CHP Sözcüsü Öztrak, Erdoğan’ın vatandaşlara 2023 için kişi başına geliri 25 bin dolara yükselteceğine söz verdiğini hatırlatarak, “2011’de bu sözü millete verdiğinde, Türkiye’de kişi başına gelir 11 bin 289 dolardı. Şimdi imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Programında, ‘2023 yılında kişi başına gelir, 10 bin 71 dolar olacak’ diyor. Yani milleti 2011’deki gelirinin bile gerisine götürdüğünü itiraf ediyor” diye konuştu.
Millete verdiği hiçbir sözü tutamayan Erdoğan’ın vadettiklerinin yarısına bile ulaşamadığını ifade eden Öztrak, “Bu tablo; beceriksizliğin, kifayetsizliğin ve siyasi iflasın ilamıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Öztrak, CHP iktidarında hayata geçirecekleri ülkeyi feraha ve refaha ulaştıracak Yeni Nesil Kalkınma Stratejisinin üzerine oturduğu dört sütunu şöyle sıraladı: Demokrasisi, Kurumları ve Kuralları Güçlü Türkiye; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye; Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye; Temiz ve Yeşil Türkiye.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Bulgaristan’daki asimilasyon politikalarına karşı, soydaşlarımızın direniş sembolü haline gelen ve bundan tam 38 yıl önce, kurşunla katledilen Türkan Bebek’i ve bu büyük hak arama mücadelesinin tüm şehitlerini, saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu karanlık tarihin, bir daha asla yaşanmamasını diliyoruz.
100. YILA İKTİDAR OLARAK GİRECEĞİZ
Merkez Yönetim Kurulumuzun bu yılki son toplantısını gerçekleştirdik. Her yılsonunda, o yılın mizanı ve muhasebesi çıkarılır. Yapılanlar, yapılmayanlar ortaya konur. Gelecek yılın plan ve programları hazırlanır. Yeni yıla ait umutlar tazelenir. Gelmekte olan yıl; öyle sıradan bir yıl değil. Bu ülkenin yurttaşları için 2023, çok özel ve anlamlı bir yıl. 2023, Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümü. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını artık tamamlıyoruz. İkinci yüzyılına da kapıyı aralıyoruz. Artık yeni bir dönemin şafağındayız. 2023, Cumhuriyet Halk Partisi için de, ayrıca önemli bir yıl. 2023’te partimiz 100. yaşını kutlayacak. Ve aziz milletimizin teveccühüyle, 100. yılımıza, iktidar partisi olarak gireceğiz.
VERDİĞİ SÖZLERİN HİÇ BİRİNİ TUTMADI
Bundan dört yıl önce, ucube tek kişilik hükümet sistemi Olağanüstü Hal şartlarında millete dayatıldı. “Her derde deva” diye getirilen bu sistem, istişareyi bitirdi, Gazi Meclisimizi etkisiz hale getirdi. Devletin adalet direğini çökertti. Muktedir olma vasfını yitirmiş, metal yorgunu, kibir hastalığıyla malul, her şeyi kendinin bildiğini sanan, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, AK Parti Genel Başkanı ve şürekâsı, milletimize verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. Ne demiş Ziya Paşa: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” AK Parti Genel Başkanı, 2021’de kerameti kendinden menkul, ekonomi politikalarıyla paramızı pul etti. Pahalılığı hortlattı. Sonra çıktı, “Kur da düşecek, faiz de düşecek… 2022 en parlak yılımız olacak” diye millete söz verdi. Ama atadığı Hazine ve Maliye Bakanı daha geçtiğimiz ay; “2022, en kötü yıl olarak, tarihe geçti” dedi. Yıl bitmeden sarayın beceriksizliğini ifşa etti. Paramız, dünyada en fazla değer kaybeden, para birimlerinden biri oldu. Buna rağmen, 12 aylık dış ticaret açığı, 2022’ye girerken 46 milyar dolardı. Yıl biterken 107 milyar dolara sıçradı. Bu son 10 yılın rekoru. Ülkenin döviz bilançosunu gösteren cari dengedeki açık, 7 milyar dolardan, 43 milyar dolara sıçradı. Tek bir yılda, tek bir senede altıya katlandı. 2022’ye girerken, Hazine’nin ödeyeceği toplam iç borç faizi, 795 milyar liraydı. Bugün 2 trilyon 570 milyar liraya çıktı. Yüzde 223 arttı.
