CHP Sözcüsü Öztrak, Hükümetin cari fazla vererek enflasyonu düşürme projesine rağmen cari açığın arttığına dikkat çekerek, “Geçen yılın ilk dört ayında 9 milyar dolar cari açık verilirken, bu yılın aynı döneminde verilen cari açık 21 milyar dolar. Geçtiğimiz yılın tam 2,5 katı. Hani cari açık düşecekti? Bu yılın tamamı için öngörülen cari açık ilk dört ayda aşıldı. Model falan hak getire” dedi.
Saray Hükümetinin milletten koptuğunu belirten Öztrak, “Milletin açlıkla boğuştuğunu söylediğimizde, Saray şürekasından biri çıkıyor, ‘Aç kalmak sünnet’ diyor. Millet için aç kalmak sünnet, Saray şürekaları için zencefilli somonlu suşiler, kornişona sarılı dana rozbifler, bunları mide de yumuşatmak için, liçi meyvesi eşliğinde efululiler, chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothiler farz” diye konuştu.
Enflasyonla mücadele görevini önce “küresel barışa” bağlayan Hükümetin şimdi enflasyonun ancak gelecek seneye baz etkisiyle düşeceğini söylemeye başladığına dikkat çeken Öztrak, “Eğer enflasyon küresel barış sayesinde, o da olmazsa baz etkisiyle düşecekse, siz o koltuklarda neden oturuyorsunuz?” diye sordu.
Hükümetin yerli üretim tank vaadi gibi elektrikli traktör vaadinin de sonuçsuz kaldığını söyleyen Öztrak, “Traktör dediler, traktör yok. Tank dediler, tank yok. ‘Tank yapılacak, 10 bin kişilik istihdam sağlanacak’ deyip, Karasu’da yer tahsis ettiğiniz, Katar Emiriyle birlikte temelini attığınız fabrika şimdi sökülüyor, sizden tık yok. Bir zahmet, bu rezaletlerin sebebini de milletimize bir açıklayıverin” ifadelerini kullandı.
Herkes gibi atama İçişleri Bakanı’nın da milletin Erdoğan’ı emekli edeceğini gördüğünü kaydeden Öztrak, “Atama İçişleri Bakanına tavsiyem, gaza gelip kendisini parti lideri gibi görmesin, mafya mensuplarıyla, uluslararası dolandırıcılarla verdiği pozlar orada duruyor. Sarayın karşısında gerdan kırmasın. Memur olduğunu unutmasın. Siyaseti bıraksın, boyundan büyük işlere kalkışmasın, işini yapsın” dedi.
İstanbul’da bir milletvekilinin polise yumruk attığı görüntüleri de değerlendiren Öztrak, “Polislerimiz kamu görevlisidir. Kendilerine verilen emre göre hareket ederler. Bir sorun varsa, sorun görev yapan poliste değil, ona emir verenlerdedir. Milletvekili ya da herhangi biri, kimsenin polisimize yumruk atması kabul edilemez” diye konuştu.
Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki taleplerinin haklılığının altını çizen, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik müzakeresi sürecinde bu konunun masada olması gerektiğini vurgulayan Öztrak, “Bu ay içerisinde Madrid’de NATO zirvesi yapılacak. Bu zirvede NATO, önümüzdeki on yılda karşılaşacağı güvenlik sorunlarını tanımlayacak, bir de bunlarla mücadele stratejisini belirleyecek. Buradan çıkacak Stratejik Konsept belgesinde, üye ülkeler arasında teröre karşı işbirliği mekanizmalarının, ülkemizin güvenlik endişelerini giderecek biçimde yer alması mutlaka sağlanmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Altılı Masa’nın Kamu Reformu Komisyonu’nun bugün yaptığı açıklama hakkında da değerlendirmelerde bulunan Öztrak, “Komisyonumuz, altılı masada yer alan her partiden, geçmişte önemli görevlerde bulunmuş isimlerden oluşuyor. Sadece komisyonumuzda değil, partilerimizin bünyesinde de çok kıymetli ekonomistler, akademisyenler daha önce ülkenin yaşadığı krizlerden en az hasarla çıkmasını, ardından hızla ayağa kalkmasını sağlayan isimler var. Gerçekten şu an Saray’ın ekonomi yönetimi diye milletimizin önüne koyduğu isimlere bakınca ne kalite ne de kalibre olarak karşılaştırılması, aynı terazinin kefelerinde tartılması mümkün olmayan çok ciddi bir birikim ve tecrübeye sahip, yetkin bir kadroyla milletimizin ufkunu açamaya, aydınlatmaya, düze çıkartmaya kararlıyız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Hafta sonu, yüreğimiz Irak’ın Kuzeyinden gelen şehit haberleriyle dağlandı. Hain