CHP Sözcüsü Öztrak, 2011’de Erdoğan’ın 2023 için taahhüt ettiği hedeflerin artık yalan olduğunun açıklanan son Orta Vadeli Programla (OVP) bir kere daha tescillendiğini belirterek, “Bu verilere göre, 2023’ün gelir ve ihracat hedefleri, iki kattan fazla iskontoya uğruyor. İşsizlik hedefi ise tam tersi iki kattan fazla artıyor. Bu vahim tablonun sorumlusu elbette ki Erdoğan’dır. Erdoğan sözünü yerine getiremediği için milletimizden derhal özür dilemelidir” dedi.
Merkez Bankası’nın Temmuz sonunda yaptığı yüzde 14,1’lik tahmine rağmen, OVP’ye göre 2021 enflasyonunun yüzde 16,2 olacağını; Merkez Bankası’nın yüzde 5 olacağı tahminine karşın, OVP’de 2023 enflasyon tahminin yüzde 8 olarak yazıldığına dikkat çeken Öztrak, “Şimdi bunun hangisi doğru? Bu farklı tahminleri görenler, ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ demekte son derece haklı… Para politikası ve bu politikayı uygulayanların güvenilirliği, bu OVP ile ister istemez yeniden sorgulanır hale gelmiştir” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Hafta sonunda Filenin Sultanları, Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda bronz madalya alarak, bir kere daha göğsümüzü kabarttı. Kendilerini kutluyoruz.
TÜRKİYE BİR KİŞİNİN DEĞİL, BİR MİLLETİN İRADESİ ÜZERİNE KURULDU
Yine hafta sonunda, Milli Kurtuluş mücadelemiz ve Partimiz açısından tarihi bir günün, Sivas Kongresinin yıl dönümüydü. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle, Sivas Kongresi, “Bir milleti kurtuluşa hazırlayan kararların verildiği”, tarihi bir dönüm noktasıdır. Aynı zamanda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de ilk kurultayıdır. Havza Genelgesi’nden, Amasya Tamimi’nden, Erzurum Kongresi’nden süzülerek gelen, Sivas Kongresi’nde billurlaşan milli ruh, Misak-ı Milliyle tüm dünyaya ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, en zorlu şartlarda dahi, millet iradesine en yüksek değeri vermiştir. Kurtuluş Mücadelemiz ve Cumhuriyetimiz, bir kişinin değil, bir milletin iradesi üzerinde yükseltilmiştir. Sivas Kongresi’nin 102. yıl dönümde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bize bu toprakları vatan kılmak için canlarını ortaya koyan tüm kahramanları bir kere daha saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.
BİR NESİL HEBA OLUYOR
Bugün, uzun bir aranın ardından, okullarımızda yüz yüze eğitim, yeniden başladı. 1,5 yılı aşkın bir süreden sonra, ders zili yeniden çaldı. Yeni eğitim ve öğretim yılında, tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize, başarılar diliyoruz. Okullar, salgın gibi olağanüstü durumlarda, en son kapanıp, en önce açılması gereken kurumlardır. Çocuklarımız ülkemizin geleceği, yarınlarıdır. Onların okullarından, eğitimlerinden uzak kaldıkları her gün, ülkemiz için telafisi zor bir faturanın daha da kabarması demektir. Türkiye salgında, okullarını en uzun süre kapalı tutan ülkelerden biri. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na üye olan ülkeler arasında, Meksika’nın ardından, okulları en uzun süre kapatılan ülke, Türkiye oldu. Saray yönetimi, turizmden ve sanayiden gelecek dövize verdiği önemi, maalesef çocuklarımızın geleceğine, eğitimine veremedi. Salgında pek çok öğrenci uzaktan eğitime ulaşamadı, ulaşanlar da bundan bir şey anlamadı. Bir nesil göz göre göre heba olma noktasına geldi.
