CHP Sözcüsü Öztrak, bugün açıklanan Temmuz ayına ait rekor enflasyon verilerinin Hükümetin ideolojik tercihlerinin bir sonucu olduğunu belirterek, “Güven veren bir ekonomi yönetiminin milleti rahatlatacak adımları atması beklenir. Ama bunlar ne yapıyor? Birbirlerini bir övüyorlar, övdükçe övüyorlar. Sonunda da milleti 2,5 yıl daha çift haneli enflasyonla nasıl döveceklerini ballandıra ballandıra anlatıyorlar” diye konuştu.
Gelirleri arttırarak milletin ağzına bir parmak bal çalmanın, sonra da bunu enflasyonla misliyle geri almanın, popülist yönetimlerin iktidarlarını sürdürmek için uyguladıkları acımasız bir yöntem olduğunu ifade eden Öztrak, “Bu teker böyle döner mi? Bir süre dönebilir. Ama tekerin her devrinde, jant yamulur, şanzıman düşer, motor yatakları dağılır. Sonunda araba pert olur kalır” uyarısında bulundu.
Merkez Bankası’nın yeni başkanın dinamik optimizasyon sorunlarını çözerken “işe en bağlayıcı kısıttan başlamak gerektiği” yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Öztrak, “Problemin kaynağındaki en bağlayıcı kısıt Recep Tayyip Erdoğan, yani Saray. (Merkez Bankası Başkanı) bunlara dokunamayacağını anlamış ve havlu atmış” dedi.
Disney+ adlı platformun Türkiye Cumhuriyeti’nin ve CHP’nin kurucusu Atatürk’ün hayatını anlatan bir diziyi, 29 Ekim’de tüm dünyada eş zamanlı gösterime sunma kararından vazgeçmesini eleştiren Öztrak, “(Kararın) Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin baskısıyla alındığı iddiaları var. Söz konusu karar, dijital platformun ülkemizin ve partimizin kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı işlenen nefret suçuna ortak olması anlamına gelir. Bunu en sert şekilde kınıyoruz. Eğer karar bu şekilde uygulanacaksa, şimdiden duyuralım, örgütümüzü, üyelerimizi ve tüm milletimizi bu platformu boykot etmeye ve platformdaki üyeliklerini sonlandırmaya davet edeceğiz” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Bugünkü basın toplantımızda, ülkeyi yönettiğini sanan Erdoğan’ın, hesapsız kitapsız politikalarıyla azdırdığı enflasyonu, milletimizi soyup soğana çeviren, bu sürdürülemez gidişi konuşacağız. Ama izlinizle önce, ülkemizde de yayın yapan Disney+ adlı küresel platformun, Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu, Ebedi Önderimiz Atamızın hayatını anlatan bir diziyi, Cumhuriyetimizin 100. yılı vesilesiyle bu yıl 29 Ekim’de tüm dünyada eş zamanlı gösterime sunma kararından vazgeçtiklerine dair açıklamalarını değerlendirmek istiyorum.
BU KARAR NEFRET SUÇUNA ORTAK OLMAKTIR
Dün bu platformun yöneticileri, dizinin sadece ülkemizde FOX TV’de ve sinemalarda gösterilmesine karar verildiğini açıkladılar. Bu kararın, bir süredir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında nefret söylemi içeren, yakışıksız ifadeler kullanan, bu projeye karşı lobi yaptığı da bilinen, Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin baskısıyla alındığı iddiaları var. Ülkemizin kurucu babası Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik kin ve nefretle beslenen, bu girişimler ülkeler ve halkları arasında, barışçı ilişkiler kurulması çabalarına zarar verir. Ayrıca biz bu kuruluşun, ABD ve Avrupa’daki Ermenileri de Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşlarını da temsil etmediğini biliyoruz. Söz konusu karar, dijital platformun ülkemizin ve partimizin kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı işlenen nefret suçuna ortak olması anlamına gelir. Bunu en sert şekilde kınıyoruz. Ama bu işin esas sorumlusu olan Dışişleri Bakanlığı’ndan henüz herhangi bir açıklama gelmemesini de hayretle karşılıyoruz. Eğer karar bu şekilde uygulanacaksa, şimdiden duyuralım, örgütümüzü, üyelerimizi ve tüm milletimizi bu platformu boykot etmeye ve platformdaki üyeliklerini sonlandırmaya davet edeceğiz.
