CHP Sözcüsü Öztrak, seçim öncesinden verilen sözler ortada dururken, zamlar üst üste gelirken, mutfaklar yangın yerine dönmüşken millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tatil yapamayacağını belirterek, “MYK toplantımızda CHP grubumuzun, Meclis’i bu konuda olağanüstü toplantıya çağırması kararını aldık” dedi.
Meclis’in tatil kararının, son yapılan zamlardan önce alındığına da dikkat çeken Öztrak, “Milletin vekilleri bu zulmü, ekonomik soykırımı konuşamasın, milletin hakkını savunamasın diye ÖTV artışlarını yapmadan önce Meclis’i tatile soktular” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Sözlerime başlarken, A Milli Kadın Voleybol Takımımız, Uluslararası Voleybol Federasyonu’nun 2023 Voleybol Milletler Ligi’nde ülkemize tarihindeki ilk şampiyonluğunu kazandırdı. Bu zor günlerde yüzümüzü güldürdü. Bizlere büyük bir gurur yaşatan Filenin Sultanlarını yürekten kutluyoruz. Merkez Yönetim Kurulu toplantımız sürüyor. Toplantımızın gündeminde, hükümetin akıldışı, irrasyonel politikalarının ve ardından gelen seçim ekonomisinin, seçimden sonra milletimizin sırtına yüklediği yükler, çıkardığı fatura vardı. Hükümetin kendi hatalarının faturasını ücretlilere, dar ve sabit gelirlilere kesen, acımasız politikalarını, gelir dağılımını daha da bozan, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan sürdürülemez bir biçimde gelir ve servet dağılımını daha da bozan bu uygulamalara karşı nasıl mücadele edileceğini de toplantımızda ele aldık.
15 TEMMUZUN YIL DÖNÜMÜ
Hafta sonunda, AK Parti’nin bir dönem koalisyon ortağı olan ve yine AK Parti Genel Başkanının “Ne isterlerse verdiğini” söylediği, Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün hain darbe girişiminin 7. yıl dönümüydü. 15 Temmuz Darbe Girişiminin yıl dönümünde, demokrasimize ve milletimize kasteden hain terör örgütünü buradan bir kere daha lanetliyoruz. O gece devleti sokaktan toplayan, demokrasi uğruna can veren 251 şehidimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anıyoruz. Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimini “Allah’ın bir lütfu” olarak görmüştü. Nevi şahsına münhasır tek kişilik bir rejimi de, bunu ülkemize dayatmak için kullandı.
FETÖ’NÜN BAKLAVACISI BİLE BULUNDU, SİYASİ AYAK BİR TÜRLÜ BULUNAMADI
Aradan 7 yıl geçti. FETÖ’nün, bankasından baklavacısına kadar her ayağına operasyon yapıldı. FETÖ borsaları kuruldu, milyonlar, milyarlar kasalara aktarıldı. Hükümet şehit aileleri ve gaziler için toplanan paralara dahi el koydu. Ama “FETÖ'nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem” diyen Erdoğan, örgütün siyasi ayağını hala bir türlü bulamadı. Hükümet, bunca insanımızın hayatına mal olan, bu ihanetten ders almamakta da ısrarcı görünüyor. Dün yine kendileri bu ülkeyi yönetemedikleri için, yüzlerce yurttaşımızın şehit, binlerce yurttaşımızın gazi olmasına sebep olanlar, bugün de yine devlet yönetiminde, yeni cemaat ve tarikat gettolarının oluşmasına, tarikat ve cemaat holdinglerinin kurulmasına göz yumuyorlar. Biz buradan bir kere daha uyarıyoruz: Bu yeni, rüşvet, iltimas, kayırmacılık düzenine son verin. Bir defa daha büyük acılara sebep olmayın.