AŞILAMAYI HIZLANDIRMAK İÇİN TEŞVİK UYGULANABİLİR
Şimdi bu açığı kapatmak için hükümete, eğitimcilere, velilere ve öğrencilere, büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Salgın nedeniyle vefat eden vatandaşlarımızın sayısı geçen yıl bu zamanlarda 50 civarındaydı. Üst üste yapılan hatalar sonucunda bu sayı bugün 300’e dayandı. İşte böyle bir ortamda okulları açıyoruz. Ve sınıf mevcutları hala çok kalabalık olan okullarımız var. Bu okullarda öğrenci yoğunluğunu azaltmak için, ikili eğitime geçmek bir seçenek olabilir. Yine öğretmen ve okul personelinde aşısını olmayanlar var. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre; öğretmenlerde iki doz aşı oranı yüzde 70’lerde… Genel aşılanma oranında da ise henüz yüzde 50’yi daha yakalayamadık. Aşılamadaki gecikmeler yavrularımızın da sağlığını tehdit ediyor. Aşılamayı hızlandırmak için gerekiyorsa, dünyadaki diğer ülkelerin yaptığı gibi ödül ve teşvik programları uygulanabilir. Sınıfların havalandırılması bir başka sorun. Şimdi “Kapılar, camlar açılacak” deniyor. Deniyor da kış geliyor. Adana’nın, Antalya’nın kışı ile Kars’ın, Erzurum’un kışı bir değil. Bu önlem her yerde ne kadar süre işe yarayacak? Yine bazı okullarımızda doğru dürüst hizmetli personel yok. Bize bu konuda da bize çok şikâyetler geliyor. Böyle bir durumda okullarda hijyen nasıl sağlanacak? Yine kronik hastalığı olan çocuklarımız var. Bu evlatlarımız, olası bir bulaş durumunda ciddi risklerle karşılaşabilir. Bu çocuklarımızın eğitimi için, mutlaka alternatif bir plan hazırlamak gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı bu konuda, milletimizi aydınlatmalıdır. Çocuklarımızın sağlığını korumak için, alınan tedbirler konusunda tüm veliler bilgilendirilmeli, eğitim sürecinin tarafı olan bütün unsurlar birlikte hareket edebilmelidir. Yani veli, öğrenci, öğretmen…
ÇOCUĞUN KAFASINA KAPI VURUR GİBİ VURAN ZİHNİYET
19 yıldır iş başında olan Erdoğan Hükümetleri, dış politika, ekonomi gibi pek çok alanda devletin kurumlarını ve kapasitesini taammüden çökertti. En çok zarar verdiği alanlardan biri de, milli vasfını bitirip, kendi siyasetine meze ettiği, vesayet altına aldığı, eğitim sistemimiz oldu. Bu kafanın iş başında olduğu ülkemizde, 19 yılda 8 kez, yani neredeyse her iki buçuk yılda bir, bir Milli Eğitim Bakanı değişti. Küçücük çocuklarımızın kafasına, kapı vurur gibi vurmaya cüret eden bir anlayış, onları bilimle, ilimle, irfanla donatamaz mümkün değil. Çocuklarımızı saç tıraşı nedeniyle, herkesin içinde azarlayan bu kafa, sorgulamayı, analitik düşünceyi, bırakın öğretmeyi, kendisi bunlardan bir şey anlamaz zaten. Erdoğan hükümetlerinin elinde, denetimsiz yurtlarda çocuklarımız yanarak can verdi. Sarayın en çok himayesine mazhar olan, vakıflardan birinin yurtlarında, çocuklarımız cinsel istismara uğradı. Bunun üstüne de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı çıktı, “Bir kereden bir şey olmaz” dedi. Bakan hakkında gensoru verildi, AK Parti oylarıyla reddedildi. AK Partili vekiller, o Bakanı tebrik etmek için, Meclis’te sıraya girdi. Bu manzaraları milletimiz unutmadı.
ADRESE TESLİM UZMANLIĞI
Bu Saray beslemesi vakıfların, belediye kasalarına uzanan hortumları, yerel seçimlerden sonra büyük ölçüde kesildi. Saray Hükümeti bunun üzerine, Gençlik ve Spor Bakanlığı üzerinden, bu vakıfların yurtlarına, adrese teslim yardım yönetmeliği çıkardı. Erdoğan Şahsım Hükümeti, adrese teslim ihale verme konusundaki uzmanlığını, bu konuda da doğrusu gösterdi. Güya puanlama sistemi getirerek, belli vakıfları isim vermeden tarif ettiler. Şimdi bu vakıflara genel bütçeden kaynak aktaracaklar. Eğitime ideolojik bir pencereden bakan bu zihniyetin elinde, eğitimimizin ne hale geldiği ortada… Öğrencilerimiz 37 üyeli OECD ülkeleri içerisinde, akranları arasında, okuma becerisinde sondan altıncı, Matematikte sondan beşinci, Fende sondan sekizinci… Bu yıl üniversite sınavlarında, sınava başvuran her on adaydan üçü, yani bir milyona yakın öğrenci, daha ilk aşama temel yeterlilik sınavını geçemedi. Ailelerimiz; yemiyor, yediriyor. Giymiyor, giydiriyor. Analar babalar bin bir umutla çocuklarını okutuyor. Sonra üniversiteden mezun olan evlatları iş bulamıyor. Ev genci oluyor. Üyesi olduğumuz OECD içinde, eğitim becerilerinde de sonlardayız. Ama ev genci oranında en baştayız.