FATURALAR KATLANDI, ENFLASYON REKORLAR KIRDI
2022’ye girerken, 200 lira gelen elektrik faturası, sene biterken 402 liraya çıktı. 1.000 lira gelen doğalgaz faturası, sene biterken 2 bin 611 liraya sıçradı. Geçtiğimiz yılbaşında, çiftçi, traktörünün deposunu 1.327 liraya dolduruyordu. Şimdi aynı depoyu doldurmak için 2 bin 556 lira ödüyor. Geçtiğimiz yılbaşında; 680 liraya dolan araba deposu, bugün 1.035 liraya doluyor. Ülkeyi yönetemeyen kifayetsiz kadrolar, ülkemizi üretici enflasyonunda dünya birincisi, gıda enflasyonunda dünya dördüncüsü, tüketici enflasyonunda dünya altıncısı yaptı. Milleti hayat pahalılığı altında ezdi bitirdi. 2023’e de zam yağmurlarıyla giriyoruz. 2022’ye olağanüstü elektrik ve doğalgaz zamlarıyla uyanmıştık. 2023’e de yüzde 84’lük “doğalgaz hizmet bedeli” zammıyla giriyoruz.
PATLAK ŞAMBREL YAMA TUTMAZ
Ucube tek kişilik hükümet sistemi; 2022’de ekonomiyi yamayla, göz boyamayla götürmeye kalktı. Ama patlak şambrel yama, metal yorgunu gövde boya tutmaz oldu. Piyasa ekonomisi gitti, kumanda ekonomisi geldi. 2022’de sadece ekonomik kriz değil, devletteki yönetim krizi de zirve yaptı. “Ucube Tek Kişilik Hükümet Sistemi” dört yıl içinde tel tel döküldü. Organize Sanayi Bölgelerinin elektriğini 3 gün kestiler. Doğalgaz tedarikinde yüzde 40 tenkisata gittiler. İhracatçıların döviz gelirlerinin önce yüzde 25’ine, sonra da yüzde 40’ına el koydular. Bakan Yardımcıları, Merkez Bankası Başkan Yardımcıları, banka kredilerinin nerede kullanılacağını, telefon talimatlarıyla belirler oldu.
GÖRÜLMEDİK GARABETİ YAŞADIK
Bugüne kadar görmediğimiz bir sürü garabeti, 2022’de yaşadık. İstanbul karlar altında kaldı. İstanbul Havalimanı’na inemeyen, Atama İçişleri ve Ulaştırma Bakanları, bugün perişan ettikleri, katlettikleri, kapatmaya çalıştıkları Atatürk Havalimanı’na indiler. Karda Atatürk Havalimanı’na sığınanlar, ülkenin kuzeyinde savaş çıkınca bu sefer, etmedik laf bırakmadıkları Montrö’ye sığındılar. Sıkışınca Montrö’ye sığınanlar, Montrö’yü savunan emekli amiralleri, zindana atma girişiminden de hiç geri kalmadılar. 21. yüzyılda, 2022’nin hemen başında, koskoca bir kentimizi, Isparta’mızı kara kışta, dört gün boyunca karanlığa gömdüler. Bir vatandaşımız soğukta donarak öldü. Ocak ayında verdikleri asgari ücret, Şubat ayında açlık sınırının altına düştü.
UMUTLARINI ÇALDIĞI GENÇLERE AROMALI KAHVE TAVSİYE ETTİ
Tarım Bakanı görevinden affedildi. Yerine atanan Bakan Venezüella’da, “Biz hayvanlarımıza pizzacıdan pizza, burgerciden burger ısmarlar gibi, dışarıdan yem alıp, yediriyoruz” dedi. Bu ülkede tarımı nasıl batırdıklarını, dünya âleme itiraf etti. Erdoğan aç yatmak zorunda bıraktığı milletimize; “Manda yoğurdu hakikaten kalitedir. İçine şöyle Medine hurması doğrarım. Çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bunu yer yatarım" diye, tarifler vermeye kalktı. Adeta milletimizle alay etti. Umutlarını çaldığı gençlerimizin karşısına çıktı; “Aromalı kahve içme ve dünyayı gezme” tavsiyesinde bulundu.