KÖRFEZ ŞEYHLERİNİN KAPISINI AŞINDIRIYOR
AK Parti ve onun Genel Başkanı Erdoğan getirdiği ucube rejimle hukuk devletini bitirdi. Küresel piyasalardan uygun şartlarda para bulma imkanını da böyle yaparak yitirdi. Erdoğan, daha birkaç yıl önce millete, “IMF geldi, 5 milyar dolar borç istedi, verin gitsin dedim” hikâyeleri anlatıyordu. Tabi bu hikaye hiçbir zaman gerçek olmadı. Şimdi Erdoğan ve şürekası, bir dönem meydanlarda, darbe yapmakla, darbe destekçisi olmakla suçladıkları, Körfez Şeyhlerinin, prenslerinin kapısını aşındırıyorlar. El etek öpüyorlar, hükümetin kalan itibarını da yerle bir ediyorlar. Bu kepazeliği de, “Milyarlarca dolarlık yatırım” diye milletimize, pazarlamaya kalkıyorlar.
BORCUN KARŞILIĞI FAİZ DEĞİL TAVİZ
Ama ortada güvenilir bir ekonomik program olmayınca, Körfez ülkeleri, paralarını geri alamayacakları endişesiyle talep edilen borcu vermiyor. Biz buradan bir kere daha uyaralım, ikili ilişkiler kullanılarak alınacak borcun bedeli, “Faiz değil, tavizdir.” Borç alan emir alır. Erdoğan da bugün Körfez’e emir almaya gidiyor. Hükümet seçimden önce akıl dışı politikalarla, ekonomiyi batırdı, hayat pahalılığını azdırdı. Ülkede dövizi kuruttu. Seçim öncesinde oy uğruna, ekonomide ne kaldıysa sonuna kadar kullandı. Tüm tuşlara bastı. Seçim bitti. Şimdi seçim öncesinde göz boyamak için, ücretliye, dar gelirliye çay kaşığıyla verdiklerini, devalüasyonla, vergilerle ve insafsız, acımasız, zalim zamlarla yani kepçeyle geri almaya başladı.
KKM’NİN YÜKÜNÜ YASA ÇIKMADAN MERKEZ BANKASI’NA MI YIKTINIZ?
Erdoğan’ın kazanın dibini nasıl deldiğini bugün açıklanan Haziran ayı bütçe verileri de ortaya koyuyor. Yılın ilk 6 ayında milletten toplanan vergiler önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 55 artmış. 1 trilyon 602 milyar lira olmuş. Aynı dönemde faize ödenen para ise önceki yıla göre ikiye katlanmış. 275 milyar 243 milyon lira olmuş. Yine zenginin mevduatına döviz garantisi anlamına gelen, “Hazine’ye tek kuruş yük getirmeyecek” dedikleri Kur Korumalı Mevduat için milletin kesesinden, hazinesinden ödenen para tamı tamına 25 milyar lira. Bu ödemeler şimdi torba yasayla bütçeden alınıp, Merkez Bankası’nın sırtına yıkılıyor. Sadece Haziran ayında 20 milyar liradan fazla para, milletin cebinden alınmış, dolar cinsinden garantili hesap sahiplerinin cebine konmuş. Oysa Haziranda yapılacak ödemenin bunun en az 3 katı olacağı araştırmacılar tarafından tahmin ediliyordu. Hayırdır, KKM yükünü daha yasa çıkmadan Merkez Bankası’na mı yıktılar?
BU GİDİŞİ SÜRDÜRMEK MÜMKÜN DEĞİL
Yine, “Bir kuruş vermeden yapıyoruz” dedikleri geçilmeyen yolların, köprülerin, uçulmayan havalimanlarını işleten yandaşlara, döviz cinsinden verilen garantiler karşılığında ödenen para 25 milyar 461 milyon lira. İlk 6 ayda toplam harcamalar ise geçen yıla göre yüzde 102 artmış. Tüm gelirlerde yani vergi gelirleri de dahil artış ise yüzde 49’da kalmış. Hal böyle olunca da, geçen yılın ilk 6 ayında 94 milyar lira fazla veren bütçe, bu yılın aynı döneminde 483 milyar lira açık vermiş. Yılın tamamı için öngörülen açığın yüzde 73’ü ilk altı ayda gerçekleşmiş. Yılın ilk 6 ayında bütçe dengesi geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 600 milyar lira bozulmuş. Bu gidişi sürdürmek nereden bakarsanız bakın mümkün değil.