ATANAN BİR DERTLİ, ATANAMAYAN BİR DERTLİ
TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile, üniversite mezunu işsiz sayımız 1 milyon 13 bin kişi. Her 100 işsizden 27’si üniversite mezunu. Yine OECD verilerine göre 15-29 yaş arasında her on gençten üçü ne çalışıyor ne de bir okulda okuyor. Ev genci olmuş, evde anasının babasının eline bakıyor. Bu işin bir tarafı… Bir de öğretmenlerimiz var. Atanamayan yüzbinlerce öğretmen kapıda umutla bekliyor. Ama Erdoğan, atanamayan öğretmenlerin yüzüne, “Öğretmen açığımız yok” diyerek kapıyı kapatıveriyor. Atanabilen öğretmenlerimiz derseniz, onlar da hak ettikleri gelire ulaşamıyor. OECD verilerine göre; 15 yıl tecrübeli lise öğretmenlerine verilen maaş sıralamasında 33 ülke arasında 28. sıradayız. Yani sondan altıncıyız. Lüksemburg’da bir lise öğretmeni, Türkiye’deki meslektaşının 3,5 katını, Almanya’daki öğretmen 2,8 katını, Hollanda’daki öğretmen 2,5 katını kazanıyor. Bunlar da 2019 yılındaki rakamlar. Döviz kuru artınca bu makas daha da açıldı. Ama sarayın kibirlisi hala sıkılmadan, “Avrupa’da öğretmen maaşlarını en hızlı artıran biziz” diyor. Ülkesinin parasını en hızlı pul ettiren de sizsiniz. Öğretmenlerimiz ya özel ders vererek, ya ek iş yaparak ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Öğretmenlerimiz emekliliğinde bile huzura eremiyor. Emekli oluyor çalışmak zorunda kalıyor.
CHP İKTİDARINDA ÇÖZECEĞİZ
Hem velilerimiz, hem öğrencilerimiz, hem öğretmenlerimiz böyle bir eğitim sisteminden mutlu değil. Çünkü bu sistemin merkezinde, bilim yok, ortak akıl yok, istişare yok. CHP iktidarında, kronikleşen bu sorunları çözmeye kararlıyız. Öncelikle, eğitim sistemini paydaşlarla yeniden masaya yatıracağız. Bu ülkenin gençlerine, en az çağdaş ülkelerdeki akranları kadar üretecek ve en az onlar kadar kazanmalarını sağlayacak, nitelikli bir eğitimi vereceğiz. Sadece öğrencilerimizin değil, yeni neslin ellerinde yükseleceği, öğretmenlerimizin eğitiminin de, kritik önemde olduğunu biliyoruz. Bugüne kadar yapılan hataları gördük, başka ülkelerdeki iyi örnekleri inceledik, incelemeye de devam ediyoruz. Bu konuda çok hızlı adımları vakit geçirmeden iktidara gelir gelmez atacağız. Öğretmenlerimizin 3600 ek gösterge sorununu hemen çözeceğiz. Ekonomi Masamızın il ziyaretlerinde görüyoruz, bu memlekette işsiz iş bulamıyor, işveren de istediği nitelikte işçi bulamıyor. Kuracağımız Stratejik Planlama Teşkilatı sayesinde, ülkemizin üretimdeki nitelikli eleman ihtiyacı ile eğitim kurumlarından mezun olacak nitelikli işgücünü buluşturacak planlamayı mutlaka yapacağız. Liseden bozma üniversitelerde, binlerce öğrenciyi yıllarca okutup, sokaklarda işsiz kalmalarına artık göz yummayacağız. Gençlerimizin eli ekmek tutacak mezun olduklarında, yarınlarına da umutla bakacaklar.