ASGARİ ÜCRET CEBE GİRMEDEN AÇLIK SINIRININ ALINA DÜŞÜYOR
Bir hükümetin ekonomideki başarısı, vatandaşlarına sağladığı refahla ölçülür. Bu hükümet milletimize ne iş, ne aş, ne de refah sağlayabiliyor, dünyada tarımın başladığı bu topraklarda artık yokluğu değil, açlıktan çocukların boyunun bodur kalmasını konuşmaya başladık. Bir iş bulup çalışmayan zaten aç. Ama çalışan da aç. Ülkemizde öyle bir enflasyon var ki, asgari ücret her açıklandığında, daha çalışanın cebine girmeden açlık sınırının altına düşürüyor. Ve ülkemizde çalışanların büyük kısmı, ücretin alt sınırı olan asgari ücrete mahkum edilmiş durumda.
TÜİK’E GÖRE İŞSİZLER KEYİFLERİNDEN EVDE OTURUYOR
Makyaj uzmanı TÜİK, işsizi işsiz saymıyor. Son dört hafta içinde iş ilanlarına başvurmayan işsiz değil. İki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayan işsiz değil. Umudunu yitirdiğinden iş aramaktan vazgeçen de işsiz değil. TÜİK, gerçekte 9 milyona dayanan işsiz sayısını, aylardır 3-3,5 milyon civarında açıklıyor. TÜİK’e bakarsanız çalışmayanlar iş bulamadığından değil, keyiflerinden evde oturuyor. Oysa bu ülkede sadece eski SSK kapsamında çalışanların sayısı yılbaşından bu yana 1 milyon 411 bin kişi azalmış. Ekonomi hızla yavaşlıyor. Ekonomide güven hızla düşüyor. Durgunluk, işsizlik ve hayat pahalılığı üçlüsü, önümüzdeki dönemin en öncelikli gündem maddeleri olacak.
ÖNCE BİR PARMAK BAL, SONRA ENFLASYONLA GERİ AL
Ekonomist Milton Friedman, “Hükümetin tüketiciyi koruması gerektiği söylense de asıl mesele tüketiciyi hükümetten korumaktır” diyor. Yani bu sözler sanki saray yönetimi için söylenmiş… Tek bir kişinin “Her şeyi ben bilirim” diyerek uyguladığı irrasyonel safsatalar, ekonomiyi alt üst etti. İflasın eşiğine getirdi. Seçimden sonra yol bitti. Hükümet vergiyle, harçla, zamla, faturayı millete kesti. Emekli, memur, asgari ücretli, çiftçi, esnaf, vergilerle, harçlarla, güncellemelerle, zamlarla ezildi. Diğer taraftan hükümetin 2018’den sonra şirketlerinin döviz açık pozisyon riskinin, Hazine’nin, dolayısıyla milletin sırtına yıktığı, Dolarla, Avroyla garantiler verdiği, mevduatlarına kur koruma garantisi sağladığı yandaşları, yanaşmaları ise abat olmaya devam ediyor. Saray bunu bile isteye yapmaktadır. Milletin cebindeki parayı enflasyonla çarpmak, yandaşı abat etmek bilinçli bir ideolojik tercihtir. Bunun altını çizerek söylüyorum. Gelirleri arttırarak milletin ağzına bir parmak bal çalmak, sonra da bunu enflasyonla misliyle geri almak, popülist yönetimlerin iktidarlarını sürdürmek için, uyguladıkları acımasız bir yöntemdir.
ENFLASYONLA TEMMUZ REKORU
TÜİK bugün enflasyon rakamlarını açıkladı. Temmuz’da İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) göre yüzde 9,8, Bağımsız Araştırmacıların oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubuna (EN-AG) göre enflasyon yüzde 13,2 olan tek aylık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 9,5. İTO’nun yıllık enflasyonu yüzde 64, EN-AG’ın yıllık enflasyonu yüzde 123,TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 48. Ama TÜİK’in artık makyaj tutmayan rakamlarıyla bile aylık enflasyon Temmuz aylarının rekorunu kırdı. Türkiye 2023’te dünyada tüketici enflasyonunda 6. sırada.
YILSONUNDA %58’LİK ENFLASYON HEDEFİNİ TUTTURMAK BİLE ÇOK ZOR
Enflasyonun gelecekteki seyrini gösteren çekirdek enflasyon rakamlarındaki yıllık artışlar ise şimdiden yüzde 60’a dayanmış vaziyette. Üretici enflasyonu da bu ay yüzde 8’i aştı. Tek bir aylık enflasyon rakamı bu. Bütün bunlar, Merkez Bankası’nın yılsonu için ilan ettiği yüzde 58 enflasyon hedefinin bile tutturulabilmesinin çok zor olduğunu gösteriyor.
