Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “İstanbul'un birçok yerinde yapılan dönüşümlerde ve Türkiye'deki dönüşümlerde benim temel prensibim şu; dönüşüm esas. Deprem ülkesiyiz, hazırlık yapmalıyız. Bunun için de, ben her alanda uğraşıyorum, savaşını da veriyorum” dedi.
Meclis Genel Kurulu’nda dün akşam milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Özhaseki, şöyle dedi:
“81 ilimizin tamamında kentsel dönüşüm uygulamaları yapılmaktadır. 6306 sayılı Kanun kapsamında 52 ilimizde 216 adet riskli alan, yine, 6306 sayılı Kanun kapsamında 25 ilimizde 76 adet rezerv yapı alanı, 5393 sayılı Kanun kapsamında 28 ilimizde 116 adet kentsel dönüşüm, gelişim proje alanı, 5366 sayılı Kanun kapsamında 5 ilimizde de 9 adet yenileme alanı ilan edilmiştir. Toplamda arkadaşlar, değişik adlarla da olsa dönüşüm alanları sayısı Türkiye'de 417'dir yani.
“BEN SANKİ BAŞIMI KOYDUM”
İstanbul'un birçok yerinde yapılan dönüşümlerde ve Türkiye'deki dönüşümlerde benim temel prensibim şu; dönüşüm esas. Deprem ülkesiyiz, hazırlık yapmalıyız. Bunun için de, ben sanki başımı koydum, her alanda uğraşıyorum, savaşını da veriyorum. Gidip Bakanlık olarak birebir proje ortağı olarak, çözüm ortağı olarak girdiğim yerler oluyor. Bunları niye yaptığımı hepiniz biliyorsunuz zaten.
Birkaç temel prensibim var, bir; yerinde dönüşüm esas. Vatandaşın evini yıkıyorsak eğer oradan vermek esas; iki sokak bu taraftan, iki sokak öbür taraftan, fark etmez.
“HER BİRİNİ EV SAHİBİ YAPABİLMEK İÇİN ÇIRPINIYORUM”
İkincisi; orada bir vatandaşın eğer evi varsa her birini ev sahibi yapabilmek için çırpınıyorum. Ufak tefek borçlandırmalar olabilir, ufak tefek yerine göre, arsasına göre, üstündeki binaya göre değerlendirmelerde borçlandıracağımız alan bulunabilir ama benim şahsi olarak ve temsil ettiğim Bakanlığın da şu andaki temel prensibi, ikinci prensibi de evi yıkılan herkesi ev sahibi yapmak prensibi.
KİRAZTEPE
Kiraztepe'yi de yakından takip ediyorum. Daha önceden gelişmiş bir ortam var. Oradaki insanların bir kısmının arsası olmadan 3 katlı, 4 katlı ev yaptıklarına şahidiz. Hiç arsa yok kendinde. Bakın, arsa hazinenin, mülkiyet hazinenin, 4 katlı ev yapmış, 4 kardeş oturuyor. Veyahut da zeminde 30 metre yeri var ama 100 metreden 3 kat ev yapmışlar, oturuyorlar. Veyahut da bir vatandaş gelmiş 500 metre arsası var, üzerine bir tane ev yapmış, oturuyor. Şimdi, bu adamlara hangi kriterlere göre ev vereceksiniz? Birisi işgalci 4 katlı; birisi 30 metrenin yerine 100 metre yapmış işgalci, 4 kat evi var; birisi 500 metre arsası var, üzerine bir tane evi var.
Bunların bütün kriterlerinin tek tek belirlenip doğru ve adaletli şekilde şahıslara evlerini verebilme hususunda büyük bir gayret var. Oradaki en çok niza çıkaran grup… Vatandaşı suçlamak için söylemiyorum, onlarla ben oturdum, görüştüm, yine gidip görüşeceğim, biraz önceki söylediğim prensipleri de uygulamaya çalışacağım. Yani kimin evi yıkılıyorsa ev sahibi orada etmeye çalışacağım, ayrı bir şey. Ancak vatandaş diyor ki 'Ben hazineye de yapsam burada 4 katım var benim. İşgalciyim ama evimi vereceksin.' En çok niza da oradan çıkıyor.”