ODAK NOKTAMIZ GENÇLER
Gençler, bizim politikalarımızın odak noktası. Biz gençlerimizi önemsiyoruz ve gençlerimizi çok ama çok seviyoruz! Genel Başkanımız, “Gençlere son 19 yılda ellerinden çalınan hayallerini” geri vermeye söz verdi. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, yepyeni bir geleceği gençleri dinleyerek, gençlerle konuşarak kuracağız. Sayın Genel Başkanımız açıkladı; devir teknoloji devri… CHP iktidarında, gençlerimizin teknolojiye ulaşması için her türlü kolaylığı sağlayacağız. Gelir gelmez ilk 6 ay içerisinde, gençlerin ilk cep telefonu ve oyun konsolu alımlarında ÖTV’yi sıfırlayacağız. İnternete ucuz erişmeleri için ilk internet aboneliklerinden vergi almayacağız. Yine alacakları ilk sıfır otomobilden ÖTV almayacağız. Gençlerimiz arabayı Avrupa’daki akranlarıyla aynı fiyata alabilecekler. Öğrenim kredisi borçlarını faizsiz şekilde ve işe başladıklarında, rahatlıkla ödeyebilecekleri taksitlerle, yeniden yapılandıracağız. Üniversiteye başlayan gençlere, kültür ve sanattan mahrum kalmamaları için bu faaliyetlerde kullanacakları 1000 liralık, kart ya da mobil uygulama vereceğiz. Gençlerimiz başka ülkeleri de görmeli. Dünyada ne var, ne yok başka ülkelerde insanlar nasıl yaşıyor, neler konuşuyor bunu takip edebilmeli. Bakış açıları, dünya görüşleri genişlemeli. Bunu kolaylaştıracağız. Yurtdışına çıkan gençlerimizden pasaport ücreti ve çıkış harcı almayacağız. Kamuya alımlarda zorunlu haller dışında mülakat sistemini kaldıracağız. Mülakat yapılacak çok sınırlı alanda ise mülakatlar kamera kaydına alınacak. Torpil dönemi son bulacak. Hak eden hakkını alacak, liyakat olacak. Bunlar sadece ilk 6 ayda yapacaklarımız. Doğruları, CHP iktidarında tastamam biz yapacağız. Devleti bilen kadrolar bizde. Biliyoruz ki, bu ülkenin kaynağı var. Yeter ki bu kaynaklar; bir avuç faiz lobisi, bir avuç yandaş müteahhit, bir avuç pudracı yanaşma için değil, milletimiz için kullanılsın.
TÜRKİYE’NİN TARİHİNİ BİLMİYORSAN, ŞEHRİNİN TARİHİNİ BİL
İnsaf, imanın yarısıdır. İnsafsız insan, gaddardır. Merhametsizdir. İnsafsız olan, suizan etmek için her fırsatı kullanır. Ve hüsnüzandan nasipsiz kalır. Ne yazık ki, bugün ülkemiz insafını kaybetmiş bir yönetimin elinde, oradan oraya savruluyor. Erdoğan ve onun Şahsım Hükümeti, freni patlamış kamyon gibi, vefayı, insafı edebi, adabı eze eze geçip gidiyor. En son Rize’de, insafsızlığın, vefasızlığın zirvesini gördü. Rize İkizdere’de köyünü, dağını, taşını, ormanını koruyan köylülerimiz dâhil, herkesi hedef aldı. Ankara’dan köylülere destek olmaya giden bizim arkadaşlarımız başta olmak üzere herkese etmedik laf bırakmadı. “Bir dikili taşınız olsun. Var mı bunların bir dikili taşı?” diyerek, kendince bizi eleştirmeye kalktı. Beyefendi, Rize demek çay demek… Çay demek CHP demektir. Çayı Karadeniz ile tanıştıran kim? Çayın Kanununu çıkaran kim? İlk çay fabrikalarını Rize’de kuran kim? Hadi Türkiye’nin tarihini bilmiyorsunuz. Kendi memleketinizin tarihini de mi bilmiyorsunuz? Bize ayıp etmekten sıkılmıyorsan, bari “Çayın Babası” Tarımcı, Zihni Derin’in aziz hatırasına ayıp etmekten utanın. Cumhuriyetin tüm yaptıklarını, satıp savdınız. Bari bu eserlerin sahibini bir hayırla yâd edin.