BU ZAM DEĞİL, ZULÜM
Şimdi Erdoğan hatalarının faturasını millete kesmeye başladı. Kamuda hiçbir tasarruf yok, israf diz boyu. Bugün sabah bir genelge yayınladılar. Bu nasıl bir tasarruf genelgesidir nereden, ne kadar harcamanın, hangi harcamanın ne kadar kesileceği belli değil. Laf olsun torba dolsun diye tasarruf genelgesi çıkarıyorlar. Millet buradan ne tasarruf edildiğini nereden takip edecek? Öyle gözüküyor ki, Sarayın itibarından tasarruf etmeye hiç niyeti yok. Niyet, milletin sırtına dağ gibi zamları yüklemek. Cumhurbaşkanı Kararlarıyla ve torba yasayla KDV’ye ve ÖTV’ye, kurumlar vergisine, harçlara zam yaptılar. Arabası, traktörü, taksisi, minibüsü olup, bunların bu yıl MTV’sini ödeyen yurttaşlarımıza, “O geride kaldı sen bir vergi daha ödeyeceksin” dediler. Yetmedi, torba yasayla 5 kata kadar artırdıkları, Cumhurbaşkanının ÖTV’yi artırma yetkisini, acımasızca kullandılar. Erdoğan, 15 Temmuz 2023 tarihinde, imzalayıp yayımladığı kararla, benzine ve motorine tek seferde, bir defada 6 lira zam yaptı. Fukara dostu LPG’ye de 4 lira zam geldi. Benzin ve mazot 35 liraya, LPG 15 liraya dayandı. Konutlarda kullanılan doğalgazın ÖTV’si de üçe katlandı. 15 Temmuz gecesi duyulan salalarında, bir litre benzinin 35 lira olduğu ekonominin ve onun altında kalan aziz milletimiz için okunduğunu anlamış olduk. Erdoğan, önce devalüasyonun önünü açtı. Sonra KDV oranlarını artırdı. Üstüne ÖTV’yi bindirdi. Seçim öncesinde 20 lira olan bir litre benzinin fiyatını 35 liraya; 19 lira olan bir litre mazotun fiyatını 33 liraya çıkardı. 12 Mayıs’tan bugüne dünyada petrol fiyatları yüzde 8 artmış. Bizde pompa fiyatları ise yüzde 73 artmış. “Dışarıda da fiyatlar böyle” diye bunu açıklamak mümkün değil. Bu zulüm.
ENFLASYONUN SEBEBİ SİZSİNİZ, SİZ!
Seçimden önce Cudi’den, Gabar’dan petrol, Karadeniz’den gaz fışkırıyordu. Birde buralardan öyle büyük gelirler elde edilecekti ki, bu parayla Aile ve Gençlik Bankasını kuracaklardı. Ailelere ve gençlere de destek olacaklardı. Ne oldu şimdi? Bu zamlarla milletimizi ekmek alamaz hale getirdiniz. Dünyada petrol üreten ülkeler benzinin litresini 1 doların altına satıyor. Eğer biz petrol üreten ülkeysek bizdeki benzin fiyatları neden dünya ortalamasının üstünde. Bugün benzinin litresine Japon 1 dolar 22 sent, Amerikalı 1 dolar 2 sent veriyor. Okyanusun ötesindeki Avustralyalı 1 dolar 10 sent ödüyor. Bizim kişi başına gelirimiz de, asgari ücretimiz de, bu ülkelerin çok altında. Ama biz 1 litre benzine, şu son zamlarla 1 dolar 32 sent ödüyoruz. Zammın vatandaşlarımızda yarattığı infial nedeniyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklama yapmak zorunda kaldı. Önce “Bu zam deprem zararlarını telafi için” diyorlar. Onu geçsinler bir kalem… Deprem olalı kaç ay geçti? Samimi olun. Açıklamanın devamı ise tam bir rezalet. “ÖTV tutarları, maktu olması hasebiyle” Enflasyon karşısında erimişmiş. Bu enflasyonun sebebi kim? Dış güçler mi? Operasyon yapanlar mı? Sizsiniz, siz!