terör örgütüyle mücadele eden dört Mehmetçiğimiz şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı yakınlarına ve milletimize sabır diliyorum. Yine hafta sonunda, Ankara’da bir sel felaketi yaşadık. Bu felakette 3 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyoruz. Bu felakette hayatını kaybedenlerden biri de Mamak Gençlik Kolları Başkan Yardımcımız. Kardeşimiz İlkay Yiğit. Çok üzgünüz… Partimizin başı sağ olsun. Selde kaybolan bir vatandaşımız daha var. Onun da sağ salim bulunmasını diliyoruz. Ve son olarak, önceki Genel Sekreterlerimizden Tarhan Erdem’i hafta sonunda toprağa verdik. Kendisine de Allah’tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı diliyoruz.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELEDE BUNLARI YAPACAĞIZ
Dün Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ydü. Ülkemizde 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi var. Gerçek sayının bunun çok üstünde olduğu da biliniyor. Bu çocukların yüzde 65’i kendi ihtiyaçlarını karşılamak, ailesinin geçimine ve işine yardımcı olmak için çalışıyor. İş cinayetlerinde son 20 yılda 800’den fazla çocuğumuz hayatını kaybetmiş. Çocuk işçiliğiyle mücadele için, güçlü bir sosyal destek sistemi yanında her ne ad altında olursa olsun, çocuklarımızın ucuz işgücü olarak kullanılmasının engellenmesi için, ciddi yasal düzenlemelere ve bunların tavizsiz uygulanmasına ihtiyaç var. CHP iktidarında, başta Aile Destekleri Sigortası olmak üzere bunları eksiksiz olarak hayata geçireceğiz.
CARİ FAZLA VERECEKLERDİ CARİ AÇIK ARTIYOR, MODEL HAK GETİRE
İş ve aş, tüm vatandaşlarımız için can yakıcı bir sorun. TÜİK tarafından açıklanan son işsizlik verilerine göre; 8 milyon 107 bin vatandaşımız işsiz. Ülkemizdeki işsizlerin sayısı, dünya üzerindeki 95 ülkenin nüfusundan fazla. Makyajlı TÜİK verileriyle bile; işsizlik artıyor, hayat pahalılığı artıyor. “Cari fazla vererek enflasyonu düşüreceğiz” diyorlar. Cari açık artıyor. Geçen yılın ilk dört ayında 9 milyar dolar cari açık verilirken, bu yılın aynı döneminde verilen cari açık 21 milyar dolar. Geçtiğimiz yılın tam 2,5 katı. Hani cari açık düşecekti? Bu yılın tamamı için öngörülen cari açık ilk dört ayda aşıldı. Model falan hak getire. Hükümet artık, normal kanallardan cari açığı finanse etmekte de zorlanıyor. Bu dönemde cari açık, büyük oranda net hata ve noksan kaleminden gelen kaynağı belirsiz 11 milyar 751 milyon dolar ve 4,5 milyar dolar rezerv kullanılarak finanse edilmiş. Döviz olmayınca, kurda alıp başını gidiyor. 441 milyar doları geçen brüt dış borcun faturası, yandaşlara verilen dövizle garantili projelerin maliyeti, Kur Korumalı Mevduattan milletimizin sırtına binen yük, gün geçtikçe ağırlaşıyor. Saray’ın kerameti kendinden menkul “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasının peşinde, milletimizin sofrasındaki ekmek her geçen gün küçülüyor.
TABELA FAİZİ DÜŞTÜ, PİYASA FAİZİ VE ENFLASYON ARTTI
Erdoğan geçtiğimiz Ağustos ayında; faizde düşüşe geçeceklerini, böylece enflasyonun da düşeceğini söylemişti. Ardından Eylül’de Merkez Bankası’nın tabelaya yazdığı faizi talimatla düşürttü. Ondan sonra da devam etti. Bu akıl ve bilimden mahrum politikalar sonucunda, vatandaşın bankada kredi çekerken muhatap olduğu piyasa faizi, devletin borçlanırken muhatap olduğu tahvil faizi hızla arttı. Devletin geçen yıl Eylül ayından sonra ödediği faiz, önceki sekiz ayda ödediğine göre yüzde 22 arttı, 156 milyar 661 milyon lira faiz ödendi. Borçlanma maliyetlerimizin önemli bir unsuru olan, ekonomiye duyulan güveni gösteren, Türkiye’nin Kredi Temerrüt Riski Primi 800 puanın üstüne fırladı. Dünyada kendi ligimizde rekor kırdık. Aynı dönemde paramız, dünyada en fazla değer yitiren paralardan biri oldu. Enflasyon hızı dörde katlandı, tüketici enflasyonunda dünyada ilk beşe girdik, üretici enflasyonunda dünya birincisiyiz. Hayat pahalılığı milletimizi perişan etti.