İNSAFSIZLIĞIN SINIRI YOK
Hazine ve Maliye Bakanınız, 2017-2021 döneminde yani son 4 yılda devlete ait hisseleri, HES’leri, şeker fabrikalarını, taşınmazları satıp 9,5 milyar lira gelir elde ettiğinizi açıkladı. 19 yılda sattıklarınız ise, 62 milyar 348 milyon doları buldu. Yine kendi kendinizi başına geçirdiğiniz Varlık Fonu’na, sermaye ettiğiniz bu atadan, deden kalan gümüşler nereden geliyor? İnsafsızlığında bir sınırı vardır. Ama ne yazık ki Erdoğan’da, bunun sınırı yok.
OVP İLE SEÇİM SÜRECİ DE BAŞLADI
Dün gece yarısı, 2022-2024 dönemini kapsayan, Orta Vadeli Program Resmi Gazete de yayımlandı. Damat gidince, kerameti kendinden menkul “Yeni Ekonomi Programı” adı da rafa kalkmış. Programın ismi “Orta Vadeli Program” olmuş. Doğrusu da budur. 5018 Sayılı Kanuna göre bu programın adı, Orta Vadeli Program’dır. Yine OVP, ilk defa, kanunen yayımlanması gereken tarihte yayımlandı. Yeni Bakan, yasal sorumluluğunu yerine getirdi. Böylece ama bütçe süreci de yeniden resmen başladı. Bu arada Orta Vadeli Program’ın, seçim sürecini de başlattığı dikkatimizi çekiyor. Gelecek yıllara ait büyüme, ortalama döviz kuru, enflasyon, istihdam artışı hedefleri ve işsizlik tahminleri oldukça iyimser. Bu yönetimin, ekonomideki son üç yıllık performansına bakıldığında, Orta Vadeli Program sanki Alis’in Harikalar Diyarında kitabı gibi geliyor.
2023 HEDEFLERİNİN YALAN OLDUĞU TESCİLLENDİ
Buna rağmen 2011’de Erdoğan’ın, 2023 için taahhüt ettiği hedeflerin artık yalan olduğu, bu Orta Vadeli Programla son bir kez daha tescillendi. 2 trilyon dolar olması gereken milli gelir, OVP’ye göre 2023’te o da güya 925 milyar dolar olacakmış. Birincisi İlk 10 ekonomi arasına girme hedefi gerçekleşmiyor. 2023’te dünyayla ilgili tahminlere göre 18. sırada kalıyoruz. “2023’te 25 bin dolar olacak” denen kişi başı gelir, OVP’ye göre dün gece açıklanan, 10 bin 703 dolar olacakmış. O da olursa. Erdoğan’ın vaatlerine göre, 2023’te 500 milyar dolar olması gereken ihracat, OVP’ye göre 242 milyar dolarda kalacak. 2023’de yüzde 5 olması gereken işsizlik ise bu programa göre yüzde 11,4 olacak, orada kalacak.
ERDOĞAN MİLLETTEN ÖZÜR DİLEMELİ
Bu verilere göre, 2023’ün gelir ve ihracat hedefleri, iki kattan fazla iskontoya uğruyor, azalıyor. İşsizlik hedefi ise tam tersi iki kattan fazla artıyor. Şimdi bu vahim tablonun sorumlusu elbette ki Erdoğan’dır. Erdoğan sözünü yerine getiremediği için milletimizden derhal özür dilemelidir.
