Öne Çıkanlar tsk CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut palandöken şehit CHP Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan kurban bayramı Hakkari binali yıldırım PENÇEKİLİT Operasyonu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık Barış Pınarı Bölgesi deprem

CHP Sözcüsü Öztrak: “Dolar Çıkmış Dokuza, İnmez Sekize”

CHP Sözcüsü Öztrak, dolar kurunun rekorlar kırmasının altında Erdoğan Şahsım Hükümetinin bugüne kadar yaptığı hatalar olduğunu belirterek, “Erdoğan, Damat Bakanı görevden aldı. Olmadı. Merkez Bankası Başkanlarını görevden aldı. O da olmadı. Başkan Yardımcılarını görevden aldı. O da tutmadı. Para Politikası Kurulu üyelerini aldı. O da olmadı. Ne yaptıysa, dolar düşmedi, her seferinde biraz daha fırladı neden? Çünkü sorunların sebebi Erdoğan’ın kendisi. Milletin Erdoğan’a duyduğu güven bitti. Milletin Erdoğan’dan sıtkı sıyrıldı. İşte bu nedenle, Erdoğan sebeptir, şahlanan dolar sonuçtur” diye konuştu.

Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin gece yarısı kararnameleriyle, Merkez Bankası’nın bağımsızlık tabutuna son çivileri çaktığını söyleyen Öztrak, “Merkez Bankası, Merkez Bankası olalı, böyle zulüm görmedi. Erdoğan ve şürekâsına göre, enflasyon geçiciymiş. Ama anlaşılan enflasyonun bundan haberi yok. Dolar çıkmış 9’a, inmez 8’e… Hızla koşuyor 10’a… Sadece son bir buçuk ayda kurdaki hareketlenmeden, enflasyona 2 puan ilave gelecek” dedi.

Yılın ilk sekiz ayında net hata noksandan kaynağı belirsiz para girişinin 13,5 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Öztrak, “Bu kadar büyük bir kaynağı belirsiz para girişiyle, sadece 2018’de karşılaşmıştık. Bu kaynağı belirsiz para girişlerinin nedeni nedir? Bunlar hangi baronların parasıdır?” diye sordu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Ucube Şahsım Vesayet Rejimi, ekonomimizdeki yangını her gün biraz daha büyütüyor. Ekonomi politikaları ideolojik vesayet altında. Devlet, kibirli bir adamın iradesine tutsak. Yönetimdeki kriz, milletimizi eziyor. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, milletimizin boğazına yapışmış. Sofralarımız yanıp tutuşuyor. Dolar aldı başını gidiyor. Paramız pul oldu. İğneden ipliğe her şeye zam geliyor.

ÖNÜMÜZ “KARAKIŞ”

Önümüz kış. Hem de kapkara bir kış. Türkiye’miz, büyük bir buhranın içerisinde, karakışa hazırlanıyor. Ucube Şahsım Vesayet Rejimi, devlet yönetiminde ve ekonomide, sebep olduğu krizleri her gün genişletiyor. Cumhuriyetimizin köklü kurumları, birer birer çökertiliyor. Bu korkunç buhranın içerisinde, ülkemiz rotasını kaybetti. Oradan oraya savruluyor.

EKONOMİDE İLK 10 DERKEN İLK 20’DEN DÜŞTÜK

Erdoğan Şahsım Hükümeti, ülkemize küme üstüne küme düşürtüyor. Ülkemizin ufkunu, geleceğini, adeta bir kanser hücresi gibi yiyip bitiriyor. Erdoğan bundan 12 yıl önce, 2011’de milletimize, “Ülkemizi 2023’te, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmayı” vadetmişti. Milletimize söz vermişti. Bu sözünü partisinin seçim beyannamelerine de yazdı. Yetmedi… Bunu devletin Kalkınma Planlarına da yazdı. Ama daha 2023’e gelemeden, bu yıl bıraktık en büyük 10 ekonomi arasına girmeyi, Erdoğan yönetiminde ülkemiz, dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düştü. Oysa Türkiye, AK Parti’nin esamisi bile okunmazken, 1990’da bu lige çıkmıştı. Uluslararası Para Fonu’nun, bu hafta yayımladığı küresel ekonomiye dair tahminlere göre, en büyük ekonomiler liginde 2021’de 21. sıraya, 2022’de de 22. sıraya düşüyoruz. Hem de 2021’de yüzde 9’luk büyümeye rağmen! 1990’da en büyük 20 liginde olmayan, Rusya, Endonezya, Suudi Arabistan bizi ezip, gidiyor. Hep söyledik… Erdoğan yönetiminde ekonomi büyümedi, şişti.