ENFLASYON SARAYA DEĞİL, MİLLETİMİZE VAR
Sonunda Nebati Bakan çıktı, bunu “Bile isteye” yaptıklarını itiraf ediverdi. Aralık ayında, “Ekonomide başlattıkları yeni dönemin meyvelerini altı ay içinde yemeye başlayacaklarını” söyleyen Erdoğan, bir defa daha millete taahhüdünü yerine getiremedi. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdi. Bugün MYK toplantımızda ele aldığımız konuların başında bu vardı. Milletimizi ezen hayat pahalılığı vardı. Bunları, biz konuşuyoruz. Saraya göre ülkede “enflasyon” yok. Çünkü, Saray’ın, üç-beş maaşlı Saray yanaşmalarının enflasyon derdi yok. Saray’ın etrafında kümelenmiş, dolarla avroyla aldıkları garantileri cebe indiren, yandaş müteahhitlerin, faiz lobilerinin, dolar baronlarının hayat pahalılığı gibi bir dertleri yok. Hayat pahalılığı, enflasyon, onların değil; asgari ücretle geçinenlerin, dar ve sabit gelirlilerin sorunu… Evine ekmek götürebilmek için “Yol parası vermeyeyim” diyerek, her gün kilometrelerce yürüyen emekçilerin sorunu… Çocuğunun altına bez alamayıp plastik poşet bağlayanların sorunu… Tayin döneminde, eline doğru düzgün tayin parası verilmeyen, dağ gibi taşınma masrafını nasıl karşılayacağını düşünen, mobbing altında ezilen, intihar haberlerinin başı sonu gelmeyen polislerimizin sorunu… Sorun, artık kuruşla değil lirayla artan benzin-mazot fiyatına yetişemeyen, bayramda anasının babasının elini öpmeye gitmek için otobüs parası bulamayan vatandaşlarımızın sorunu… Sorun, bayramda torununa harçlık veremeyen emeklilerimizin sorunu… Hazine nakit gerçekleşmeleri daha yeni açıklandı. Bu açıklanan rakamlara göre hazinenin kasasında 82 milyar 400 milyon lira duruyor. Ama vatandaşa para yok.
MİLLETE AÇLIK SÜNNET, BUNLARA SOMONLU SUŞİ FARZ
Bunlar milleti unutmuşlar, milletten kopmuşlar. Bugün Erdoğan çıkmış, “Geçim zorluğu arttı, refah azaldı, ama olsun siz bardağın dolu tarafına bakın” diye akıl veriyor. E tabi saray böyle söylerse şürekası da kendisini aratmıyor. “Millet açlıkla boğuşuyor” dediğimizde, şürekanın biri çıkıyor, “Aç kalmak sünnettir” diyor. Millet için aç kalmak sünnet, Saray şürekaları için zencefilli somonlu suşiler, kornişona sarılı dana rozbifler, bunları mide de yumuşatmak için, liçi meyvesi eşliğinde efululiler, chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothiler farz. “Milleti kuru ekmeğe muhtaç ettiniz” dediğimizde, bir başka Saray şürekası çıkıyor, “Kuru ekmek buluyorlarsa aç değiller” diye laf yetiştiriyor. “Karpuz dilimle satılır oldu, insaf” dediğimizde, bu kez AK Parti’nin bir örgüt yöneticisi çıkıyor, “Almasınlar, bahçelerinde yetiştirsinler” diyor. En son milletimizi, ucuz şeker kuyruğunda birbirini ezer hale getirdiler. Sonra da çıktılar, “Çayı da şekersiz içiversinler” diye akıl verdiler.
MİLLETİMİZ SORUMLUNUN KİM OLDUĞUNU BİLİYOR, YEDİĞİ AYAZI UNUTMUYOR
Geçenlerde Van’da il başkanları, esnafı dolaşmaya çıkıyor. Genç bir esnaf lafı hiç dolandırmadan onun yüzüne, “Perişanız ve bunun sorumlusu sizsiniz” diyor. İl başkanı önce esnafı azarlamaya kalkıyor, sonra bakıyor pabuç pahalı, elini sıvazlayıp akıl veriyor. Esnaf bir kere daha tekrarlıyor: “Geçen sene 20 liraya aldığım terliği, şimdi 70 liraya alıyorum. Sorumlusu sizsiniz.” Gaziantep’te de il başkanı esnaf geziyor, orada da bir vatandaş “Hakkımı helal etmiyorum, etmiyorum, etmiyorum” diye feryat ediyor. Vatandaşın içine çıkacak halleri kalmadı. Onlar milletin halini bilmese de, görmese de, millet sorumlunun kim olduğunu biliyor. Yediği ayazı unutmuyor.