HER ŞEYİ ELLERİNE YÜZLERİNE BULAŞTIRDILAR
2022’de çocuklarımız, gençlerimiz, bu ucube rejim elinde sahipsiz kaldı. Yılın başında, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi, 20 yaşındaki Enes Kara, cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan dolayı intihar etti. Yılın sonunda, 6 yaşındaki bir kız çocuğunun, evlilik kisvesi altında, yıllarca sistemli tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Bu çocuğu korumakla görevli bakanların, iki yıl boyunca, üç maymunu oynadığı anlaşıldı. 2022’de KPSS’yi iptal ettiler. ÖSYM Başkanını görevden aldılar. “Hızlı karar alacağız” diye getirdikleri ucube rejim, bir sınavı dahi yapamadı. Atamaları da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. İşte bunun en son örneği Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi’ne atanacak rektör, Sütçü İmam’a atandı. Bunu da Resmi Gazetede yayınladılar. Sonra “pardon” diyerek, Resmi Gazetede düzeltme yaptılar.
DÖRT PARMAĞI CEPLERİNE SOKTULAR
2022’de Doların yeşili için, önceden tükürdüklerini, yalamak zorunda kaldılar. 15 Temmuz’un finansörü dedikleri, Birleşik Arap Emirliklerinin ayağına koştular. “Birleşik Arap Emirlikleri önümüzde diz çöktü” diyen, AK Parti Grup Başkanvekiline diz çöktürdüler. Görevinden affettiler. Kaşıkçı dava dosyasını, Suudi Arabistan’a sattılar. “Katil Sisi” dedikleri Mısır Devlet Başkanı’nın eline yapıştılar. Meydanlarda havaya kaldırdıkları dört parmaklarını, birkaç dolar uğruna, ceplerine sokmak zorunda kaldılar.
YENİ KUMPASLARIN DÜĞMESİNE BASTILAR
2022’de bu ucube rejim elinde, acı ve gözyaşlarımız da eksik olmadı. Gaziantep ve Derik’te, korkunç trafik kazalarında 35 canımızı kaybettik. Ekonomik kriz, eski kamyon lastiklerine diş açtırdı. Yollarımızda trafik güvenliği kalmadı. Amasra’da maden faciasında, 42 madencimizi göz göre göre şehit verdik. Sayıştay’ın faciadan önce uyardığı, ama uyarılarına yöneticilerin uymadığı anlaşıldı. Beyoğlu’nda bomba patladı. Hain terör, 6 yurttaşımızı aramızdan aldı. Atama İçişleri Bakanı “Amerika’nın taziyesini kabul etmem” diye hörelendi. Onu oraya atayan Erdoğan, taziye için Amerika’ya teşekkür etti. 2022’de, devletin adalet direği hepten çöktü. “İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder” diyenler, İstanbul’un kaybını hiç hazmedemediler. Vesayet altına aldıkları yargıçlar vasıtasıyla, önce İstanbul İl Başkanımıza haksız, hukuksuz siyasi yasak getirdiler. Sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çökmek için seyyar hâkimlerine, Belediye Başkanımız hakkında, haksız, hukuksuz karar verdirttiler. Bu da yetmedi Atama İçişleri Bakanının eliyle, yeni kumpasların düğmesine bastılar.
MİLLETİ 2011’DEKİ GELİRİNİN GERİSİNE GÖTÜRDÜLER
Bir ülke ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Zulümle abat olmaya kalkanın da, akıbeti berbat olur. Erdoğan’ın ülkemizi ilimle değil zulümle yönetmeye çalıştığı, ama yönetemediği artık anlaşılmıştır. Eğer Erdoğan’da ilim olsaydı, 11 yıldır, “2023 hedefleri” dediği, diline pelesenk ettiği, millete söz verdiği taahhütleri yerine getirirdi. Ama verdiği her sözün altında kaldı. 11 yıl önce millete söz verdi. “2023’te ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla büyüklüğü bakımından, ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacağız” dedi. Bugün bırakın ilk 10 ekonomi arasına girmeyi, 1990’dan beri içinde olduğumuz, ilk 20 ekonomi arasından düşme noktasına getirdi. “2023’te milletin toplam gelirini en az 2 trilyon dolara çıkaracağız” diye söz verdi. Ama bu ay kabul ettikleri bütçede, “2023’ün milli geliri, ancak 867 milyar dolar olur” diyorlar. Tamam diyelim ki dünyada salgın oldu. Rusya, Ukrayna’yı işgal etti. Küresel arz zincirleri pandemi nedeniyle dağıldı. Peki, bunların sonucunda da bir miktar milli gelirimiz düşsün hedeflenen milli gelir. 2 trilyon dolar olmasın da 1 trilyon 900 milyar dolar olsun. Hadi vazgeçtik 1 trilyon 800 milyar dolar olsun… Ama arkadaşlar 2 trilyon dolar nerde, 867 milyar dolar nerde? Erdoğan, verdiği sözün yarısını bile tutamadı. “2023’te kişi başına gelirimizi 25 bin dolara yükselteceğine” söz verdi. 2011’de bu sözü millete verdiğinde, Türkiye’de kişi başına gelir 11 bin 289 dolardı. Şimdi imzaladığı Cumhurbaşkanlığı Programında, “2023 yılında kişi başına gelir, 10 bin 71 dolar olacak” diyor. Yani milleti 2011’deki gelirinin bile gerisine götürdüğünü itiraf ediyor.