ENFLASYONUN SÜPER LİGİNDEYİZ

Ama doğrusu Erdoğan Şahsım Yönetiminin hakkını da yememek lazım. Erdoğan en büyük ekonomiler liginde, ülkemizi İlk 10’un arasına sokamadı ama enflasyon liginde Şampiyonlar Ligi’ne çıkardı. 2021’de, 191 ülke içerisinde, en yüksek enflasyona sahip 10. Ekonomiyiz. 2023’te ise enflasyonu en yüksek, 7. ülke oluyoruz. Hayat pahalılığının süper liginde rakiplerimiz, Angola, Liberya, Venezüella, Zambia ve Haiti…

MİLLETİMİZLE ALAY EDİYOR

Milletimize taahhüdünü yerine getiremeyen Erdoğan, anlaşılan “Yalanın kemiği yok ki, boğaza takıla…” diyerek, milletimizin aklıyla alay etmeye kalkıyor. Daha geçen ay, kendi imzasıyla yayımladığı Orta Vadeli Program’la, 2023 için millete söz verdiği; 2 trilyon dolar geliri, 925 milyara düşürdüğünü, “25 bin dolara çıkaracağım” dediği taahhüt ettiği kişi başına geliri, 10 bin 713 dolara indirdiğini, “500 milyar dolar olacak” dediği ihracatı; 242 milyar dolara düşürdüğünü ve “Yüzde 5’e indireceğim” dediği işsizlik hedefini ise, yüzde 11,4’e çıkardığını unutmuş görünüyor.

ERDOĞAN TÜM HEDEFLERİ ISKALADI

Bu hafta başında çıkıp millete, “Hedeflerinin çoğuna ulaştığımız, menziline yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu, yeni ve daha büyük adımlarla, tahkim ettiğimiz bir döneme girdik” diyebiliyor. Yani millete vadettiklerini neden yerine getiremediğinin, neden sözünü tutamadığının hesabını vermeden, 2053’e masallar anlatmaya kalkıyor. Milletimize söz verdiğin gelir ve ihracat rakamlarını, Yüzde 50’den fazla iskonto eden sizsiniz, işsizlik taahhüdünüzü ikiye katlayan sizsiniz. Ekonomiyi dünyanın en büyükleri liginde, ilk ona çıkarmaya söz verip de bu yıl ilk 20’den düşürende sizsiniz. Bu nasıl bir menzile yaklaşmak? Bu nasıl hedeflerin çoğuna ulaşmak? Erdoğan millete taahhüt ettiği tüm hedefleri ıskalayan bir yöneticidir. Millete verdiği sözlerin altında, ezim ezim ezilmektedir.

MİLLETİN İLİĞİNİ SÖMÜRMEDEN GİTMEMEYE KARARLI

Hala “Hedefleri tutturduk” demeye devam ediyorsa, biz de buradan kendisine soruyoruz; tutan hangi hedefler? Kime vadettiğiniz hedefler? Ne demişler, “Ya söz vermeye ya da tut. Tutamayacağın sözü söyleme, yut”. Beyefendi hala 2053’e mektup yazmaya kalkıyor. Yani öyle gözüküyor ki bu ülkeyi tamamen yiyip bitirmeden, milletin iliğini, kemiğini sömürmeden, gitmemeye kararlı.