MÜTHİŞ PROJE: 11 BİN KİLOMETRE ÖTEDE BUĞDAY YETİŞTİRECEĞİZ
Reisleri bunları adeta efsunlamış. Kibirleriyle kendilerinden geçmişler, akılları, izanları kalmamış. Yeni Tarım Bakanı da anlaşılan eskisini aratmayacak. Mazot fiyatları çıldırmış. Gübre fiyatı katlanmış. Tohum desen öyle, ilaç desen öyle… Çiftçimizi tarlasına gidemez hale getiren, toprağından koparan hükümetin bakanı, şimdi de “Venezuela’da buğday yetiştireceğiz” diye müjde veriyor. Sayın Bakan, bu ülkede toprak mı kalmadı? Neden 11 bin kilometre ötede buğday yetiştirmeye kalkıyorsunuz? Bakan bunun nedenini şöyle açıklıyor: “5 milyon sığınmacı nedeniyle artan ihtiyaç ve yine ülkemizin refah seviyesinin artması(!)”. Devri iktidarlarında, çiftçilerimizin 2,5 Trakya büyüklüğünde araziyi ekmekten vazgeçtiğinin anlaşılan bakan farkında değil. Hükümetlerinin ödemediği destekler nedeniyle, her bir çiftçi ailesine faiz hariç 124 bin 736 lira borcu olduğunu anlaşılan bu bakana kimse söylememiş.
BU MİLLETİ YILLARCA DOYURAN TOPRAKLAR ŞİMDİ DOYURAMIYORSA SİZİN SUÇUNUZ
Refah artışına gelince… Ucube cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin düğmesine basılmasından bu yana kişi başına gelirimizin 3 bin 43 dolar azalarak, 10 bin doların altına düştüğünü belli ki Sayın Bakan duymamış. Anadolu’nun ve Trakya’nın verimli toprakları, bu milleti yıllarca doyurdu. Şimdi doyuramıyorsa bu sizin suçunuz.
ÇİFTÇİMİZ İÇİN BUNLARI YAPIN
Sarayın kibirlisine tavsiyemiz şudur: Verin vermediğiniz desteği, verin Avrupa kadar desteği. Bu ülkenin çiftçisine, Tarım Kanununun emretmesine rağmen ödemediğiniz 272 milyar TL’sini hemen ödeyin. Elektrik, mazot, gübre giderlerini düşürmek için tarımda kullanılan girdilerde vergiyi düşürün. Güneş enerjisi tarlalarını kurun, çiftçiye elektriği bedava verin. Çiftçilerimizin dağ gibi biriken borçlarının faizini silin. Kalan borcu uygun taksitlerle uzun vadeye yayın. Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ithalat kapılarını açacağınıza, başka ülkelerin çiftçisini sevindireceğinize, bu ülkenin çiftçisinin yüzünü güldürün. Bakın bakalım bizim cefakâr çiftçimiz bu milleti de, sığınmacıları da nasıl doyuruyor. Ama sizin gözünüzde tarlanın ürünü değil, kupon arsanın rantı oldukça bunu yapamazsınız.
BİR ELEKTRİKLİ TRAKTÖR VARDI
Bu arada, üstünüze tarlanın tozu değmesin diye, prototipinin yanında, belinize kadar galoşla poz verdiğiniz, 2022 Ocak ayında da seri üretim sözü verdiğiniz, ön siparişleri alınan ama hala ortada olmayan bir elektrikli traktör var. Akıbeti sorulduğunda, bakanınızın “Benim ilgi alanım değil” dediği, bu elektrikli traktör ne oldu? “Senenin başında traktör hazır olacak” dendi, Haziran bitiyor daha hala traktörü bekliyoruz. Bak söyleyeyim bu gerçekten mazot maliyetini düşürür.