HEDEFLERİN GERÇEKÇİ BİR İZAHI YOK
Ne diyor atalarımız; “Kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına almazmış.” Hele hele bildiğimiz Erdoğan, kabahatinin sorumluluğunu hiç üstüne almaz. 2023 hedeflerinden yarı yarıya sapmaya rağmen, OVP’nin üç yıllık büyüme tahminleri hala bize göre çok iyimser. 2018-2021 döneminde, yılda ortalama yüzde 3,8 büyüyen ekonominin, 2022-2024 döneminde, yüzde 5,3 hızla büyüyeceği neye göre tahmin edilmiş. Soruyorum buradan neyi çözdünüz? Milleti batırdığınız borç batağından nasıl çıkaracaksınız? Vergide, ARGE’de, eğitimde, tarımda, hukuk devletinde, uluslararası ilişkilerde, yatırım ortamında hangi reformları yaptınız da, verimliliği artırıyorsunuz? Büyümenin kapsayıcılığını, sürdürülebilirliğini artıracak hangi önlemleri aldınız da büyüme hızlanıyor? Ucube vesayet rejimiyle, bu metal yorgunu kadrolarla, bu büyüme de hayal olmaktan öteye geçmeyecektir. Yine 2022-2024 döneminde, yılda ortalama 1 milyon 170 bin kişilik istihdam artışı yani bu kadar kişiye iş verme öngörülmüş. Üç yıl üst üste 1 milyonun üzerinde iş verilen bir dönem daha önce hiç görülmedi, hiç duyulmadı. 2015-2017 döneminde, ekonomi ortalama yüzde 5,6 büyürken, yani tek adam rejiminden önce yaratılan ilave istihdam yılda ortalama 752 bin kişi civarındaydı. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin iş başı yaptığı, son üç yılda ortalama büyüme hızı yüzde 1,9’a düştü ve bu dönemde bıraktık ilave istihdamı, yılda ortalama 459 bin yurttaşımız işini kaybetti. Şimdi üç yıldır oldukça hırpalanmış, bu yıl ise baz etkisinin ve kredi genişlemesinin yardımıyla büyüyen bir ekonomi, ne olacak da birden bire yüzde 5’in üzerinde sürekli büyümeye başlayacak? Ne olacak da birden bire, her yıl 1 milyonun üzerinde kişiye iş imkanı sağlayacak? Bunun gerçekçi bir izahını OVP’de görmek mümkün değil. 2022’de Amerikan Merkez Bankası başta olmak üzere, gelişmiş ülke merkez bankaları parasal sıkılaştırmaya başlayacak. Ben buradan soruyorum, biz yaptığımız ve bundan sonra yapacağımız hangi doğrularla, sermayeyi kesintisiz bir biçimde bu ülkeye çekeceğiz? Bunun cevabı da bu programda yok.
MERKEZ BANKASI’NIN TAHMİNLERİYLE TUTARLI DEĞİL
Tahminlerde, olası küresel finansal dalgalanmalar, hiç dikkate alınmamış. Özellikle, 2023 ve 2024 yıllarında, Dolarla milli geliri makyajlamak adına, kurdaki artış enflasyonun ve deflatörün altında tutulmuş. Bu ne demek? Türk lirası dolara karşı güçlenecek demek. Dışarıda zaten doların güçleneceği bir dönem başlıyor. Bu nasıl olacak? Neden değerlenecek? Değerlenen Türk Lirası ve bozulan dış ticaret hadleriyle, net ihracat değerlendiğini düşünelim nasıl olacak da büyümeye pozitif katkı verecek? Diğer taraftan OVP’nin 2021 enflasyon tahmini yüzde 16,2. Bu, Merkez Bankası’nın Temmuz sonunda yaptığı, yüzde 14,1’lik tahminin üzerinde. OVP’nin 2023 enflasyon tahmini yüzde 8. Merkez Bankası ise hala 2023’te enflasyonun yüzde 5 olacağını öngörüyor. Yine Merkez Bankası, daha bir buçuk ay önce, cari işlemler açığının, 2021’de 11 milyar dolar olacağını söyledi. OVP ise cari açığın bu yıl, 21 milyar dolar olacağını söylüyor. Şimdi bunun hangisi doğru? Bu farklı tahminleri görenler, “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” demekte son derece haklı… Para politikası ve bu politikayı uygulayanların güvenilirliği, bu OVP ile ister istemez yeniden sorgulanır hale gelmiş.