SIRTLAN İLE CEYLAN AYNI YÖNE KOŞUYOR

Erdoğan’ın yönetiminde geçen her saniye, her dakika milletimizi daha da fakirleştiriyor. Dolar bugün 9 lirayı aştı. 10 liraya koşuyor. 10 yıllık tahvilin faizi, yüzde 20’ye çıktı. Altın fiyatları, kredi temerrüt risk primi hepsi birden zirve yapıyor. Ne diyordu meşhur Afrika Atasözü? “Ormanda; aslan, zebra, sırtlan ve ceylan yan yana koşuyorsa, yangın var demektir.” Erdoğan Şahsım Hükümeti yönetiminde ülke çıra gibi yanıyor, onlar da Roma’yı yakan Neron misali, sebep oldukları yangını, paramızın pul olmasını, yanaşmalarıyla, beslemeleriyle beraber keyifle izliyorlar. Nasılsa yandaşlara verilen ihalelerin, geçilmeyen köprü ve yolların, uçulmayan havalimanlarının, yatılmayan hastane yataklarının, gelir garantileri hep dolarla, avroyla… “Harun olacağız” diyenler, Bugün Karun oldu. Bu milletten aldıkları paraları da, tek kuruş vergi vermeden, vergi cennetlerine kaçırdılar. Düstur belli; “Millete ver talkını. Yandaş yutsun salkımı.” Bugün Eylül bütçe rakamları geldi: Yılın ilk 9 ayında, milletin cebinden 21 milyar lira alınmış, yandaş müteahhitlerin cebine konmuş. Faiz lobilerine aynı dönemde ödenen para ise tam 142 milyar lira olmuş.

DOLARI ALAN DEĞİL, SATAN YAYA KALDI

Daha yeni Sayıştay açıkladı: Sadece Karayolları üzerinden 6 otoyol için, yandaşlarına verdikleri gelir garantisi, 28 milyar 329 milyon dolar. Şimdi bugüne kadar milletin kesesinden buraya, 4 milyar 372 milyon dolar ödenmiş. Geriye daha 24 milyar dolar var ödenecek. Eylül başında dolar kuru 8 lira 30 kuruştu. Şimdi 9 lira 23 kuruşu aştı. 1,5 ayda, dolar, paramıza karşı 93 kuruş değerlendi. Bu da yandaş müteahhitlere bütçeden ödenecek garanti paralarını, 22 milyar lira birden artırdı. Paramızın satın alma gücü, haysiyeti, şerefi güneş görmüş kar gibi erirken, Saray yanaşmaları bayram ediyor. Ama dolar ne zaman fırlasa, Erdoğan gözünü milletin dolarına, altınına dikiyor. 7 Mart 2015’te, “Dolar alan yaya kalır” dediğinde, dolar kuru 2 lira 58 kuruştu. O gün 100 lirayla 39 dolar alıyorduk. 2 Aralık 2016’da, “Yastık altında dövizi olanlar, parasını Türk Lirasına dönüştürsün” dedi. O gün; dolar kuru 3 lira 45 kuruş olmuştu. 100 lirayla alınan dolarda 29’a düşmüştü. 26 Mayıs 2018’de, “Yastığın altında doları olan kardeşlerim, paranızı gidin Türk Lirasına yatırın” dediği gün, dolar 4 lira 70 kuruştu. 100 lirayla, 21 dolar alır duruma düşmüştük. Bugün ise 100 lirayla ancak 11 dolar alıyoruz. Erdoğan yönetiminde geçen 6 yılda, yüz liranın dolar alma gücü tam 28 dolar azalmış. Doları alan pişman olmamış ama satan bin pişman olmuş. Sarayın yanaşmaları abat olurken, Erdoğan’a güvenen, dolarını, altınını bozduran vatandaşımız, hep yaya kalmış. Paramızın değeri düştükçe, elektriğe, doğal gaza, benzine, mazota, gübreye, hasılı iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Çiftçinin, esnafların,  ailelerin beli bükülüyor. Peki bu rezaletin sorumlusu kim?