FİYAT DÜŞÜKMÜŞ, SİZ ONU BENİ ARAYAN ÇİFTÇİYE ANLATIN
2016 yılından bugüne kadar uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışlara rağmen neredeyse hiç vergi artışı yapılmamışmış. Vergi oranı da, fiyat da düşükmüş. İnsaf. Yani siz bunu bir de milletin yüzüne baka baka bir söyleyin bakalım. Bu sabah kontağı nasıl çevireceğini düşünen, ödediği MTV üstüne bir MTV daha ödettiğiniz, vatandaş, taksici, minibüsçü, kamyoncu size ne diyecek bir görün bakalım. Oğluna, “Traktörü tarlada bırak da gel” diyen dün akşam benimle telefonda konuşan çiftçi, size ne söyleyecek bir bakın bakalım.
BUGÜNLERİ MUMLA ARAYACAĞIZ
Emeklilerden sonra Erdoğan’ın ekonomik soykırımından, araç sahipleri de nasibini aldı. Ama bundan tüm milletimiz de payını alacak. Akaryakıt fiyatındaki bu artış, iğneden ipliğe her şeye zam olarak milletimize geri dönecek. “Kilosuna 9 lira 25 kuruş vereceğim” dediğiniz buğdayı TMO almadığı için 6 liraya tüccara satan çiftçi bu mazot fiyatlarıyla, tarlasına giremezse önümüzdeki yıl ekmeğin somununu 10 liraya bile alamayız. Şimdi, akaryakıt fiyatı arttı. Kamyoncu zam yapacak. Hal esnafı örtüsüydü, poşetiydi deyip zam yapacak. Bunların hepsi meyve, sebze fiyatlarının üstüne binecek. Ancak bu fiyat artışları çiftçiye yaramayacak. Bu ne biçim ekonomi politikasıysa başta kiraz olmak üzere pek çok meyve şuanda dalında kaldı. Ama pazarda, markette bakarsanız fiyatlar uçmaya devam ediyor. Sonunda, “Yaz zamanı 40 liraya domates mi olur?” “18 liraya patates, 19 liraya soğan mı olur?” diye şikayet ettiğimiz günleri mumla arayacağız.
BİLET FİYATLARININ ARTMAMASI İÇİN AKARYAKITI BELEDİYELERE VERGİSİZ VERİN
Bu zamların dar gelirliler üzerindeki yükünü bir nebze hafifletmek için, Eskişehir Büyük Şehir Belediye Başkanımızın sesine kulak verin. En azından zammın toplu taşıma ücretlerine yansımaması için, belediyelere akaryakıtı vergisiz verin.