BU TABLO SİYASİ İFLASIN İLAMIDIR
Buradan açıkça söyleyelim, 2011’den bu yana milletin geliri artmadı ama sadece Saray ve şürekâsının geliri hiç durmadan arttı. Yine, “İşsizliği yüzde 5’e düşüreceğim” dedi, şimdi işsizlik “yüzde 10’un altına düşmez” yazıyor bu meclise gönderdikleri dokumanda. İhracat, enflasyon için verdiği sözlerde de, hep aynısı oldu. Millete verdiği hiçbir sözü tutmadı. Vadettiklerinin yarısına bile ulaşamadı. Bu tablo; beceriksizliğin, kifayetsizliğin ve siyasi iflasın ilamıdır. Ama millete verdiği hiçbir sözü tutmayan Sarayın kibirlisi, bu hafta sonu Erzurum’da kürsüye çıktı: “Biz, 20 yıldır her sözümüzü tutmuş, her vaadimizi yerine getirmiş, her vizyonumuzu hayata geçirmiş, her projemizi inşa etmiş bir kadroyuz” dedi. Ondan sonra da ekledi, “Bizde yalan yok!”. Herhalde “Bizde yalansız söz yok!” demek istedi.
TEYO PEHLİVANA RAHMET OKUTTU
1993’ten beri uluslararası uçuşların yapıldığı, Erzurum Havalimanını, “Ben yaptım” diye sahiplendi. Açıkçası, Palavrada Erzurumlu Teyo Pehlivan’a rahmet okuttu. Biz Erdoğan’ın, “Bizde yalan yok” sözünü en başta EYT’lilere havale ediyoruz. “Aralık başı, Aralık sonu, inşallah, maşallah” derken, TBMM’yi tatil ettiler. Şimdi bir de çıkmışlar, “EYT’de yaş aralığı ihtimal dâhilinde” diyorlar.
YALAN SÖYLEMEK MÜNAFIKLIK ALAMETİDİR
Ne diyelim? Yalan söylemek, sözünde durmamak, münafıklık alametidir. “Konuşunca yalan söyleyen, söz verince sözünü tutmayan, kendine itimat edilince ihanet eden” münafıklık yapmış olur. Koltuğunu kaybetme korkusu içindeki Erdoğan Erzurum’da; “Amaç Erdoğan'ı devirmek. Yerine ne koyacaklar, belli değil. Hadi bunu başardılar gelince ne yapacaklar; bizim yaptıklarımızı yıkacaklar” deyivermiş. Şimdi Erdoğan’ın tabi artık milletin kendisini sandıkta devireceğini anlaması güzel. Milletin yerine neyi koyacağını da görmesi iyi. Ama bu “yıkıp, yakma işi” nedir; gerçekten bunu anlamadık. Biz yıkmaya değil, yapmaya geliyoruz. Taş üstüne taş koymaya geliyoruz. Ama öyle gözüküyor ki, gelince biz ne yapacağız onu da merak etmiş. Tabi bunu öğrenmek, bir seçmen olarak hakkıdır.
BİZ ÜLKEYİ FERAHA VE REFAHA ULAŞTIRMAYA GELİYORUZ
Anlatalım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, memleketimizi ilkin feraha, sonra da refaha kavuşturmaya geliyoruz. Kısa sürede ferahlamak için, çökerttikleri devlet yönetimini yeniden ayağa kaldıracağız. Yepyeni kurumları inşa edeceğiz. Ekonomide ilkin Sarayın sebep olduğu “Belirsizlik çarkını” kıracağız. Bunu gerçekleştirmek için; Merkez Bankası’nın başına, tüm dünyanın saygı duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın hedefi, “Enflasyonu kalıcı olarak, düşük tek haneye indirmek” olacak. Bankanın araç bağımsızlığını mutlaka güvence altına alacağız. Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek, 2023 Bütçesini tekrardan yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Sağlanacak tasarruflarla, ekonomik krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. Mali Kural uygulamasını başlatacağız. Bütçe birliğini bozan uygulamalara son vereceğiz. Kamu Özel İşbirliği Projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki tüm koşullu yükümlülükleri, Durum ve Hasar Tespit Komitesi eliyle ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız bu adımlarla, kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracağız, makroekonomik istikrarı sağlayacağız. “Feraha” kavuşmak için, iki önemli çapayı daha kullanacağız: Güçlü Türkiye, Güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede özellikle, “23. Yargı ve Temel Haklar Faslının” gereklerini, hızla tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın derhal kaldırılmasını da, AB’den isteyeceğiz.