SUDAN’DA KURDUĞUNUZ ŞİRKETİ UNUTMADIK
Bir de, hükümet olarak daha önce de “Afrika’da tarım yapacağız” diye neler yaptığınızı bilin ki unutmadık. “Sudan’da 780 bin 500 hektarda bitkisel ürün üreteceğiz” diye ortalara döküldünüz. Bunun için TİGEM’e, Sudan’la ortak şirket kurdurdunuz. Şirkete tek bir personel ve bu “göz bebeği” personeli yönetsin diye, yedi tane yönetim kurulu üyesi koydunuz. Sudan tarım için toprak falan vermedi. Ama siz, kurduğunuz şirketin Yönetim Kurulu üyelerine sadece 2020 yılında huzur hakkı ve ikramiye olarak 416 bin 695 lira 74 kuruş ödediniz. Şimdi, ülkemizle arsında koca bir Atlas Okyanusu olan “Venezuela’da tarım yapacağız” diye ortalara çıtınız. Bekliyoruz bakalım bu işten de hangi saray yandaşları malı götürecek.
ENFLASYONLA MÜCADELE ŞİMDİ DE BAZ ETKİSİNE KALDI
Bunlar sadece kendilerini düşünüyorlar. Millete de ne vadettilerse yapamıyorlar. Enflasyonla mücadele görevini “küresel barışa” bağlamışlardı. Bugünde Erdoğan açıkladı, bundan da vazgeçmişler. Enflasyon ancak gelecek seneye, baz etkisiyle düşecekmiş. Eğer enflasyon küresel barış sayesinde ve o da olmazsa baz etkisiyle düşecekse siz o koltuklarda neden oturuyorsunuz?
TRAKTÖR NEREDE? TRAKTÖR YOK. TANK NEREDE? TANK YOK…
Siz ne yaparsınız? Bunların kadroları metal yorgunu… “Elektrikli traktör” dediler, traktör yok. “Tank” dediler, tank yok. “Tank yapılacak, 10 bin kişilik istihdam sağlanacak” deyip, Karasu’da yer tahsis ettiğiniz, Katar Emiriyle birlikte temelini attığınız fabrika şimdi sökülüyor, sizden tık yok. Bir zahmet, bu rezaletlerin sebebini de milletimize bir açıklayıverin.
SIĞINMACILARIN SEBEP OLDUĞU SIKINTILAR ARTIYOR
Bu arada; sığınmacı demişken, sığınmacıların sebep olduğu huzursuzluk ve asayiş sorunları, gettolaşmalar, sosyal sıkıntılar hızla artıyor. Daha iki gün önce İstanbul’un ortasında, kendisine saldıran Afgan çeteden kaçarken, 15 yaşında bir evladımıza araba çarptı, yitirdik. Atama İçişleri Bakanı da iş işten geçtikten sonra çıktı, Genel Başkanımızın da baskısıyla mahallelerde, sığınmacı oranına koydukları sınırları düşürdüklerini açıkladı.
İÇİŞLERİ BAKANI GERDAN KIRMASIN
Ama atama bakan daha önce işini yapacağına yine on parmağında on kara, Genel Başkanımıza bulaştırmaya kalkıyor. İlk seçimde millet Erdoğan’ı emekli edecek. Bunu bakanda dahil artık herkes görüyor. Atama İçişleri Bakanına tavsiyem, gaza gelip kendisini parti lideri gibi görmesin, mafya mensuplarıyla, uluslararası dolandırıcılarla verdiği pozlar orada duruyor. Sarayın karşısında gerdan kırmasın. Memur olduğunu unutmasın. Siyaseti bıraksın, boyundan büyük işlere kalkışmasın, işini yapsın.
POLİSİMİZE YUMRUK KABUL EDİLEMEZ
Diğer taraftan, İstanbul’da bir milletvekilinin polisimize yumruk attığı görüntüler kamuoyuna yansıdı. Polislerimiz kamu görevlisidir. Kendilerine verilen emre göre hareket ederler. Bir sorun varsa, sorun görev yapan poliste değil, ona emir verenlerdedir. Milletvekili ya da herhangi biri, kimsenin polisimize yumruk atması kabul edilemez.