ZAMMI CAMİ AVLUSUNA BIRAKAMAZSINIZ, BU ZULMÜN NESEBİ SAHİHTİR, ANASI DA BABASI DA ERDOĞAN’DIR
Vatandaşın infiali arşı kaplayınca, AK Parti kadroları da yine bildik, “Biz yapmadık, onlar yaptı, birileri yaptı” tiyatrosuna, oyununa döndü. Bir AK Parti MKYK üyesi; “15 Temmuz salâları okunurken yapılan bu zam, kirli bir operasyon” dedi. Yani milleti aptal yerine koymak bundan başka nedir? Hayrola kim kime karşı operasyon yapıyor? Peki, şu elimdeki ne? Bu Cumhurbaşkanı Kararı değil mi? Karar Sayısı: 7390. Karar tarihi: 15 Temmuz 2023. Resmi Gazete tarihi: 16 Temmuz 2023. Ne yazıyor burada: “ÖTV Kanunun ilgili maddeleri gereği, listede yer alan mallar üzerindeki ÖTV yeniden belirlenmiştir.” Peki, altında kimin imzası var. Recep Tayyip Erdoğan yazıyor burada. Cumhurbaşkanı da yazıyor altında. Ekinde zamların listesi var. Şimdi 15 Temmuz için okutulan salaların arkasına saklanarak, operasyonu yapanın bizzat Erdoğan olduğu ayan beyan ortada. Bunun altında kapı gibi imzası var. Millete operasyon yapan, bu milleti hayat pahalılığı altında acımadan ezen, kendi hatalarının bedelini bu millete ödeten, başta cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Genel Başkanınız olmak üzere sizsiniz, siz! Bir de, aynı AK Parti MKYK üyesi bu zamlara sebebiyet verenin “Derhal görevden alınması” gerektiğini söylemiş. Ee iyi söylemiş. Şimdi zamlara sebep olanın Genel Başkanınız olduğu ortada. Zam kararının altında onun imzası var. Yüreğiniz yetiyorsa, açık açık Genel Başkanınızın istifasını isteyin de bir görelim. Yok, eğer Genel Başkanınız “Bu kararı bana birileri imzalattı, Allah beni affetsin” diyorsa, o zaman çıkacak, bu kararı imzalatan kimdir hangi gerekçeyle bu kararı kendisine imzalatmıştır açıklayacak. Kimse, bu kirli zam operasyonunu cami avlusuna bırakıp kaçmaya kalkmasın. Bu zulmün nesebi sahihtir. Anası da babası da Erdoğan’dır.
YAKICI BİR ZAM FIRTINASI GELİYOR
Bu hükümet ya ne söylediğini ya da ne yaptığını bilmiyor. Ya da her zamanki gibi takiye yapıyor. Bir tarafta, “Birinci önceliğimiz enflasyon” diyeceksin, diğer taraftan, üst üste yaptığın zamlarla, Deli Dumrul misali saldığın vergilerle, frensiz devalüasyonlarla, enflasyonu azdırıp, vatandaşın elindekini avucundakini alacaksın. Bakın ben senelerce devlette çalıştım. Bugüne kadar para ve maliye politikaları arasında böyle büyük bir uyumsuzluk ve milletimize böyle büyük bir zulüm, böyle bir adaletsizlik yapıldığını hiç görmedim. Faizi ne kadar artırırsanız artırın, yılın ikinci yarısında artık bu topraklarda çok daha yakıcı bir zam fırtınasının esmesi kaçınılmaz. Faiz silahını ikide birde boşa sıkıp duruyorsunuz. Bunun faturası ağır bir durgunluk olacak. Yabancı yatırımcılar şimdiden raporlarında, yılsonu enflasyon tahminini yüzde 55’in üzerine çektiler bile. Bir yanda ekonomimizin çok ciddi sorunları var. Ama Erdoğan ve şürekasının derdi bunlara adil çözümler bulmak değil, seçime kadar ekonomiyi bir şekilde idare etmek ve seçimlerden sonrada radikal bir programı yaparlarsa uygulamaya çalışmak.
ENFLASYON GELİR ADALETSİZLİĞİNİ KÖRÜKLÜYOR
Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde gelir dağılımının en adaletsiz olduğu üç ülkeden biriyiz. Artan enflasyon ve hükümetin plansız, programsız zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan politikaları, bu gelir dağılımı adaletsizliğini körükledikçe körüklüyor. 2022 itibariyle, Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yarısını almaya başladı. Bu mevcut seride rekor. Yüksek enflasyonla, zenginle yoksul arasındaki gelir farkı da hızla açılıyor. Emeğin milli gelirden aldığı pay, 2017’den bu yana 1 puan düşmüş. Yoksulluk sınırının 33 bin 750 lira olduğu ülkemizde çalışanların yarısından fazlası 11 bin 402 liralık asgari ücret ya da civarında bir ücret alarak hayata tutunmaya çalışıyor. Dört kişilik bir ailede ana-baba asgari ücretle çalışsa, aileyi yoksulluk sınırının üstüne çıkaramıyor. İnsanlarımız yaşamıyor. İşi olan, evden işe, işten eve gidip geliyor. İşi olmayan milyonlarca genç ailesinin eline bakıyor. Yurt dışına kaçıp kurtulma hayalleri kuruyor. İnsanlar beslenemiyor, masasına iki günde bir, bir kap et yemeği koyamıyor. Ekmekle, makarnayla karnının gurultusunu bastırıyor. Çocuklarıyla sinemaya gitmek, bir köfte ekmek yemek artık hayal oldu.