BU PAYLAŞIMI YAPAN ERDOĞAN

Şimdi  “Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, milletin itibarıdır”. Bu tweeti kim atmış? Erdoğan’ın ta kendisi. “Ben ekonomistim” diyen Erdoğan. Ne zaman atmış? 1 Mart 2012’de atmış. O gün 100 lirayla; 84 Bulgar Levası alınıyormuş, bugün ancak 19 Leva alınabiliyor. Milli paramızın komşumuzun parası karşısındaki alım gücü, 9 yılda 65 Leva birden düşmüş. Bunu yapan kim? Konu komşunun parası karşısında bile, paramızı pul eden kim? Şu tweette söylendiği gibi; “Bayrak gibi, milli marş gibi, ülkemizin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeleyen milli paramızın değerini, güneş görmüş kar gibi eritip bitiren kim? Paramızın itibarıyla beraber, milletimizin itibarını da bitiren kim? Tabii ki bu tweeti atan Erdoğan!

MİLLETİN ERDOĞAN’DAN SITKI SIYRILDI

Şimdi bunları yapanın, yapmaması gereken de bellidir: 2053’e öyle mektup yazmakla falan uğraşmasın, derhal istifa mektubunu yazsın. Vakit kaybetmeden, sandığı milletin önüne getirsin. Erdoğan, Damat Bakanı görevden aldı. Olmadı. Merkez Bankası Başkanlarını görevden aldı. O da olmadı. Başkan Yardımcılarını görevden aldı. O da tutmadı. Para Politikası Kurulu üyelerini aldı. O da olmadı. Ne yaptıysa, dolar düşmedi, her seferinde biraz daha fırladı neden? Çünkü sorunların sebebi Erdoğan’ın kendisi. Milletin Erdoğan’a duyduğu güven bitti. Milletin Erdoğan’dan sıtkı sıyrıldı. İşte bu nedenle, Erdoğan sebeptir, şahlanan dolar sonuçtur.

PARAYI PUL EDEN KENDİ REİSİ

Erdoğan Şahsım Hükümeti artık ülkeyi yönetemiyor. Her yaptığı devletin köklü kurumlarını felç ediyor. İtibarını bitiriyor. En son atadığı Merkez Bankası Başkanı, reisine biat etmekten başka bir şey bilmiyor. Dışa açık bir ekonomide, haklı bir gerekçe olmadan, emirle faiz indirmenin, yerli paraya değer kaybettireceğini görmüyor, bilmiyor. “Neden paramız pul oluyor anlamadım” diyerek, havaya bakıp ıslık çalıyor. Sarayın vesayeti altındaki Merkez Bankası Başkanı, 5 ay önce kendisinin atadığı Başkan Yardımcısını değiştiriyor. Böyle yaparak sorumluluğu yardımcılarına yıkmaya çalışıyor. Paramızı pul edenin aslında kendi reisi olduğunu itiraf edemiyor, korkudan söyleyemiyor. İşte bu aymazlık ülkemizi yiyip bitiriyor. Bunlar milletimizin tenceresini, cüzdanını boşaltıyor. Hepimiz evlatlarımızın, torunlarımızın geleceğinden artık endişe duyuyoruz. Saray ülkemizde bereket bırakmadı.

GÜBRE ALTINLA YARIŞIYOR

Halbuki bu ülkenin toprakları son derece verimli, insanları çok cömert. Çiftçisi de çok çalışkan. Ama 24 Eylül’den önce 4 bin 500 lira olan, elimdeki bu gübrenin tonu, dün 8 bin liraya kadar çıktıysa, ÜRE gübresi 20 günde yüzde 78 zamlandıysa,  çiftçi ne yapacak, tarlasına ne atacak? Kimyasal gübre altınla yarışıyor olacak iş mi? Tabi bu arada çiftçi parasını vermeye kalksa bile, ortada gübre yok. Bu ülkede hükümet yok mu? Hükümet nerede? Mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatları uçuyor. Çiftçi tarlasını karşılık gösterdiğinde, bunları tarlasına atmaya yetecek krediyi bankalardan alamıyor. Ziraat Bankası’nın, Tarım Kredi Kooperatiflerinin, çiftçiye verdiği krediler teminata takılıyor. Çiftçi zaten sıkıntıda. Ek teminatı nasıl bulacak? Yandaşlara gazete aldırmak için, Ziraat Bankası’ndan 750 milyon dolarlık krediyi, tek kalemde vermeyi biliyorlar. Aynı yandaşın, milyarlarca dolarlık kredi borçlarını yapılandırmak için, masaya oturmayı da biliyorlar. Ama iş çiftçiye gelince, pintiliği elden bırakmıyorlar. Bu duruma bir çare bulamazlarsa, çiftçiyi bu kadar ezerlerse korkarım gelecek yıl, hepimiz taş yemek zorunda kalacağız.