GIDA FİYATLARI DÜNYADA DÜŞÜYOR, BİZDE ARTIYOR
Dar ve sabit gelirlilerin en önemli harcaması olan, gıdada enflasyon 35 aydır kesintisiz artıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından zirveye ulaşan gıda fiyatları o günden bugüne tam yüzde 23 oranında düşmüş. Ama aynı dönemde gıda fiyatları bizde yüzde 94 artmış. Yani gıda fiyatlarındaki artış dünyadan değil beceriksizlikten. Tek bir ayda; taze meyvelerin fiyatı yüzde 15,7; sebzelerin fiyatı yüzde 14,0, ekmek fiyatı ise yüzde 14,4 artmış.
BU ZALİM YÖNETİM, BU AZİZ MİLLETE BİR SİMİDİ ÇOK GÖRÜYOR
Şimdi Ankara’da bir simit 10, bir fincan çayda 15 lira oldu. Üç çocuklu bir aile her öğün çay-simit yese aylık eder 11 bin 250 lira. Asgari ücretten eline kalır tam 152 lira. 152 lirayla bu aile kira mı ödenecek, faturalarını mı ödeyecek, çocukların okul masraflarını mı ödeyecek? Bir dönem seçim meydanlarında “Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor” diye bağırarak oy isteyenler bugün milletin yüzüne nasıl bakacaklar göreceğiz bakalım.
EKONOMİDE EN BAĞLAYICI KISIT ERDOĞAN
Millet, maaş, ücret ve aylıklara zam vakti geldiğinde TÜİK’in makyajlı verileriyle nasıl dolandırıldığını gayet iyi biliyordu. Ama artık TÜİK’in bu konuda yalnız olmadığını gördü. TÜİK yanına Merkez Bankası’nı aldı. Merkez Bankası Başkanı, yaptığı ilk mufassal enflasyon açıklamasında, “Dinamik optimizasyon problemlerinden” bahsedip bu problemleri çözerken, “İşe en bağlayıcı kısıttan başlamak gerektiğini, en bağlayıcı kısıt çözüldüğünde, diğerlerinin de hızlı şekilde bundan etkileneceğini” söyledi. Bunu söyledi ama aynı zamanda kendisinin de şunu anlamış olduğunu gördük. Problemin kaynağındaki en bağlayıcı kısıt yani Recep Tayyip Erdoğan, yani Saray. Bunlara dokunamayacağını anlamış ve havlu atmış.
MAAŞLARIN ÜÇTE BİRİNİ ENFLASYONLA GERİ ALACAKLAR
Enflasyonu düşürmek yerine arttırarak, önceki dönemin irrasyonel politikalarının maliyetini, dar ve sabit gelirlilere yükleme kervanına Merkez Bankası Başkanı da katılmış. Bütçe açığı şişmesin diye Kur Korumalı Mevduatın yükü Hazine’den alınıp Merkez Bankası’nın sırtına yüklenirken, Merkez Bankası Başkanının, “Aman ne güzel oldu” diye açıklamalar yapması. Para basarak bütçeyi finanse etmeye razı olduğunu göstermesi aslında kendisinin havlu attığının bir başka göstergesi. Merkez Bankası daha bir ay önce “Yüzde 22 olur” dediği, 2023 sonu enflasyon tahminini de, asgari ücret, maaş, aylık ayarlamaları tamamlandıktan sonra, yüzde 58’e çıkardı. Saray, bir taraftan, “Emekliyi, çalışanı enflasyona ezdirmeyeceğiz” derken Merkez Bankası verilen ücretin, maaşın, aylığın, desteğin, üçte birinin enflasyonla geri alınacağını ilan etmiş oldu. Tabii o da 2023 enflasyonu yüzde 58’de kalırsa.
ENFLASYONU %10’UN ALTINDA TUTMAK İÇİN HOKUS POKUS
Bir de şu var: Aslında bunu TÜİK yöneticilerine soruyorum, buna cevap vermeleri lazım. Şimdi TÜİK bu ay, doğalgaz fiyatı bir ay önceye göre yüzde 98 düştü diyor. Doğalgaz fiyatları yüzde 98 düşmüş. Bizim bilgimiz dahilinde doğalgaz fiyatlarında herhangi bir ayarlama yapıldığı bilgisi yok. Şimdi TÜİK, geçen ay 0,4 kuruş gösterdiği doğalgaz fiyatını bu ay her hangi bir ayarlama olmadan nasıl 0,01 kuruşa düşürdüğünü açıklamalıdır. Yani bu hokkabazlığın, bu ayın toplam enflasyonunu nerelere çektiğini de TÜİK kalkıp söylemelidir. Öyle görünüyor ki aylık enflasyonu yüzde 10’un altında tutmak için TÜİK yine hokus pokus yapmaktan kaçınmamış.