DEPREMZEDELERİ BAŞLARINDAN SAVMAYA ÇALIŞIYORLAR
Ev sahipleri ile kiracılar silahla çatışıyor. Öbür taraftan, depremin yaraları hala sarılmadı. Depremzedelerin önemli bir bölümü yazın sıcağında hala çadırlarda kalıyor. Bir de Kredi Yurtlar Kurumu’nun yurtlarına yerleştirilenler var. Okulların açılma zamanı yaklaşırken, depremzedeleri KYK yurtlarından çıkarmak için baskıların başladığı haberleri gelmeye başladı. Depremzedelere dilekçe imzalatılıp, “Kendi istekleriyle yurttan çıkıyorlarmış” izlenimini vermeye çalışıyorlarmış. Bir başka yerde depremzedelerin kira yardımlarını yurtta kaldıkları süre boyunca kesmişler. Birde üstüne, “Buradan çıkın, ya kira yardımı alın ya da konteynere gidin” demişler. Ev yapmak yerine, evin maliyetinin dörtte birini verip, depremzedeleri başlarından atmaya çalışıyorlar.
MİLLETİN VEKİLLERİ KONUŞMASIN DİYE MECLİS’İ TATİL ETTİLER
Bütün bu sıkıntılar devam ederken Meclis tatile girdi. Erdoğan’ın seçim öncesinde verdiği birçok söz havada kaldı. Seçimden önce esnafın emeklilik prim gün sayısını düşüreceklerdi yapmadılar. “Meclis açılır açılmaz” taşeron işçi sorununu çözmeye söz verdiler, unuttular. 3.600 ek göstergede birinci dereceye gelenler için “Meclis açılır açılmaz” düzenleme sözü verdiler, onu da tutmadılar. Akademisyen maaşlarının artırılmasından, vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesine kadar pek çok düzenleme beklenirken, Meclis’i kapatıp gittiler. Ondan sonrada ertesi gün zamları yaptılar. Milletin vekilleri bu zulmü, ekonomik soykırımı konuşamasın, milletin hakkını savunamasın diye ÖTV artışlarını yapmadan önce Meclis’i tatile soktular.
MECLİS’İ OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞIRACAĞIZ
MYK toplantımızda CHP grubumuzun, Meclis’i bu konuda olağanüstü toplantıya çağırması kararını aldık. Türkiye’de mutfaklar yangın yerine dönmüşken, vatandaşlarımız büyük sıkıntı içindeyken, millet iradesinin tecelligahı TBMM tatil yapamaz. Vatandaşlarımız hem kendilerini acilen rahatlatacak düzenlemeler, hem de ekonomideki sorunlara çözüm bekliyor, ferahlamak istiyor. Enflasyonu düşürecek bir programı bekliyor. Bunlar yapılmadıkça sosyal huzursuzluklar da hızla artıyor.
