MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın niye hapiste olduğunu grup toplantısında milletvekillerine değil, cesaretin varsa şehit analarına sor, yiyorsa şehit babalarına sor, mertsen dul ve yetim kalan vatan evlatlarının gözlerinin içine baka baka sor. Bir teröristin niye hapiste olduğunu sormak teröristin müdafaasıdır. Bir teröristin neden hapiste olduğunu sorgulayan kim olursa olsun şahsını ve siyasetini onunla eşitlemiş ve özdeşleştirmiş sayılacaktır.. Yani, Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş’ın CHP’nin başına çökmüş gölgesidir." dedi.
MHP Lideri Bahçeli, TBMM Grup toplantısında milletvekillerine hitap eden konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Milliyetçi Hareket Partisinin siyasetinde insan merkezdir, millet medeniyettir, bunlarla mündemiç sorun ve şikâyetlerin çözümü de mecburidir. İnsandan kopuk, milletten ayrık bir siyaset bizim hayat ve fikir anlayışımıza hem uzak hem de yabancıdır. CHP istismar eder, İP inkâr eder, HDP ise mayasına ve meşrebine uygun şekilde ihanet üstüne ihanet eder. İstismarcılara izin vermeyeceğiz. İnkârcılara prim vermeyeceğiz. İhanetin de belini kıracağız. Selamsız ve sevimsiz bir siyaset devşirmesi şahsıma yönelik; “Bahçeli krizlerin ortağıdır” demiş, halt etmiş, küçük aklının dibini sergilemiş. Krizlerin ortağı değil, insanımızın dert ortağıyız, Cumhur İttifakı’nın yılmaz ortağıyız, milletimizin can beraberiyiz. Ön kapıda Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığına destek imzası verip, arka kapıyı dolanınca Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kulis yapan siyaset kalpazanları bizi anlayamaz, bizi tanımlayamaz, bizi kavrayamaz. Siyasetteki adını, sanını, unvanlarını ve müktesebatını borçlu olduğu partisine ve liderine vefasızlık yapan biliniz ki her türlü kepazeliği yapar, her türlü satışı yapar, her türlü dönüşü yapar, bugüne kadar da yapmıştır. Onun (Babacan’ın) ve beş yaşından beri Ülkücü olduğunu ileri süren Serok Ahmet’in acilen akıl ve ruh kontrolünden geçmeleri, durum vahimse uzun bir süre yatılı olarak tutulmaları siyaset ve toplum huzuru adına tavsiyemdir, temennimdir." dedi.
Kılıçdaroğlu abuk sabuk vicdan hatırlatması yapacağına, cahilce konuşup gafilce hareket edeceğine kağıt toplayıcı kardeşlerimizin kaynağına inmeyi denemelidir. Biz meselenin derinliğini 2010 yılında görmüş, imkânlarımız nispetinde inisiyatif üstlenmiştik. Kılıçdaroğlu’nun bugün rahat rahat kâğıt toplama vaadinde bulunduğu kardeşlerimize, biz kucak açarak okutmak, yetiştirmek, devletin ve özel sektörün farklı kademelerinde görevler almasını istedik. İşte CHP zihniyetiyle bizim açık ara farkımız budur. Biz yaparız, ama sessiz, gürültüsüz ve gönülden yaparız. Biz yaparız, ama gösteriş budalalığına, istismar fırsatçılığına kapılmadan yaparız. Yaparsak adam gibi yaparız, mertçe yaparız, Ülkücüye yakışanı yaparız. Kılıçdaroğlu muhtaç kardeşlerimize kâğıt toplamaya devam edin diyerek boşa düşer, Milliyetçi Hareket Partisi ise milletimizin her ferdini nasıl güzel bir hayata, nasıl bir insani gelişmişlik seviyesine kavuştururuz diye mücadele eder. Biz okul yapalım diyoruz, gelecek nesillerimizin onuru için çalışalım istiyoruz. Onlar engel çıkarmakla, iftirayla, izansızlıkla, yapılanı bozmakla, yıkımı tetikleyip genele yaymakla uğraşıyorlar. Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri yetişemeyecek.
Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan sormuş: Osman Kavala neden hapiste? Selahattin Demirtaş neden hapiste? Osman Kavala Sorosçu’dur, Selahattin Demirtaş teröristtir, teröristin yeri de hukukun üstün olduğu tüm demokratik ülkelerde demir parmaklıkların arkasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın niye hapiste olduğunu grup toplantısında milletvekillerine değil, cesaretin varsa şehit analarına sor, yiyorsa şehit babalarına sor, mertsen dul ve yetim kalan vatan evlatlarının gözlerinin içine baka baka sor. Bir teröristin niye hapiste olduğunu sormak teröristin müdafaasıdır. Bir teröristin neden hapiste olduğunu sorgulayan kim olursa olsun şahsını ve siyasetini onunla eşitlemiş ve özdeşleştirmiş sayılacaktır.. Yani, Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş’ın CHP’nin başına çökmüş gölgesidir. Sayın Kılıçdaroğlu, kimin tarafındasın? Kimin kılıcını sallıyorsun? Şehidin mi, katilin mi? Gazinin mi, caninin mi? Milletin mi? Melanetin mi? Kılıçdaroğlu, sana aklı kimler veriyor? Kimler seni kukla gibi oynatıyor? Kimin nam ve hesabına konuşuyorsun? CHP’ye oy veren tertemiz vicdanlı kardeşlerim, bu rezilliği nasıl hazmedecek? Atatürk sevdalısı kardeşlerim istiklal düşmanlarına nasıl göz yumacak?