SİYASET ÜRETME YETENEĞİ, AT BİNME YETENEĞİNİN ALTINA DÜŞTÜ
“Yalanlar doludizgin, gerçekler adım adım gider. Ama hedefe ulaşan her zaman doğrular olur” diyorlar. Siyaset üretme yeteneği vasatın, hatta at binme yeteneğinin bile altına düşen, millete artık hiçbir taahhüdünü yerine getiremeyen Saray, gemiyi iyice azıya aldı. Erdoğan iki gün önce Van’da, kendisi hükümet olmadan 20 yıl evvel, 1982 yılında kurulan üniversiteyi, kendilerinin kurduğunu iddia etti. Şimdi bunu bir defa yapsa, “Basit bir internet aramasıyla ortaya çıkıp insanı rezil edebilecek böyle acemice bir gaf bilerek yapılamaz” der, bir dil sürçmesidir deyip geçerdik. Ama millete vaatlerini yerine getiremeyen Erdoğan için, başkasının eserlerini sahiplenmek artık vakayı adiyeden oldu... Sene 2018… Isparta’da Süleyman Demirel Üniversitesi’ni kendilerinin kurduğunu iddia etti. Üniversitenin kuruluş tarihi 1992… Yani o da AK Parti’den 10 yıl önce kurulmuş. Sene 2019… “Sivas’ta bizden önce üniversite yoktu” dedi. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin kuruluş tarihi 1974. Yani AK Parti kurulmadan neredeyse 30 yıl önce.
MÜFLİS TÜCCAR ESKİ DEFTERLERİ KARIŞTIRIR
Saray müflis bezirgân misali, neye el atsa batırıyor. Ondan sonra da eski defterleri karıştırmaya başlıyor. Önce 1970’lerde ekonomiyi batıran Dövize Çevrilebilir Mevduatın Saray sürümü, Kur Korumalı Mevduatı hem de “Hazine’ye bir kuruş yükü olmayacak” diyerek piyasaya sürdüler. 10 milyar 100 milyon liralık vergiden vazgeçtiler. Bir de üstüne, fakirin ödediği vergiyle, bir avuç mevduat sahibine döviz cinsinden getiri garantisi verdiler. Artan kurla bu mevduatın hazineye maliyetinin 150 milyar lirayı geçmesi bekleniyor.
GES DERDE DEVA OLMAZ
Geçtiğimiz günlerde de, eski model Gelire Endeksli Senetler, Sarayın yeni kurtuluş formülü gibi sunuldu. Oysa, yatırımcı kılavuzundan bu kağıtların getirisine baktığınızda, getirisinin, enflasyonun ve devalüasyonun çok altında kalacağı açık. Bu yüksek enflasyon ortamında bu haliyle GES hiçbir derde deva olmaz. Ben açık söyleyeyim, pansuman ya da aspirin tedavisi bile olamaz.
GÜVEN RUH GİBİDİR
Kendisine duyulan güvenin bittiği bir hükümetin, ekonomide sorunları çözmek için atacağı her adımın, millete maliyeti çok yüksek olur. Güven duyulan bir hükümetin atacağı adımın maliyeti birse, güven duyulmayan bir hükümetin atacağı adımın millete maliyeti 10 olur. Çünkü güven ruh gibidir, terk ettiği bedene geri dönmez. Yapabilecekleri pansumandan, aspirin tedavisinden ileri gidemez. Doğru tedavi için, doğru teşhis ve güvenilir, işinin ehli doktorlar gerekir. Bu Hükümette ikisi de yok. Hep söylüyoruz, bir ülke ya ilimle, ya zulümle yönetilir. Bu Hükümette ilim olmadığı artık hepimizin malumu. İlim olmayınca zulmün gazına basıyor.
ZÜLMÜYLE PAYİDAR KALMAYACAK
İstanbul İl Başkanımıza yapılan haksızlığı dillendiren eski bir Emniyet mensubuna, önce Saray Emniyet’inin resmi hesabından trol ağzıyla hakaret edilmişti. Bu hafta da bu emniyet mensubunun rütbelerinin söküldüğü haberi geldi. Sonra Erciyes Üniversitesi’nin bahar şenliklerinde, on binlerce gençle birlikte İzmir Marşı’nı söyleyen DJ’in ilana çıkılmış programları, iddiaya göre Ankara’dan gelen telefonla iptal edildi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeki mezuniyet töreninde “Ali İsmail’i unutmadık” pankartı açmak isteyen iki genç, darp edilerek, yaka paça gözaltına alındı. Enflasyon Araştırma Grubu’yla vatandaşlarımızın yaşadığı gerçek enflasyonu hesaplayan değerli akademisyene davalar açılması yetmedi, şimdi bir de çalıştığı üniversitede hakkında soruşturma başlatıldı. Nizamülmülk: “Küfr ile belki amma zulm ile payidar kalmaz memleket” demiş. Şunu unutmasınlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır. Ama kendisini devlet sanan bu Hükümet, zulmüyle payidar kalamayacaktır.