HATALAR MALİYETLERE ZİRVE YAPTIRIYOR

Sadece çiftçilerimiz değil, sanayicilerimiz de çok endişeli. Uluslararası girdi fiyatları almış başını gidiyor. Pamuğun fiyatı son 10 yılın zirvesinde. İplik tedarikinde çok ciddi sıkıntılar var. Enerji maliyetleri aldı başını gitti. Buna bir de, 128 milyar dolar rezervimizi buharlaştırmaları, Merkez Bankası’nın yönetimini zırt, pırt değiştirmeleri, paramızı pul etmeleri eklenince, içeride maliyetler zirve yapıyor.

DOĞAL GAZ FATURASI 5 MİLYAR DOLAR DAHA ŞİŞECEK

Bu yıl doğalgaz tedariki konusunda, kaygılar ortaya çıktı. Mevcut sözleşmelerle, doğalgaz ihtiyacının karşılanamayacağı söyleniyor. Önümüz kış... Önceki yıllarda Ekim ayına kadar, doğalgaz depolama kapasitemizin, yüzde 80-90’ı kadar gaz stoklanırdı. Artık Ekim ortasına geldik. Bu yıl elimizdeki mevcut depolama kapasitesinin, sadece yüzde 54’ü kadar stokumuz olduğu görülüyor. Dünyada doğalgaz fiyatları almış başını gitmiş, neden gazın nispeten ucuz olduğu dönemde, stokları neden hazır etmediniz? Ağustos böceği gibi şarkı söyleyerek, çok kıymetli bir zaman ve imkânı niçin heba ettiniz? Şimdi bu açığı kapamak için, fiyatların dört katına sıçradığı, spot LNG piyasasından, gaz temin etmeye uğraşıyorlar. Bu nedenle doğalgaz faturamızın 5 milyar dolar daha şişeceğini, işin uzmanları söylüyor. Bunların iş bilmezliğinin, beceriksizliğinin faturasını, hep milletimiz ödüyor.

ELEKTRİĞE %45 ZAM DA YETMEYECEK

Bugün akaryakıta büyük bir zam geldi. Motorinin pompa fiyatına 41 kuruş, benzine 40 kuruş zam yapıldı. Benzinde pompaya yansıtılacak zam 17 kuruş olacak. Kalanı ÖTV’den düşülecek. Ama artık ÖTV’de de marj kalmadı. Akaryakıt istasyonları pompalarını, çift haneli fiyatlara göre ayarlamaya başladılar bile.  Yine artan maliyetler nedeniyle, elektriğe yüzde 40-45 zam dillendirilmeye başlandı. Bu da dolar 9 lirayı aşmadan önceydi. Dolar şimdi 10 liraya koşuyor. Yani yüzde 40-45 zam da bu gidişle yetmeyecek. Ülke yönetilmiyor savruluyor… Elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyen, milyonlarca vatandaşımız var. Bu zamlardan sonra milletimizin hali nice olacak düşünmek bile istemiyoruz.

KARA KIŞ FONU KURULSUN

Ama Genel Başkanımız bunun için, “Kara Kış Fonu kurulsun” diyor. Bu fonun kaynaklarının da nereden bulunabileceğini söylüyor. Erdoğan bunları düşünüyor mu? Hayır! Umuru değil. “Meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz” deyip seyrediyor.

DOLAR ÇIKMIŞ DOKUZA İNMEZ SEKİZE…

Erdoğan ve şürekâsına göre, enflasyon geçiciymiş. Ama anlaşılan enflasyonun bundan haberi yok. Dolar çıkmış 9’a, inmez 8’e… Hızla koşuyor 10’a… Sadece son bir buçuk ayda kurdaki hareketlenmeden, enflasyona 2 puan ilave gelecek. Emtia fiyatlarındaki artışlar da ortada. Ayrıca ABD Merkez Bankası parasal sıkılaştırmaya başlıyor. Polonya, Macaristan, Rusya, Meksika, Brezilya Merkez Bankaları bunun olası risklerini bertaraf edebilmek için ve milli paralarının değerini korumak için, faizleri artırdılar.