YENİ NESİL KALKINMA STRATEJİMİZİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ
İkinci çapamız ise; hızla hayata geçireceğimiz “Yeni Nesil Kalkınma Stratejimiz” olacak. Bu; hem ülkemizi ferahlatacak. Hem de “kalıcı refaha” ulaşmamızın önünü açacak. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik:
Demokrasisi, Kurumları ve Kuralları Güçlü Türkiye,
Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye,
Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye,
Temiz ve Yeşil Türkiye.
DEMOKRASİSİ, KURUMLARI VE KURALLARI GÜÇLÜ TÜRKİYE
“Bize kral değil, kural gerek.” Kurumları ve Kuralları Güçlü Türkiye’de; “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem” olacak. Cumhurbaşkanı, 85 milyonu kucaklayacak. Herkesin Cumhurbaşkanı olacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. “Üstünlerin hukuku” değil, “Hukukun üstünlüğü” olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere, Düzenleyici ve Denetleyici kurumların araç bağımsızlıklarını yasal güvence altına alacağız. Kamu İhale Kanunu’nu, uluslararası normlara uygun şekilde yenileyeceğiz. İhalelerde, şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Devlette atamaları, sadakate göre değil, liyakate göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz. Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız, siyasetin itibarını mutlaka koruyacağız. Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Eylem Görev Gücü’nün Gri Listesinden çıkaracağız.
ÜRETEREK ZENGİNLEŞEN, REKABETÇİ TÜRKİYE
Stratejimizin ikinci sütununda; Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye var. İlk işimiz; küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden, özel kesimle yeni işbirliği modellerine öncülük eden, ekonomideki oyunculara ufuk verebilen, Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Üreterek Zenginleşen, Rekabetçi Türkiye’de; endüstri 4.0 dinamikleriyle Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm ışığında, sanayimizin, yüksek teknolojili, katma değerli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Bu çerçevede, Üniversite-Sanayi-Sivil Toplum-Kamu İşbirliği Modellerini, en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı, ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacağız. Eğitimde niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerimizde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Şehirlerimizin veri iletim alt yapısını güçlendireceğiz. Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen, kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilirlik projelerinin, finansmana erişimini kolaylaştıracağız. Fin-Tekleri ve dijital ödeme sistemlerini yaygınlaştıracağız.
ZENGİNLİĞİ ADİL PAYLAŞAN TÜRKİYE
Gelelim stratejimizin üçüncü sütununa: Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye… Bizim iktidarımızda, ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Destekleri Sigortasıyla her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltarak, vergi tabanını genişleteceğiz. Vergi yükünü adil dağıtacağız. Dolaysız vergileri esas alan, dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız. Sınırlı kamu kaynaklarını, “Kanal İstanbul” gibi rant projeleri için kullanmayacağız. GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere, kaynaklarımızı bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak, projelerde kullanacağız.
TEMİZ VE YEŞİL TÜRKİYE
Ve stratejimizin son sütunu; Temiz, Yeşil Türkiye… Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhataplarıyla beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel ekonominin imkânlarından, sonuna kadar yararlanacağız. Çevreci ürünler ve sürdürülebilir üretime yönelik, özel finansman yöntemleri geliştireceğiz. Yeni Nesil Kalkınma Stratejimizle, Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline güvenen, ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize akacak. Kalkınmanın finansmanı ucuzlayıp, rahatlayacak. Türkiye hızla büyüyen yeşil fonlardan, sürdürülebilirlik fonlarından hak ettiği payı alacak. 2030’a geldiğimizde; fert başına gelirimizi, 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Milli gelirimizi, 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız, 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş imkanı yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu, düşük tek haneli rakamlara indireceğiz. Ülkemizi ve insanımızı hak ettiği refaha kavuşturacağız. Nereye gideceğini bilmeyen kaptana, hiçbir rüzgâr yardım edemez.