NATO’NUN STRATEJİ BELGESİNDE GÜVENLİK ENDİŞELERİMİZ GİDERİLMELİ
Bugün Merkez Yönetim Kurulumuzda, dış politikada yaşanan gelişmeleri de ele aldık. Öncelikle, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle ilgili müzakerelerde, ülkemizin bu iki ülkeden terörle mücadele konusundaki taleplerinin haklılığının altını bir defa daha çizelim. Ancak bunun yetmediğini, müzakere sürecinde konunun Türkiye’nin AB üyeliği çerçevesinde de ele alınması gerektiğini, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik yapılanmalarındaki yerinin, mutlaka masada olması gerektiğini söylemiştik. Buna ilave olarak, bu ay içerisinde Madrid’de NATO zirvesi yapılacak. Bu zirvede NATO, önümüzdeki on yılda karşılaşacağı güvenlik sorunlarını tanımlayacak, bir de bunlarla mücadele stratejisini belirleyecek. Buradan çıkacak Stratejik Konsept belgesinde, üye ülkeler arasında teröre karşı işbirliği mekanizmalarının, ülkemizin güvenlik endişelerini giderecek biçimde yer alması, mutlaka sağlanmalıdır.
O MAKAM MİLLETİN HAKKINI, HUKUKUNU KORUMA MAKAMI
Bu arada Yunanistan’ın, uluslararası antlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adalarla ilgili açıklamaları ve gelişmeleriz dikkatle izliyoruz. Sayın Genel Başkanımızın, yıllardır dile getirdiği, son olarak da 1 Haziran 2022 tarihinde belirttiği gibi, işgal edilen ve silahlandırılan adalarla ilgili hükümetin atacağı akılcı adımları destekleyeceğiz. Oturdukları makamlar, sadece büyük büyük laflar söyleme makamı değildir, söylediklerini yapma, milletin hakkını, hukukunu koruma mecburiyetleri vardır.
ALTILI MASANIN KAMU REFORMU ÇALIŞMALARI
Bugün, altı siyasi partinin Genel Başkanlarının verdiği talimatla yürüttüğümüz, Altılı Masa’nın Kamu Reformu çalışmaları kapsamında, sabah saatlerinde açıklama yaptık. İktidara geldiğimizde ekonomide kurumsal olarak atacağımız bazı adımların bir özetini kamuoyuyla paylaştık. Bugün açıkladığımız adımlar, ekonomide karar alma süreçlerinde, tekrar güveni hızla sağlayacak düzenlemelerdir.
Bu çerçevede, göreve gelir gelmez, ilk iş olarak ekonomideki gerçek durumun tespiti için, kamu zararlarının tespiti için, saklanan veri kalitesindeki sorunları tespit için açık ve gizli tüm yükümlülüklerin ortaya çıkarılması için “Durum ve Hasar Tespit Komisyonu” kuracağımızı açıkladık.
Yine Anayasa’da yazmasına rağmen 2009’dan bu yana toplanmayan Ekonomik ve Sosyal Konsey’e yeniden işlerlik kazandıracağımızı da söyledik.
Dünya ekonomisinde yeni dönemin gerekleriyle uyumlu bütüncül bir yaklaşımla, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ekseninde, ulusal, bölgesel ve sektörel bazda strateji, reform, plan ve programları hazırlayacak Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağımızı da açıkladık.
Yapacağımız en önemli işlerden birinin de Merkez Bankası’nın bağımsızlığının teminat altına alınması olacağını da kamuoyuna taahhüt ettik.
SARAY KADROLARININ KALİTESİ VE KALİBRESİ BİZİMLE KARŞILAŞTIRILAMAZ
Komisyonumuz, altılı masada yer alan her partiden, geçmişte önemli görevlerde bulunmuş isimlerden oluşuyor. Sadece komisyonumuzda değil, partilerimizin bünyesinde de çok kıymetli ekonomistler, akademisyenler daha önce ülkenin yaşadığı krizlerden en az hasarla çıkmasını, ardından hızla ayağa kalkmasını sağlayan isimler var. Gerçekten şu an Saray’ın ekonomi yönetimi diye milletimizin önüne koyduğu isimlere bakınca ne kalite ne de kalibre olarak karşılaştırılması, aynı terazinin kefelerinde tartılması mümkün olmayan çok ciddi bir birikim ve tecrübeye sahip, yetkin bir kadroyla milletimizin ufkunu açamaya, aydınlatmaya, düze çıkartmaya kararlıyız.
Biz milletimizin dertlerini biliyoruz. Çözümlerini de biliyoruz. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, Yeni Kurumlar, Yeni Kurallar ve Yeni-Liyakatli kadrolarla ülkemizin ufkunu aydınlatmaya hazır olduğumuzun altını bir kere daha çizmek istiyorum.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alabilirim.