MERKEZ BANKASI BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİ

Ama Erdoğan, sanki risklerimiz ve başımızdaki belalar azmış gibi, gece yarısı kararnameleriyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlık tabutuna son çivileri çakıyor. Merkez Bankası, Merkez Bankası olalı, böyle zulüm görmedi. Milletin 128 milyar dolarını arka kapıdan buharlaştırdılar. Yetmedi. Üç yılda üç başkan değiştirdiler. Yetmedi. Zırt, pırt başkan yardımcısı yediler. Yetmedi. Şimdi de Banka’yı Ankara’dan İstanbul’a taşıyıp, liyakatli kadroları hepten tasfiye etmek istiyorlar. Merkez Bankası’nın kasasındaki rezervleri erittiler. Şimdi bin bir oyunla rezerve makyaj yapmaya kalkıyorlar.

HANGİ BARONLARIN PARASI AÇIKLAYIN

Yılın ilk sekiz ayında cari açık 14 milyar dolar. Net hata noksandan kaynağı belirsiz para girişi, 13,5 milyar dolar. Yani bu kaynağı belirsiz para girişiyle cari açığı finanse ediyorsunuz, dışarıdan gelen borçlarla da, kuruyan rezervleri galiba makyajlıyorsunuz? Bu kadar büyük bir kaynağı belirsiz para girişiyle, sadece 2018’de karşılaşmıştık. Bu kaynağı belirsiz para girişlerinin nedeni nedir? Bunlar hangi baronların parasıdır? Bir açıklayın bakalım.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ LİGİNDE DE ÇAKILDIK

Ekonomide yatırımları ve verimliliği artıran, tek başına faizlerin seviyesi değildir. Ekonomide yatırımları ve verimliliği artıran, iyi yönetilen kurumlardır, iyi yönetişimdir. Etkin çalışan piyasalardır. Hukukun üstünlüğüdür. Can ve mal güvenliğinin olmasıdır. Daha dün açıklandı. 2021’de Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, tek bir yılda 10 basamak birden düşerek, 139 ülke arasında 117. olmuşuz. Türkiye Erdoğan’ın elinde, hukukun ve özgürlüğün olmadığı ülkeler ligine düştü. Böyle bir ülkeye, nitelikli yatırım gelir mi? Gelmez. Olan da kaçar. Japon Honda firması Türkiye’deki fabrikasını kapatıp, gitti. Binlerce çalışanda işsiz kaldı. İşsizlik büyük sosyal maliyetlerinin yanında, üretimde ve ekonomide etkinliğin sağlanamadığını gösterir. İşsizliğin yüksek olduğu yerde, ekonomi daha fazla üretim yapma imkânını da heba eder. Bugün Türkiye’de yaşananda budur.

İŞKUR VERİSİ İLE TÜİK VERİSİ ARASINDA UÇURUM

Ülkemizde çok büyük bir işsizlik sorunu var. TÜİK ’in makyajlı rakamları bile bunu saklayamıyor. Mızrak çuvala sığmıyor. İŞKUR verilerine göre, Ağustos’ta kayıtlı işsiz sayımız 200 bin kişi artmış. Ama TÜİK’e bakarsanız işsiz sayısındaki artış sadece 11 bin. Şimdi bu fark nereden geliyor? Buna bir cevabınız var mı? Meseleleri mesele etmezseniz, mesele kalmaz anlayışı, öyle gözüküyor ki burada da hakim. İstihdam edilenlerin sayısı ve istihdam oranı 2018 Temmuz ayının, yani üç yıl öncesinin halen altında. Çalışma çağındaki nüfusumuz, son üç yılda 3 milyon 152 bin kişi artmış. Buna karşın, çalışan yurttaşlarımızın sayısı, 2018 Temmuz ayının 250 bin kişi altında. Ama Erdoğan, “İstihdamda salgın öncesi dönemin dahi üzerine çıktık” diyebiliyor. Milletle alay etmeye devam ediyor… Daha fazla çalışmak istediği halde çalışamayanları, iş bulsam çalışırım diyenleri ve resmi işsizleri dikkate aldığımızda, hepsini birlikte topladığımızda gerçek işsiz sayısı, salgın öncesinin çok üstünde. Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başı yaptığında, 5 milyon 555 bin olan gerçek işsiz sayısı, şu anda 7 milyon 855 bin. O da işgücüne katılım oranı düştüğü için. İşgücüne katılım oranı eski seviyesinde kalsaydı, bu işsiz sayısına 1,5 milyon işsiz daha eklememiz gerekecekti. Boşuna demiyoruz: Erdoğan Şahsım Hükümeti sebeptir, yüksek işsizlik sonuçtur.

