Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, erken seçim tartışmalarını değerlendirerek, “Seçim vaktinde olacaktır, herkes planını ona göre yapsın” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erken seçim tartışmalarının anımsatılması üzerine Bozdağ, seçimlerin vaktinde yapılacağını söyledi. AK Partinin geleneklerinin çok açık olduğunu, bütün seçimlerin vaktinde yapıldığını ifade etti. 2002 yılından bugüne sadece 2007 yılındaki seçimlerin birkaç ay öne çekildiğini anımsatan Bozdağ, “Esasında çaresizlikten alınmış bir çare seçimidir o. Çünkü 367 kararı ile Türkiye’nin önü kapatılmıştı. Türkiye’nin önünü açmak için yapılan bir seçimdir, o da erken seçim sayılmaz. Onun dışında bütün seçimler vaktinde yapılmıştır. AK Parti’nin geleneğinde vaktinde seçim vardır. Bu geleneğe alışsalar iyi olur. Seçim vaktinde olacaktır, herkes planını ona göre yapsın” dedi.
“BİZ KARARI İYİ OKUDUK”
Bozdağ, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) Suriye’deki insani ateşkes kararına ilişkin ise “Biz kararı okuduk, hem de iyi okuduk. Onların esas okumasında fayda vardır” dedi. Kararda, Suriye’deki Doğu Guta, Rakka gibi bazı yerleşim yerlerinin isimlerinin sayıldığını, bunların arasında Afrin’in bulunmadığını anımsatan Bozdağ, terör örgütü DEAŞ ve bunlarla irtibatlı olanlarla mücadelenin kararın kapsamı dışında tutulduğunu belirtti.
Zeytin Dalı Harekâtı’nın amacının Afrin bölgesini terör örgütlerinden arındırmak, teröristleri etkisiz hale getirmek, barışı, istikrarı ve güveni yeniden tesis etmek olduğunu, bunun da bugüne kadar başarı ile gerçekleştirildiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bölgede sadece terör örgütleri PKK/KCK/YPG-PYD’ye karşı bir mücadelenin yürütülmediğini, DEAŞ’a karşı da bir mücadele yapıldığını kaydetti.
“ABD’NİN SÖZCÜLERİ KENDİLERİ İYİ OKUMUYOR”
ABD’nin bölgede DEAŞ terör örgütüne odaklandığına dikkat çeken Bozdağ, şunları kaydetti:
“ABD’nin odaklanmadığı terör örgütlerine karşı mücadele yapılamaz gibi bir mantıksızlığı bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Terör örgütlerinin hepsi terör örgütüdür. Terörün iyisi, kötüsü, rengi, dili, cinsiyeti olmaz. Hedeflerine göre terör örgütleri iyi-kötü diye tasnif edilemez. PKK-PYD-YPG-KCK terör örgütleri nasıl eli kanlı bir terör örgütü ise aynı şekilde DEAŞ da eli kanlı bir terör örgütüdür. Terör örgütlerinin birine karşı mücadelede odaklanalım, öbürüne karşı odaklanmayalım demek çifte standarttır. Benim menfaatim varsa ona karşı mücadele meşrudur, ama benim menfaatim yoksa ona karşı mücadele olmaz, öyle şey olmaz. Çok net söylüyoruz Zeytin Dalı Harekâtı bölgesinde insani ihtiyaçlara erişimde herhangi bir sıkıntı bu güne kadar yaşanmamıştır. Sağlığa erişimde herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır. Sivillerin zarar gördüğüne dair tek bir örnek dahi bu güne kadar oluşmamıştır. Bırakın bir masum sivilin ölmesini, şimdiye kadar bir masum sivilin burnu dahi kanamamıştır, kanatılmamıştır. Böylesine kılı kırk yaran bir hassasiyetle sürdürülen operasyon ve operasyon bölgesi ile ilgili insani ihtiyaçlar ve oradaki diğer konularla ilgili bir sıkıntı olduğunu söylemek alemi kör, herkesi sersem sanmak olur ki bu da yanlıştır. Biz bölgede ne yaptığımızı biliyoruz o nedenle o karar Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatını etkilemeyecektir. Çünkü bizim değerlendirmemize göre Zeytin Dalı Harekâtı bu kapsamı dışındadır. Türkiye bu kararı memnuiyetle karşıladığını açıklamıştır. Bizim okumamız açıktır. Eminim ki ABD’nin sözcüleri kendileri iyi okumuyor demektir. Bir kez daha okumalarında fayda var.”
BİR SUÇTA BERABER HAREKET EDENLERİN HEPSİNİN SORUŞTURULMASI HUKUK DEVLETİNİN BİR GEREĞİ
Karar aşamasına gelen 28 Şubat davası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sivillerin yargılanmadığına” ilişkin değerlendirmesinin anımsatılması üzerine Bozdağ, 28 Şubat sürecinin faillerinin sadece askerler olduğunun düşünmenin yanlış olduğunu söyledi.
Bir suçta beraber hareket edenlerin hepsinin soruşturulmasının hukuk devletinin bir gereği olduğunu belirten Bozdağ, “Kamuoyunda da bu konuda 28 Şubat soruşturmasının eksik olduğuna dair çok yoğun eleştiriler vardı. Onu elbette değerlendirilecek olan adli mercilerdir, soruşturma makamlarıdır. 28 Şubat sürecinde, bu darbeye destek veren, başarılı olması için çalışanlarla ilgili bir değerlendirme kendileri elbette yapabilirler, bu tamamen yargının takdirinde olan bir konu” diye konuştu.
"TRT GÖREVİNİ YAPIYOR, BUNU DİĞER TELEVİZYONLARINDA YAPMASI GEREKİYOR"
TRT’nin bazı sanatçılara ve şarkılara sansür uyguladığına yönelik haberlerin anımsatılması üzerine ise şöyle konuştu:
“O haberi yapanlar kasıtlı haber yapıyorlar. Bazı değerlendirmeler var bildiğiniz gibi. TRT mevzuat gereği içinde bazı kavramlar geçen özellikle küfür veya alkol, sigar vs. Bunlarla alakalı tedbir alması TRT’nin görevidir. TRT bugüne kadar bu görevi yaptı, geçen sene de aynısını yaptı, bir önceki senede yaptı, her sene yapıyor bunu. Bunu tabi diğer televizyonlarında yapması gerekiyor. TRT’nin her sene yaptığı bir işi sanki ilk defa yapıyormuş gibi kamuoyuna takdim etmek, TRT’nin kanunun verdiği görevi yerine getirmesini kanun dışı yapılmış bir sansürmüş gibi takdim etmek büyük bir ahlaksızlıktır bunu yapanları kınıyoruz. TRT görevini yapıyor.”