Soru- Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, Van’da gençlerle buluşmasında “İktidara yürürken seçme ve seçilme yaşı 30’du. Önce 25’e, sonra da 18’e biz indirdik” dedi. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK- Erdoğan anlaşılan Van’da her şeyi birbirine karıştırmış. Seçme yaşı zaten AK Parti kurulmadan 6 yıl önce 1995 yılında 18’e indirilmişti. Seçilme yaşı da öncelikle 2006 yılında 25’e indirildi. Hatırlanacağı gibi teklifin gerekçesinde Avrupa Konseyine ilişkin standartlara vurgu yapılıyordu. Biz de bunu desteklemiştik. Bu düzenleme Genel Kurul aşamasında meclisin ezici çoğunluğunun kabul oyuyla büyük bir uzlaşmayla kabul edildi. Tabi şimdi sarayın hukukuna daha fazla önem veren Meclis Başkanı ses çıkarıp meclisin hukukuna sahip çıkacak değil. Ama biz bunun altını çizmiş olalım.
Soru- Ankara’da selin yaşandığı gün Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ın Eskişehir’deki Belediye Başkanları toplantısında olması eleştirildi. Ayrıca selin yaşanmasına mazgalların kapalı olmasının neden olduğu da belirtildi. Bu iki konuda sizin bir yorumunuz ya da bir açıklamanız olacak mı?
Faik ÖZTRAK- Birincisi, Mansur Başkanın Eskişehir’de olduğu doğru değil. Yani bir gün önce zaten ertesi gün öğlen yağmurun başlayacağı haberi çıkmıştı dolayısıyla ertesi gün öğlene kadar Mansur Başkan hemen Ankara’ya döndü. Öğlen Mansur Başkan işinin başındaydı. Ankara’ya bir yılda yağan yağmurun neredeyse yarısı yarım günde yağdı. Büyük bir afetti. Rüzgar 85 kilometreyi buldu. Şimdi bakarsanız Eskişehir’deki fotoğraflara, Büyükşehir Belediye Başkanlarının toplantıyla ilgili açıklama yaptıkları fotoğraflarda Mansur Başkan zaten yok.
Mazgallar kapalı değildi. Büyük bir afet yaşandı. 166 mahsur kalma dahil 6 bin 670 olaya belediyemiz tarafından hızla müdahale edildi. Bugün de 1588 araç, 5 bin 884 personel teyakkuz halinde sahada çalışmalara devam ediyor.
2019 yılında Mansur Başkan işbaşına gelene kadar sel yaşanan bölgelerin tamamına yakınında taşkın önleme projelerini yapmış belediye ama hiçbir yapım çalışmasına, hiçbir imalata girişmemiş. Onun yerine dinozor parkı yapmış. Oraya harcanacak parayı bu projeleri gerçekleştirmek için harcansaydı felaketin boyutları bu olmayabilirdi.
Mansur Başkan döneminde 2019 – 2021 arasında 1045 kilometre atık su ve yağmursuyu hattı imalatı yapılmış. Kendisinden önceki 3 yılda 543 kilometre yapılmış. Mansur Başkan döneminde 1 milyon 45 bin 331 metre kanal inşaatı yapılmış. Kendisinden önceki 3 yılda 651 bin 235 metre kanal imalatı yapılmış.
Çok açık söyleyeyim, kendisinden önce de işbaşında olanlar Mansur Başkan kadar çalışmış olsaydı Ankara bu sıkıntılarla karşılaşmazdı. Ama Başkanımız elinden gelen tüm gayretle altyapıdaki bu açığı gidermek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Soru- AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kasım’da seçim yok” dedi. Sosyal medyadaki anketler için de “Manipülasyon aldırış etmeyin” dedi. Siz bu açıklamalara ilişkin bir değerlendirme yapacak mısınız?
Faik ÖZTRAK- Kimse kusura bakmasın bu yönetimin ipiyle kuyuya inilmez. Bundan önceki seçimlerde de erken seçim yok deyip apar topar seçime gitmişlerdi. Ama Kasım’da kesinlikle seçim yok diyorsa sarayın kibirlisi bu önemlidir. Anlaşılan Kasım’a kadar bu işi götüremeyeceğini kendisi de anlamıştır. Daha erken seçim yapacaktır.
Bir de bu anketler meselesi. Geçmişte ben hatırlıyorum “Bu anketler bizi destekliyor, biz şu kadar öndeyiz, bu kadar öndeyiz” diye seçimlerden önce manipülasyonu kendileri yapıyorlardı. Bugün eğer anket sonuçlarına manipülasyon diyorlarsa kaybedeceklerini anladılar demektir.