FAİZ LOBİLERİNİ SEVİNDİRECEK OVP
Yine bütçe tahminlerine bakıldığında, 2022-2024 döneminde bütçe açığı milli gelire oranla, ortalama yüzde 3,2 olacak. Program tanımlı denge ise, önümüzdeki üç yıl boyunca açık vermeye devam edecek. Bütçenin birde harcama tarafına bakıldığında, en çok faiz lobilerini sevindirecek bütçe olduğu anlaşılıyor bu bütçenin. Faiz harcamalarının bütçe harcamaları içindeki payı, önümüzdeki üç yılda da artmaya devam ediyor. Dolara vurursak, 2022-2024 döneminde, tam 87 milyar dolar, faiz lobilerinin cebine gidecek. Yani önümüzdeki üç yıl boyunca her gün, 79 milyon 354 bin dolar milletin cebinden çıkacak, faiz lobilerinin cebine konacak. Biz boşuna demiyoruz. “Bu hükümet faizi de faizciyi de sever” diye! Erdoğan ne zaman çıkıp faize laf etse sonunda abat olan hep faiz lobileri oluyor. Artık milletimizin karartılan bahtını aydınlatmanın tek yolu, sandığın biran önce milletimizin önüne getirilmesidir. Bu karanlık tünelden çıkmak için; yeni kurumlara, yeni kurallarla, yeni kadrolara ihtiyaç var. Bunu yapabilecek vizyon ve irade de Cumhuriyet Halk Partisinde var. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı, hepimiz için hakkın, hepimiz için hukukun, hepimiz için adaletin ve hepimiz için refahın yüzyılı olacak. Biz hazırız, milletimiz hazır.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Soru- MYK toplantısında Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’la ilgili herhangi bir karar alındı mı?
Faik ÖZTRAK- Bolu Belediye Başkanının bir kadın hemşerisi hakkında yaptığı yakışıksız açıklamayı kabul edebilmemiz mümkün değil. Sindirebilmemiz de mümkün değil. Ama kendisi hatasını anlayarak kamuoyu önünde özür diledi. Bu özrü de dikkate alarak Bolu Belediye Başkanının bir kadın hemşerisi hakkında yapmış olduğu yakışıksız açıklamalar nedeniyle, Yüksek Disiplin Kuruluna uyarılması talebiyle sevkine MYK’da oy birliğiyle karar verdik.
Soru- Erzurum’daki taciz iddialarıyla ilgili İl Başkanıyla ilgili bir süreç başladı mı ya da başlatılacak mı?
Faik ÖZTRAK- Cumhuriyet Halk Partisinde şunu önce söyleyeyim, bu tür iddiaların üstü kapatılmaz. “Kol kırılır yen içinde kalır” denmez. Taciz asla kabul edilemez. Erzurum İl Başkanının istifası alınmıştır. Bunun dışında süreç yargıda işleyecektir. Hukuk ne diyorsa o olacaktır.
Soru- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir görüşmede Çerkez Ethem’e iade-i itibar verilmesi gerektiğini söylediği belirtildi. Buna tepkiler geldi. Çerkez Ethem’e iade-i itibar tartışmasını siz biraz açabilir misiniz? Konuya ilişkin değerlendirmeniz nasıl olur?
Faik ÖZTRAK- Nesini açacağım bilmiyorum. Doğru olmayan bir haber üzerinden benim bir açıklama yapmamı istiyorsunuz. Peki… Genel Başkanımız bir tarihçi değildir ama Milli Kurtuluş Savaşını ve bu savaşta kimin ne yaptığını, ne yapmadığını da gayet iyi bilir. Şimdi böyle asparagas haberler üzerinden kamuoyunun gündemini işgal etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Soru- CHP’den bir heyet Erbil’e gitti, Erbil’de görüşmeler yapıldı ve yapılıyor. Kerkük’te de temasların süreceği belirtildi. Erbil’de yapılan temaslara ilişkin bir ayrıntı verebilir misiniz?
Faik ÖZTRAK- CHP heyeti bu ziyarete başlamadan önce nerelere gideceğini, kimlerle görüşeceğini zaten açıkladı. CHP devlet protokolü ve işleyişini bilen bir partidir. Dışişleri Bakanlığı’na da ziyaret hakkında bilgi verdi. Şu an Başkonsolosluğumuzla irtibat içinde görüşmeleri sürdürüyor. Bu ziyaret partimizin iktidara geldiğinde hayata geçireceği en önemli projelerden biri olan Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı Projesi için görüş alışverişi çerçevesinde yapılmıştır. Amacımız bölge barışını, bölgenin ekonomik gelişmesini, bölgede terörün önlenmesini ve bölge ülkelerinin kendi göbeklerini kendilerinin kesmesini sağlayacak bir ortamı sağlamaktır. Emperyal güçlerin buraya müdahale etmesini istemiyoruz. Heyetimiz şu anda Kerkük yolunda, Irak Türkmen Cephesi yetkilileriyle görüşecek. Çarşamba günü Türkiye’ye döndüklerinde görüşmeleriyle ilgili daha detaylı açıklamaları da yapacaklar.