BİZ ROTAMIZI DA NASIL BİR KAPTANA İHTİYAÇ OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ
Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, nasıl bir kaptana sahip olmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; “Tarafsızlık yeminine ihanet eden değil, yeminine sadık” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Kral değil, Kural” diyen bir Cumhurbaşkanı olacak. “Yasakçı değil, özgürlüklere sahip çıkan” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Sadakate değil, liyakate değer veren” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Kalpleri; korkuyla ve yalanlarla bölüp parçalayan değil, sevgiyle ve hakikatle birleştiren” bir Cumhurbaşkanı olacak. “Ben değil, biz diyen, istişareye inanan” bir Cumhurbaşkanı olacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; devleti bilen, hırslarını, egosunu aşmış, milletin kendisine verdiği büyük yetkiyi, Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak için kullanacak, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, Yepyeni ve Güçlü Parlamenter Sistemi getirecek, bilge bir insan olacak. Altını çizerek söylüyorum, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; Altılı Masa’nın belirleyeceği aday olacak.
GEÇMİŞ GERİDE KALDI, GELECEK BİZİ ÇAĞIRIYOR
Aziz Milletimiz; “Geçmiş geride kaldı. Gelecek bizi çağırıyor.” 2023’te, bu çürümüş, yozlaşmış, tükenmiş yönetimi, geldiği yere sandıkta hep birlikte göndereceğiz. Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır. En uzun geceyi artık geride bıraktık. En kötü yılı da beraberce uğurlamak üzereyiz. Karanlığın aydınlığa kavuşacağı günleri, hep birlikte kucaklayacağız.
Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi olarak, milletimizin ve değerli basın mensuplarımızın yeni yılını şimdiden kutluyoruz. 2023’ün ülkemize, bölgemize ve dünyamıza huzur, barış, mutluluk, sağlık ve refah getirmesini temenni ediyoruz. Ve elbette; ahirete irtihal eden, “Vatan sağ olsun” diyerek, canlarını feda eden tüm kahraman şehitlerimizi, rahmetle, saygıyla yâd ediyoruz. Gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyoruz.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sorularınız varsa alıyım.
Soru- Geçtiğimiz günlerde Özgür Özel bir açıklamada bulundu. Seçimlerin Mayıs ayında yapılmasını CHP yönetiminin kabul etmeyeceğini söyledi. Geçtiğiniz açıklamalarda da özellikle partiniz erken seçim açıklamalarında bulunuyordu. Bu açıklamalardan sonra Mayıs ayında yapılacak bir seçimi neden kabul etmediğinizi merak ediyoruz. Teşekkürler.
Faik ÖZTRAK- Bundan önceki basın toplantısında benim yaptığım açıklamayla Grup Başkanvekilimizin yaptığı açıklama arasında bir fark yok. Söylediğimiz şey şudur; diyoruz ki Nisan başına kadar yapılacak bir erken seçime biz de destek veririz böyle bir karara. Ama Nisan’ın ilk haftasından sonra yapılacak bir erken seçime yani bir siyasi mühendislik eseri olan yeni seçim kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir erken seçime biz destek olmayız. Bu siyaset mühendisliğinin parçası olmayız. Zaten bunun bir erken seçim niteliği de yoktur, seçime 1 – 1,5 ay kalmışken neyin erken seçimi? Ayrıca şunun da altını çiziyim. Cumhurbaşkanının yetkisi vardır, buyursunlar kendi göbeklerini kendileri kessinler.
Soru- Geçtiğimiz günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir parti başka bir partinin iç meselelerine karışmamalı, her partinin kendi kuralları vardır” açıklamasında bulundu. Bu mesaj İYİ Parti lideri Meral Akşener’e miydi? Değilse kimi kastetti?
Faik ÖZTRAK- Genel Başkanımız bütün açıklamalarında bu mesajın kime olduğunu gayet net bir şekilde söyledi. Benim şimdi onun söylediklerine bir şey ilave etmem sözkonusu dahi olamaz.
Soru- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dün, “Onunla bununla pazarlık ederek değil, ona buna yalvararak değil, milletin iradesiyle Başbakan olacağım, İYİ Partide birinci parti olacak” dedi. Sözleri Kılıçdaroğlu’na gönderme olarak yorumlandı. Bu konuya ilişkin sizin yorumunuz ne olacak?
Faik ÖZTRAK- Şimdi tabi, Genel Başkanların hem kendileri, hem de partileri için siyasi hedef belirlemelerinden daha doğal hiçbir şey olamaz. Onun için biz bu sözleri saygıyla karşılıyoruz.