BİRBİRLERİNİ ÖVÜYORLAR, MİLLETİ ENFLASYONLA DÖVÜYORLAR
Yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesinin üzerinden haftalar geçti. Ortada bir program yok. Her geçen gün ekonomi yönetiminin çok hazırlıksız olduğu ortaya çıkıyor. Vitrinde görüntü var, ama ses yok. Güven veren bir ekonomi yönetiminin milleti rahatlatacak adımları atması beklenir. Ama bunlar ne yapıyor? Birbirlerini bir övüyorlar, övdükçe övüyorlar. Sonunda da milleti 2,5 yıl daha, çift haneli enflasyonla nasıl döveceklerini, ballandıra ballandıra anlatıyorlar.
JANT DAĞILIR, ŞANZIMAN DÜŞER, MOTOR DAĞILIR
Aslında bunların niyeti seçimlere kadar top çevirmek, artır maaşı, ücreti, aylığı, milletin ağzına bir parmak bal çal, sonra artır vergiyi, yap zamları, bas parayı, azdır enflasyonu, vatandaşa kaşıkla verdiğini kepçeyle al, yandaşına ver. Sonra yeniden vatandaşa ver ve bu böyle gitsin. Bu teker böyle döner mi? Bir süre dönebilir. Ama tekerin her devrinde, jant yamulur, şanzıman düşer, motor yatakları dağılır. Sonunda araba pert olur kalır. Biz bunları daha önce yaşadık. Popülist politikaların cazibesine kapılan, yapılması gerekeni yapamayan, zam-enflasyon-zam sarmalının içinden çıkamayan hükümetlerin ülkeye ne büyük acılar yaşattığını gördük. “Rasyonel zemin”, “Şeffaflık”, “Hesap verebilirlik” gibi beylik lafların sahiplerini uyarıyoruz. Vitrinle, lafla peynir gemisi yürümez.
MESELE SADECE ENFLASYON DEĞİL, EKONOMİYE İDEOLOJİK YAKLAŞIM
Yılsonuna 5 ay kalmışken, ekonomide hal ve gidiş şöyledir: Enflasyon yeniden zirve yapmaya başlamıştır. Ekonomi yavaşlamaktadır. Hükümet ödemeler dengesi krizini ertelemek için, kolay ama arabayı pert edecek alternatifi seçmiş, enflasyonla mücadeleyi bir başka bahara bırakmıştır. Ama şunu söylemem lazım. Zamanında yapılmayan tedavi, alınacak tedbirlerin millete maliyetini her geçen gün artıracaktır. Bu filmi biz daha önce de gördük, bunları daha önce de yaşadık. Bugün enflasyon rekor seviyelere ulaştı. Ama mesele sadece enflasyon, sadece hayat pahalılığı değil. Mesele yönetenlerin yaklaşımı, ideolojik tercihleri, yönetme biçimleri. Bu değişmeden, milletin ıstırabı bitmez.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Ekonomi gündemiyle ilgili sorularınız varsa alabilirim.
Soru- Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’te enflasyon verilerine ilişkin bir değerlendirme yaptı. Para politikası duruşunun olumlu etkisiyle 2024 yılı ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak dedi. Sizin yorumunuz ne olacak?
Faik ÖZTRAK- Dediğim gibi, gelirken birinci öncelikleri enflasyondu. Bugün diyorlar ki, 2024 yılının ortalarından itibaren enflasyon düşmeye başlayacak. Ama arkasından da ekliyorlar. Türkiye gerçekten istikrara 2025’ten sonra kavuşacak. Şimdi bunu, yani böyle bir süreç tanımlamasını anlayabilmek mümkün değil. Enflasyonla böyle mücadele edilmez. Bu şekilde bir mücadeleyi açıklayan her yönetimin sonu hüsran olmuştur. Dolayısıyla bu aslında “Enflasyonla ben mücadele etmeyeceğim, enflasyonun ipini koyverdim gidecek” demenin bir başka ifadesidir diye düşünüyorum.