek bütçe ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“İktidar sıklıkla olağanüstü fiyat artışlarına atıf yapıyor. Gerçekten döviz kuru, fiyat artışları ve faiz oranı arasında kontrol edilemeyen ciddi bir kısır döngü içindeyiz. Bu kısır döngünün de en büyük maliyeti toplumun tüm kesimlerine yansımaktadır. Ek bütçede ödeneklerin nerelere ayrıldığına dikkatlice baktığımız zaman şöyle bir durum dikkat çekiyor; gerçekten ciddi bir ekonomik sorun ve kriz ortamındayız ve kamunun bu ek bütçede bir tasarrufa gidip ve gerçekten bu sorunu nasıl çözeceğimize dönük kaynak aktarma gibi bir durum göremiyoruz.”
VERGİ YÜKÜNÜ AZALTACAK BİR ÖNLEM YOK BU BÜTÇEDE
“Vatandaşın gelir adaletsizliğini çözecek ve vatandaş üzerindeki vergi yükünü azaltacak bir önlem yok bu ek bütçede. Harcama-gelir dengesinde bir tercih değişimi de yok. Genel Kurulda bu ek bütçeyi kabul ettiğimiz zaman ciddi anlamda bir vergi yükü gelecek. Öte yandan personel maaşlarında da bir artışa gidilecek. Maaş artışlarının enflasyonist baskısı ne olacak? Maaş artışları ile ilgili destekler yanında enflasyon ve fiyat artışlarını önleyecek kısa vadeli tedbirler, kamunun tasarrufu yönünde bir politika değişikliği, vatandaşın üzerindeki vergi yükünü azaltacak ek önlemler bu ek bütçede yer almamaktadır. Talebi artırarak fiyatları daha da artıracak olan maaş desteğinin refah artışına etkisi olmuyor. Maaş artışı uzun vadede eriyor zaten. Maalesef bu temel sorunlara yapısal çözümler önerilmiyor. Kişi başı gelir düzeyimizde, gelir adaletsizliğinde ve asgari ücretle karşılaştırdığımızda, enflasyon oranlarını karşılaştırdığımız uluslararası ülkelerle gerçekten çok ciddi bir makas var Türkiye’de. Yaşam standartları ciddi şekilde düşüyor, ciddi bir yoksullaşma var ülkemizde.”
EK BÜTÇE ARTAN GELİR ADALETSİZLİĞİ MAKASINA ÇÖZÜM ÖNERMİYOR
“Gelir adaletsizliği konusunda çok ciddi odaklanmanız lazım çünkü makas çok ciddi açılıyor. Orta sınıf üzerinde çok ağır bir yük var. Enflasyonu düşürmeye dönük bir çözüm yok bu bütçede. Yatırımcı açısından, işveren açısından da maliyetler, girdi maliyetleri ve döviz kurunun yarattığı girdi maliyetlerindeki artışla mücadelede de ciddi bir sorunlar var.”
241 MİLYAR VERGİ YÜKÜNDEN VAZGEÇİLİRKEN VATANDAŞA BİR YANSIMASI OLMUYOR
“Orta vadeli programdaki hedeflerin tutmaması, büyümenin, büyüme rakamlarının vatandaşlarımıza ya da ülkenin tümüne etkisinin olmadığını görüyoruz. Riskler, belirsizlikler, yapısal sorunlar devam ediyor. Dış ticaret, ihracatın ithalatı karşılama oranında ciddi sorunlar var. Dış ticaret hadlerinde düşüş devam ediyor. Hazine ve Maliye Bakanı, 241 milyar vergi yükünden vazgeçildiği söylüyor. Bu çok ciddi bir rakam ama bunun vatandaşa bir yansıması olmuyor. Mesela, yolluk giderleri için ek bütçeye 708 milyon 886 bin lira konulmuş. Dolayısıyla kamu harcamalarında bir tasarruf göremiyoruz bu bütçede.”