Soru- ABD’nin bedeli karşılığında 3 bin Afgan’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılması iddiası kamuoyunun gündeminde. Sizin konuya ilişkin açıklamalarınız olacak mı?
Faik ÖZTRAK- Rezalet bir iddia. Ama 250 bin dolarlık konut alana vatandaşlık satarsanız eloğlu da bu teklifi yapmaya cesaret eder. Bu iddia vahimdir. Bu işin altı, üstü, önü, arkası vakit geçirmeden ortaya çıkarılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ay yıldızlı kimliği egemen güçlerin ödeyeceği bedel karşılığında başka ülkelerin vatandaşlarına dağıtılacak bir kağıt parçası değildir, olamaz. Daha dün Ömer Çelik “Bir mülteci daha almaya tahammülümüz yok” diyordu, şimdi sarayın yukarılarında başka pazarlıkların sürdüğü iddia ediliyor. Bunu kabul edemeyiz. Böyle ülke yönetilmez, böyle yönetim olursa bu ülke tabi ki savrulur.
Soru- Diyanet İşleri Başkanının sosyal medya düzenlemesine ilişkin açıklamaları oldu. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkesin görevleri yasalarla belirlenmiştir. Diyanet’in görevi de bellidir. Diyanet İşleri Başkanı’nın da görevi bellidir. Benim bildiğim kadarıyla bu görevler arasında sosyal medyanın denetlenmesi yoktur. Bu ülkede yolsuzluklarla, arsızlıklarla ilgili ağzından bir kelime çıkmayan Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet’in başka her konuda bir fikri olduğunu görüyoruz. Diyanet İşleri Başkanı eğer siyaset yapmak istiyorsa cüppesini çıkartacak siyasete gelecek. Diyanet İşleri Başkanlığını AK Parti siyasetinin aparatı haline getirmeye bu ülkede kimsenin hakkı yoktur.
Soru- AK Parti kulislerinden ve MYK’sından yansıyan haberlerde Türkiye’deki sığınmacılar konusunda bir politika değişikliğinin sinyalleri veriliyor. Erdoğan’ın yeni Taliban yönetimini ikna edebilirse Afgan sığınmacıları iade edebileceği, sadece Afganlar için değil Suriyeliler için de benzer bir planın gündemde olduğu ifade ediliyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Faik ÖZTRAK- Genel Başkanımız bunların yapılması, böyle hareket edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyor. Onlar da bugüne kadar Genel Başkanımıza bu konuyla ilgili olmadık suçlamalarda bulunuyor. Ama belli ki şimdi hatalarından dönmeye çalışıyorlar. O da bugün... Yarın ne yaparlar belli değil. Aklın yoluna bugün gelmişler, gelmek zorunda kalmışlar. Ama şunu da unutmayın daha bir ay önce finansı iyi yönettiğimiz için mülteci almaya devam edeceğiz diyen Erdoğan’dı. Şimdi tam tersini söylüyormuş. Aklı Selim’in gösterdiği bu noktaya gelene kadar bu milletin sırtına en az 40 milyar dolarlık fatura yüklendi. Milyonlarca Suriyeli ülkemize sığındı. Bir de bu gelenlerle ilgili bir bakan yardımcısı “Anormal bir artış yok” diyor. Bu bakan yardımcısı bize laf yetiştireceğine sokağa çıkıp bir baksın, görevini yapsın.
Son olarak şunu söyleyeyim, kaybedilen para bir şekilde telafi edilir. Ama bu paraları zamanında millete iş verecek alanlarda kullanmadığımız için, işsiz kalan, bu nedenle hayatına son veren, eğitim hizmeti alamayan, sağlık hizmeti alamadığı için hayatını kaybeden insanlarımızın vebalini kim üstlenecek? Bu yanlış politikalar sebebiyle Suriye’de şehit olan yüzlerce askerimizin vebalini kim ödeyecek? Milletimiz hükümetin hatalarının faturasını canıyla ve cüzdanıyla ödüyor. Bu hataları yapanlarında ödeyeceği bir fatura elbette olacaktır. Bu hataları yapanların faturasını da milletimiz ilk seçimde sandıkta kesecektir.