BİZ DOĞRULARI SÖYLÜYORUZ, BUNLAR TERSİNİ YAPIYOR
Aslında yapılacak belli ama Hükümet bir türlü bunu yapmıyor, aslında yapamıyor. Sonuçta ortada. Bu sonucu görmek için sadece bugünün ekonomi başlıklarına bir bakmak yeterli: Dolar’da, Avro’da, gram altında üçlü rekor, bütçede tarihi açık, Temmuz enflasyonunda rekor beklentisi, kredi faizleri tam gaz, Kısa Vadeli Dış Borçta yeni rekor… Bunların, bu sorunları çözecek bir vizyonları da yok, kadroları da yok. Biz, “Ekonominin düzelmesi için önce adaletin tesisi gerekir” diyoruz. Bunlar Anayasaya aykırı torba yasaları çıkarmaya devam ediyorlar. Seçilmiş milletvekillerini tutuklu olarak hapislerde tutuyorlar. Suç uydurup gazetecileri cezaevine tıkıyorlar. Biz, “Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak reformlara acilen ihtiyacı var” diyoruz. Bunlar reform falan yapmıyor. Bir tek bildikleri zam. Biz, “Türkiye iş gücünü küresel arenada yarışabilecek şekilde yetiştirmeli diyoruz, çağın gereği yetenekleri bizim evlatlarımız kazandırmalıdır” diyoruz. Bunlar, eğitime ideolojik prangalar takmaya uğraşıyorlar. Biz, “Büyüme herkesi kucaklamalı” diyoruz. Bunlar zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan politikaları uyguluyorlar. Biz, “Ekonomide alınacak önlemlerin yükünün adil dağılacağına milleti ikna etmezseniz, bu işi yürütemezsiniz” diyoruz. Bunlar, seçim beyannamelerinde söz vermelerine rağmen Ekonomik ve Sosyal Konsey’i toplayıp istişare etmek noktasına bir türlü gelemiyorlar. Kendi kafalarına göre önlem uygulamaya kalkıyorlar. Biz, “Ekonomi politikaları çevresel sürdürülebilirliği de gözetmeli. Bunun yanında maliye ve para politikaları da uyumlu olmalı” diyoruz. Bunlar çevreyi katletmeye devam ediyor. Maliye politikasıyla, para politikası arasında uyum muyum sağlamaya hiç yeltenmiyorlar. “Türkiye’nin bu işleri yapacak ehil kadrolara ihtiyacı var” diyoruz biz. Bunlar, kadro diye bir tek görevden aldığı eski bakanı, Amerika’dan ithal Merkez Bankası başkanını vitrine koyup işlerin düzeleceğini, dışarıdan borç bulabileceklerini sanıyorlar.
AĞIZLARIYLA KUŞ TUTSALAR OLMAZ
Hükümet, bugüne kadar yaptığı hataların, 2018 seçimleri öncesinde buharlaştırılan 128 milyar doların yine bu seçimden önce har vurup harman savurdukları 199 milyar doların hesabını millete vermedikçe. Kur Korumalı Mevduatın maliyetinden, deprem harcamalarına Rusya’nın almayı ertelediği doğalgaz borcundan, TÜİK’in makyajlı büyüme, enflasyon işsizlik verilerinin inceletilmesine kadar, güveni sarsan ne varsa hepsini araştırmalı ve açıklamalıdır. Sonuçları da açıklamalıdır. Ancak bu yapılırsa milletimiz artık oyunun kurallarının değiştiğine inanır ve hükümetin politikalarına uyum sağlamaya bakar. Yine güveni sağlamak için sağlam çapaları olan, takvimi belli, istikrarı, yapısal değişimi hedefleyen, uyumun yükünü adaletle paylaştıran, toplumun geniş kesimlerinin üzerinde mutabakata vardığı, bir program uygulanmadıkça bu sıkıntılardan çıkılamaz. Ağızlarıyla kuş da tutsalar, bu ekonomi dikiş tutmaz. Milletin sırtındaki yük hafiflemez, her gün daha ağırlaşır. Ama bu Hükümet bunların hiç birini de yapmaz.
ZAMLAR EKONOMİDEKİ ENKAZIN GÖSTERGESİ
Bunca zam, bunca vergi artışı Erdoğan’ın ekonomiyi nasıl enkaz haline getirdiğini milletimizin gözleri önüne sermiştir. Önümüzde yerel seçimler var. 2019’da yerel seçimleri kazandık, bu sefer milletimizle birlikte çok daha iyisini yapacağız. Önceki seçimde alamadığımız belediyeleri de alacağız. Bunun için çalışıyoruz.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alabilirim.