CHP GELİNCE DOLAR DA DÜŞER

Milletin Erdoğan yönetiminden artık sıtkı sıyrılmıştır. Erdoğan şahsım hükümetine kimsenin güveni kalmamıştır. Ne yaparsa yapsın dikiş tutmaz. Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Erdoğan’ın ülkeyi daha fazla yiyip bitirmemesi için, ivedilikle yapılması gereken, sandığın biran önce gelmesi ve sandıkta Erdoğan’ın evine gönderilmesidir. Erdoğan milletin yakasından düşüp CHP iktidara geldikten sonra, göreceksiniz dolar da düşer. Enflasyon da düşer. Faiz de düşer. İşsizlik de düşer. Ülkemiz, yeniden Halil İbrahim bereketine kavuşur. Hayat bayram olur.

Bitirirken, milletimiz herkesin ne yaptığını gördü. Notunu verdi. Şimdi kararını tebliğ etmek için, sandığı dört gözle bekliyor. Sandık geldiğinde de, Erdoğan Şahsım Hükümetine tasdiknamesini verecek. Bunların hepsini evlerine gönderecek.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi varsa sorularınızı alıyım.

 

Soru- Taliban heyeti iki gündür Ankara’da temasta bulunuyor. Bu ziyaretlerle ilgili görüşünüz?

Faik ÖZTRAK- Erdoğan Şahsım Yönetiminde her alanda olduğu gibi dış politikada da küme düşüyoruz. Bölgemizde iyice yalnızlaşıyoruz. Herkesle kavgalıyız. Önceden bu ülkeyi büyük devlet ve siyaset adamları ziyaret ederlerdi şimdi Taliban temsilcileri ziyaret ediyor. Taliban heyeti, “Resmi davet üzerine Türkiye’yi ziyaret ettik” diyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Gelmek istediler, davet ettik” diyor. Ne diyelim? Nereden nereye.

 

Soru- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki Ordu’da yaptığı bir konuşmada “Kötülere karşı asla iktidarı bırakmamak lazım” dedi. Bu söze bir cevabınız olacak mı?

Faik ÖZTRAK- AK Parti’nin eski bir parti büyüğü de zamanında, “Birileri koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa mutlaka altını pisletmiştir” demişti. Haseki’nin sözü bana bunu hatırlatıyor. Ama bilmedikleri, görmedikleri şey şu; o pis kokular arşa ulaştı. Sandıkta millet gerekeni yapacak, hepsini o koltuklardan kaldıracak.

 

Soru- Son günlerde Suriye’den gelen şehit haberleri ve sonrasında Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanından peş peşe açıklamalar geldi. O açıklamalar yeni harekatın sinyali olarak değerlendirildi. Ne söylersiniz?

Faik ÖZTRAK- Önce şehitlerimize tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Ortada ciddi bir harekat yapma gereği var diyelim; bunu davul zurnayla yapamazsınız. Hasımlarınıza sinyal veremezsiniz. Bu işleri böyle yaparsanız Mehmetçiğimize ağır zayiatlar verdirirsiniz. Neticede almakta zorlanırsınız. Hep söylüyoruz, ülkeyi yönetmeyi bilmiyorlar. Bunun faturası da hep milletimize ve Mehmetçiğimize çıkıyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.