İP’e oy veren kardeşlerim HDP’yle, teröristlerle ittifakı içlerine nasıl sindirecekler? Kılıçdaroğlu siyasi ahlak ve onur sahibiyse şu muammayı açıklığa kavuşturmak zorunda? PKK’yı terör örgütü olarak görüyor mu? Terörle mücadeleyi destekliyor mu,desteklemiyor mu? Tıpkı Humeyni gibi, Türkiye’ye gelmesini bekledikleri Fetullah Gülen’e fazla umut bağlamasınlar, çünkü teröristbaşı Gülen’in geldiği gün, öldüğü gün olacaktır. CHP ve İP oyun içinde oyundur. Birbirlerine güvenmeyen bir ittifaka bu millet hiç güvenir mi? Birbirlerine çalım atmak için fırsat kollayan fikirsiz, hedefsiz, ruhsuz ve samimiyetsiz curcuna ittifakına Türkiye teslim edilir mi?
Türkiye çadır devleti, İngiltere’nin sınır aşan sömürge ülkesi değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan sapkın haberin Yunanistan menşeli olması bir başka altı çizilmesi, üzerinde durulması gereken şaibeli bir konudur. Unutulmasın ki Türkiye’nin siyasi geleceğini, iktidarın akıbetini belirleme hak ve yetkisi yalnızca büyük Türk milletine aittir. Bunu tanımayanı biz tanımayız, bizi takmayanı hiç takmayız, dönüp de arkamıza bile bakmayız. Bize parmak sallayanların parmağını kırarız, kumpas hazırlayanların tezgahını başlarına geçiririz, bedelse de öderiz, ama vatanı, milleti ve demokrasimizi ölüme terk etmeyiz. Çıkarları gereği terk etmeyi düşünenlerin de alnını karışlarız.
Düzensiz göç konusu millî beka meselesidir. Türkiye göçmen kampı, sığınmacı merkezi olmamalıdır, kaldı ki olmayacaktır. Türk milleti ne istiyorsa bizim de istediğimiz odur. Türk milleti neyi özlüyorsa bizim de özlemimiz aynısıdır. Millet birdir, adı Türk’tür. Devlet tektir, adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Yunanistan 28 Eylül 2021 tarihinde, Fransa ile “Savunma ve Güvenlik İşbirliğine Yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması” imzalamıştır. Bu anlaşma NATO’nun dokusuna, doğasına, ilkelerine ve ittifak kültürüne karşı bir hamle değil midir? NATO üyesi olup mikro ölçekte savunma ve güvenlik anlaşması imzalamak kime mesajdır? NATO’nun hukuki ve siyasi tutarlılığından nasıl bahsedilecektir? Bu sinsi ve gizli maksatlı bir anlaşmadır. NATO şemsiyesi yırtılmış, ittifak fiilen ve fikren bölünmüştür. Dedeağaç’ta Kara Üssü, Larissa’da Hava Üssü, Araksos Hava Üssü, Siroz Hava Üssü, Girit’te Suda Hava Üssü ve Deniz Üssü ABD’nin kullanımındadır. Açık açık söylüyorum: NATO içinde Türkiye’ye karşı siper kazılmaktadır, Ege ve Doğu Akdeniz’e mayın döşenmektedir. Hiç kimse bize hikaye anlatmasın, ABD’nin de, Yunanistan’ın da, diğer muhasım güçlerin de teşebbüs ve taşeronlarını biliyor, görüyor, alayına birden hodri meydan diyoruz. ABD dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayan her ilişki ağının içindedir. Yunanistan’ı kışkırtan bu ülke, eşzamanlı olarak PKK/YPG/PYD’yi de silahlandırıp Türkiye’yi hedef göstermektedir. Irak’ın kuzeyiyle Suriye’nin kuzeyi artık mutlak surette temizlenmelidir.
Millî güvenliğimizin temini ve tecellisi için aracı ülkeleri bir kenara bırakarak terör örgütlerinden her nerede iseler bulup hesap sormak, sınır ötesi askerî bir operasyonla hainleri etkisiz hâle getirmek milletimize karşı mukaddes bir vazifedir. İradesi prangalı olan CHP sözcüsünün, “Harekâtı davul zurnayla yapamazsınız. Mehmetçiğe zarar verirsiniz” değerlendirmeleri, bir bakıma terörle mücadele etmeyin, buna kalkışmayın demenin şifreli ifadesidir. CHP yönetiminin aklı bu işlere ermez, kafası basmaz."