Soru- Basında yer alan haberlere göre yerel seçimlerde Adana, Mersin, Manisa gibi büyükşehirlerinde aralarında bulunduğu bazı illerde aday çıkarılmayarak İYİ Parti adaylarının desteklenebileceğine dair görüşlerin yer aldığı ve iki partinin de bu duruma sıcak baktığı ifade ediliyor. Bu haber doğru mu? Konuya ilişkin bir değerlendirmeniz olacak mı?
Faik ÖZTRAK- Bunların tamamı hayal mahsulü ve uydurma. Yani bu haberi yazanların Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımıza bunu doğrulatması doğru olurdu.
Soru- Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 3 bakanlık ve MİT Müsteşarlığıyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla gizli protokol yaptıklarını iddia etti. Bu iddia hakkında sizin görüşünüz ya da değerlendirmeniz nedir?
Faik ÖZTRAK- Zafer Partisiyle partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca iki Genel Başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de 3 bakanlık ve MİT Müsteşarlığına dair bir düzenleme bir madde yer almamaktadır.
Soru- MTV vergisi görüşmelerinde çok sayıda muhalefet milletvekilinin katılmaması sosyal medyada tepkilere neden oldu. Görüşmelere katılmayan vekillerin sayısının katılanlardan fazla olmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? MYK’da bu konu gündeme geldi mi?
Faik ÖZTRAK- Biz ta işin başından bu MTV’yle ilgili düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götüreceğimizi ifade etmiştik. Milletvekillerimizin bir kısmının sahada görevli olmasına rağmen Genel Kurula oldukça yüksek bir oranda katılımda sağladık. MTV konusunda sorumluluğumuzu anayasadan kaynaklanan hakkımız çerçevesinde Anayasa Mahkemesine giderek de yerine getireceğiz.
Soru- Körfez turuna çıkan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, hareketinden önce yaptığı açıklamada “Bu ülkelerin Türkiye’den belli varlıkları satın alma durumları da olacak. BOTAŞ’ı satıyorlar diye bir şey yok. Biz neyin satılacağını, neyin satılmayacağını çok iyi biliriz” dedi. Siz bu açıklamaya nasıl bir yorum yaparsınız?
Faik ÖZTRAK- Bu açıklama öncelikle Erdoğan’ın Körfez’e teslim olmaya gittiğinin itirafıdır. İkrarıdır. Neyin satılıp satılmayacağını gerçekten de o bilir. Atamızdan, dedemizden kalan son gümüşleri varlık fonunda topladı tek bir imzayla neyin satılacağına, neyin satılmayacağına da o karar verecek. Körfez’den borç bulabilmek için bu ülkenin elde kalan nesi var nesi yok satmaya, ülkeyi Körfez şeyhlerine, krallarına, prenslerine peşkeş çekmeye hazır olduğunu daha uçağa binmeden onlara duyurması da gerçekten son derece üzücüdür.
Soru- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, yine bugün Suriye’yle görüşme konusunda kapının açık olduğunu hatta Beşer Esad ile görüşmeye de kapalı olmadığını söyledi. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK- Ben bu açıklamayı dinledim. Erdoğan tükürdüğünü yalama alışkanlığını sürdürüyor. Bu arada şunu da duydum soruya yanıt verirken. İşe Esad diye başladı Eset diye bitirdi. Bu artık gelecek günlerde neler olacağının habercisi. Bunu da not ettik.
Soru- Biraz önce konuşmanızda meclisi olağanüstü toplantıya çağırma kararı aldığınızı ifade ettiniz. Bu kararda altılı masadaki diğer partilerle toplu hareket etme durumu var mı? Sadece CHP grubu olarak mı yapacaksınız? Basında Sayın Karamollaoğlu ve Davutoğlu’nun zamlarla ilgili liderleri aradığı ve birlikte hareket etme noktasında bir arayış olduğu belirtildi.
Faik ÖZTRAK- Tabi ki, grup yönetimimiz diğer grup yönetimleriyle de bu konuyu görüşecekler.